YAŞLILIK ALGISI ÜZERİNE BİR YAZI

Bu yazıda yaşlılık türleri, insanlığın farklı dönemlerinde yaşlının konumu, yaşlanmanın çağrıştırdıkları, yaşlılığın ilkeleri verilmiştir.
YAŞLILIK ALGISI ÜZERİNE BİR YAZI
Yaşlılık Algısı adlı bu yazıda yaşlı, yaşlılık türleri, insanlığın farklı dönemlerinde yaşlının konumu, yaşlanmanın çağrıştırdıkları ve yaşlılığın ilkeleri,TUİK verilerine göre yaşlı nüfusun üzerinde durulmuştur.
Giriş
Son yüzyılda yaşlılık döneminin uzaması ve yaşlıların nüfus içindeki oranının artmasıyla birlikte, toplumsal yapıda değişmeler meydana gelmiştir. Bu bağlamda yaşlılık ve yaşlanma süreçleri bilimsel çalışmalara daha fazla konu olmaya başlamıştır.
Yaş kelimesi sözlükte 'Doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen zaman, sin'(Türk Dil Kurumu, 2019) anlamına gelmektedir.
Yaşlı' 60 yaşını aşmış fiziksel, ruhsal ve sosyal melekelerinde zayıflama olan kişidir. (Tomanbay, 2002: 250).
Yaşlı sayılma yaşını Birleşmiş Milletler (BM) 60 yaş ve üzeri olarak belirtirken, birçok gelişmiş ülke özellikle sosyal güvenlik sisteminden faydalanmak adına 65 yaşı referans olarak almaktadır.
Demografik açıdan yaşlılık şu şekilde sınıflandırılmaktadır (Kutsal, 2007):
- Genç (Erken) Yaşlılık: 65-74 yaş arasını kapsar. Bu dönem sıklıkla emeklilik sonrası dönemdir.
- Orta Yaşlılık: 75-84 yaş arasını kapsar. Bu dönemde sıklıkla işlevsel kayıplar görülmeye başlanır, ancak kişi çoğunlukla tek başına yaşamını sürdürebilir.
- İleri Yaşlılık: 85 yaş ve üzerini kapsar. Bu dönemde kişiler, ailelerinin veya özel bakım veren kurumların yardıma ihtiyaç duyarlar.
Yaşlılar genel olarak üç ana grupta ele alınabilmektedir :(Dülger, 2012).
Ekonomik, kültürel ve toplumsal sebeplerle yaşanan düşkünlükler ve sağlıksız yaşlanma
dönemi olarak adlandırılan düşkün yaşlılık
Üretime veya herhangi bir faaliyete etkisi olmayan pasif yaşlılık
Başarılı yaşlanma ve aktif yaşlanma gibi iki kavramdan oluşan dinç yaşlılık
Yaşlılığı biyolojik, sosyal ve psikolojik açılardan araştıran bir bilim dalı olan gerontoloji, yaşlanmayı kronolojik, biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri ile açıklamaktadır:
Kronolojik yaşlanma; Genellikle emeklilik yaşı olarak ifade edilir ve 65 yaşından sonraki dönemi açıklar. (Görgün Baran, vd., 2005: 28). Ancak yaşlanmanın sadece yaşa bağlı olarak açıklanmasına yönelik eleştirel yapılmaktadır. (Tufan, 2003: 36).
Biyolojik yaşlanma; İnsan vücudundaki gelişmelerle açıklanır. Kişiden kişiye değişen biyolojik yaşlanma, bireyin yaşamış olduğu çevre, yaptığı iş, geçirdiği hastalıklar ve çevresel faktörler ile belirlenir (Arpacı, 2005: 18).
Psikolojik yaşlanma; 'İnsan hissettiği yaştadır' sözüyle açıklanabilir. Başka bir ifade ile kişinin zihinsel faaliyetlerinde meydana gelen değişmeler olarak da nitelendirilir (Ceylan, Kurtkapan ve Turan, 2015: 37).
Sosyal yaşlanma; Bireyin yaşadığı toplumla olan iletişimini, sosyal konum ve toplumsal rollerde meydana gelen değişimleri ifade etmektedir.
İnsanlık Farklı Dönemlerde Yaşlılığı Nasıl Algılıyordu ?
