Soru-Cevap

sevgili arkadaşlar diğer konular içerisinde sertifika ile ilgili bir çok tartışma var onlar orada kalsın ancak benim en çok dikkatimi çeken sertifika alan sınıf öğretmenlerinin hemen kendilerini özel eğitim sınıf öğretmeni diye tanıtmaları...benim en çok karşı çıktığım iş bu.isterseniz bir şeyleri aşmak istiyorsak öncelikli olarak bizim ünvanlarımızı gasp eden arkadaşlar kendi ünvanlarını kullansınlar. burada bizim meslek ünvanımızla üye olan sınıf öğretmenlerini kendi ünvanlarını kullanmaya davet ediyorum.duyarlı arkadaşlardan destek bekliyorum.

Hepimizin bildiği gibi, bir takım becerilerin kazandırılmsanın temel hareket noktası, gereksinimlerdir. Ancak bu ihtiyacın bir gereksinim olarak algılanabilmesi ve bu yönde çalışmaya başlamak gerekir. Maalesef, tuzu kuru özel eğitimimci arkadaşlarımız, halen örgütlenmenin bir gereksinim olduğunun farkında değiller. Bir yerlerde duydukları laflar, işte uğradıkları haksızlıkları lokal olaylar gibi görüp, bir olmanın yaratacağı gücün farkında değilller. Bu farkındalığın yaratılabilmesi, bu aşamanın belkide en zor ama ön koşul basamağı durumundadır. Bu nedenle mesleki örgütlenme yolunda yapılacak ilk işlemin bu olduğu kanaatindeyim. Türkiye'de pek çok meslek örgütü, yaşanan mesleki sorunların giderilmesi amacıyla kurulmuş. Bu kurulumlar da ardarda yaşanan sorunlar sonrası gerçekleşmiştir. Yönetmelik değişikliklerinin yaşandığı, maaş indirimlerine gidildiği, ek ders haklararının sömürüldü, tatili gasp edilerek RAM'larda görevlendirilmelerinin, mesleki kimliksizleştirmelerin yaşandığı bir dönemde arkaşlar daha ne gibi sorunlarla yılgınlık yaşayacak çok merak ediyorum. Fatma Betül Hanım, bizler gibi arkadaşların da az olmadığı kanaatindeyim halen. mehmetoguzsenol@gmail.com Elimden geleni yaparım. Bu arada bu yönde görüşü olan iki özel eğitimci arkadaşım daha var. En azından kolaylıkla ulaşabileceğim dediğim. Görüşmek üzere.. Tüm meslektaşlara kolay gelsin

kulaga hos gelmesinin otesinde bir zorunluluk olarak ortada artik orgutlenme gerekliligi orgutluluk le ilgili ne yapilabilir nasil bir niteligi olacak ve kimlerle nasıl kontak kurulacak dusuncelerinizi paylasirsaniz sevinirim

