Soru-Cevap

" Berrin Hoca gözlemledi. degerlendirme yaparken benım hıc soru soramadıgım resımdekı bır karakterden 4 soru cıkardı ıkı sanıyede " dostum onun işi bu zaten, onu da yapamazsa çeksin gitsin ayrıca işitme engelli öğretmeni olmak tek karta bakıp soru çıkarmak değil, bunu çalışmaya başlayınca daha iyi anlayacaksın tek kart-sıralı kart-hikaye kitabı bunlar iş hayatında neredeyse hiç kullanılmayan gereçler ... Bu Gereçlere varıncaya kadar öğretilmesi gereken o kadar çok yöntem ve yol varki ... DİLKOM' dan hiç bir öğretim görevlisinden ders alamadık ki bu, o bahsettiğin hocaların egolarından kaynaklanıyor sana diyebileceğim tek olumlu şey zerrin hocanın derslerinden en iyi derecede faydalanmaya bakın, o kurumda boş teneke olmayan tek kişi Zerrin Hoca' dır ... ama stajdan memnun olmana sevindim işalah notlar açıklanınca da memnun kalırsın...

Bugun gozlendım dersı bıraz kotu yuruttum, cocuk beklemedıgım bır cevap verınce anıden plandan cıktım ve yenıden toparlayamadım...Berrin Hoca gözlemledi. degerlendirme yaparken benım hıc soru soramadıgım resımdekı bır karakterden 4 soru cıkardı ıkı sanıyede...Mukemmel bı hoca yahu. Staj sımdılık ıyı gıdıyor anlattıgın turden sorunlarla karsılasmadım hocaların hepsi ıyı davranıyor, yapıcı elestırıler verıyorlar. ve stajın zorlugunu yenı yenı anlamaya basladım ama aynı zamanda hocaların bızı uyardıgı seylerın onemını de. Cidden orada zor ama guzel bır ısı yapıyorlar. Ortaokuldakı cocuk en az 8-9 sozcuklu cumle kurabiliyor kı ben kuramıyorum. Kucukler cok sırın koprubasına kopukbası, cıkolataya kukulata dedıler gecen ders:) ama aynı gun ıcındede duzelttıler..neyse Umarım kazasız belasız atlatırız.

Bu arada site yönetimi ve ilgililere çok teşekkür ederim, İÇEM ve tayfasını gayet ciddi bir şekilde eleştirdim ancak tüm bunları gerekçeleriyle birlikte temellendirerek yazdım. Yazdıklarıma karşı herhangi bir olumsuz tavır takınılmadı ve silinmedi. Aynı cesareti başka siteler malesef gösteremiyor, aynı şikayetleri bir kaç sitede daha yapmıştım ancak anadolu üniversitesi işitme alanında görevli YARD. DOÇ. HASAN GÜRGÜR bu eleştirilerin altında kaldığı için, yazdıklarımı sildirtti ve üyeliğimi engelleme yoluna gitti, aynı şahıs bana telefon açarak hakaretvari konuştu ve küfür etti ... bu durumun herkesce bilinmesini isterim. Mezun olan bir öğretmene telefon açarak hakaret eden bir insanın anadolu üniversitesi işitme bölümünde yer işgal ediyor olması, alanın kalitesini de bence açıkça ortaya koymaktadır.

ikimizde iyi niyetliyiz ve bir şeyler yapmak, çocuklara faydalı olmak istiyoruz hocam, bu konuda kesinlikle hemfikiriz. teçhizat yönünden devlet okulları içem.e yaklaşamaz ancak durumları tabii ki çok da kötü değil, benim bahsetmek istediğim ve üzerinde durmaya çalıştığım konu şunlar; içem.de cihazsız çocuk yok ve yarıdan fazlası implantlı, kulak kalıbı odası, ölçüm odası, özel psikoloğu, özel odyoloğu, özel aile eğitim odası, okul öncesi oyun parkı, erişkin oyun alanı, bireysel ders için özel sınıf, her öğrencinin ayrı sıra ve sandalyesi, her sınıfta bilgisayar, her sınıf için materyal hazırlayan biri sabah biri öğlen gelen 2 materyal hazırlayıcısı, her sınıfta en az 2 uzman öğretmen, en az 2 stajer öğretmen, hizmetli olarak çalışan yaklaşık 15 personel ve daha bir çokları ... İçem.de bu özellikler varken ve paralel olarak sözel yöntem uygulanırken, bunlara sahip olmayan-olamayan devlet okulundan aynı performansı beklemek bence hayalcilik olur. aynı okuldaki farklılıklar ise tabiiki öğretmenlerden kaynaklanır, eğer siz işinizi sadece para kazanmak ve zaman geçirmek için yaparsanız, sizin bahsettiğiniz manzara ortaya çıkar ancak her defasında vurguluyoruz bu meslek biraz da vicdan işi ... aynı konuda şunu da belirtmek isterim, eğer bir işitme engelliler öğretmeni görevini layıkıyla yapmıyorsa, hatayı onunla birlikte onu yetiştirenlerde de aramak gerekir.