Antik Dönemde Yaşlı
Yunan filozof Aristoteles yaşlılığın bize bilgelik, içgörü ve anlayış getirdiğini ve yaşlıların bilgilerini gelecek nesillere aktarma görevi olduğunu ifade etmektedir (Aristoteles, 2010)
Antik Roma'da yaşlılar bilgilerinden dolayı saygı görmekte ve genellikle hükümet ve dini kurumlarda önemli pozisyonlara atanmaktaydılar. Dönemin Romalı yazar ve düşünürü Cicero Yaşlı Cato (Cato Maior) adlı eserinde, "yaşlılığın meyvesi da o çağa gelmeden önce bol bol iyilik etmiş olmaktır5 " olduğunu ifade etmiştir (Cicero, 2010 s, 16).
Antik çağda yaşlıların toplumsal rolleri cinsiyete bağlı olarak da değişmekteydi. Antik Yunan'da kadınların yaşlandıkça kamusal hayattan çekilmeleri ve ev içi sorumluluklara odaklanmaları beklenirdi. (Golden, 1998). Buna karşılık, erkeklerin ise kamusal hayata katılmaya devam etmeleri ve danışman ve lider olarak hizmet etmeleri gerekiyordu (Cartledge, 2004)
Feodal Dönemde Yaşlı
Feodal Dönemde Yaşlı 9'uncu yüzyıldan 15'inci yüzyıla kadar süren feodal dönem, Avrupa'da sosyal ve ekonomik yaşamın toprak mülkiyeti üzerine kurulu olduğu bir dönemdi.
Feodal dönemde yaşlılık, günümüzden farklı olarak kendi özellikleriyle tanımlanmaktaydı. Orta Çağ'da yaşlı, belirli bir deneyim seviyesine ulaşmış ve fiziksel emekten çekilmiş bir birey olarak kabul edilirdi. Bu yaşlılık tanımı, dönemin ekonomik koşulları tarafından büyük ölçüde şekillendirilmiştir. Tarım toplumlarında, fiziksel emek hayatta kalabilmek için gereklidir ve artık bu görevleri yerine getiremeyen bireyler yaşlı olarak kabul edilirlerdi. Herkesin hayatta kalmak için yiyecek bulmaya çalıştığı toplayıcılıkla geçinen toplumlarda da yaşlılar, ilerleyen yaş nedeniyle enerji ve güçleri hızla azaldığından herhangi bir etkinlikte bulunamayan kimseleri oluşturmaktadır.
Feodal dönemde günümüzdeki sosyal destek sistemlerinin eksikliği, yaşlıların genellikle izole ve sosyal dışlanmaya karşı savunmasız oldukları anlamına geliyordu. Bu sosyal dışlanma, birçok yaşlı bireyin okuma yazma bilmemesi nedeniyle entelektüel ya da kültürel faaliyetlere katılmalarını zorlaştırmıştır. Ayrıca bu noktada ekonomik ilişkinin ve toplumsal üretimde yer almanın önemi de görülmektedir.
Feodal dönemde yaşlıların toplumsal rolleri farklı toplumsal sınıflar arasında önemli farklılıklar gösteriyordu. Alt sınıflardaki yaşlılar genellikle destek için ailelerine bağımlıydı ve sosyal rolleri çocuk bakımı ve ev içi emek sağlamakla sınırlıydı. Buna karşılık, üst sınıflardaki yaşlılar daha fazla özerkliğe sahipti ve kültürel ve sosyal faaliyetlere katılabiliyorlardı. Genellikle sanatın hamileriydiler ve sanatçıların, müzisyenlerin ve yazarların çalışmalarını destekliyorlardı. Feodal dönemde yaşlıların statüsü zenginlikleri ve toplumsal sınıflarıyla bağlantılıydı.
Modern Toplumlarda Yaşlı
Modern toplumlarda yaşlı, feodal ve antik dönemlere karşın, modern toplumlar yaşlıların genellikle dezavantajlı ve marjinal olduğu bir durum yaratmıştır. Modern toplum, üretkenliğe ve ekonomik büyümeye daha fazla odaklandığından, deneyim ve bilgeliğe verilen değer azalmıştır. Buna karşın gençlik dinamizmi önem ön plana çıkarılmaktadır. Hatta, birçok modern toplumda, gençliğe 27 ve fiziksel güzelliğe odaklanılarak yaşlanmaya ve yaşlılara karşı kültürel bir önyargı vardır (Twigg, 2004).
