Proje Yap, Parayı Kap(Engelliler için proje üretmeliyiz)
AB, 2007-2009 dönemi için 1.5 milyar euro ayırdı. Yani her yıl için 500 milyon euro. Bari bu kez faydalanalım
Avrupa Birliği, üye ve aday ülkelerin katılımı ile oluşan kaynak havuzunu, çeşitli ülkelere proje desteği olarak kullandırıyor. Bu çerçevede Türkiyeye de bir süredir proje hibesi olarak çeşitli miktarlarda pay ayrılıyor. Türkiye, bu payı ABye çeşitli projeler sunarak tüketmek durumunda. Projeler ise ağırlıklı olarak sivil toplum, özel sektör ve kamu arasındaki işbirliği ile oluşturuluyor. Ancak Türkiye bugüne kadar gerek TÜ- BİTAK'ın koordine ettiği çerçeve programlar, gerekse diğer programlarla oluşturulan projelerden yeterince faydalanamadı. Böylece katkı payı ödeyerek oluşan finansman havuzundan da beklenen ölçüde kaynak çekemedi.
EĞİTİMLİ AB TAKIMI YOK
2006 yılında ayrılan kaynakların sadece yüzde 30unun kullanılabildiği ifade edilirken, 2007'den başlayarak 3 yıl içinde toplam 1.5 milyar Euro'luk yeni proje paketinin Türkiyeye açılacağı kaydedildi. Yrd. Doç. Nail Alkan, ABnin 2007, 2008 ve 2009 yılları için 500er milyon Euro tutarında proje paketini açacağını, Türkiyenin bu kez fırsatı doğru değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Türkiyenin yıllardır ABye yönelik proje üretmekte ve uygulamakta büyük sıkıntılar çektiğini söyleyen Alkan, "Bunun arkasında eğitimli bir AB takımının bulunmaması yatıyor. Kamuda, özel sektörde ve sivil toplum kuruluşlarında AB formatında proje üretip yazabilecek bir nesle ihtiyacımız var" dedi.
DÜZGÜN PROJE YAZILMIYOR
Bu alandaki boşluğu doldurmak için harekete geçtiklerini ve Eurovizyon isimli bir şirket altında AB eğitimlerini başlattıklarını belirten Alkan, "AB ile ilgili STK, dernek ya da şirket açmak, proje yapmak ya da devam eden projelerini geliştirmek isteyenler hedefimizdir. Ayrıca ithalat, ihracat, turizm, tekstil, eczacılık-ilaç, bankacılık, emlak gibi sektörlerde çalışıp AB hakkında eğitim almak ya da uzmanlaşmak isteyenler, basın yayın organlarında çalışan ve AB ile ilgili haberleri takip eden, haber yapan ve yazı yazanlar da hedef kitlemizi oluşturuyor. Çünkü bu alanlarda AByi tanımak, proje yazmayı öğrenmek çok önemli. Bir çok proje, ABnin istediği gibi yazılamadığı için kabul görmüyor. Bunu önlemek istiyoruz" dedi.
UNiVERSiTELi NALBANTLAR
Avrupa Birliği uyum programları çerçevesinde "alaylı" nalbantların Avrupa'dan Türkiye'ye getirilen bir atın nalını çakmaya yetkili olmadığı, bu nedenle 2002'de Kocaeli Üniversitesi bünyesinde kurulan Körfez Meslek Yüksek Okulu'nda nalbantların yetiştirildiği bildirildi. KOÜ Körfez Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yrd. Doç. Erdener Balıkçı, At Antrenörlüğü, Atçılık İşletmeciliği, Nalbantlık ve Saraciye bölümlerinin bulunduğu okulun, 2002'de 12 öğrencinin öğrenim gördüğü antrenörlük programıyla faaliyete başladığını, ardından Saraciye bölümü hariç diğer programların da faaliyete geçirildiğini, 3 programda halen 150 dolayında öğrencinin öğrenim gördüğünü anlattı. Öğrencilerin daha aktif ve detaylı bilgiyle yetişmeleri için eğitim programlarını geniş tuttuklarını ifade eden Balıkçı, bölümün Türkiye'de tek olduğunu, mezunlarına AB üyesi ülkelerde de geçerli mezuniyet belgesi verdiklerini vurguladı. AB uyum programları çerçevesinde ''alaylı'' nalbantların, yarış için Avrupa'dan Türkiye'ye getirilen bir atın nalını çakmaya yetkili olmadığı, bu nedenle geleneksel nalbantlık mesleğinin yok olma noktasına geldiğini dile getiren Balıkçı, mesleğin imdadına üniversiteli nalbantların yetiştiğini bildirdi.
ABYE GÜVEN AZALDI
Merkezi İzmir'de bulunan Uluslararası Stratejik Araştırma Eğitim ve Danışma Merkezi (USADEM) Genel Koordinatörü Prof. İbrahim Armağan, 2002 ve 2004 yılları ile son olarak 2006 yılında 15 ilde 2 bin 100 kişiyle, yurt dışında ise çeşitli Avrupa kentlerindeki 740 Türk vatandaşıyla yüz yüze ve anket yoluyla yaptığı araştırmayı kitap haline getirdi. "AB Kıskacında Türkiye'nin Sosyo-Politik Profili" adıyla yayınlanacak kitabının içeriği çok çarpıcı.
YÜZDE 76'DAN, YÜZDE 57'YE DÜŞTÜ
Araştırmaya göre; Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Bursa, Balıkesir, Aydın, Antalya, Kayseri, Malatya, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Trabzon ve Kars'ta yapılan görüşmelerde, AB'ye olan güven ve desteğin azaldığı, kuşkuların arttığı gözlemledi. 2002'de yüzde 76.35 olan AB üyeliğine desteğin, 2004'te 64.82'ye düştüğünü ifade eden Prof. Armağan, 2006'da ülke genelinde örnekleme yöntemiyle yapılan araştırmada ise vatandaşın bu konudaki görüşlerinde önemli değişiklikler olduğunun ortaya çıktığını, yüzdenin 57.41'e düştüğünü gözlemlediklerini söyledi.
ÜYELİĞİ EN ÇOK GURBETÇİLER İSTİYOR
Prof. Armağan, "Yine de halkımızın yüzde 60'a yakın bir çoğunluğu, AB'ye üyeliğimizden yana. Oysa AB ülkelerinde yaşayan Türklerin yüzde 90 gibi çok yüksek kısmı üyeliği istiyor" dedi. Prof. Armağan şunları söyledi: "Vatandaşımızın önemli bir kesimi, küreselleşme ve AB hakkında sağlıklı bilgiye sahip değil. AB'ye olumsuz bakanların bir kısmına göre, birlik, bir Hristiyan topluluğudur. Ayrıca biz istesek bile AB hiçbir zaman bizi üye olarak kabul etmeyecek. Gerçekleşmeyecek bir projenin peşinden koşmak, bize zaman kaybettirir. AB de hiçbir zaman büyük ve güçlü bir Türkiye istemez."
Fırat GÜZEL
Kaynak: http://www.bugun.com.tr
Yorumlar (0)
Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.