Gördüm hocam Eskişehirden Çamlıca yı da örnek gösterebilirm hatta Çamlıcadakı Ahmet Yesevı ilköğretim okulundakı derslere de gözlemci olarak katıldım. projeksiyondan revire kadar gerekli teçhizat var. İçemde nelerin kullanıldığını düşünüyorsunuz ışın tabancaları mucizevi iksirler falan mı? İçem ve Ahmet Yesevi de ki terk fark, içemde ki öğretmenler derslerin her dakikasını verimli geçirmeye çabalarken bununlada yetınmeyıp izleyen etkınlıkler duzenlerken Ahmet Yesevideki bazı öğretmenler derste öğrencilerin önüne bırkac alıştırma kağıdı atıp internetten haberleri takıp ediyor yada çocuklara fılm acıp sınıfı terk edıyor...bır kac öğretmenı bu söylediklerimin dısında tutuyorum. Ve şu dikkat çekiciydi aynı okulda işine gerçekten asılan bir öğretmen de vardı.Öğrencileri 2. sınf olmalarına ragmen normal okullardakı 3. sınıf duzeyındekı soruları yanıtlayabılıyorlardı. İçem ve devlet okulu karsılaştırması bır yana aynı okuldakı bu fark neyden kaynaklanabılıyor olabılır ?

içem ve devlet okulları aynı donanıma mı sahip ?? güldürmeyin beni hocam ... gelin ben sizi eskişehirdeki işitme engelliler okuluna bir götüreyim, sonra konuşalım.

Sadece sunu belirtmek için yazıyorum. Doğal işitsel sözel yöntemi beğenmeyenler ve uygulamaktan kaçınanlara: İçem i de gördüm devlet okullarını da ve işin aslı donanım olarak hiçbir fark yok. Peki o zaman içeme devam eden öğrenciler neden konuşabiliyor da devlet okullarında öğrenciler konuşamıyor? Bu soruyu kendınıze sorun ve Anadolu üniversitesinin farkını anlayın...

İşin sırrı : işini sevmek... Öğretmenliğin değeri mezun olduğun üniversiteyle değil öğrencilerine kattıklarınla ölçülür bence... 19 mayıs üniversitesi mezunuyum. Pişman mıyım ? ASLA... Yine olsa yine aynı bölümü, yine aynı üniversiteyi yazardım.Emeği geçen tüm hocalarıma sonsuz şükranlarımla...

doğru hocam konu dağıldı biraz bu konuda bir kusrumuz varsa affola ... size ve yaptıklarınıza karşı saygımız sonsuzdur. başlığı açan kardeşimize umarım bir faydamız olmuştur. son sözüm şudur, ben anadolu mezunuyum şu anki aklım olsa kesinlikle omü ya da ktü.de okurdum. saygılarımla ...

Genç Arkadaşlarım, Merhaba ! Bu sitede bir soru yönelterek başlık açmış olan İşitme Engelliler Öğretmenliği taliplisi bir genç insanın aklını başından alacak tartışmalara giriştiniz. Bu size yakışmadı. Üniversite mezunu insanlar birbirleri ile böyle medenî çerçevede tartışır amma.. soruyu soran kişinin istediği cevaplar bunlar değil ki.. Sizler kalktınız okulların kıyaslamasını yaptınız. Bırakın bunları. Kendinizi yetiştirmek için değerlendirin zamanınızı. Öğretmenlik mesleği her şeyden evvel fedakârlık mesleğidir, sevgi mesleğidir, herkesin "yeter, pes" dediği anda tekrar bir enerjiyle toparlanıp yerden doğrulma gayretini insanlara aşılama mesleğidir. Lütfen birbirinizi rencide etmekten vaz geçiniz. Enerjinizi mesleğinize ayırınız. Başarı dileklerimle saygılar sunuyorum pırıl pırıl yüreklerinize..