Örgütlülük ve toplu hareket etmek bir kültür ve gelenektir. Bizler bu geleneği maalesef kazandırılmamış bir nesiliz. Sanırım buna bağlı olarak Özel Eğitim Öğretmenleri olarak bir birlik oluşturmamız, meslek örgütü kurmamız, yakın tarihte görünmüyor. Bunu biliyorum. Diğer taraftan Türkiye'de engelli yakınlarına, Özel Eğitim'in ne olduğunu öğretenlerin de biz olmadığımızı biliyorum. Kronolojisini pek iyi bilmediğim, özel özel eğitim kurumları, TİCARETHANELER'inin sürekliliği adına MÜŞTERİLERİ'nin talepleri çerçevesinde eğitimi şekillendirdikleri düşüncesindeyim. Pek çok engelli ailesi, çocuklarının, akranlarının düzeyine ulaşması yolunda bir ömür tüketmekle meşgul. Bu kaygıya cevap verme yolunda, sadece engellileri düşünün pek çok girişimci, kurumlarını hizmete sunmuşlardır. Ve bu sektörde çalışan diğer meslek gurupları bu kaygıdan hareketle, zaten kendi alanlarının gereği, sadece NORMAL OLMAYANI, NORMALA ÇEVİRME yolunda çalışmalarına yön vermişlerdir. Çocuk Gelişimci çocuğu gelişim envanterine yetişmesi için, çocuğun değil, envanterin alt basamaklarını öğretir. Fizyoterapist, çocuğu yürüttüğü anda normaliteye ulaşmıştır. Belki bir tetra için kaçınılmaz sonu geciktirme yolunda çalışıyordur ama onun için de NORMAL kavramı hiç ulaşılmayacak bir düzeydir zaten Psikolog ise, neyse onları hiç konuşmayalım bence.... Doğal olarak Sınıf Öğretmenleri de 1'den 8'e kadar oluşturulan Ünitelendirilmiş Yıllık Plan'ın bir yerine çocuğu yerleştirme sevdasındadır. Olur ya da olmaz... Onu ben bilmem. Aslında ENGELLİYİ BİREY OLARAK GÖREN ve onu bağımsızlığa ulaştırma kaygısını taşıyan sanırım sadece biziz. Biraz fazla şoven davranmış olabilirim. AMA ENGELLİ AİLELERİNE ÖZEL EĞİTİMİN NE OLDUĞUNU BİZ ANLATAMAZSAK VE ÖRGÜTLENMEZSEK, İNANIN YAKINDA RAMAYÖZCÜLER BİLE BİZİMLE YAN YANA ÇALIŞACAK. ÖRGÜTLENELİM ARKADAŞLAR....

evet hocam yanlıuş hatırlamadınız. nasılsınız nerelerdesiniz. ben ankara keçiörendeyim şu anda. hala özeldeyim yani. mail adresim entepe1981@hotmail.com görüşelim hocam.

mesleki anlamda küçümsemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Üç kitap fazla okumakta kimseye bu hakkı vermez. sizin titrinizi çaldığını iddia ettiğiniz insanları eleştirmek yerine, Kendi titrimize ne kadar yaktıştığımızdır mehmet oguz senol bey'e tum bu yazilanlari hayretle karsilarken sizin yaziniz bir kac cumle ekleme yapmak, paylasmak icin yureklendirdi beni. evet bu uygulama bu ulke icin sasirtici olmasada bu alanda var olan bu surece dahil olan herkes icin uzucu keske personel azligi nedeni ile ogretmensiz kalan cocuklar icin daha uzun sureli ve yogun bir programla bu sertifikalar isteyenlere verilseydi) ve fazla tevazu gosterdiginizi dusunuyorum kimse kimsenin titrini calmiyor ve benim titrim beni bu isi yapan diger tum alan calisanlarindan farkli kilmiyor kimsenin buna hakki yok bu boburlenme bu kendini yalitilmis sarsilmaz ego hallerini anlayamiyorum ( bu konuda sundugunuz ifadelerin hic biri beni tatmin etmedi 4 yıl okumak ,5 saat bi sinavda kalmak, geceler boyu odev hazirlamak vb..sarf edilen degerlendirmeler ve ayrica yazmadan gecemeyecegim. ( bu arkadaşlar zaten verebileceklerini zamanında devlet okullarında ilköğretim öğrencilerine vermişler bu yaştan sonra bir kenara oturup emekliliklerinin keyfini çıkarmalılar diye düşünüyorum.) diye yazilan bu yorumu da haddini asmak olarak degerlendiriyorum.bu kisisel hakkin ihlalidir zaten zaman icinde bu var olan kaos durumu hal yoluna girecektir, sektor elemesini yapacak aileler bilincli ogretmen tercihinde bulunabilme alt yapisina sahip hale gelecektir. yani lafin kisasi iyi olan zaten kalacak( ki ozel egitimciler bu alanda kendilerini kusursuz goruyorlar, korkulari isimiz elimizden alindi ifadeleri yersiz degil mi) zaten bu iste iyi olmayan hakkini veremeyen de zaman icinde verimsiz ortamlar da calismaya devam edecektir. ve ayrica arkadaslar ogretmen oldugumuzu unutmayalim diyorum boyle karalamalar yapmak bize gore degil bizim temes ettigimiz alan cocuklar ozurlu cocuklar bunu bu haliyle tartismanın olayi sinir bozucu bir sorun olarak onumuze koydugu kanisindayim daha yapici daha donusturucu ve bilginin gercek anlamda paylasilarak cogaldigi ortamlar yaratarak tartisalim tum bunlari. birbirimizi korukleyerek sinif ogretmenlerine satasarak hatali ,saygisizliga varan yorumlarda bulunarak degil

