Soru-Cevap

Değerli Arkadaşlarım,

Sağlık Bakanlığında  bulunan güvenilir bir kaynaktan aldığım bilgiye göre, Sağlık Bakanlığı "aile hekimliğine" geçiş sürecinde Sosyal Hizmet Uzmani istihdam etmeyi planlıyormuş. Bu doğrultuda temel çalışmalar yapılmış.

ancak alımların nasıl yapılacağı konusunda bir bilgi alamadım, kpss'de olabilir, sözleşmede, ama önemli olan gerçekleşmesi. bu haberim asla asparagas değil. konuya şekil verildiği bu zamanlarda umarım, okulumuz, meslektaşlarımız ve derneğimiz konuyu yakından takip eder.

Mesleğimize ve meslektaşlarımıza hayırlı olması dileği ile...

 

bu arada kaynak : www.memurlar.net ;) kaynağı verelim de çalıntı olmasın sonra hocalarımız bişi der dimi

4/B'li Sağlık Personeli İstihdamı Yasalaştı 02/11/2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Kanun ile sağlık personeli istihdamında yeni bir statü getirilmiştir. 657 sayılı Kanuna göre Memur, 4924 sayılı Kanuna göre sözleşmeli personel derken, şimdi de 657 sayılı Kanunun 4/B maddesine göre sözleşmeli sağlık personeli istihdam edilebilecektir. Ancak, bu sözleşmeli personelin satüsü ve hakları, 4924 sayılı Kanuna tabi sözleşmeli personelin statüsünden ve özlük haklarından farklıdır. Detay için başlığa tıklayın. 4924 sayılı Kanunun tam metni için tıklayınız. Yapılan değişikliklere ilişkin kanun metnini görmek için tıklayın. GETİRİLEN DÜZENLEME ŞU ŞEKİLDEDİR: "MADDE 5.- 13.12.1983 tarihli ve 181 sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir. EK MADDE 3.- Kadrolu istihdamın mümkün olmadığı hallerde, ücretleri döner sermayeden karşılanmak kaydıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde belirtilen sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfındaki unvanlarda çalıştırılmak üzere merkezi sınav sonuçlarına göre 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına tabi sözleşmeli personel çalıştırılabilir. Bu şekilde sözleşmeli olarak çalıştırılan personele, aynı birimde aynı unvanlı çalışan ve hizmet yılı aynı olan emsali kadrolu personel esas alınarak görev yaptığı birimde bulunan döner sermayeden ilgili mevzuat dahilinde ek ödeme yapılabilir. Bunlara yapılabilecek ek ödeme hiçbir şekilde emsaline yapılabilecek ek ödeme üst sınırını geçemez." Bu düzenlemeye göre Sağlık Bakanlığında 657 sayılı Kanunun 4/A maddesine göre memur, 4924 sayılı Kanuna göre sözleşmeli personel statülerinin yanında yine 657 sayılı Kanunun 4/B maddesine göre istihdam yapılabilecektir. Detaylar şu şekildedir. 1- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde belirtilen sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfındaki unvanlarda çalıştırılmak üzere 4/B statüsünde istihdam yapılacaktır. Bu unvanlar şu şekildedir: "Sağlık hizmetlerinde (Hayvan sağlığı dahil) mesleki eğitim görerek yetişmiş olan tabip, diş tabibi, eczacı, veteriner hekim gibi memurlar ile bu hizmet sahasında çalışan yüksek öğrenim görmüş fizikoterapist, tıp teknoloğu, ebe, hemşire, sağlık memuru, sosyal hizmetler mütehassısı, biyolog, psikolog, diyetçi, sağlık mühendisi, sağlık fizikçisi, sağlık idarecisi ile ebe ve hemşire, hemşire yardımcısı, (Fizik tedavi, laboratuvar, eczacı, diş anestezi, röntgen teknisyenleri ve yardımcıları, çevre sağlığı ve toplum sağlığı teknisyeni dahil) sağlık savaş memuru, hayvan sağlık memuru ve benzeri sağlık personeli" 2- Merkezi sınav sonuçlarına göre atama yapılacaktır. Merkezi sınav sonuçlarından kast edilen tam olarak net değildir. Buradan KPSS'nin mi yoksa yine Sağlık Bakanlığının MEB'e veya ÖSYM'ye yaptıracağı bir sözleşmeli sağlık personeli sınavının anlaşılacağı sonradan açıklığa kavuşturulacaktır. 3- 4/B statüsünde istihdam edilecek personele döner sermayeden ek ödeme yapılabilecektir. Bunlara yapılabilecek ek ödeme hiçbir şekilde emsaline yapılabilecek ek ödeme üst sınırını geçemeyecektir. 4- Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine göre istihdam edilecek personelin alacağı ücretlere ilişkin olarak 2004 yılında yapılmış bir çalışmayı görmek için tıklayınız. 5- 4/B statüsüne ilişkin diğer detaylar için tıklayınız.