kadir kardeşim, eline kalemine sağlık, ilkokul mezunu insanların anlayabileceği bir dille bizim derdimize tercüman olmuşsun, demekki anlaşılmak için böyle bir dil kullanmak gerekiyor. bu konuda somut bir örnek verelim 2010 mezunu şu anda diyarbakırda devlet okulunda işitme engelliler sınıf öğretmenliği yapan tuğba palaz adlı öğretmenimiz " işaret dili " kursuna gidiyor. saçmalığı görüyor musunuz arkadaşlar, bir işitme engelli öğretmeni işaret dilini öğrenmek için kursa gidiyor oysa o kursu işitme engelli öğretmeninin yani tuğba öğretmenin vermesi gerekiyor. eğer anadoluda okursanız bir avuç azınlığın kullandığı yöntemi öğrenirsiniz ancak omü ya da ktü.de okursanız türkiyeyi kucaklayan bir silsile içinde eğitim alırsınız. uygar kardeşim, bu havalı anadolu mezunlarına bir soru sormak isterim ki, muhtemelen sende bu soruma katılırsın: " anadolu üniversitesi fark yaratıyor demek ya da böyle düşünmek omü ve ktü.deki öğretim üyelerini biraz hor görmek olur, eğer anadolu fark yaratabiliyorsa bu tez kendiliğinden çürür, çünkü omü ve ktü.deki öğretim üyeleri anadoludan mezundurlar ve FARK YARATAN BİR ÜNİVERSİTE, NASIL OLUR DA FARK YARATAMAYACAK BİR ÖĞRETİM GÖREVLİSİ YETİŞTİRİR ???? " . Bu apaçık bir çelişkidir. bu çelişki çözülebilirse, anadolu üniversitesi belki standart bir işitme engelli lisans programına sahip olabilir. daha fazlası bu öğretim kadrosu ile gerçekleşmez.

uygar bey, zeynep hanfendi ve diğerleri birgun elbet anlayacaklardır ama çok geç olacak seyfettin hocam.. neyse konuya gelecek olursak, yine bir işaret dili anlaşılmazlıgı almış başını gitmiş. sözüm işaret diline karşıyım diyen arkadaşlara.artık anlamak istemediğinize kanaat getirmiş durumdayım. arkadaşlar size kim eğitim-öğretim hayatında işaret dilini herdaim kullanın-kullanalım-kullanılsın dedi ki. işitme engelliler öğrt. bölümü mezunu bir öğretmeninin tüm çalışma şartlarına yeterli olabilmesi, her duruma karşı elinde kullanabileceği bir yöntemin olmasından bahsediliyor. üniversitelerin işitme engelliler öğretmeni yetiştirirken ki eksikliklerinden ve yanlışlıklarından söz ediliyor. bir işitme engelliler öğretmeninin kullanmasa da bilmesi gereken bir işaret dilinden bahsediliyor. ilk 3 sene anadolu da o kadar safsata ders varken neden çok gereksizmiş gibi işaret diline yer verilmediğinden konuşuluyor .yok yok siz anlamak istemiyorsunuz... burada genç arkadaşımızın işitme engelliler öğretmenliği bölümü hakkında bilgi almak istemesiyle bizlere abilerine ablalarına danışmasıyla başlamış bir konu var. ve ona demek istediğimiz şudur. eğer sen bu bölümden mezun oldugunda zorluk çekmek istemiyorsan, her şarta uyum sağlamak istiyorsan, mesleğini hakkıyla yapmak istiyorsan tercihlerinde katü ve omü ye öncelik vermendir ki tercih süresi çoktan doldu ve cuma günü açıklanıyor. eğer arkadaşımız işitme engelliler öğretmenliğine yerleşirse buradan bölümü hakkında faydalanmaya devam edecektir. zeynep hanfendi yine bildiğini okumuş ve yazılanları okumadan, anlamadan gelmiş ve bildiği okumuş gitmiş. sadece siz biliyorsunuz,sadece siz dogrusunuz(!) yine körü körüne eleştirebilme korkaklıgınızla birilerinin avukatlıgını üstlenmişsiniz, genç arkadaşa yine sıfır tavsiye sıfır bilgi. saygılar zeynep hanfendi saygılar(!)

Uygar hocam, göreve başladığınızda anadolu mezunlarından daha kaliteli bir eğitim aldığınızı daha iyi anlayacaksınız, bir anadolu mezunu olarak bunu size garanti ederim.

