SOSYAL ÇATIŞMA KURAMINA GÖRE AİLE
Sosyal çatışma kuramında aile, demokratik olmayan ve olan aile atmosferleri, ailenin işlevleri, aile içi iletişim duyguların ifadesine değinilmiştir
Çatışmanın toplumbilim kuramı ve çözümlemesi için merkezi önemi olduğunu ileri süren kuramsal yaklaşım. İlk çalışmalar, Ludwig Gumplowicz'in (1838-1909, Polonya-Avusturyalı sosyolog) etnik çatışma kuramı, Gaetano Mosca'nın (1858-1941, İtalyan gazeteci) seçkinler ya da yönetici sınıflar ve halk kitleleri arasındaki çatışma kuramı. Marks'ın sınıf kuramı toplumsal değişimin çatışma kuramını sağlar. İkinci dünya savaşı sonrasında, yapısal işlevselcilik karşıtı yazılarda kuramın etkisi görülür.
Çatışma kuramının savunucuları Weber ve Marks'a dayanarak, toplumu anlamak için, güç ve çıkarları norm ve değerlerden daha önemli görmüştür. Buna göre, insanların kendi çıkarlarını izlemesi, çeşitli çatışmalara yol açar ve bu çatışmalar toplumsal yaşamın normal durumlarını oluşturur.
- Çatışmacı kuramtoplumsal ilişkilerin maddi,politik ve sosyal bağlamda eşitsizlikler temelinde sınıfları oluşturduğunu öne sürmektedir.
- Karl Marx'ın diyalektik materyalizm anlayışına dayanır.
- Eleştirel yaklaşımının odağına kapitalizmi ve kapitalizmin aygıtlarını almaktadır.
- Çatışmacı teoriüretim araçlarına sahip olan ve toplumda küçük bir kesimi ifade eden sınıfın toplumun diğer üyelerini sömürdüğünü anlatmaktadır.
- Çatışmacı yaklaşıma göre gündelik hayat farklılıklardan oluşur ve bu farklılıklar daima çatışmaktadır.
- Çatışmacı yaklaşımda aileüretim araçlarını elinde tutan sınıfın toplumsal yaşamı denetleyebilmek için kadınları ve çocukları sömürebilmek için uydurmuş olduğu bir araç olarak tanımlanır.
- Çatışma kuramı, işbirliği ve uyum kavramlarının aksine, rekabet, çatışma, otorite ve itaat kavramları üzerinde durmaktadır.
- Sosyal Çatışma Kuramı'nın odak noktası ve kapsamı şu şekilde sıralanabilir:
- Fikir birliği ve uzlaşmayla ideal ailelerin oluşacağına dair bir kesinlik söz konusu değildir. Bazen aile içindeki çatışmalar aileyi ödüllendirip ilişkiyi güçlendirebilir.
- İnsanlar özellikle kendi çıkarları tarafından motive edilirler.
- Sosyal grupların kendilerine özgü çatışmaları vardır.
- Sosyal gruplar içinde çatışmalar kaçınılmazdır.
- Sosyal Çatışma Kuramının varsayımları ise şunlardır:
- İki grup arasındaki çatışma genel olarak kaynakların paylaşılması ve iki grup arasındaki rekabetçi yapıdan kaynaklanmaktadır.
- Bireyler arasında olanak ve kaynakların eşit dağıtılmaması çatışmaya neden olmaktadır. Demokratik aile ve gruplarda çatışma durumunun oluşumu daha olasıdır.
- Demokratik gruplarda ailenin oluşumu ve çıkarları için sadece maddi kaynaklar yeterli değildir.
- Bu kuram aileyi güç, hakimiyet ve çatışma kurumu olarak ele almaktadır. Ailenin içsel çıkarlarının çatışmalarla dolu olduğunu, kurumsal düzenlemelerin ailede kaynakların eşitliğini sağlayıcı yönde değiştirilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Kuram evlilikte eşler arası karar verme, şiddet, evlilik sistemi ve boşanma gibi konuları ele almaktadır (İçli, 1997). Aile sürekli bir güç ve kontrol mücadelesi içindedir. Bu nedenle çatışma kuramı aileleri de içeren sosyal sistemleri ele almakta, ancak uyum, denge gibi durağan yapılarla ilgilenmemektedir. Bu kurama göre toplum ve ailede çatışmaların olması kaçınılmazdır ve bu çatışmalar sürekli olarak değişimlere yol açmaktadır.
Sosyal çatışma kuramında aileye yönelik temel kavramlar incelendiğinde;
Güç: Ailede otorite olan kişi, diğer aile bireylerini etkileyebilir.
