24-04-2008 |

Din Devleti Orta Çağ Benzetmesi

Değerli okuyucularım, ben bu benzetmeyi yaparken, kesinlikle herhangi bir dini kastedmiş değilim. Hele hele Dinlerin En Yücesi ve son dinimiz "İslam Dinini " asla ve asla kastetmedim. Bu yanlış anlamanın özellikle düzeltilmesini istiyorum. Elhamdülillah, dinimiz "İslam" . ve ülkemizdeki nüfusun büyük çoğunluğu islam dinine mensup olan müslüman insanlarımızdır.

     Ben son günlerde ülkemizde bu konuda din istismar edilerek yapılan, her geçen gün yaygınlaşan bazı uygulamaları izliyorsunuz, bunların dışında siteme gelen mesajlar ve adı yönetici olan, aslında yöneticiliği farklı kullanan; bazı yöneticilerin: Liselerimizde özellikle Psikolog/ PDR Öğretmen arkadaşlarımızı hedef almaları sonucu, bu yazıyı kaleme almama vesile oldu.

       Atatürk’ün toplumumuza ilk emaneti olan Cumhuriyet Yönetimi “ Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti….. yapısı“ Türkiye üzerinde yaşayan  tüm bireylere din, mezhep, ırk,cins, sınıf, renk, düşünce,görüş ….. vb. ayrım yapmadan yıllrca barış içinde Türk “Türkiyeli “ olarak bu günlere gelmesini sağlamıştır. Lailklik, Din ve devlet işlerinin ayrı olması , din ve inanç özgürlüğünün güvencesidir. Yasalara aykırı olmadan hekes ibadetini, ayinini,dini törenlerini ve kanaatlerini açıklamaya ve yapmaya zorlanamaz.  Bu inançlarından dolayı kınanamaz  Dinsel duyguları ve inançları özgürce kullanırken “Yani Müslüman biri, İslam Dini’nin kurallarını, İslam’ın ve imanın şartlarını ve Kur’an-ı Kerim’in  tüm hükümlerin …. İnancı gereği yapması, inancı gereği ibadetlerimiz Allah ( C.C) ile kul arasında olacağı unutulmadan bu özgürlüğünü dilediğince kullanmasını kimse engelleyemez.  Ancak, kendi özgürlüğünü kullanırken başkalarının inançlarını etkileme, koşullandırma, daha da ileri giderek; empoze etmeye, baskı ve zorlamaya kalktığımız zaman farkı inanç ve düşünceye sahip olanların özgürlüğünü ortadan kaldırdığımızı unutmamalıyız.         Politik çıkar ve kişisel menfaatler için kullanmak dinin sömürülmemesi için LAİKLİK bir engel değil, varlığı dinin güvencesidir Devletin sosyal, ekonomik, politik, hukuk, kuvvetler ayrımı …..vb. yapısını bozmadan kısmen de olsa din kurallarına dayandırmayı reddeder.         Ben, tüm yukarda belirtilenler dikkate alındığında;

Sanki ORTA ÇAĞDA VE DİN DEVLETİ yönetim şeklinin egemen olduğu bir ülkede mi ? Yaşıyoruz ki, demokrasi ve insan hakları ve özgürlükleri ile bağdaşmayan uygulamalar yapılıyor . Demekten kendimi alamadım.  Çünkü bu mesleği ve bu mesleğin okullarımızda önemini tanıtmak için TV. Programları  "Psikologunuz Diyor ki, Neden Toplumumuz Şiddete Yöneliyor, Türk Eğitim Sisteminde Sorunlar ve Çağdışılık vb.  Canlı Bağlantılı Bilgilendirme " Sembozyum. Konferans, Panel, Eğitim Şurası, İl  PDR Komisyonu, Büyükşehir Belediyesi İl Eğitim Konseyi üyeliği vb. burada saymadığım görevleri karşılık ve menfaat beklemeden yaptım.

       İlk web sitem GELECEGİN EGİTİMİ, geleceginegitimi  2003 yılında ücretsiz hizmet vermeye başladı bu sitemde "Çağdaş, Bireysel ve Yönlendirici Eğitim Dizgeci " adlı kitabımı, ikinci sitem Halil Türkmen

 www.hturkmen.com

 Psikolojik Testler, Psikoterapi, Hipnoz, Okullarda PDR ve Özel Eğitim Uygulamaları vb. Makaleler yer almaktadır.

www.geleceginegitimi.com

web sitesinde

        Bilineceği gibi Demokrasi  çoğulcu yönetim,halkın kendi kendini yönetmesi, eşitlik, özgürlük, insan hakları ,hukukun üstünlüğü vb. geniş kapsamlı bir tanımı içerir.Çoğunluğun yanında azınlığa da aynı hakların tanınması, farklı görüş ve düşünceye saygı gibi tanımın çerçevesi genişletilebilir.  