2. dönemde uygulanan tutarsızlıklardan bahsedelim. anadolu üniversitesinde 2. dönem uygulamada haftada 2 grup 1 bireysel ders uygulanıyor ancak 4 grup ve 1 bireysel plan yazdırılıyor. konuları, sınıf öğretmenleri veriyor, ders sonrası öğrencilere dağıtılacak izleyen etkinlikleri stajer hazırlıyor. şimdi maddeler halinde, uygulamadaki saçmalıkları inceleyelim: 1) haftada 2 grup dersi yapılmasına rağmen, 4 grup planı yazdırılıyor, uygulanmayan grup planları için izleyen etkinlik olarak iş kartı-defter çalışması-çalışma kağıdı-bireysel sıralama defteri hazırlamak zorundasınız, bu stajer öğrenci için çok büyük bir maddi külfet oluyor ve yapılan iş fazla olduğundan verim düşüyor. 2) uygulanacak dersler için gerekli bilgiler sınıf öğretmeni ya da staj hocaları tarafından verilir ancak çoğu kez bu iki grubun dedikleri birbirini tutmaz ve ne yapacağınızı şaşırırsınız, eğer sınıf öğretneninin dediğini yaparsanız ve hocalar tarafından gözlenirseniz düşük not alırsınız, " sınıf öğretmeni böyle yapmamı istedi " diye bir savunma yapamazsınız, notunuz kırılır. eğer hocaların dediğini yaparsanız ve sınıf öğretmeni beğenmezse, sınıf öğretmeni size karşı tavır alabilir ve gerektiği zaman size yardım etmeyebilir. 3) konuları sınıf öğretmeninin verdiğinden bahsetmiştik, eğer gözleminiz varsa değerlendirmede " konu çok zor " ya da " çok kolay " gibi olumsuz eleştiriler alabilirsiniz oysa konuyu sınıf öğretmeni vermiştir yani stajer öğrencinin suçu yoktur, bu durum notunuzu etkiler düşük not alırsınız. 4) staj hocalarının aynı konu için bir standartı yoktur, diğerinin doğru dediğine bir diğeri yanlış diyebilir ama savunma yapma şansınız yoktur. örneğin pelin ile hasanın metin inceleme teknikleri farklıdır, pelinin dediklerini yaparsanız ve hasan gözlerse düşük not alırsınız, tam tersi de başınıza gelebilir. 5) normal olarak stajer dersi 20 dakika uygular daha sonra sınıf öğretmeni gelir ya devam eder ya da farklı bir konuya geçer ancak kimi sınıf öğretmeni tüm dersi stajere işletir ve geçen süre içersinde eğer değerlendirmeniz varsa ne dersi bırakabilir ne de değerlendirmenize gidebilirsiniz, değerlendirmeye geç kalırsanız ki bu sorun sizden kaynaklanmaz, şiddetli bir şekilde azarlanırsınız, sınıf öğretmenini şikayet edemezsiniz eğer ederseniz staj hocaları sınıf öğretmenine fırça atacak, sınıf öğretmeni de size tavır alacaktır, geçmiş olsun ... 6) uygulanan ders sonrası izleyen etkinlikleri de stajer hazırlar, sınıf öğretmeni bu çalışmaları beğenirken staj hocaları beğenmeyebilir bu durumda notunuz kırılır, düşük not alırsınız. 7) İÇEM.de çoğu sınıf A ve B grubu olmak üzere ikiye ayrılır, bu durumda bir hafta A grubuyla bir hafta B grubuyla ders yaparsınız, gözlemlerinizin çoğu A ya da B grubuna denk gelirse staj hocaları tarafından " grup mu seçiyorsun " denilerek azarlanabilirsiniz, oysa gözleyenler onlar ve grupları belirleyen de sınıf öğretmenidir. suçunuz olmamasına rağmen arada kalırsınız. Cool ders sırasında oluşabilecek her türlü aksilikten stajer sorumludur örneğin yuva çocuklarıyla ders yaparken öğrencinizin tuvaleti gelebilir ( ki doğaldır henüz 4-6 yaş arası çocuklar ) bu durumdan sorumlu tutulabilirsiniz," ders öncesi tuvalet ihtiyacını gidermeliydin denilerek " . gayet insani bir ihtiyaçtan dolayı, sıradışı bir şekilde suçlanabilirsiniz. 9) izleyen etkinlikler grubun seviyesine göre ayarlanır. kimi gruplarda öğrenme güçlüğü, hafif zihin engelli tanısı almış çocuklar vardır ve stajer onlara ayrı bir izleyen etkinlik hazırlamak zorundadır. ( böyle özel çocuklara stajer gibi deneyim kazanma sürecinde olan öğretmenlerin etkinlik hazırlaması ne kadar doğrudur ?? bu durumda bana göre sınıf öğretmenleri devreye girmeli ve sorumluluk almalılar. ) 10) yapılan değerlendirmeler, dünyanın kabul ettiği doğrular ve gerçekler üzerinden yapılmayabilir örneğin yar doç ünvanlı bir hoca, yapılan hayat bilgisi dersi sonrası siz toplu taşıma araçlarını anlattığınızda, değerlendirmede size " TIR-KAMYON-KAMYONET bir toplu taşıma aracıdır, dersi yanlış anlattın " diyebilir, böyle bir cümle kabullenmek akıl işi değildir ancak İÇEM içersinde bu tarz değerlendirmelere sık sık rastlanabilir. TIR, KAMYON ve KAMYONET' in toplu taşıma aracı olduğunu iddia eden bir yard doç ancak ve ancak anadolu üniversitesi işitme engelliler öğretmenliği bölümünde bulunabilir, geçmiş olsun ...