sizleri kesinlikle destekliyorum. herkes kendi işini yapmalı. alanında iş bulamıyorsa ve bir alanda açık varsa en az 2 yıllık eğitim verilerek bu açık kapatılmalı diye düşünüyorum. bahsi geçen arkadaşların %97 sini emekli öğretmenler oluşturuyor. bu arkadaşlar zaten verebileceklerini zamanında devlet okullarında ilköğretim öğrencilerine vermişler bu yaştan sonra bir kenara oturup emekliliklerinin keyfini çıkarmalılar diye düşünüyorum. zihin engelli çocuklara sadece zararları dokunur diyorum. bugüne kadar karşılaştığım hiçbir sertifikalı sınıf öğretmeni yaptığı işin ne olduğunu nasıl olması gerektiğini bilmiyor. umarım bu haklı davanızda bir yol alırsınız.

her meslek grubundan olan arkadaşlara saygı duyuyorum. yazılanları görünce mesleğimle ilgili olarak gerçekten çok üzüldüm. elbette içimizde sizin söylediğiniz gibi olduğunu iddia eden insanlar var yok demiyorum ama inanın yok diyebilmeyi çok isterdim!! ben sınıf öğretmeniyim sertifika aldım ama bunu alırken asla sizin alanınızda çalışmayı düşünerek almadım. belki de ben istisna olduğum için söylenilenleri üzerime almamam gerek ama bende özel eğitim alanında çalıştım bir süre o yüzden görüşlerimi paylaşmak istedim sizlerle. kişi kendini bilmeli herşeyden evvel. bize kimse bu sertifikayı alınca özel eğitimci olacaksınız demedi kendini öyle gören arkadaşlara da üzülüyorum bizler bu ekipte sadece bir ara eleman olabiliriz. ben çalıştığım yerde şu şartla anlaştım. akademik beceri verebilirim sınırdaki çocukları alırım diğerlerine zaten bir şey veremem diye açıkça söyledim ve öylede çalıştım. bunu yapmak bu kadar zor olmasa gerek diye düşünüyorum. özel eğitimci arkadaşlardan ricam fazla acımasız olmasınlar. hep kötüler degil arada gerçekten bu işe gönlünü veren ve gelişime açık eğitimcilerin olduğunu da düşünmeniz. saygılarımla iyi çalışmalar...

Arkadaşlar ders başlıyor...