           GELECEGİN EGİTİMİ, geleceginegitimi "Çağdaş, Bireysel ve Yönlendirici Eğitim Dizgeci"

      B-DEMOKRATLIK–DEMOKRATİKLİK: Demokratik rejim; siyasal, ekonomik  ve sosyal eşitliklerin bulunduğu,demokrasiyi tüm yönleriyle benimsemek, demokrasinin kurallarına uygun davranışlarda bulunmak, özümsemek, düşüncede  ve  uygulamada göstermek ne derecede gerçekleşiyorsa; o derecede demokratik olunabilir.  

Demokratlık, demokrat bireyler ülkesini sadece siyasi, hak ve özgürlüklere kavuşturmayı yeterli bulmazlar.Ekonomik bakımdan,seçme ve seçilme,kanun önün de,kendi düşüncelerini söz veya yazı ile ifade etmede vb. tüm kuralları ile eşitliğini savunmaktır. Çıkarılacak yasalarda yer alması çoğu kez anlam ifade etmemektedir. Asıl önemlisi herkese eşit olarak uygulayarak bütün savunulanları hayata geçirmektir.Diğer değişle bunu söylemesi, savunması ve yasalarda yer alması yetmez.Her birey tarafın dan konumu, statüsü ne olursa olsun yasalara uygun eşit uygulamalar ile o ulusun, o toplumun tüm bireylerinin yaşam felsefesi ve  biçimine  dönüştürmesi ile demokrasinin gerçekleşmesi olasıdır.

 Atatürk, “Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır” derken eğitimin sosyal, kültürel gelişmelerde en önemli ve gerekli bir işlev olduğunu vurgulamıştır.

 En çağdaş yönetim biçimi demokrasidir. Bu nedenle bir ülkedeki tüm bireylerin demokrat olabilmesi için öncelikle o ülkenin siyasal sistemini çağdaş ve kendine özgü kültür değerleri üzerine  temellenmesi  gerekmektedir . Demokratikliği gerçekleştirmesi  ise  ancak o ülkedeki bireylerin çağdaş ve demokratik eğitimi ile olasıdır.

Demokrasinin ve ulusal egemenliğin gerekliliğini ve önemini şu sözleri ile dile getirmektedir.Atatürk aslında demokrasinin  ve ulusal egemenliğin korunmasının insanların bu konuda demokratik eğitimi ile gerçekleşeceğini belirtmektedir.

 Demokrasi ilkesinin en yeni ve akılcı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi Cumhuriyettir. Demokrasi ilkesi, egemenliğini kullanan araç ne olursa olsun, esas olarak ulusun egemenliğine sahip olmasını ve sahip kalmasını gerektirir.”

           Çağdaş-demokratik,özgürlükçü toplumlarda,devletin temel görevi bireylere hizmet etmektir.

Devletin  temel  görevlerinden  birisi  olan  bireylere  hizmet  etmek  eğitim açısından  ele alındığında; ülkenin  çağdaş  uygarlık  düzeyine  erişmesi, gelişip, kalkınması, evrensel  değerleri  kazanıp, benimsemesi için bireylerin eğitimi olmazsa olmaz bir koşul olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hasan  Ali  Yücel’ in Hürriyet Gene Hürriyet  adlı eserinde,   “Ben varım her şey bende var olacaktır.”  Dediği nispette devlet milletin olur. Milletin olmayan, olamayan devletler yıkılmaya mahkumdurlar...“ Devlet milletin şahlanmış iradesidir.”  Sözlerini söylemesinden bir yıl önce Atatürk , kurduğu hükümetin demokratik bir sisteme sahip olmasını söylemekten çekinmemiştir. Çünkü kendisinin ana düşüncesi her şeyin milletten geldiği gerçeğidir.