11) haftada 2 uygulama yapılmasına rağmen 4 plan ve materyal hazırlandığını vurgulamıştım, bu 4 plan materyal içinde 3 farklı malzemenin kullanılması isteniyor örneğin sıralı kart, tek kart ve hikaye kitabının aynı hafta içinde kullanılması şart koşuluyor. aynı konu hakkında tek kart-sıralı kart-hikaye kitabı bulmalısınız, eğer bulamazsınız, staja önem vermediğiniz, çalışmadığınız söylenir ve düşük not alırsınız ... 12) İçem.de staj 8.40' ta başlar ve eğer 1 saniye bile geç kalırsanız geç kaldı diyerek işaretlenirsiniz ayrıyeten azar yersiniz ve bir kaç kez tekrarladığınızda stajdan kovulursunuz. 13) geç kalmak demek, staj notunuzun düşeceği anlamına gelir, uygulama saatiniz 11.50 bile olsa eğer 8,41' de İçem' de olursanız düşük not alırsınız. 14) AIDS bile olsanız bunu belgeleyen raporunuz bile olsa, devamsızlık yapamazsınız bunu ileri sürüp geç bile kalamazsınız. staj hocalarının dediği cümleyi net olarak aktarıyorum. " HASTA OLMA HAKKINIZ YOK " . 15) konuya ve seviyeye uygun materyal bulduğunuzdan eminsinizdir çünkü o materyali sınıf öğretmeni kullanmıştır ancak aynı materyali siz başka bir çocukta kullanırsanız ilginç bir şekilde yanlış materyal kullandığınız söylenebilir aksini iddia edemezsiniz çünkü staj hocaları her zaman haklıdır. 16) zaman geçtikçe hangi hocanın neye dikkat ettiğini bilirsiniz örneğin hasan söz dizimine dikkat ederken berrin dilin kullanımına daha çok dikkat eder yani ortak bir standart yoktur ve sizi gözleyen hocaya göre ders yaparsınız, eğer doğru bildiğini uygulayan kişilikli bir öğretmen adayıysanız düşük not alırsınız çünkü adamına göre davranmak size göre değildir. 17) değerlendirme sırasında sürekli her şeye tamam haklısınız hocam demek zorunda bırakılırsınız yoksa direk sınıfta kalırsınız örneğin hikaye kitabı bakarken şu sayfada neden sorusu sormalıydın denebilir, siz o sayfada neden sorusunu sormuşsanız bile sordum hocam diyerek ısrar etmeyin sonuç değişmez fişlenir ve stajdan kalırsınız ...