Rekabet: Aile bireyleri kaynakların paylaşımı ve hedeflere ulaşmada izlenecek yollar nedeniyle çatışırlar.
Pazarlık ve uzlaşma: Her iki kavramda da aile içindeki alışverişe dikkat çekilmektedir. Pazarlık, aile içindeki herkesin üst düzey çıkar sağlama çabası iken, uzlaşma tüm bireyler için uygun çözüm yolunun bulunmasıdır.
Atılgan ve saldırgan davranışlar: Atılgan davranışlar kendi haklarını koruyan aile bireyleri tarafından ortaya konulurken, saldırgan davranışlar aile bireylerinin kendi gereksinimlerini karşılamak uğruna zor kullanmasıdır.
Tehdit ve vaatler: Otorite sahibi aile üyesinin kendi çıkarları için diğer aile üyelerini etkilemesidir.
Sonuç olarak Sosyal Çatışma Kuramı ailelerin sınıf, ırk, cinsiyet eşitsizliğinden nasıl etkilendiğini ortaya koymakta, ailedeki çatışma ve rekabet ilişkisine yoğunlaşmaktadır. Çözümleme biçimi ne olursa olsun, ailede güçlü olanların, güçsüz olanlar karşısında çoğu zaman avantajlı olduğunu ifade etmektedir. Bu kuramın eleştirilen yönü, çatışmayı odak noktası seçmesi nedeniyle, aile ve toplumdaki sosyal düzeni, var olan süreklilik ve istikrarı açıklayamaz olmasıdır.
Çatışma Kuramındaki Aile İletişim Engelleri nedeni ile sağlıksız olur .Diğer aile üyeleri duygularını bastırmış olur ki bu bedenen ve ruhen üzüntü vericidir.Kaygı, depresyon, ağrı, uyku v.b. sorunlara yol açabilir.
Baskın olan aile üyesinin hükmettiği, diğerlerine söz fırsatı tanınmadığı anti demokratik bir tarzdır. Oysaki arzu edilen aile üyelerinin her birine değer verildiği, söz hakkı ve seçme şansı tanındığı , kişiliklerine saygı gösterildiği bir atmosferin olmasıdır.
Zorbalık, zarar vermek amacıyla uygulanan sözel ve fiziksel saldırıdır. Zorbalık mağdurları çocuklar kendilerini akranlarından zayıf hisseder ve maruz kaldıkları saldırılara cevap veremeyebilir. Kendini dışlanmış hisseden çocuk derin bir üzüntü ve yalnızlık içindedir (Karaman Kepenekçi ve Çınkır, 2003, s. 240). Olweus'a (1993) göre bir davranışın zorbalık sayılması için;
- a) Kasıt içermesi,
- b) Tekrarlanması,
- c) Güç dengesizliğinin bulunması gerekmektedir.
Segrin ve Flora (2004), aile içinde meydana gelen problemlerin, çatışmaların genel olarak dört şekilde sonuçlandığını ortaya koyar. Boyun eğme, uzlaşma, bırakma ve geri çekilme olarak tanımlanabilir. Benzer şekilde Özen (2006), ilgili alan tarandığında genel olarak dört çatışma çözümünün olduğunu belirtir. Meydana gelen çatışmalar; olumlu, olumsuz, geri çekilme ve itaat olmak üzere dört şekilde sonuçlanmaktadır. Olumlu çatışma çözümü, çatışma durumunun olumlu şekilde tartışılması ve her iki eş için de uygun çözümün bulunması gibi yapıcı şekilde çatışmanın bertaraf edilmesidir. Olumsuz çatışma çözümü, sözel ve fiziksel saldırganlıkla yıkıcı yaklaşımlarda bulunarak çatışmayla mücadele etmeyi içerir. Geri çekilme çatışma çözümü, çatışmayla ilgili sorunları tartışmaktan kaçınarak sessiz kalma ve bu sorunu tartışmayı erteleme olmaktadır. İtaat çatışma çözümünde ise kendi düşüncesini değil eşin isteğini kabul ederek uyumlu olmadır (Erus, 2013). Nitekim araştırmalarda, çatışmaların etkili bir şekilde yönetilmesinin ilişki doyumunu ve yakınlığı artırdığı; aynı zamanda çatışmanın başarılı yönetilmediği durumlarda ise ilişki memnuniyetsizliğinin ortaya çıktığı ve ilişkinin zarar gördüğü ortaya çıkmaktadır. Suçlama, yok sayma ve eleştirmeden kaçınan partnerler, birbirlerini daha anlayabilir. Çatışmayı etkili bir şekilde yönetebilmek için bireyin kendi duygu ve düşüncelerini açıkça ifade etmesi ve eşinin düşüncelerini savunmasa da kabul etmesi gerekmektedir. (Vural, Kalkan, 2017).