Türk  Toplumunun  sağlıklı  bir  yapıya  kavuşması, kalkınıp – gelişmesi  için öncelikli  olarak  çağdaş  ve  demokratik  hukuk  devleti  özelliklerine tam olarak sahip olması, insan  hak  ve  hürriyetlerini  bilip, koruyup, uygulaması  ve  benimsemesi  için  ülkemizde çağdaş-demokratik  bir eğitim  sistemine geçişle  olasıdır.          Eğitimde  yeniden yapılanmayla ilgili direnmelere, tutuculuğa son verilmeli, en kısa  sürede  yeniden  yapılanma  yönündeki  engelleri  ortadan  kaldırıcı  yasal  düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.

Avrupa  Birliğine giriş sürecinde, Avrupa  ile  entegrasyon  için  çağdaş  yeniden  yapılanmalara  gidilmesi  kaçınılmaz  olmuştur. Cumhuriyet ’e  geçiş  sürecinde Atatürk ’ün  eğitim alanında yaptığı  devrimler ile  çağa  uygun  yapılanmalara  ışık tutarak  yol  göstermiştir. Bizler  bu  ilke devrimlerin  takipçileri  olmalıyız !...        Atatürk  Cumhuriyeti’nin  Gençleri ! Ülkenin  yılmaz bekçileri ! Atatürk ’ün bize  emanet  ettiklerinin  takipçileri  olarak; Onun  ilelebet kalbimizde yaşaması ve  mezarında  rahat  uyumasını  istiyorsak,  bize  emanet  ettiği T. C.nin  gelişmesini  sağlayacak;   çağdaş  bir  eğitim  uygulamasına  daha fazla geç kalmadan   yasal  düzenlemelerini  gerçekleştirip,   biran  önce geçmemiz zorunlu   hale   getirmiştir.

Çağdaş  yapılanmaya  gidemeyen   ulusların , kalkınması,  büyüyüp  gelişmesi  ve  gelişmiş  ülkeler  seviyesine  çıkması  olanaksız  hale gelmiştir.      Demokratik Yönetim: Siyasal, ekonomik ve sosyal vb.  eşitliklerin  bulunduğu, uygulandığı, yaşandığı, korunduğu; demokrasinin tüm kurallarını  çeşitli  yönleri  ile  benimsendiği yönetimde, uygun  davranışları yaşam felsefesine ve biçimine  dönüştüren  herkes demokrattır. Demokratik davranıyordur...           Demokrat  insanlar, ülkesini sadece siyasi hak ve  özgürlüklere  kavuşturmayı  yeterli  bulmazlar. Seçme, seçilme, kendi  düşüncelerini  söz ve  yazı  ile  ifade  etme,   kanunlar önünde  eşit  tutulma, ekonomik açıdan ülke  gelirlerinden  eşit  yararlanma  vb.   ülkemizde  yaşayan  her   bireyin  eşit  olmasını  savunup,  uygulamada  hayata  geçmesini  sağlamak ister ve  hedeflerler.   

Demokratik  karakter : İnsan  için  erdem  olan  davranış  ve özelliklere sahip olmak kendi tekellerinde değildir. Her insanın  hakkıdır.Bireyleri  değerlendirirken  ırk, renk, dini inanç, yaş, milli  yada etnik  köken,   sosyal  ve ekonomik   farklılıklardan  dolayı  ayrım yapılmamalıdır. Yalnız insan olduğu için değerlidir koşulu gerekli ve yeterli koşul olmalıdır.İnsana insanca,insana yaraşır gerekli önem ve değer;ayrım yapılmadan ve koşulsuz verilmelidir. Demokratik karaktere sahip birey bu özellikler dışında  her  eleştiriye  açıktır. Her  bireyin  bireysel  özelliklerine göre  öğrenebilecekleri  bir şeyler olacağını  kabul  ederler. (Empatik Yaklaşım) Savunucuğa yol açan yargısal  iletişimi  değil, açık iletişimi  kullanırlar. Akılcı  düşünürler, diğer  deyişle  bilimin  ilke  ve  yöntemlerini kullanırlar.Değişime kapalı değil, açıktırlar. Geliştirici, sorun çözücü, uyum sağlayıcı, iş doyumuna ulaşıcı, özverili, kararlı ve sabırlı üretime yönelik düşünürler. Bilimsel düşünmenin temelini merak, araştırma, inceleme, gözlem, deney ve kazandığı bilgileri kullanma,sorgulama oluşturur.Gelişim dönemlerinde her döneme özgü bu özelliklerin bilinerek olumlu davranışlara dönüştürülmesi esas alınmalıdır.   www.geleceginegitimi.com alıntıdır.    