Şimdi Uygar hocam biraz stajdan bahsedeyim, eğer yaşadıklarımın, gördüklerimin tersi ispatlanırsa bu mesleği yapmayacağım, o derede iddialıyım. 1) anadolu üniversitesi mezunları, omü ve ktü mezunlarına oranla daha iyi eğitim alıyor diye bir söylenti dolanmakta, bu tamamen safsatadır, özel kurum sahiplerinin işitme engelliler öğretmenlerine ihtiyaçları var ve onlar için çoğu zaman nerden mezun olduğunuz önemli değildir. işin temel esası ise anadolu üniversitesi kadrosunun bilimsel olarak tamamen boş olduğu gerçeğidir, bölüm başkanının bile lisans eğitimi iibf fakültesi bünyesindedir, berrin çekirdek yaklaşık 25 senedir alan içindedir ve yalnızca bir tezi vardır, aysel özyürek fen fakültesi matematik mezunudur ve tek bilimsel çalışması yoktur, ümit girgin hacettepe mezunudur ve devşirme bir hocadır, emekli olan nurhayat coşkun ise hacettepe okulöncesi mezunudur ve bilimsel kariyerinden söz etmek olası değildir. 2) omü ve ktü mezunları stajlarını devlet okullarında yaparlar ve bu sayede işaret dilini az çok öğrenirler, anadolu mezunlarının ise böyle bir şansı yoktur yani özel eğitim kurumu sahibi olsam omü ve ktü mezunu öğretmen tercih ederim. 3) son sınıfa kadar her 3 üniversitede genelde teorik dersler alınır ve uygulama son sınıfa bırakılır, ilk 3 sene anadoluda yard doç olarak derslere giren cem girgin bir tür bal yapmayan arıdır, 2 hafta derse geliyorsa 3 hafta gelmez ve dersleri genelde alanla alakasız sohbet ile geçer, bu şahsın şu anda doç olduğu düşünülürse eğitiminin kalitesini varın siz düşünün ... 4) gel gelelim staja, anadoluda yapılan staj bir ilktir ve türkiyede başka bir örneği yoktur çünkü staj İÇEM denen kurumda ve ayrıyeten devlet okullarında sürdürülmektedir yani son sınıf öğrencileri 2 çeşit okulda staj yaparlar ve bunun başka bir örneği yoktur. 5) stajdan devam edelim, anadoluda ilk dönem 2 gün staj yapılır bu staj bireysel ders uygulama üzerinedir haftada 2 uygulama yaparsınız ancak 4 plan ve 4 materyal hazırlama zorunluluğunuz var çünkü staj hocalarına göre " ne kadar çok plan yazarsanızı bu işi o kadar iyi yaparsınız " bu cümlenin tamamen aptalca olduğunu onlarda bilirler ama amaçları sizi iyi bir öğretmen yapmak değil, adeta canınıza okumaktır. her plan ve materyal ayrı bir masraf ve zaman kaybıdır. 6) ilk dönem bireysel ders uygulaması yapılırken, stajer öğrencinin ne zaman gözleneceği belli olmaz, sabah geldiğinizde her an sürprizle karşılaşabilirsiniz, bu durum gittikçe sizin ruh halinizi bozar çünkü gelişmiş cee eee oyunu oynanmaktadır. 7) bireysel uygulamalar sırasında, o haftaki işlenen konu önem taşır ve ona göre materyal bulma zorunluluğu vardır örneğin o haftaki konu doğa ise, doğa hakkında tek kart sıralı kart hikaye kiabı bulmak zorundasınuz ayrıca tüm bunların staj yaptığınız sınıfın seviyesine uygun olması gerekir, tüm bu şartları gerçekleştirebilirseniz hakikaten bravo ... Cool içem.de 4-13 yaş arası çocuklarla ders yaparsınız ama bu devletteki uygulama ile tamamen terstir. devlette hiç kimse size 4 yaşındaki bir çocukla ders yapacaksınız demez, özelde durum farklı tabii. 9) bireysel dersi uygularsınız ve size değerlendirme için bir saat verilir o saatte belirtilen yerde olmak zorundasınızdır tabii sınıftan çıkarken sınıf öğretmeninin kötü bakışlarına maruz kalırsınız çünkü ders bölünecektir. 10) gelelim değerlendirme kısmına, öncelikle size ne yapsan daha iyi olurdu diye sorulur ve kendinizi değerlendirilmeniz istenir, kendinizi değerlendirdikten sonra sıra celladınıza gelmiştir, her değerlendirilmenizde fix şunlar söylenecektir, çocuğun seviyesine inemedin- ben 2 sene staj yaptım seviyeyi tutturduğumu hatırlamıyorum işin ilginci o sınıfta staj yapan sizsiniz ve o çocuğu gayet iyi tanırsınız ama cellada göre seviye başkadır. ardından soruları açamadın ve soru soramadın denir celladınız tarafından, türkçede 5N 1 K vardır ve sorulabilecek tüm sorular bu esastan türetilir ancak tüm bunları yapmama rağmen bir türlü sorularımı açamadım, açanı tanıyamadım, cellat da açamaz örneğin ayselin 5 sözcüklü cümle kurduğu görülmemiştir. her defasında değerlendirmelerin bağımsız olduğu söylenir şöyleki bir uygulama sonrası değerlendirmede bireysel derste bilgi verme denilirken diğer bir değerlendirme sırasında çocuğa neden bilgi vermedin denebilir o sırada kendinizi savunamazsınız eğer savunursanız eksi not alırsınız. konuları açamadın birbirine bağlayamadın denebilir ilkokul 5te hasanın nasıl bireysel ders yaptığı herkesce bilinmektedir buna rağmen karşınıza geçip tüm bunları size söyleyebilir o derece onurlu bir insandır !!!