Önce İletişim Engellerini hatırlayalım
İletişim Engelleri
1.Emir vermek, Yönlendirmek: Bu iletiler kişinin duygularının önemsiz olduğu mesajını verir. Kişi diğer kişinin istediğini yapma zorunluluğunu hisseder.
2.Uyarmak, Gözdağı vermek: Bu iletiler de emir verme ve yönlendirmeye benzer; ancak kişinin vereceği yanıtın karşılığı olacak tümceleri de içerir. Kişinin isteklerine saygı duyulmadığı mesajını verir. Bu durum kişide öfke ve düşmanlık yaratır.
3.Ahlak dersi vermek: Bu tür ilişkilerde otoritenin ve zorunlulukların gücü kişiye karşı kullanılır. "yapmalısın, etmelisin" mesajlarını iletir ve bireyi karşı koymaya zorlar.
4.Öğüt vermek ve çözüm önerileri getirmek: Kişinin sorunlarını kendi kendisine çözeceği yeteneğinin olmadığına inanıldığını gösterir.
5.Öğretme, nutuk çekme, mantıklı düşünceler önerme: Bu durum aile içinde o anda herhangi bir sorun yokken çocuklar tarafından kabul edilebiliyor; ancak, sorun anında bu durum kabul edilmiyor ve daha fazla çatışmalara neden oluyor. Mantıklı düşünceler önerme çocuğun mantıksız ve bilgisiz olduğuna dair mesaj iletir.
6.Yargılamak, eleştirmek, suçlamak,aynı düşüncede olmamak: Bu iletiler çocuk üzerinde diğerlerinden daha fazla olumsuz etki yapar. Bu değerlendirmeler çocuğun benlik saygısını düşürür. Çocuklar hakkında yapılan olumsuz değerlendirmeler çocuğun kendisini değersiz, yetersiz görmesine neden olur.
7.Övmek, aynı düşüncede olmak, olumlu değerlendirmeler yapmak: Genel inanç olarak bu durumun çocuğa zarar vereceği hiç düşünülmez. Çocuğun öz imgesine uymayan değerlendirmelerin yapılması çocukta kızgınlık yaratır. Çocuklar bu iletileri anne babanın kendilerini yönlendirme ve isteğini yaptırma girişimi için kurnazlık olarak yorumlarlar. "Siz böyle söyleyince sanki ben daha çok mu çalışacağım?" gibi düşünürler. Övgü ise başkalarının yanında yapılıyorsa çocuğu utandırır. Aşırı övgü sonucunda çocuk buna alışır ve övülmeye gereksinim duymaya başlar.
8.Ad takmak, alay etmek: Çocuğun benlik saygısı üzerinde olumsuz etki yapar.
9.Yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak: Bu durum çocuğun konuşmasını, kendi duygularını ifade etmesini engeller.
10.Güven vermek, desteklemek, avutmak, duygularını paylaşmak: Anne babalar çocuklarının duygularını tam olarak anlamadıklarında ortaya çıkar. Böyle bir durumda sorun hiç yokmuş gibi algılanıp avutma eğilimine gidilir." Üzülme yarın her şey düzelecek, kendini daha iyi hissedeceksin" gibi mesajların verilmesi çocuğun önemsenmediği hissini verir.
11.Soru sormak, sınamak, sorgulamak: Çocuk sorgulanıyor hissine kapıldığında bu durum onda güvensizlik, kuşku oluşturur.
12.Sözünden dönmek, oyalamak, alay etmek, şakacı davranmak, konuyu saptırmak: Böyle iletiler yüzünden çocuk anne babasının onunla ilgilenmediğini, duygularına saygı göstermediğini belki de onu dışladığını, dikkâte almadığını düşünür. Çocuklar sorunlarını dile getirdiklerinde çok ciddidir. Şaka ve espriyle karşılık vermek onları incitebilir ve itilmişlik kenara atılmışlık duygusunu verir.
Bütün bunlar sağlıksızdır.