haydi bakalım...

Arkadaşlar aldığım bir duyum daha doğrusu bizzat görüştüm desem daha doğru olur. Adalet bakanlığı ceza ve tevkif evleri genel müdürlüğüne bağlı yeni bir daire başkanlığı açılmıştı temmuz 2005 te. DENETİMLİ SERBESTLİK  VE YARDIM HİZMETLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI söz konusu daire başkanlığı aralık sonu ocak 2006 başında 133 ağır ceza mahkemesine (bazı ilçeler de dahilş) en az bir bazı yerlere iki SHU ataması yapacaktır. 2004 kpss sonuçlarına göre hayırlı olsun.

yazık!...

durumun vahim halini hala ısrarla algılamamakta kararlıyız sanırım....

sevgili arkadaslar, okulumuzun içindeki sıkıntıları okurken daha goruyorduk, ancak okul içindeki öğrenci kamplaşması okuldan cıkıp alan içine gecince de sürüyor, en azından bunu fark edebiliyoruz.....

sosyal çalışma adının "sosyal" teriminden kıl olan bir sistemin içinde yaşıyoruz biz...

sosyal çalışma görevlisi adı altında psikolog ve pdr'cileri mesleğimiz içine sokanları da goruyoruz biz..

eeee bu durumda neyi görüyor ve neyi görmüyoruz.... sanırım sorun bu!...

bu sosyal çalışma içindeki meslektaşların kamplaşmasının yegane temeli, sanırım birilerinin devleti mukaddes görmesi birilerinin de mukaddes olan bu ülkenin yanlış devlet idaresiyle yönetildiğini söylemesiyle ilişkili... sanırım yanılmıyorum...

yanılgılarımız da buna inat devam edecek gibi, en azından birbirimizin söylemlerini, cıkışlarını vs.lerini karşı taraf mentalitesiyle algıladıgımız ve yordugumuz sürece bu kamplaşma devam edecektir...

doğru olan sanırım, DOĞRUYU ve YANLIŞI ayırt edebilme yetimizden kaynaklanmaktadır.. öyle ki, yetisizlikleri de tartışabilmeliyiz. slogana bürünmüş, aşikar olunan lafların kendiliğinden çöpe gittiğini gördük, yaşananlar karşısında....

iş, doğru olana doğru demekten başka bir şey değildir.....

bunu ısrarla devlet-i mukaddesle özdeşleştirmek de enayilikten başka bir şey değildir.....

yanlışa; yanlış demek, yanlış olmamalı... eleştiri, bizim mukaddes gücümüzdür, gerekirse devlete karşı....

çünkü, biz insanız... düşünebilir ve fikir üretebiliriz... yanlışı ve doğruyu görebiliriz...

bu arada, "at gözlüklerini çıkarmak dileğiyle"

 

 

................ve bazıları at gözlüklerini çıkarmadan yaşamaya devam ederler...

     Bazı insanlar vardır,kafaları havada gezerler;bazı insanlar da vardır sürekli yere bakarlar ve bu yüzden de çevrelerinde ne olup bittiğini göremezler.Bazılarının kafaları kumdadır.Bazıları da bakarlar fakat göremezler.Bazıları da eline ne verirsen yetinirler ve en güzeli bu diye saf saf sevinirler.