Baştan belirtmek isterim, yazım biraz sert olacak ancak tek noktası çürütülebilirse özür dileyip, içem ve hocalarına duymadığım saygıyı yeniden duyacağıma emin olabilirsiniz ...Değerli Uygar hocam, ben anadolu mezunuyum, bir sene stajdan bırakıldım yani 4 dönem staj yaptım, bu yüzden anadoludaki eğitimi, sistemi ve hocaları benim kadar hiç kimse tanıyamaz, tasvir edilemez. şöyle bir safsata var " anadolu bu işin duayeni oradaki hocalar çok donanımlı vb " şimdi size akademik kadronun dökümünü yapayım prof. dr. ümran tüfekçioğlu- lisans öğretimini İİBF yapmıştır yani lisans öğretimi boyunca işitmenin İ' sini görmemiştir, sonradan prof dr. YILMAZ BÜYÜKERŞEN tarafından yönlendirilerek işitme alanında prof.luğa kadar yükselmiştir, bir stajer öğrenci kadar pratiği yoktur buna emin olabilirsiniz. ayrıca işitme ve konuşma bozukluğu alanında bir dünya otoritesi olan PROF. DR. SEYHUN TOPBAŞ' ı bölümden uzaklaştırmıştır, bu değerli bilim insanına işitme lisans propgramında tek ders dahi verdirilmemektedir, sadece bu örnekten anlaşılabilirki kişiliği oturmamış ama ısmarlama biçimde prof olanların bilimselliği ve iyi öğretmen yetiştirme gayreti yoktur olamaz. doç. dr. ümit girgin- kendisi hacettepe üniversitesi mezunudur, işitmeyle uzaktan yakından alakası yoktur ama bir şekilde anadoluda üniversitesinde yer kazanmıştır. doç ünvanını işitme alanındaki çalışmalarıyla elde etmiştir orası tartışılmaz ancak bu ünvan ona prof. dr. umran tüfekçioğlu tarafından ısmarlama bir şekilde kazandırılmıştır. yard doç hasan gürgür- kendisi ankara üniversitesi temellidir, kaynaştırma uygulamaları ile yard doç ünvanını elde etmiştir doğrudan işitme ile ilgisi yoktur. öğretim görevlisi berrin çekirdek- yaklaşık 25 senedir anadolu üniversitesinde bu görevdedir ve yalnızca tek makalesi vardır. öğretim görevlisi aysel özyürek- anadolu fen fakültesi matematik mezunudur, işitmenin i" sinden anlamaz, makaleyle tezle işi olmaz. öğretim görevlisi nurhayat coşkun- emekli olmuştur, hacettepe çocuk gelişimi mezunudur ,işitmenin i" sini bilmez, makale gösterin okuma parçası sanır. doç dr cem girgin- kendisi hacettepe mezunudur. kendi ağzından bu bölüme nasıl girdiğini hemen özetliyim, derste aynen bu şekilde anlatmıştır. " ben prof dr yılmaz büyükerşenin fotoğrafçısıydım, bir gün yılmaz hoca bana, seni içem' in müdürü yapalım dedi ve ben böylece bu alana girdim " evet fotoğrafçılıktan-doç.luğa uzanan enteresan bir hikaye, dersine girenler bilim anlamında br şey kazandıysa ben stephem hawking' den daha zekiyim.

sorun şu anadolu üniversitesini en sona yazın demek başlı başına bir hata 30 yıllık birikimi bilgiyi deneyimi mezunlarına anadolu aktarıyor sizler ktü ve omü öğrencileri sizin hocalarınızı da anadolu yetiştirdi değil mi şunu diyebilirsiniz mesleki beceri öğretmenlik öğretebilmek zordur hele işitme engelliye ana dilini öğretebilmek sizden ve benden aileler konuşmayı öğretmemizi bekliyorlar değil mi bunu da ancak işitsel sözel yöntemle yaparsınız biz anadoluda bunu öğrendik bu bilinçle öğretmenlik yapıyoruz en azından ben ve dönem arkadaşlarım işarete gelince kullanılır ama yetişkinlerde hiç eğitim almamışlarda rehailitasyonda çalışırken karşınıza 15-20 yaşında ilk defa cihazlanmış öğrenciler gelecek onlarda kullanırsınız ama resmi okullarda işareti kullanmak gerçekten yazık eğitim iletişimle olur değil mi ama en çok konuşarak konuşma olmadan neyin eğitimi olacak konuşmadan okumayı öğretirsiniz sonuçta tekniği var ama okuduğunu anlamayı öğretemezsiniz yazmayı dikte ederek öğretirsiniz ama düşündüklerini yazmayı öğreteemzsiniz matematikte 4 işlemi öğretirsiniz ama problem çözmeyi probleme bağlı denklem kurmayı öğretemezsiniz bunların hepsine konuşma dili lazım çünkü konuşan toplumda yaşıyoruz iş işaret gerekli mi değil mi anadolu mu omü mü ktü mü değil aslında iş işitme engellilerin nasıl konuşan toplumla başedeceklerinde nasıl meslek sahibi olacaaklarında nasıl üniversite okuyacaklarında sadece engelliler entegre yetmez diğer üniversitelerdede işitme engelliler eğitim almalı ama işitme engelliler öğretmenleride işaret dilinin kolaylığına kaçarsa devlette o eğitim alan çocuklardan ne başarı beklenir sbs de ek süre veriliyor sınav tedbiri ram tarafından alınıyor ama kaç işitme engelli anadolu lisesini kazanıyor kaçı üniversiteyi kazanıyor niye bu öğrencciler kaynaştırma öğrencileri oluyor niye işitme engelliler iöo ve lise öğrencileri sınavlarda başarısız temel sağlam mı ona bakmak lazım bunun içinde ister ktü okuyun ister omü ister anadolu kendi çocuğunuz gibi işitme engelli çocukları görün siz kendi çocuğunuz işitme engelli olsa onun için işaret dilini yeterli görür müydünüz yoksa ondan anne baba demesini yakınlarınızla konuşmasını mı isterdiniz üniverste okumamasını mı isterdiniz mesele aslında anadoluda bunu kafamıza yazılması hocalarımız bize ifade ederken şunu derdi hep "çocuklarınız" öğrencileriniz değil "çocuklarınıza ne öğreteceğiniz" işitme engelli öğrencilerim benim çocuklarım gb 11 yılda değişik yerlerede öğrencilerim oldu ama onlar benim için çocuklarım ilkokul öğrencilerim üniversitedeler normal bölümlerde anadolu lisesindede öğrencilerim var sayısı az ama daha da artacak eğer bende işaret dili furyasına katılsaydım eğtimde benim çocuklarım bu başarıya ulaşamazlardı işaret dilinide belirteyim mahkemede yeminli tercümanlık yapacak kadar iyi biliyorum çünkü okullarda çocuklardan öğreniyor öğretmenler bu dili ve aslında bu işareti en iyi resmi tercümanlar kullanıyor