. Aile içi iletişim ve etkileşim sorunu oluşturan etkenler bir başka kaynakta şöyle sıralanmış:
- Aileyi ve bireyleri ilgilendiren konular üzerinde, yüzeysel konuşma, ciddiye almama,
- Aşırı soru sorma, yersiz şüphe ve tereddütler,
- Samimiyetsiz davranma ve ilgisizlik,
- Konuşma ve izah etme olmadan, karşı tarafın hareketlerini, düşüncelerini yorumlamaya ve tahmin etmeye çalışma, (en çok görülen çatışma alanı)
- Geçmişteki üzücü ve tatsız olayların sık sık gündeme getirilmesi, geçmişi bu günde yaşamak. *Sorulan soruları cevapsız bırakma, umursamama,
- Bireylere söz ile baskı kurmaya çalışma,
- Abartılı bir şekilde onaylama veya reddetme, aşırı tepkiler,
- Sık sık öneride bulunma veya kişisel düşünceleri karşı tarafa dayatma,
- Suçlama, sürekli olumuz eleştiri, negatif değerlendirmeler yapma,
- Emir verme, tehdit etme,
- Samimiyetten uzak kalma, yalan söyleme,
- Alay etme, küçük düşürmeye çalışma, fikirlere değer vermeme,
- Olayların olumsuz yönlerini çıkarmaya çalışma, kötüye yorma,
- Küçük hataları çok abartma,
- Fedakârlığı sürekli karşı taraftan bekleme
- Ortak faaliyetlere gereken önemi vermeme, birlikte vakit geçirmeme,
- Karşıdakinin benliğini yok sayma ona ifade etme imkânı tanımama (http:// www.diyadinnet.com/YararliBilgiler-1315&Bilgi=aile). şekilde sıralanabilir.
Eğer sağlıklı ve mutlu bir aile yapısı istiyorsak dikkat etmemiz gereken bir takım gereksinimler vardır. Bu temel gereksinimleri Yılmaz (2013, s. 1) şu şekilde sıralamıştır,
Değerli olma duygusu, Aile içindeki etkileşim çocukları "ben değerliyim" ya da "değersizim" duygusuna götürür. Bu gereksinim aile içinde yerine getirilmezse çocuk farklı yollarla bu duyguyu elde etmeye çalışır.
Güven ortamı, Aile içindeki bireyler kendilerinin aile içinde emniyette olduğunu, dışarıdaki tehlikeli olayların aile içine girmeyeceği duygusunu sağlamak ister. Bu duygu da aile içinde kazanılması gereken bir duygudur.
Yakınlık ve Dayanışma Duygusu, Aile içinde temel güven ve dayanışma varsa aile dışında bireyin karşılaştığı stres oluşturan olumsuz olaylar çok da yıkıcı olmaz. Güven duygusunun yaşandığı aile dış dünyanın yaratmış olduğu sıkıntı ve kaygılarından kendisini koruyabilir.
Sorumluluk duygusu, Sorumluluk duygusu aile sistemi içindeki gelişmeye başlar. Anne ve babalar davranış ve sözleri ile sorumluluk duygusunu ifade ederler. Aile içinde sadece anne baba değil herkes sorumluluk duygusunu paylaşır. Elbette ki çocuklara yaşları oranında sorumluluk verilmelidir. Zorluklarla mücadele ederek onların üstesinden gelmeyi öğrenme, Bireye her şey hazır verilmemelidir. Sorumluluk duygusunun gelişimi ile ilgili anlatılanlar zorluklarla mücadele etme ile ilgilidir. Çocuğun içinde bulunduğu gelişimsel dönem göz önünde bulundurularak çocuk kendi sorunları ile baş başa bırakılabilmelidir.
Mutluluk ve kendisini gerçekleştirme ortamı, Aile ortamı bir mutluluk ortamıdır. Şimdiye kadar anlatılan gereksinimlerin karşılanması mutlu olmayı getirir. Evde değerli olduğu duygusunu tadan birey mutlu olur ve yaptığı şeylerden doyum alır, kendini gerçekleştirme olanağı bulur.
Sağlıklı manevi yaşamın temellerini oluşturma ortamı, Katı din kuralları altında yetiştirilmiş çocuk sürekli yargılanacağı, cezalandırılacağı korkusunu yaşar.