Sanayileşme sürecinde ortaya çıkan yeni çalışma düzeniyle birlikte aile, tarım toplumundaki üretimin yapıldığı kurum olma özelliğini kaybetmiştir. Buna bağlı olarak yaşlıların tarım toplumunda üretime yönelik sahip oldukları bilgi birikimi ile ikinci kuşağa yol gösterme ve aynı zamanda toprağın mülkiyetini elinde bulundurmanın getirdiği ekonomik gücün ortadan kalkmasıyla birlikte sahip oldukları otorite oldukça sarsılmıştır.( Baran, 2011)
Feodal dönemin toprak temelli üretim modeline karşın kapitalist sistemin kompleks iş gücü modeli içerisinde yaşlı insanların kolay bir şekilde yer almaması doğal olarak görülebilir. Bu nedenle yaşlıların "modern" toplumlar içerisinde marjinalleşmeleri ve hor görülmelerinin bir sebebi bu değişimden kaynaklanmış olabilir. Buna ek olarak günümüzde yaşlılar, sağlık ve sosyal hizmetler gibi kaynaklara erişim açısından genellikle dezavantajlı durumdadır. Birçok durumda, yaşlı bireyler yaşlarına dayalı ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Bu, işyerinde ayrımcılık yaşamaktan, yaşlanma ve yaşlılar hakkındaki toplumsal klişelere kadar pek çok şekilde olabilir (Nelson, 2002). Yaşlı bireyin yaşlılık algısının oluşumunda ve yaşlanma sürecini anlamlandırmada sosyalleşme sürecinde öğrendiği tüm edinimlere bağlı olarak sahip olduğu sosyal ve kültürel sermayesinin farklılığından dolayı bu süreçte hem bireysel hem de toplumsal öğrenmeleri önemli rol oynamaktadır .(Field, 2006: 21; Görgün Baran, 2008: 94). Buna göre "çocukluk, gençlik, yetişkinlik" dönemlerinde olduğu gibi "yaşlılık" dönemine ilişkin algıların oluşumunda da bireylerin yaşlılığa yükledikleri anlamın yanı sıra sanayileşme, modernleşme ve kentleşme ile birlikte artan bireyselleşme, rasyonelleşme ve kurumsallaşmaya bağlı olarak yaşanan toplum yapısındaki değişim ve dönüşüm, kültürel anlamda yaşanan çözülme süreci, yaşlı bireylerin yaşam tarzını, düşünce yapısını, yaşlılığa yüklenilen anlamı ve yaşlılık algısını değiştirmektedir (Kalaycı ve Özkul, 2017: 11; Çetin Dağdelen, 2018: 292;
Modernleşme sürecinde yaşlılık algısının ve yaşlılara yönelik davranışların olumsuz yönde değiştiği öne sürülmektedir. Aslında "yaş ilerledikçe toplumda saygınlığın ve değerin azalması'' görüşü Rostow'un (1960) Modernleşme Teorisi'ne uymakta, "yaşlandıkça toplumsal saygınlığın ve değerin artması'' ise geleneksel toplum özelliği sayılmaktadır. Morgan ve Kunkel (1998) de, modern toplumda yaşlının değerinin ve statüsünün azaldığını vurgulamaktadır. (Tufan, 2007b, ss. 17-18; Kalınkara, 2011, ss. 34-36).
Yaşlılık algısı açısından bakıldığında, yaşlıların çoğu -özellikle genç yaşlı grup- kendini "yaşlı'' hissetmemekte ve olduğundan genç hissetmektedir. Katılımcılar 65-89 yaş arasında olsa da, genç yaşlı katılımcılar yani 65-74 yaş arası çoğunluktadır. Çoğu katılımcı kendinden sonraki kuşağı yani ileri yaşlı grubu "yaşlı'' bulmaktadır. Bu durumda toplumumuzdaki yaşlı algısının olumsuz olduğu, yaşlılığın tarihsel açıdan kabullenildiği ancak psikolojik açıdan kabullenilmediği söylenebilir. Yine bir taraftan yaşlılığın gençleşmesi yani genç yaşlardan itibaren insanlara yaşlandıklarının hissettirilmesi, diğer taraftan insanların kendilerinden sonraki kuşağı yaşlı bulmaları, modern dönemde yaşlılık ikileminin ortaya çıktığını ve toplumumuzda olumsuz yaşlılık algısının baskın olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca modern dönemde bedenin çok önemsenmesinin biyolojik yaşlanmayı öne çıkardığı da söylenebilir.