Ta ki birileri ona bu senin elindeki oyuncak çok basitmiş denildiğinde, kızarlar,saldırırlar,ona buna bahane bulurlar.Bizi kimse sevmiyor diye hayıflanırlar.

birkaç aydır bu siteyi takip ediyorum ve yazılarınızı hayretle karşılıyorum. Devletin (daha doğru bir deyişle iktidarın) SHU lara karşı özel bir antipati beslediğini sanmıyorum. ancak bugüne kadarki iktidarların sosyal hizmet ve bunun paralelinde sosyal devlet anlayışına karşı olumsuz tutumlarını görmemek için kör olmak gerekir.

ayrıca okul yönetiminin, bizlerin önünü açması için sağlık bakanlığındaki bir genel müdür yardımcısından yardıma ihtiyacı olduğunu ve yüzleri varsa gidip yardım istemelerini ifade etmişsiniz. onların yüzleri var mı bilmiyorum ama sizin eğitim aldığınız okulu ve size emek harcayan insanları aşağılamaya yüzünüz olduğunu görüyorum!

önemli olan hedefe gitmek yol çok sorun değil...

Ahmet hocam sizin açtığınız yerin altına yorum yapamadım. Nedense pencere içiçe geçmiş ve yorum yazmak için bulunan pencerede yoktu. Bende haberinizi buraya ekledim. Kızmadınız ya:)

Ercan kardeşim hakikaten sana katılmamak elde değil. Hükümet ve devlet yeykilileri bizi ne kadar tanıyorki bize düşmanca bir tavır segilesinler. Teşbihte hata olmazsa "tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok" derlerle ya bizim olaya bakışımızda biraz bu eksendeymiş gibi geliyor. Yöke birkaç üniversite bünyesinde daha SHYO açılması için talimat verilmiş bizde kalkıp mesleğimize yönelik çok büyük saldırılar olduğunu söyleyip devletin "hükümetin" bizi istemediğinden yakınıp duruyoruz. Meslektaşlarımıza bir bakalım kaçtanesi açıkta ve şuanda devlet kadrolarında kaç shu ya ihtiyaç var. Eminim bu hesaplamayı yaptığımızda shu ihtiyacının ne kadar çok olduğunu görürüz. Size devlet memurluğu alım klavuzlarını iyice incelemenizi öneririm. EMİN OLUN ÜLKEMİZDE BİZİM KADAR ÇABUK VE RAHAT İSTİHTAM OLABİLEN BİR KAÇ MESLEK VAR O KADAR.  Basında hiç rastladınızmı bilmiyorum ama devlet bakanından akademisyenlerine kadar herkes shu uzmanı eksikliğinin ve eğitim kalitesinin yetersizliğinden şikayet ediyor. Bu şartlarda kalkıpta devlet shu düşmanlığı yapıyor demek yanılgı ve yanlıştan başka birşey değildir.Shu alımına gelincede 90lı yıllarda yapılan sınav sistemini ve mesleğimize verdiği zaraları eski mezun arkadaşlarımız çok iyi bilirler. Teşekkürler. 

               Saçmaladığınınız için laf-ı güzafların ağrıma gitmedi.Sadece eğer var ise devletin içinde sosyal hizmet camiasına neden düşmanlık beslendiğini merak ederim doğrusu.Konu sağlık bakanlığından açılmıştı.Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Sn. Süleyman  DEMİREL meslektaşımızdır.Okulu birincilikle bitirmişti.SHÇEK ' e adam alınırken birinci olarak kazandığı yazılı sınavın sözlüsünde "Çarşambayı sel alırsa ne olur(kendisi Samsun çarşambalı)"sorusuyla karşılaşmış ve elenmişti.Şimdi eğer yüzleri varsa okul yönetimi gidip o arkadaştan yardım istesinler.EMİNİM YARDIMCI OLACAKTır.

Ben ne söyelediğimi biliyorum,bilinçsiz hiç bir şey söylemiyorum.Bu işlerin neden bu duruma geldiğini de bilen biliyor.bilmeyen öğrenmese de olur.

