Soru-Cevap

Soru-Cevap Formu

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN ÇOCUKLAR VE SOSYAL HİZMET UZMANI

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN ÇOCUKLAR VE SOSYAL HİZMET UZMANI

 

            Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuk gruplarından biri de öğrenme güçlüğü (yetersizliği) olan çocuklardır.

 

            Amerikan Ulusal Öğrenme Bozukluğu Birleşik Komitesine göre (1987) öğrenme bozukluğu dinleme, konuşma, okuma, yazma, muhakeme ya da matematiğe ilişkin yeteneklerin kazanımı ve kullanımında önemli güçlüklerle açıkça kendini gösteren heterojen bir bozukluk grubunu ima eden genel bir terimdir (Hresko, 1992; Ersoy, Avcı 2000).

 

            2509 sayılı Tebliğler Dergisi ise; özel öğrenme güçlüğünü; “yazılı veya sözlü dili anlamak ya da kullanabilmek için gerekli olan bilgi alma süreçlerinden birinde ya da bir kaçında ortaya çıkan ve dinleme , konuşma, okuma, yazma, heceleme, dikkati yoğunlaştırma ya da matematiksel işlemleri yapmada yetersizlik nedeniyle bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesidir” şeklinde açıklanmıştır (Karlıdağ, Ertürk; 2003).

 

            Hallahan ve Kauffman’a göre öğrenme güçlüğü olan çocuk; akademik problemleri çözmek için gerekli stratejilere sahip olmayan, sahip olduğu stratejileri de kullanamayan, kendi yeteneklerine güvenemeyip, inanamayan, kendine sunulan öğrenme işine uygun stratejileri seçemeyen pasif bireydir (Akyol, 1997; Ersoy, Avcı, 2000).

 

            Öğrenme güçlüğü ile ilgili olarak yapılan tanımlar incelendiğinde dikkati çeken temel nokta, öğrenme güçlüğü olan çocuğun, öğrenme becerisindeki genel yetersizlik nedeniyle akademik becerilerinde ve kısmen sosyal yaşam becerilerinde gerilik göstermesidir.

 

            Öğrenme güçlüğü olan çocukların içinde bulundukları durum daha çok okula başlamaları ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Bu çocuklar, diğer özel eğitime ihtiyaç duyan çocuk gruplarından farklı olarak bedensel farklılıklar ve belirgin davranış bozuklukları göstermemesi nedeniyle küçük yaşlarda ebeveynleri tarafından anlaşılamamaktadır.

 

            Yaşıtları ile birlikte okula başlayan çocuklardan öğrenme güçlüğü olanlar zaman içerisinde akademik becerilerinde belirgin yetersizlikler göstermektedir. Başlangıçta diğer çocukların yaşadığı okula alışma sorunlarını kendi çocuklarında daha yoğun olarak  gözlemleyen öğrenme güçlüğü içindeki çocukların ebeveynleri zaman içerisinde çocuklarındaki yetersizlikleri fark etmektedirler. Bu durum tüm ebeveynlerle aynı beklentiler içinde olan anne-babaların hayal kırıklığına uğramasına sebep olmaktadır.

 

            Okula başlayana kadar normal olarak kabul ettikleri çocuklarının okulla birlikte okuma yazma, ifade etme, matematiksel işlemleri yapma konusunda yetersizliklere sahip olduğunu gören aileler durumun ortadan kaldırılması için çare aramaya başlamaktadır. İşte bu çare aramalar sırasında aileler “öğrenme güçlüğü” tanısı ile karşılaşmaktadır. Çocuklarının sınıf arkadaşları ile eş zamanlı olarak  okuma-yazma vb. becerileri kazanamamasından öğrenme güçlüğü tanısının konulmasına kadar geçen süre ebeveynler için olumsuz tecrübelerin edinildiği bir dönem olmaktadır. Tanının konulması ise anne-babalar için yeni bir travmadır. Çünkü aileler öğrenme güçlüğü tanısı konan çocuklarının özelliklerinin neler olduğu, eğitim hayatlarının nasıl devam edeceği gibi konularda bilgisizdirler.

 

            Durum öğrenme güçlüğü içinde olarak sınıf arkadaşlarından farklılıklar gösteren çocuk için de oldukça yıpratıcıdır. Arkadaşları ile aynı düzeyde akademik becerilere sahip olamayan çocuklar çoğu zaman kendilerine olan güvenlerini kaybetmekte ve kendilerini sınıfın dışında tutarak sosyal izalasyon yaşamaktadır. Öğretmenlerin ve ailelerin öğrenme güçlüğüne sahip çocuklar ve bu çocuklar için yapılması gerekenler hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması bu çocukların eğitim hayatlarını daha güç hale getirmektedir. Çoğu zaman bu çocuklar “arka sıraların tembel çocukları” olarak etiketlenmekte ve bu etiket altında, sınıf ortamında, eğitim almaktan çok varlıklarını kabul ettirme mücadelesi  ile yaşamaktadırlar.

 

            Çocuklarına öğrenme güçlüğü tanısı koyulması ile birlikte rehabilitasyon merkezlerine başvuran aileler ile sosyal hizmet uzmanları düzenli çalışmalar yürütmelidirler. Sosyal hizmet uzmanları tanının konulması ile birlikte olumsuz duygular yaşayan ailelerin psikolojik yükünü paylaşmak amacı ile psikolojik destekleme çalışmaları yapmalıdır. Anne-babaların öğrenme güçlüğü ile ilgili bilgiye sahip olmamaktan kaynaklanan çaresizlik duygusunun giderilmesi için tanı ile ilgili bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır. Aileler öğrenme güçlüğü gösteren çocukların özellikleri, eğitimleri ve bu durumun hayatlarını nasıl etkileyebileceği konusunda bilgilendirilmelidir. Sosyal hizmet uzmanları çocuk, aile, okul ve rehabilitasyon merkezi arasında bir köprü görevi yaparak söz konusu birimlerin işbirliğini arttırmada aracı rol oynamalıdır. Öğrenme güçlüğü içinde olan çocuğun öğretmenleri ile görüşmeler gerçekleştirerek gerekli durumlarda bu çocukların özellikleri ile ilgili olarak öğretmenlerini bilgilendirmelidir. Bunun yanında ailelerin çocuklarının eğitimi için gerekli bilgileri kazanmaları ve çocuklarına eğitim verme becerilerini geliştirmeleri konusunda çalışmalar yürütebilirler. Sosyal hizmet uzmanları ailelerin okuldaki öğretmenleri ve rehabilitasyon merkezlerinde eğitim veren meslek elemanları ile rahat iletişim kurmalarını sağlayacak iletişim becerilerini kazanmaları amacı ile de çalışmalar yürütmelidir. Ayrıca benzer sorunları yaşayan aile üyeleri ile bilgilendirici ve psikolojik destek sağlayıcı grup çalışmaları yürütmelidir.

 

Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar; aileler ve çocukların yakın çevresindeki insanlar için diğer özel eğitim gerektiren gruplara göre fark edilmesi zor olan bir gruptur. Bu nedenle bazı aileler çocuklarının içinde bulunduğu durumu kabullenmemekte, görmezlikten gelmekte, geçici bir süreç olarak kabul etmekte bazıları da aşılması güç bir sorun olarak kabul ederek yoğun kaygı yaşamaktadır. Ailelerin gösterdiği tepkiler çocuklarının eğitim hayatlarını olumsuz olarak etkilemektedir. Bu nedenle sosyal hizmet uzmanları öğrenme güçlüğü tanısı ile karşılaşan aileler ile sosyal hizmet bilgi-beceri ve değerleri doğrultusunda bireysel görüşme, aile görüşmeleri, ev ve okul ziyaretleri şeklinde sosyal hizmet müdahale yöntemlerini kullanarak çalışmalar gerçekleştirmelidir.  

 

            Yapılan tüm çalışmalar, müracaatçının verilen hizmetlerden en etkin şekilde faydalanmasını sağlamak prensibi ile öğrenme güçlüğü olan çocukların eğitim kalitesini yükseltmek amacıyla planlanmalıdır.

 

                                                                                              GÜLDEN KETHÜDAOĞLU

SOSYAL HİZMET UZMANI

 

KAYNAKÇA

 

1.)     Ersoy Ö., Avcı N. Özel Gereksinimi Olan Çocuklar ve Eğitimleri ‘Özel Eğitim’. İstanbul: YA-PA yayınları. S. 175-177.

2.)     Karlıdağ F., Ertürk S. “Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklar”. Eğitim. Ankara: Milli Eğitim Yayınları. Sayı: 39. s. 34.

26-10-2005
Emre E
Fizyoterapist
0 Yanıt
Bu soruya henüz bir yanıt verilmemiştir.
Sorunun yanıtını biliyor musunuz?
Sorunun yanıtını biliyorsanız, lütfen aşağıdaki alanı kullanarak soruyu yanıtlayınız.

 

Soruyu yanıtlarken:

  • Doğrudan soruyu yanıtlayınız, veya soruya verilen diğer yanıtları geliştirecek şekilde yanıt veriniz
  • Yanıtınızda hakaret, küfür veya kanunlara uygun olmayan paylaşımlar bulunmamalıdır. Buna uygun hareket etmeyen üyelerimizin üyelikleri durdurulacaktır