Modernleşme toplumsal hayatı dönüştürürken, gençliği ön planda tutup yaşlılığı sevimsiz bir dönem olarak ön plana çıkarmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri'nde emekli olmak 'topluma olumlu katkı verememek' anlamına gelir. Dolayısıyla yerini gençlere bırakmak zorunda kalan ve üretkenlikten uzaklaşan yaşlı insanlar toplum nezdinde 'bağımlı nüfus' olarak görülmektedir. (Bulut, 2015: 406-407). Asya ülkelerinde ise Amerika Birleşik Devletleri'ndekinin aksine farklı bir durum söz konusudur. Asya kültürünün önemli bir özelliği olan dayanışma duygusu, yaşlıların aile üyelerini desteklemesinde önemli bir rol oynar. Yaşlı birey aile bütçesine katkıda bulunurken, aile fertleri de yaşlıya, başta bakım olmak üzere her konuda destek olmalarıyla karşılık vermektedir.
Modernleşme süreci Türkiye'de 1950 yıllarında başlamıştır. Türkiye'de kırsal kesimde yaşayan yaşlı insanların tarım ve hayvancılıkla uğraşması, onların üretken ve güçlü bir statüye sahip olmalarını sağlamıştır. Ancak köyden kente göçün artması yaşlıların koşullarının değişmesine sebep olmuştur. Türkiye'de modern bakış açısı ile yaşlanan birey aktif yaşamdan çekilmeye başlamıştır. Bu durumun en önemli sebebi ise medyada sürekli bir biçimde gençlik ve değişim vurgusunun yapılmasıdır. (İnce, 2017: 84-88).
"Yaş yetmiş... Ununu elemiş... Bizden geçmiş..."
Türkiye'de yaşlanma ve yaşlı algısı negatif. Negatif yaşlılık algısı yaşlanma sürecine ve yaşlıların günlük hayatına yansıyor. Yaşlılar evde daha çok vakit geçiriyor, sosyal hayata daha az katılma şansı buluyor, izole hale geliyor. Yaşlı kadınlar negatif yaşlılık algısını, baskın toplumsal cinsiyet rollerinin de etkisiyle daha çok hissediyor. Yaşlılar yaşlılara yönelik negatif algıyı bizzat paylaşıyor. Yaşlıların kendilerinden sorumlu olması beklenmiyor, yaşlılar aileye ve devlet bakımına bağımlı bireyler olarak görülüyor. Öte yandan başkalarına bağımlı olma fikri tüm yaş gruplarında korku yaratıyor. 65 yaş üstü fırsat verilse bile eskisi kadar üretken olabileceğini düşünmüyor.
Yaşlanmanın Çağrıştırdığı Diğer Sözcükler
Hastalık .Fiziksel Değişimler. Sağlık Sorunları. Ölüm. Biyolojik Kayıplar. Sosyal Durum .Ekonomik Zorluklar. Yalnızlık. Yorgunluk. Torun .Boş Zaman. Hareket Kısıtlılığ.ı Alzheimer. Güçsüzlük. Huzur Maneviyata Yönelme . Depresyon. Mutsuzluk .Yaşlılık .Zorlanma. Duygusallık. Huzurevi Deneyim .Aile Asabiyet .Yaşlanma. Kaygı .Stres. Yaşam. Mutluluk .Değersizlik Hissi. İlaç. Dinlenme. Gençlik Unutkanlık. Köy Hayatı. Olgunluk. Zaman. Geçmiş .Menopoz .Saygı .Rahat .Yaşam Bakım. Bunamak Olumsuz - Diğer Güvensizlik. İş yapmamak. Düşkünlük .Çaresizlik . Sakinlik İhtiyarlık .İlgi .Dede. Yardım. Huzursuzluk Gelecek . Hastalık Biyolojik Kayıplar. Sağlık Sorunları .Fiziksel Değişimler. Ekonomik Zorluklar. Ölüm .Sosyal Durum. Torun .İşe Yaramama (TÜRKİYE'DE YAŞLILIK TAHAYYÜLLERİ VE PRATİKLERİ ARAŞTIRMASI 2019)