  Kısacası demokrasi , o ülkede yaşayan herkese eşit mesafede yaklaşmaktır. "azınlık yada çoğunluk "

    Okullarda, özellikle liselerde Psikolog/PDR Öğretmenleri, Öğrenci kişilik hizmetleri ile ilgilenen uzmanlardır. Öğrencinin çeşitli sorunlarını tanımak ve tanılayıp, teşhis etmek için Psikolojik Testler /Psikolojik Ölçme Araçları kullanırlar. Bu psikolojik ölçme araçlarının sonuçları değerlendirilerek elde edilen veriler ışığında ortaya çıkan sorunları ortadan kaldırmaya yönelik bir dizi çalışmalar yapılır.     Yıllardan beri,  öğrencilerin sorunlarını belirlemek için Özellikle Liselerde “ERGENLİK DÖNEMİ “ ni öğrencilerimizin sağlıklı ve sorunsuz geçirebilmeleri için Problem Tarama “Sorun Tarama “  Envanteri, Psikolojik Testler  kullanılır. Benim bu sayfada yazdığım  “Kendinizi seviyor musunuz ? Kendinizle Ne Kadar Barışıksınız ? “ "Cümle Tamamlama Testleri " testinde olduğu gibi bir çok psikolojik testte, belirli bir konudaki durumu belirlemeye yönelik yada  bir çok sorunu belirlemeye yönelik sorular yanında çocuklarımızın/ gençlerimizin cinsel sorunlarını “”Özellikle Ergenlik Dönemlerinde “  da belirlemeye yönelik bir yada iki sorunun bulunması kadar doğal bir şey olamaz. Yetişkinlere yönelik daha ayrıntılı ve çok sayıda soru cümlesi yaşlarına uygun yer alır. Ancak burada amaç her türlü sorunu belirleyip bu sorunu çözümlemeye yönelik yerine göre Psikolojik Danışma, görüşme Yerine göre Eğitim Programı “Sunu “ Aile Eğitim Programı vb. hazırlamaktır.    

     Siz öğrencilere uyguladığınız Psikolojik Test ‘ de “CİNSEL KONULARDA SORU VAR”  diye meslektaşımızı eleştirir, kınar, hatta onun hakkında soruşturma bile açarsanız.       Sayın Yönetici, o zaman size  “ORTA ÇAĞDA MI ? DİN DEVLETİNDE Mİ? YAŞIYORUZ “diye sormamız kadar doğal bir şey olabilir mi?      Evet arkadaşlar, yanlış duymadınız. Demokrasi ile yönetilen T.C. Devleti’nin Liselerinden birinde veya bir kaçında meslektaşlarıma, yönetici:      Öğrencilere  uyguladığın Psikolojik Ölçme Aracında, Cinsel konuda  soru cümlesi olamaz. Bu soru niçin bu ölçme aracında vardır diye “ SORUŞTURMA “ bile açıyor. Siz de benim yerimde olsanız. Kendini bu mesleğe adamış insanları, mesleğinin başlangıcında çalışma şevkini ortadan kaldıran; bu tür yöneticiler hakkında bu sözü kullanmaz mısınız ? Biz bu mesleğin okullarda  eğitim-öğretim, yönetim , Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmetleri “ Eğitimin olmazsa olamazları, birbirini tamamlayan 3. Saç Ayağı”  Biz yıllarca, bu alanın önemini tanıtmak için ne mücadeleler ve ne öz veriler verdik.  Beraber çalıştığımız öğretmen arkadaşlar ve yöneticiler bu alanın eğitimde ne kadar önemli olduğunu benimsediler ve bizleri sürekli desteklediler.    

         Konuyu uzatmadan bu tür çağdışı kalmış yöneticileri bir defa daha kınıyorum. Öğretmenlerimize idareci gibi abi/abla gibi örnek olucu davranışlar ve yol gösterici davranışlarda bulunmalarını öneriyorum. Başka türlü tüm okulu nasıl yönetebilirsiniz?        

         SAYGILARIMLA….

Yorumlar (1)

[ Üyelere Özel ] 25-04-2008 22:20:42

Yazdıklarınız düşündüğüm ama yazmaya tembellik ettiğim fikirlerin alt kümesi.tebrik ediyor daha cesur çıkışlarla arkadaşlarımızın önünü veufkunu açmanızı diliyorum

Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen