17-05-2012 |

Yaşasın Engelli Doğduk, Hadi Kutlayalım!

10- 16 Mayıs Engelliler Haftası olarak kutlanıyor. İşte nasıl "Engelli", "Sakat", "Özürlü" sıfatlarına takıksam, buna daha çok takığım…

Yaşasıınnn Engelli doğduk, Hadi Kutlayalım!!!

Yapmayın Allah aşkına…

Özel Gereksinimli Birey.   Değiştirmeye önce sözlerden başlanmalı,  sıfatları değiştirmeden yapı ve zihniyeti değiştiremiyoruz çünkü.  Ve inanın o “Özel Gereksinimli Bireyler” de bu sıfatlardan hoşlanmıyor. O özel çocukların birçoğu annelerine ve öğretmenlerine,

 “Engelli ne demek? Ben engelli miyim? Niye bana öyle diyorlar?” sorularını sıkça soruyor.

Dün muhteşem anneler tanıdım. E-Bebek’in Çamlıca da ki Seminer salonunda  Özel Eğitim Öğretmeni Aylin Atasagun’un fikir annesi olduğu bir söyleşiye katıldım…

“Özel Çocuk Annesi Olmak”

Katılımcılar:

* Otizmli çocuğu için çabalarken çok sayıda engelli çocuğa umut olan Algı Özel Eğitim Merkezi‘nin kurucularından Parin Yakupyan,

* E-bebek ailesinin annesi Hande Yuvakuran,

* Özel eğitim öğretmeni Aylin Atasagun

* Uzman Psikolog Yeşim Tuna  ve Ben…

Hepimiz yaşadığımız sıkıntıları, mutlulukları paylaştık. Ve anladık ki, en büyük sorun izolasyon... Toplumdan uzaklaştırma sanki yok gibi davranma…  Bunu çoğunlukla toplum ve bu baskıya direnemeyen aileler yapıyor.

Yaşları küçükken bakımları ve toplum içinde yaşamaları daha kolay olan meleklerimiz,  en büyük sıkıntıyı okul zamanı geldiğinde yaşıyorlar. Öğretmenler,  -çoğu zaman nasıl davranacaklarını bilmediklerinden- sınıflarında istemeyebiliyor bu çocukları. Şimdi birçok öğretmen buna tepki mesajı yazacaktır. Zaten sözüm o meleklere sahip çıkan, veliler karşısında dimdik duran, öğrencilerine farklı olmanın ne kadar özel olduğunu anlatan öğretmenlerimiz için değil. Ama maalesef, o kadar çok örnek var ki bu konuda. Eminim bir çok öğretmenimiz de şahit olmuştur buna.

Sınıfın not ortalamasını düşürdüğü, çocuklarının psikolojisi bozulduğu gibi gerekçelerle  “Özel Gereksinimli” öğrenciyi istemeyen birçok veli de var.

Yani biz toplum olarak istediğimiz kadar farklılıklara karşı hoşgörülü, saygılı, misafirperver olduğumuzu anlatalım dünyaya; Öyle miyiz gerçekten?

Kendinize bir sorun, öyle misiniz?

Farklı olmaktan, farklı bireylerden korkuyor  musunuz?

Bırakın her şeyi bir tarafa, geçen hafta süt alerjisi ile yaşayan Minik Arın’ın hikayesini paylaşmıştım. Süt içemediği için, bir arkadaşı annesinden öğrendiği bir cümleyi sarfetmişti ona. “Sen süt içmiyorsun, büyüyemezsin”

Beni “Yılın En Özel Annesi” seçti  Bahçeşehir  sakinleri. Onur duydum.  Prestige Mall Avm’de yapılan törende anaokulu öğrencileri Dağhan için bir çok gösteri yaptı, dans ettiler, şarkı söylediler…  Tören sırasında küçük bir kız çocuğu -Dağhan ile yaşıt- yanıma geldi. Yutkundu, yutkundu, belli bir şey söylemek istiyor. “Söylemek istediğin neyse söyle” dedim…

Tek bir cümle çıktı ağzından; “Çok geçmiş olsun”

O kadar üzülmüş ki, o kadar üzüldüm ki bir anda boğazım düğümlendi. Gülümsedim.

“Anlıyorum ki, üzgünsün”

Kafasını salladı “Evet” manasında…

“Ama boşuna üzülmüşsün, O hasta değil ki; sadece biraz farkli. Bak şimdi ellerime 5 parmağım var, sence birbirine benziyor mu?

“Hayır”

“Yanındaki arkadaşının saçı seninkinden farklı,  gözü, burnu, sesi hatta hareketleri. Sence hasta mı?”

“Hayır”

“İşte Dağhan da hasta değil. O sizden biraz farklı. Üzülmen gerekmez. Sadece sevmen yeter, diğer arkadaşlarını sevdiğin gibi”

Yüzü aydınlandı ve gitti yanımdan…

Siz “sağlıklı” çocuk anneleri, evladınızın Down Sendromlu, Otizmli, Aspergerli, Bedensel farklılıkları olan arkadaşları olsun ister misiniz? Böyle çocuklar gördüğünüzde ve çocuğunuz size “Anne bu çocuğun nesi var? Niye böyle?” diye sorduğunda ne cevap veriyorsunuz?

Ya biz özel çocuk anneleri, ne kadar birleşiyoruz. Sesimizi biz duyuramazsak, bağırmazsak, iğneyi hem kendimize hem başkalarına batırmazsak; kim yapacak bunu? Kanunlar yanımızda, biz ne kadar biliyoruz haklarımızı? Toplanmazsak, konuşmazsak nasıl çözüm üretebiliriz. Dün yapılan bu çok faydalı buluşmaya sadece bir avuç anne gelmişti mesela. Elbette herkesin derdi başını aşmış ama, sizin bıraktığınız iz başkalarının da yolunu aydınlatacak.

İşte ben de bu izi bırakmak birilerine umut olmak, ben yapıyorum sen de yapabilirsin demek, bunun bir ceza, bir günahın bedeli olmadığını anlatmak için hiç durmadan, yılmadan, söylenen kötü ve bazen acıtıcı sözlere kulaklarımı tıkayarak yazıyorum, konuşuyorum ve buna devam edeceğim…

Son olarak;  

Sen, “ENGELLİ” çocuğum üzerinden rating elde ettiğim, kariyer yaptığım iddiası ile suçlamada bulunan Meslektaşım! Keşke, keşke bu konu rating getirse de daha çok insanı yanımızda görsek. Ben her gün kendimle ve oğlumla nasıl gurur duyduğumu, yaşattığımı, imkansızı başardığımı, mucizemi anlatsam. Anlatsak.  Daha çok anneyi sarssak,  “Bizim çocuklarımızın utanacak, sıkılacak, saklanacak bir yerleri yok. Sizin kadar çok, sizden daha çok mutluyuz, seviyoruz ve seviniyoruz onlarla” desek…

Kaynak: http://www.cnnturk.com/Yazarlar/Ozge.Uzun.Sadece.Anne/Yasasin.Engelli.Dogduk.Hadi.Kutlayalim/122.5950/

Fotoğraflar

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmadı
Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Diğer