Sayın meslektaşlarım, öncelikle mesleki dayanışmanızdan ötürü her birinizi tebrik etmek isterim. Ancak sözünü ettiğiniz insanların pek çoğu lise çağında "Öğretmen Okulları"ndan eğitime başlamış, bizlerin üniversiteye başladığı çağlarda hayata atılmış ve pek çocuğunuzun hayatı boyunca çalışmayacağı yolu bile olmayan köylerde öğretmenliş yapmış kişiler. Bununla birlikte daha ergenlik çağlarında "öğretmenliği" içselleştirmiş ve yaşam biçimine dönüştürmüş; mesleki tecrübeleri, mesleki görgüleri, iş ahlakları, iş disiplinleri ve mesleklerine olan saygıları bir çoğumuzdan daha yüksek olan insanlardır. Geneli mesleklerinin ilerleyen yıllarında ön lisanslarını tanımlayan kişiler. Ancak tüm kazanımlarını mesleğin içinde yani alanda edinmişlerdir. Bu insanları, bağışlayın ama mesleki anlamda küçümsemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Üç kitap fazla okumakta kimseye bu hakkı vermez. Diye düşünüyorum... Tartışma konusu, sizin titrinizi çaldığını iddia ettiğiniz insanları eleştirmek yerine, Kendi titrimize ne kadar yaktıştığımızdır. Biz aldığı iyi kötü maaşlarla hayatları rahat olan insanlarız. Bu insanlar 1964 yılında Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu çatışında, 200 bin öğretmenin görev yaptığı ülkemde 120 bin öğretmenle yurt genelinde bir araya gelerek Eğitim Hakları adına eylem yapmışlardır. Biz ise maalesef bırakın diğer guruplarla, kendi meslektaşlarımızla bile bir araya gelip Üzerinde tartıştığımız konunun yürürlüğe girmesi öncesi yeterli tepkiyi koyamamış insanlarız. Öncelikle örgütlenip kendi meslek etiğimizin bize kazandırdığı görgüyle İYİ OLDUĞUMUZU gösterebilmeliyiz. Diye düşünüyorum...

ben de özel egitimciyim ve sertifikalı sınıf ögrtmenleriyle ilgili eleştirilere katılıyorum.çagımız uzmanlasma cagı,az çok isten anlayanların iş yaptıgı çag degil.basit bir örnek olsun diye yazıyorum,öyle okuma yazma ögretimi yapan sertifikalı ögretmenler gördüm ki çocukların hayatlarından çalındıgına inandım.bence konu tamamen ticari pekcok kurum için.sertifikalı arkadaslar içinse mezralarda ögretmenlik yapmamak için kullanlan bir yol.bu işi yürekten seven tercih eder ve okur bölümünü

karga yavrusunu kartalım diye sevsede:karga yine kargadır... anlayan anlar bunu...

benim ram'da çalştğm iş arkadaşm sınıf öğretmeni.ben onlara hiçbir zaman özel eğitimci demedim kendilerine de dedirtmem.herkes kendi bölümünün orjinalliğini korursa sevinirim merak ediyorum biz onların bölümüne sahiplensek ne yaparlardı acaba???herkes üniversiteden mezun olduğu bölümle öğretmenlik yapsın bence.bu bölüm çok zor bir bölüm.madem öyle herkes sıkıysa tercih yapsın.4 senede bitirebilirseniz bitirin sonra meslektaşım olun!ama şu anda özel eğitim mezununun dışında kimseyi meslektaş kabul etmyorm.bu meselelrden hoşlanmıyorum ama medem konu açılmş içimi dökeym.

nesim bey sizin sölediğiniz gibi bi olaya bizzat ben nette iş görüşmesi yaparken şahit oldum okul öncesi öğretmeni bir arkadaş kendisinin hem okul öncesi öğretmeni olduğunu söylüyor hemde bir kurumda özel eğitimci olarak çalıştığını söylüyor bunun çok saçma bişe olduğunu siz o okulda kendi ünvanınızla çalışıyorsunuz özel eğitimci diilsiniz dediğimde tatışma çıktı aramızda.. böle tuhaf şeyler oluo işte bizlerde buna izin veriyoruz ne yazıkki.. bu arada nesim bey sizin ilk yılınız sanırım gazi de geçti sonra eskişehire gittiniz yanlış anımsamadıysam isminiz yabancı gelmedi