Modern kapitalist toplumlarda yaygın olan verimlilik algısını sorunsallaştıran Woolf, yaşlılar ve çocukların ekonomik potansiyeli olmadığına ilişkin kalıp yargının yaygınlığına işaret eder: Orta yaşlılar ve gençler üretir, yaşlılar ve çocuklar tüketir. Orta yaşlılar ve gençler, verimsiz çocuk ve yaşlıların yükünü taşır; ama çocuklar geleceğin ekonomik potansiyelleri olarak değerlendirilirken, yaşlılar verimsiz, işe yaramaz ve kısa vadede ölecek grup olarak görülür.40 Aslında yaşlıların verimsiz olduğuna ilişkin algı, bazı ilkel toplumlarda görülen "kamitok" adı verilen yaşlı insan katline kadar giden arkaik bir düşüncenin uzantısıdır ve bu hayalet âdeta kapitalizmin neoliberal döngüsüyle yeniden canlanmıştır. Açlığa terk edilmekten boğularak öldürülmeye kadar farklı uygulamaları olan "kamitok"un günümüz modern toplumlarına özgü versiyonu, sosyal güvenlik sisteminin dışında kalındığı için yoksulluktan ölmek ya da yalnızlıktan intihar ederek ölmek biçiminde okunabilir. Zira Batı'daki intihar istatistiklerine bakıldığında, intihar eden yaş grupları arasında özellikle ileri yaştaki erkeklerin sayısının diğer yaş gruplarına kıyasla çok daha fazla olması dikkat çekicidir. Sosyolojinin öncülerinden Durkheim, intiharın toplumsal bir olgu olduğunu anomi kavramı üzerinden tartışır.( Tufan, A.g.e.,s. 201-202.)
Batı kültürlerinde kadınların yaşlanma konusunda yaşadıkları çifte standart nedeniyle bir anlamda acı çektikleri de belirtilmiştir. Erkekler için yaş almak bir çeşit şeref nedeniyken, daha yaşlı kadınlar için sanki bir çeşit saygısızlık ve ihmal gibi görülmektedir. Bu nedenle kadınların kendi gençlik hallerini erkeklerden daha çok vurgulayarak bu çifte standarttan kaçmaya çalışmalarının beklenebileceği üzerinde duruluyor. (Westerhof, 208)
Sosyal etkenler açısından "Yaşlı sınıflamasını toplum yapar." tezi ön plana çıkmaktadır. Genç yaşta evlenmiş ve erkenden torun sahibi olan 50 yaşındaki bir kadın köyde yaşlı olarak tanımlanırken şehirde yaşayan geç evlenmiş bir kadın orta yaşlı olarak kabul edilmektedir. Kültürel etkenler açısından yaşlılığa verilen değer ve önem, kişinin yaşadığı kültüre göre değişebilmektedir. Örneğin, Kuzey Amerika'da daha çok gençlere önem verilirken Çin'de yaşlılar daha saygın görülmekte ve yaşlıların tecrübelerine daha fazla önem verilmektedir. Gençliğin ön planda tutulduğu, yaşlılara fazla önem verilmediği ve ilgilenilmediği toplumlarda bireyler kendilerini daha erken yaşlarda "yaşlı" hissetmektedirler. (Megep, 2011)
"Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin geleceğe güvenle bakmaya hakkı yoktur." Mustafa Kemal ATATÜRK
Dünyada ve ülkemizde yaşlı nüfus oranında artış vardır. Türkiye İstatistik Kurumu [TÜİK] 2014 verilerine göre, ülkemizde yaşlı nüfus oranı %8; 2023 yılında %10,2, 2050 yılında %20,8, 2075 yılında ise %27,7'ye yükseleceği tahmin edilmektedir (Bozdemir & Tokgöz, 2000). Yaşlı nüfusun %63,8'inin 65-74 yaş aralığında, %27,9'unun 75-84 yaş aralığında, %8,4'ünün ise 85 ve üstü yaş grubunda olduğu açıklanmıştır. Doğumda beklenen yaşam süresi 78,6 olup kadınlar erkeklerden daha uzun yaşamaktadırlar. Erkeklerde beklenen yaşam süresi 75,9 yıl kadınlarda ise 81,3 yıldır (TÜİK, 2021).
Yaşlılarımız toplum olarak zenginliğimizdir. Türkiye yaşlı nüfus potansiyelini korumakla birlikte nüfusu gün geçtikçe yaşlanmaktadır. Doğum hızı her geçen yıl düşmektedir. Son olarak Türkiye'de doğum hızı yüzde 1.34 olarak belirlenmiştir. Yaşam süresinin uzaması ile birlikte toplumun genel nüfus oranı içinde yaşlı nüfusun artması kaçınılmaz hale gelmektedir. Yaşlı nüfus potansiyelini değerlendirebilen toplumlar gelecekte diğer ülkeler ile rekabette lider olacaktır. Toplumsal değerlerimiz ve birikimimiz gelecekte yaşlı nüfusun potansiyelini değerlendirme açısından önemli fırsatlar yaratacaktır.
Sonsöz
Birleşmiş Milletler Tarafından Hazırlanan Yaşlılık İlkeleri: Yaşlılık İlkeleri
Bağımsızlık
- Yaşlı bireyler; beslenme, barınma, giyim gibi temel gereksinimlerini karşılamak ve sağlık bakımından yararlanmak için yeterli gelire sahip olmalıdır. Bu gereksinimlerini karşılayabilmeleri için ailelerinden ve toplumun her kesiminden destek almalıdır.
- Yaşlı bireyler gereksinimlerini karşılama konusunda kendi kendilerine yardımcı olabilmeleri yönünde desteklenmelidir. Gelir getirici bir işte çalışabilmeli ya da toplumdaki diğer gelir getirici faaliyetlerden yararlanmalıdır.
- Yaşlı bireyler emeklilik yaşının belirlenmesi ve emeklilik koşullarının tanımlanmasında söz sahibi olmalıdır.
- Yaşlı bireyler yaşlarına, yeteneklerine uygun eğitim ve öğretim programlarına sahip olmalıdır.
- Yaşlı bireyler; bireysel tercihlerine uygun, güvenli bir çevrede yaşamalı ve bu çevre onlara kapasitelerini geliştirebilecek fırsatlar sunmalıdır.
- Yaşlı bireyler mümkün olduğunca uzun süre kendi evlerinde ya da aile ortamında yaşamalıdır.
Katılım
- Yaşlı bireyler toplumla ilişkilerini sürdürmeli refah düzeylerini doğrudan etkileyecek politikaların hazırlanması ve uygulanması aşamalarına aktif bir biçimde katılmalıdır.
- Yaşlı bireyler bilgi ve becerilerini genç kuşaklar ile paylaşmalı, topluma hizmet etmek için çeşitli fırsatlar geliştirebilmelidir.
- Yaşlı bireyler kendi ilgi ve yeteneklerine uygun etkinliklerine gönüllü olarak katılımda bulunmalı ve hizmet edebilmelidir.
Bakım
- Yaşlı bireyler aile ve toplum tarafından desteklenmeli, ihtiyacı olanlara uygun bakım hizmetleri verilmelidir.
- Yaşlı bireyler o toplumun kültürel değerler sistemine uygun bir biçimde korunmalı ve gözetilmelidir.
- Yaşlı bireyler asgari düzeyde fiziksel, zihinsel ve ruhsal iyiliği kazandıracak ve sürdürecek sağlık bakımına sahip olmalıdır.
- Yaşlı bireyler yaşamlarını kendi başlarına sürdürebilecekleri, gereksinim duyduklarında korunabilecekleri ve bakılabilecekleri çeşitli sosyal hizmetlere ve yasal düzenlemelere sahip olmalıdır.
- Yaşlı bireyler insana yakışır ve güvenli bir ortamda, sosyal ve zihinsel yönden desteklenecekleri, kendilerini geliştirebilecekleri, koruma ve rehabilitasyon hizmeti alabilecekleri, uygun kurumsal bakım modellerinden yararlanmalıdır.
- Yaşlı bireylerin bir huzurevi ya da rehabilitasyon merkezinde yaşamaları durumunda; ihtiyaçları, inançları, haysiyetleri, özel yaşamları, bakımları ve yaşam biçimleri hakkında kendi kararlarını vermeleri konularında tam olarak saygı görmelidir. İnsan haklarından ve temel özgürlüklerinden tam olarak yararlanmalıdır.
Kendini Gerçekleştirme
- Yaşlı bireylere potansiyellerini (yetenek ve becerilerini) tam olarak gerçekleştirebilecek fırsatlar yaratmalı, var olan uygulamalardan yararlanması sağlanmalıdır.
- Yaşlı bireyler toplumun eğitim ve kültür etkenliklerine aktif olarak katılabilmelidir.