seyfettin bence bu kadar insafsız olmamalısın evet stajımız gercekten zor ama gereklı teorik bilginin de fazlasıyla verildiği inancındayım okulu ve içemi yerden yere vurman haksızlık işaret diline gelince bn de desteklemiyorum zeynep hanımın da sonuna kadar arkasındayım ustelık 2011 mezunu olarak...arkadaşa da diyeceğim şudur hangibölümü secerse seçsin mutlaka anadolu da okusun bu işin doğayenleri anadoluda anadoluyu seçmezse yapabileceği tek eğitim özel eğitim kongerlerine gidip eğitimini tamamlamak olacak...

öncelikle zeynep hanım teşekkürler sonralıkla söylediğiniz gibi 2000 mezunusunuz ve 11 sene gibi azımsanamayacak bir zaman olmuş mezuniyetinizden bu yana. afedersiniz ama kuyrugunuza basılmışcasına bir tepki vermişsiniz. rahat olun lütfen kimsenin haksız yere kişi veya kurumları yerdiği, zan altında bıraktığı yok. fakat şunu bilmeniz gerek hepimiz insanız ve hatalarımız elbet olacaktır. anadolu özel eğitim çalışanları,personelide insandır. insan eleştiriye açık olmalıdır ki hatalarının farkına varsın ve yapıcı olabilsin. merak etmeyin siz bu tarz platformlarda eleştirmekten korkabilrsiniz ama birileri yanlışları ortaya koyacaktır . şunu da sormadan geçemeyeceğim; acaba 11 senenin ardından en son ne zaman anadolu üni ye bir ziyaretiniz oldu ve verilen eğitimi, içemi yerinde görme, inceleme şansınız oldu?? durum yalnız sizin belirtiğiniz gibi değil, bizlerde anadolu mezunlarıda yukarıdaki diyaloglarda yer almakta ve iyinin yanında kötüyüde belirtmekte. yukarıyı okumadan bir hışımla yazdıgınız belli. 2000lerden öncesini bizlerde şu anki aşamadan daha iyi olarak duymaktaydık. o zamanki eğitimde fen-edebiyat fakültesinden ses anatomisi, hastahanelerin kbb bölümlerinde çeşitli izlenim fırsatları vs. vs.. lakin şuan durum çok farklı kısır bir döngü almış başını gidiyor.. durum sizin küçük düşüncelerinizden cok daha büyük. durum ne bizim birilerini begenmeyişimiz, ne de bizim mezunuyette çekeceğimiz acemilik değil. keşke biz sıkıntı çekelim ama özel eğitim adına bir şeylr ortaya koyabilelim. mesajınızda 30 yıllk birikiminden bahsetmşssnz omü ve katü nün yeniliğinden. iyi ya işte yeniler daha güncel ve işlevseldir. hz.mevlana ne güzel söylemiş "Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım" eskiler eskiye takılmış, dolanıyorlar. sistematik işaret diline gelirsek iyi o zamn yok diye bırakalım gitsin. bogaziçi ve koç üniversitelerinin türk işaret dili çalışmaları sürmekte. buyrun onlarada yardımcı olun madem sonra yok demeyelim. anadolu bu işin lokomotiftide neden bogaziçi üstlenmiş bu görevi. ki şunuda söylemeliyim kimsenin işitme engellilerin eğitiminde işaret dili sempatizanlıgı yoktur. biz bir işitme engelliler öğretmenliği bölüm mezununun işaret dili bilmiyorum deme komedisinin yanı sıra bu alandan mezun bir öğretmenin her şarta hazır olması,ayak uydurabilmesi taraftarıyız. size, omüye katüye, anadoluya saygımız var bu gibi yagena bir görevi iyisiyle kötüsüyle üstlenmişiniz, üstlenmişler. sizin tecrubeniz bizden fazla saygımız var lakin sizde bilirsiniz ki işitsel-sözel yöntemin uygulanabilirlik sahası ne kadardır. keşke her çocuga uygulayabilelim keşke yalnız bu yöntemle gidebilelim. lakin şartlar buna elvermemektedir. SON olarak keşke avukatlıgınızın yanında konuyu başlatan cemil yaşar kardeşime bir ablası olarak tavsiyelerde bulunma nezaketini gösterebilseydiniz... tşkkrler..