bizler neden fizyoterapistler gibi olamıyoruz neden bu işi başlamadan durduramıyoruz onların aralarındaki tartışmayı bilioruz hepimiz beden eğitimciler fizyoterapist olamaz ddiyorlar ve onca talebe rağmen bir fizyotetapist kursu açıldımı .. hayır açılmadı onlar nasıl başarıyorsa bizde yapabiliriz. burda sınıf öğretmenlerini desteklercesine konuşan arkadaşları da anlayamıyorum kendi adıma konuşuyorum gazi de okuyanlar bilirler hangi sınavda 5 saat kalıp sayfalarca soru cvpladılar bunuda geçtim hangisi okul hayatı boyunca engelli bir çocukla karşılaştılar. ve bizim ünvanımızı sanki bunları yapmışcasına kullanıorlar buna artık bi dur demek lasım burda konuşmakla olmuo lütfen fizyoterapistleri örnek alalım kendimize

bu çocuklar zaten özel çocuklar bırakında bu işi bilen öğretmenler yapsınlar.Emeğe saygı duyalım biraz.Bu işi herkes yapabilecekse bu bölüm olmazdı galiba

bu konuda szi haklı görüyorum .Bu çok kötü bir durum nasıl olurda kendi okumadığı bölümü kendi bölümü gibi söyleme cesareti buluyorlar anlamıyorum.

İŞİNİZE GELMEYEN YAZILARI SİLİYORSUNUZ HEM DE İÇERİSİNDE HİÇ HAKARET OLMADIĞI HALDE

NAFİZE DAĞLI ÖZEL EĞİTİM UZMANI 1984 Çankırı doğumluyum. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi okul öncesi öğretmenliği bölümünden mezunum aynen böyle yazmış arkadaşımız... biraz insaf yaa.

Üstelik üniversitede 3 yıl gibi bir sürede akademik bilgiye doyurulup,sadece son sınıfta yaptığımız stajla kimse kusura bakmasın özel eğitimci olmuyor.Zamanla bilgisini meslek hayatında pratiğe dökebildikten sonra insan asıl öğretmenlik zırhını giyebiliyor.Bügün Allah aşkına söyleyin hangi birimiz okulda işlediğimiz her konu için üniversitede yapmaktan bıkmadığımız ÖBÖA ları hazırlıyoruz.Elbette istisnaları hTIRIMIZDA TUTARAK...... LÜTFEN herkes sınıf öğretmenlerini eleştirmeyi bir kenara koyup işine baksın.Yoksa Türkiye de bu konu hepimizi toprağa gömer.Bizden sonraki kuşaklara inşallah bu tartışmaları miras bırakayız.SAYGILARIMLA Herkese iyi çalışmalar.

Arkadaşlar Türkiye de daha düne kadar özel eğitimi özel harekat gibi algılayan insanlar vardı.Daha da önemlisi nice özel eğitime muhtaç çocuklar ya da bireyler vardı.Devlet sosyal devlet ilkesiyle bu çocukları devlet sırrı gibi saklanan mağaralardan çıkardı.Gün ışığına kavuşturdu.Ama tek bir şeyi unuttu:NİTELİKLİ ÖĞRETMENİ.O da kısa sürede ve istenilen çabuklukta yetişmiyordu.Ne yaptı?Bunu sınıf öğretmenlerinden tamamladı.Peki her şeye rasğmen bu açığı kapatabildi mi?Gene hayır.O ZAMAN DEVLET NE YAPMALIYDI? Zihinsel engelli bireylere dönüp:Kusura bakmayın şu an elimizde alan mezunu zihinsel engelliler sınıf öğretmeni yok.Biz 5-10 yıla kadar bu öğretmenleri yetiştiririz.Siz ozamana kadar bekleyin. ARKADAŞLAR!!!!! Ben de alan mezunu bir meslektaşınız olmama rağmen asıl meselenin" kimin ne olduğu değil kimin bu işi nasıl yaptığı "meselesiyle ilgileniyorum.Omun için kim kendini nasıl görürse görsün.Herkes kendi vicdanında bulunduğu yei ve konumu çok iyi biliyor.