Not: Devletim,benim için hep mukaddesti.

ya sevgili ercan, memur olunca mı devletin esas-ı mukkadesini anlayabildiniz sosyal çalıuşma alanı için....

rehabilitasyonlardaki degişikliklerden az küfür etrmedik bu yenilenme adı altındaki sisteme...

hatırlatırım.. antep'te.. ve daha başka yerlerde....

buradaki yaklaşımlar ve tiye almalar, devletin içindeki sosyal hizmet camiasına acıktan düşmanlık besleyen öğeler içindir -kji bu öğelerde vardır, bunların hepsinin de farkındasınız-

sosyal çalışmacılara, sosyolog diye yaklaşan devlet bakanlarından, imam il sosyal hizmet il müdürlerine kadar bu işlerin ne kadar da çiğ oldugunu gördük...

bizim mesleğimizi cekemeyen unsur fazlasıyla var.. bunu biliyorsunuz.. neden şimdi laf ebeliği yaparak ortalığa hizip-i güruhu karıştırmaya (ki bilincsiz bi şekilde) çalışıyorsunuz...

değil miyidi; SHÇEK deki özürlüler dairesinin başkanı cocuk gelişimci. değil miydi ; sosyal hizmet uzmanlarını SHCEK'den silecem diyen... ne cabuk unuttunuz bunları, cok da eski değil bu yaşananlar.. aynı şey, adalette ve özellikle de saglık bakanlığında da var... nasıl da değişiyor insan zamanla değil mi!!!!!!!!!!!!

neyse, en azından birbirimizi kırmayalım.. eger laflarım agrına gittiyse özür dilerim... (!)

 

Sanırım bazı arkadaşlar  diğer bölümlerdeki eğitimin nasıl olduğunu bilmiyorlar, ben 1,5 yıldır rehabilitasyon merkezinde çalışıyorum çok iyi özel eğitimciler, psikologlar, çocuk gelişimciler de gördüm bunun yanısıra çok kötülerini de gördüm. Ayrıca üniversite hayatı boyunca mühendis arkadaşlarla da aynı evi 5 sene paylaştım (BİLKENT VE ODTÜ'lü)onlar da okulda hiçbir şey öğrenmediklerini söylüyorlardı. bilinmelidir ki okullar insana meslek hakkında temel hazırlar bu temeli sağlam veya dandik bina haline getirmek insanın elindedir, bu yüzden sorunu tek taraflı değilde kendimizide içine alarak bütüncül bir şekilde değerlendirelim. şu anda KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ 4 TANE SHU ARIYOR ve başka meslek elemanı istemiyor, başvurular arasında ODTÜ ve BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ öğrencileri de var fakat belediye kabul etmiyor. Acaba ERCAN BEY bunun nedeni nedir? ŞÖVENİSTLİKMİ? yoksa KALİTEMİ?  

arif kardesim söylüyorsa doğrudur sonuna kadar katılıyorum saygılar

Sayın Okur,

Gerek dil kuramları çerçevesinde, gerekse günlük konuşmlararın sistematiği çerçevesinde konuya yaklaştığınızda anlayacaksınız ki: haksızlık yapıyorsunuz.  burada kimse devlet düşmalığı yapmadı, sosyal ve hukuk devletine kimse karşı değil. ima edilen tabi ki, devleti temsil eden günün hükümetidir.kaldı ki hükümet düşmanlığı da yapılmamaktadır. bunu anlamak çok mu zor acaba. özellikle son 6-8 ay içinde mesleğimizde yaşanan çöküşün farkında değil misiniz? kendiliğinden mi çıkıyor yasalar. STK'ların, meslek elamanlarının görüşlerine başvurulmadan çıkıralan yasalar,yönetmelikler,genelgeler hem devlette çalışan meslek elemanlarını hemde özelde çalışanları mağdur etti.( kaldı ki hala devlet toplam personel ihtiyacının % 68'ni kpss ile karşılıyor. ya diğer kısım)  nerde sosyal ve hukuk devletinin gerktirdikleri. bir yerde sorun var. hep beraber bulmamız lazım. lütfen bir ve/veya birkaç sözcüğe takılıp işlevsel değeri olmayan eleştirilerden vazgeçelim.

