12-05-2011 |

'Tohum Düştüğü Toprağa Göre Yeşerir'

Geçmişten bugüne söylenen sözleri şimdilerde hala hayat felsefesi yapmamış olmamız ne acı..Armut dibine düşer, tohum düştüğü toprağa göre yeşerir, Kişi yedisinde neyse yetmişinde de odur…  Aslında hep insan ilişkilerini, anne babanın çocukların  kişilikleri üzerindeki etkilerini öne süren sözler edilmiş tarihte bir yerde… ve hala aynı dertlerden yakınıyor insanoğlu . .

Hepimiz biliyoruz ki kişilik gelişiminin  temeli ailede atılır. Uzmanlar  bireyin kişiliğinin geliştiği en önemli yaşın ise; 0-6 yaş olduğunu belirtmektedir. Erken çocukluk dönemi dediğimiz bu dönem, beynin çalışma biçimi için kalıcı olduğundan bu dönemde çocuğun yeterli beslenmesinin yanı sıra, gelişimini destekleyen bir ortamda bulunması da önem taşıyor.Aileyle olumlu  ilişkiler ve etkileşimler ;  çocuğun  kendine güvenmesini, kendine ve diğer bireylere sevgi ve saygı duymasını , olumlu kimlik ve kişilik gelişimini , sosyal beceriler geliştirmesini ve topluma adaptasyon sürecini olanaklı hale getirir.

0-6 çocukları anne babalarını model alarak, taklit ederek öğrenmeye başlarlar.İlk sosyal tepki dediğimiz gülme aslında taklit yöntemiyle çocuğun öğrendiği ve geliştirdiği bir davranıştır.Bu yüzdendirki çevremizde gözlemlediğimiz  gülmeyi zor bir zanaat haline getiren çocukları incelediğimizde dominant,sert,katı ailelerde yetiştirilmiş olduklarını görüyoruz. Hiç düşündükmü çocuğumuz yalan söylemeyi nerden öğrendi? Ya da kızdığında bağırmayı, istediği olmadığında inatlaşmayı… Tabikide sizlerden.. anne-babadan. Çocuğumuza yalan söylemek kötü bir şeydir diyoruz fakat sevmediğimiz bir kimse evimizi aradığında çocuğumuza babam(annem) evde yok dedirtiyoruz… bu ne yaman çelişkidir. Bu tutarsızlıkla yetişen çocuğun yalan söylememesini nasıl bekleriz…

Çevremizde gördüğümüz başarılı, aktif akranlarıyla uyumlu,saygılı  gençlerin yanında başarısız, uyumsuz,öfkeli, kötü alışkanlıklara meyilli gençlerin de olması, bu  kadar önemli olan bir yaş döneminde ailenin çocuğun gelişimine olan olumsuz etkisinin  sonucudur.Aile bireylerinin birbirlerine olan saygısı,sevgisi ve bunları ifade ediş şekilleri ile ilişkilerindeki tutarlılık çocuğun aile içindeki hem yerini  hem rolünü belirler.Ailenin çocuğa karşı geliştirdiği tutumlar, kardeş sayısı, kardeşler arası cinsiyet farklılıkları, çocuğun yaşadığı bulunduğu sosyal çevre, akran grupları gibi dışsal faktörlerde çocuğun zihin ve sosyal gelişimine kalıcı etkiler bırakır.

Yapılan araştırmalara göre; Genellikle psikiyatri uzmanları, ayrı anne baba çocuklarının çocuklarını suça meyilli olduğu söyler ama günümüzde suçlu  çocukların yüzde 63.8'inin anne ve babası resmi nikahlı ve birlikte yaşıyorlar. Yüzde 2.5'uğunun resmi nikah var ama ayrı yaşıyor, yüzde 15.6'sı imam nikahlı. Boşanmış aile oranı yüzde 3.  Yüzde 94'ün annesi sağ. Buda gösteriyorki günümüzde anne babası sağ ve birlikte olan çocukların suç işleme oranları artık daha yüksek. Bu yüzdendir ki ailelerin çocukların gelişimleriyle orantılı olarak kendilerini geliştirmeleri, hem anne hem babanın eğitim seminerlerine,toplantılarına katılmaları gerekmektedir. Bu konuda öğretmenlere, sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelere, halk eğitim merkezleri gibi kuruluşlara önemli görevler düşmektedir.Ailelerin eğitime ihtyaçları var… Gelecek bu kadar yakınken bizler artık adımlarımızı koşturmalıyız…

Saygılarımla...

Zeynep ÇETİNTAŞ

Yorumlar (1)

[ Üyelere Özel ] 02-06-2011 23:20:57

Çocuk evin aynası.ne kadar güzel anlatmışsınız.Teşekürler...

Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Çocuk Gelişim ve Eğitim Uzmanı