İtibar
- Yaşlı bireyler itibar görmeli ve güven içerisinde yaşamalı, sömürüden, fiziksel ya da zihinsel istismardan uzak tutulmalıdır.
- Yaşlı bireyler hizmetlerden yararlanırken; yaş, cinsiyet, ırk, etkin köken, özür durumu ya da diğer konumları nedeniyle bir ayırım görmemelidir.
- Yaşlı bireylerin gelir durumları belirleyici bir unsur olmamalı, gelir düzeyinden bağımsız olarak gereksinimleri karşılanacak şekilde uygun hizmetlerden yararlanmalıdır (yasli@shcek.gov.tr).
Arpacı, F. (2005). Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık. Ankara: Türkiye İşçi Emekleri Derneği Eğitim ve Kültür Yayınları
Baran, A.G. "Yaşlılıkta Sosyal Dışlanmanın Toplumsal Boyutu", Yaşlılık: Disiplinler Arası Yaklaşım, Sorunlar, Çözümler, ed. Velittin Kalınkara, Ankara: Nobel Yayıncılık, 2016, s. 108.
Ceylan, H., Kurtkapan, H. ve Turan, B. (2015). Literatür: Türkiye'de Yaşlıların Yaşam Durumları. M. Şentürk ve H. Ceylan (Ed.), İstanbul'da Yaşlanmak: İstanbul'da Yaşlıların Mevcut Durumu Araştırması içinde 35-60. İstanbul: Açılımkitap
. Cicero, "Yaşlı Cato veya Yaşlılık Üzerine", İş Bankası Yay. , İstanbul, 2017
Çetin Dağdelen, M. (2018). Tüketim kültürüne alternatif bir bakış: yaşlılık değerinin tüketimi. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 10(49), 283-294
Dülger, İ. (2012). Dünyada ve Türkiye'de yaşlılığın değişen görünümü, değişen politikaları ve gelişenaktif yaşlanma kavramı. 18-24 Mart Yaşlılara Saygı Haftası Kuşaklararası Dayanışma ve AktifYaşlanma Sempozyumu Bildirileri (ss. 37-49). Ankara.
Görgün Baran, A., Kalınkara, V., Aral, N., Akın, G., Baran, G. ve Özkan, Y. (2005). Yaşlı ve Aile İlişkileri Araştırması: Ankara Örneği. Ankara: T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü
İnce, A. (2017). "Değer" İle"Sorun" Arasında Türkiye'de Yaşlılarla İlgili Toplumsal Değer Yargıları (Din Bilimleri Perspektifinden Bir İmceleme). Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 19(36), 83-112.
Kalaycı, I. ve Özkul, M. (2017). Geleneksel kalabı̇lsem modern olabı̇lsem: modernleşme sürecı̇nde yaşlilik deneyı̇mlerı̇. Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 8(18), 90-110.
Kalınkara, V. (2011). Temel gerontoloji: Yaşlılık bilimi. Ankara: Nobel Akademik.
Kutsal, Y. G. (2007). Temel geriatri. İstanbul: Güneş Tıp Kitapevleri
Megep,( 2011) ; Yaşılılık süreci, ankara
Tomanbay, İ. (2002). Sosyal Rehabilitasyon-Sosyal Geriatri. Y. G. Kutsal (Ed.), Geriatri, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları, 248-259.
Tufan, İ. (2003). Modernleşen Türkiye'de Yaşlılık ve Yaşlanmak: Yaşlanmanın Sosyolojisi (1. Basım.). İstanbul: Anahtar Kitaplar.
Tufan, İ. (2007a). 'Birinci Türkiye Yaşlılık Raporu'. Akdeniz Ü. G.B. Geroyay, 1-177, Antalya.
(yasli@shcek.gov.tr).
Türkiye'de Yaşlılık Tahayülleri ve Pratikleri Araştırması 2019 ,Kasım 2019, İstanbul
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK). (2014). Türkiye istatistik kurumu basın odası haberleri: Yaşlanıyoruz. 07.06.2023 tarihinde http://www.tuik.gov.tr/basinodasi/haberler/2014_4_20140203.pdf adresinden ulaşılmıştır.)
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK). (2022). İstatistiklerle yaşlılar. (07.06.2023 tarihinde https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Yaslilar-2020-37227 adresinden ulaşılmıştır.)
Yorumlar (0)
Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.