Diğer bir konuda; SHU'ların yeterliliği konusunda. Sayın Okur, bu alanda 3 yıllık bir deneyimim var. çalıştığım kurumlar gerek multı- disipliner gerkese inter-disipliner çalışan kurumlardı. ( LÖSEv, AB Komisyonu Projesi, Dünya Bankası Projesi)askerliğini yapmış birisi de olarak şunu söylemeliyim ki, SHU'lar bir çok konuda aynı alanı paylaştığı kardeş meslektaşlardan asla yetersiz değil. Sosyolojinin temel kavramlarına ve insan psikolojisine vakıf olmayan SHU var mı? okulumuz bize bunları öğretiyor. ( isteyene tabi ) bu kadar eleştirel bakmanızı haklı bulmuyorum.   Biliyorum alanımızda çok kötü olan temsilciler var. bu konuda haklısınız ama; %20'lik bir oranda gerçekçi değil. amacım tartışmak değil. bakış açımıza ivme kazandırmak. herkese kolay gelsin.

"bir yerlerine çıbık dürtüyoz sanırım.."

en çirkini de bu. Tabiki devlet ayrı hükümet ayrıdır.  Zaten ben bunları yazarken yukardaki çirkin sözleri desteklediğim için yazmadım. Ama biliyorumki bizim ülkemizde politikalar günlüktür benim güvenemediğim nokta budur hocam. İkinizde bana göre haklısınız ama Ercan hocam okuldaki eğitimle ilgili eleştiriniz biraz ağır buldum hepsi bu. Ona bakarsınız bir sohbet esnasında bir arkadaş (son sınıf) ısrarla ben uzmanım ve psikoterapi yapabilirim diye idda ediyordu (daha blok uygulama yapmadan, proje geliştirmeden). Düşünsenize bu arkadaş mezun olunca hangi havaya girecektir. Başka bir örnek: Trabzon il müdürlüğünde çalışan bir arkadaş da yazdığı raporun altına sosyal çalışmacı yerine ısrarla SHU yazmak istemiş ve bu inatla mahkemelik bile olmuşlar.

Doç.Dr. Aliye Mavili Aktaş derki: Sizler birer hizmetçisiniz, İnsanlara hizmet için eğitiliyorsunuz, dökün yıldızlarınızı ve insanlara nasıl faydalı olunabilir bunu düşünün. Benim çıkış noktam bu sözlerdir.

Yeni okullar açılmazda rekabet olmazsa bu tür meslek elemanları olmaya devam edecektir. Yapılacak birşey yok gibi:(

Ercan hocam ve Ahmet hocam sizleri tanımasamda samimi söylüyorum size karşı sevgi ve saygı besliyorum. Ayrıca ben bazı konularda (öğrenci olduğum için) fikir beyan edemiyorum. Başarılar diliyorum sizlere, küçücük bir yer açın bende geliyorum:)

ben 98 mezunuyum ilk bir yıl yapılan sözlü ve yazılı sınavlarda nelerin döndüğünü biliyoruz. geçmişte neler yaşandı. benim bildiğim okul birincisi senelerce kadro alamadı inançları yüzünden ve kadro alana kadar da büfecilik yaptı. şimdiler iyi bence daha da iyi olacak

"çünkü devlete artık shu camiası olarak güvenmemiz pek mümkün değil. "

"ancak saglık bakanlığını sosyal calısmacılara bakışı pek de hoş değil.....

hoşlanmıyorlar bizden.. nedende artık (!) :)"

"bir yerlerine çıbık dürtüyoz sanırım.."

Yukarıdaki sözlere benim katılmam mümkün değil.Devlet başka,hükümet başka,devleti hedef alan sözlere hep karşı oldum bundan sonrada karşıyım.Kimse kimseyi sevmek zorunda değil,sevilmeyen kendine dönüp bir bakmalı.Bizi sevmiyorlar edabiyatı bana komik geliyor.

Cesur bey ben 95 mezunuyum.Bizim çektiklerimizi bir biz biliriz.Çok şükür artık devlete adam alınırken kpss ile alınıyor,kimsenin görüşüne bakılmıyorç(Ecevite bu yüzden teşekkür borçluyuz).Eskiden yapılan sınavlarda(yazılı-sözlü) ne rezaletlerin yaşandığını çok iyi biliyorum.Hak hukuk denilipte ne haksızlıklar yapıldığı herkesin hafızasında.O rezaletin müsebbipleri de o günün yöneticileriydi,devlet değildi.

Neyse....