Sağlıklı bir aile olabilmek için korunması gereken özellikler vardır:
KORUNMASI GEREKEN BEŞ TEMEL ÖZGÜRLÜK
1.Şimdi ve burada olanı duyma ve görme (algılama) özgürlüğü
2.Kendi düşündüğünü olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü
3.Kendi duygularını olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü
4.Kendi arzularına göre bir şeyi isteme ya da reddetme özgürlüğü
5.Olmak istediği yönde gelişerek kendi özünü gerçekleştirme özgürlüğü
Etkin ve sağlıklı iletişim, karşıdakinin dinlenildiği göz teması kurulduğu, tebessüm edildiği ve konunun gidişatına uygun bir tavır takınıldığı iletişim olumlu yönde bir ilerleme sağlar. İletişimde alıcı ile iletilmek istenen mesaj kendi içinde tutarlı olmalıdır. Bu da iletişim döngüsünün sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktadır (Acat, 2012, s. 35)
Duygu Sohbeti
Duygu sohbeti ailece yapabileceğimiz bir aktivitedir. Çocuğun sohbete aktif olarak katılamayacağını bilsek de çocuğa rol model olabiliriz. Aynı zamanda duygu sohbeti saatinde yapılan paylaşımlar çocuğun, duygularının aile içerisinde kabul göreceği inancını geliştirir. Duygu sohbeti sırasında kontrolcü olmadan duyguları tek tek fark etmeye yönelik sorular sormak çocuğun duygular üzerinde düşünmesi için ön ayak olacaktır.
Bugün seni şaşırtan ne öğrendin?
Bugün sana teşekkür etmesi gereken birisi oldu mu?
Bugün senin teşekkür etmen gereken birisi oldu mu?
Bugün özür dilemen gereken birisi oldu mu?
Bugün yapmakta zorlandığın ne oldu?
gibi sorular buna birkaç örnek olabilir.
Duygu Köşesi... Aile üyelerinin her biri dilimlerinde duyguların yazdığı bir çark oluşturur ve ismine de Duygu Çarkım diyebilir. Duygular örneğe bağlı kalınmadan farklılaştırılabilir... Tüm aile üyeleri kendi çarklarına isimlerini yazarak evin birlikte belirlediği bir köşesine asar; burası evimizin Duygu Köşesi... Bütün hafta boyunca dilimlerde yazan duygular yaşandıkça/hissedildikçe herkes kendi çarkının bu dilimine yaşantısı/hissiyle alakalı bir şeyler yazabilir ya da çizebilir. Haftanın belirlediğimiz bir gününde tüm aile üyeleri toplanır ve herkes kendi çarkında yazdığı/resmettiği yaşantı ve hislerini diğer aile üyelerine anlatır. Bu aile toplantıları ile aile üyelerinin tüm hafta boyunca neler yaşadığı/hissettiğini konuşabilir olurken aynı zamanda hafta içerisinde de birbirimizin duygu çarklarına bakıp neler yaşayıp/hissettiğimizi görebiliriz
Aile içi iletişimi artırmak için neler yapılabilir?
Aile içi iletişimi artırmak için her hafta düzenli aile toplantıları yapılabilir, ortak hedefler belirlenebilir ve birlikte vakit geçirilecek etkinlikler planlanabilir. Aile bireyleri arasındaki bağı kuvvetlendiren aktiviteler arasında piknik yapma, doğa yürüyüşleri, sinemaya gitme ve ailece kitap okuma etkinlikleri bulunabilir. Aile bireyleri arasındaki empatiyi artırabilecek aktiviteler arasında birlikte gönüllü çalışma, hayvan sahiplenme, yardım kuruluşlarına destek verme gibi sosyal sorumluluk projeleri yer alabilir.
Sonuç:Aile içindeki bireylerin ihtiyacı olan sevgi yeterli olmadığı taktirde, aile fonksiyonlarını yerine getirememekte, aile ilişkileri de zarar görmektedir. Aile içindeki üyelerin sosyal ve duygusal olarak ihmal edilmiş olmaları durumunda aile iletişimi bozulmaktadır.
- SINIRSIZ Kullanıcı ve Öğrenci
- Veritabanı sunucu hizmeti
- Uzak sunucuya otomatik yedekleme
- E-fatura entegrasyonu
- Web tabanlı (mobil uyumlu) veya Masaüstü kullanımı
- MEBBİS otomatik veri alma ve aktarımı
- Tüm formların otomatik hazırlanması
- Yılsonu değerlerlendirme işlemlerinin tek tuşla yapılması
- Faturaların otomatik üretilmesi ve hatasız MEBBİS'e aktarılması
- Online teknik destek imkanı
- Pratik ders yazılabilmesi
Kurumunuzda çalışacak personele mi ihtiyacınız var?
Artık bunları dert etmeyin! Hemen bir iş ilanı ver, gelen başvuruları incele, birkaç görüşme yap ve uzmanla çalışmaya başla. Hepsi bu...
54 kurum iş ilanı var. Hemen başvuru yaparak özel eğitim ve sağlık sektöründe yerini al.
Yorumlar (0)
Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.