Sorumluluk Bilinçli Midir?
Çocuk ortalama 1.5 yaşlarında sorumluluğun ilk adımlarını atmaya başlamaktadır. Bu yaş erken gözükse de çocuğun ilk sorumluluğu; düştüğünde kendi başına yerden kalkabilmesi ve istekli şekilde attığı oyuncağı, kendi başına alması ya da almaması ile başlamaktadır. Bu dönemde, aileler çocuklarına yardım etmeyi bir görev bilerek çocuğun her hareketine yanlış ya da doğru olması fark etmeden müdahale etmektedirler. Hal böyle olunca çocuk da istemli ya da istemsiz yaptığı her davranışın, aile tarafından telafisinin olduğunu düşünür. Hiçbir davranışının sorumluluğunu üstlenme gereği duymaz. Bu denli basit bir durum ile başlayan sorumluluk algısı, kademeli olarak devam etmektedir. Çocuğun düşünce sisteminin temelleri atılmakta, edinilen deneyimler de bu temellerin üzerine yerleştirilmektedir. Anaokulu döneminde çocuğun hala kendi yemeğini yiyememesiyle başlayan bu süreç, ilkokul sıralarında çocuğun yapması gereken ödevleri, başkası tarafından yapılmasıyla devam etmektedir. Ayrıca bu dönem içerisinde ince kas becerileri kazanılmış olmasına rağmen bunun gereği olan ayakkabı bağcığı bağlama gibi davranışlar gecikmektedir. Keza bu görevleri aile daha küçük şiarından hareketle çocuğa bırakılmamaktadır.
Çocuğun hayatını şekillendirecek olan durumlarda, tek başına kalması halinde sorumluluk, kaygı verici şekilde gündeme getirilmektedir. Bu durum sonucunda aile ve toplum, bireyin sorumluluk bilincinin yetersiz oluşundan yakınmaktadır. Yakınmasının asıl nedeni; çocukta bu yetinin az oluşundan değil, o durumda çocuğa yardım edilemeyecek ya da sorumluluğun çocuk yerine üstlenilemeyecek olmasıdır. Asıl sorun, çocuğun sorumluluk almasından ziyade ailenin mevcut sorundan uzak olmasından, müdahale edememesinden kaynaklanmaktadır. Aile panik yapıp, ne yapacağını şaşırarak psikologa başvurmakta fakat çare bulamamaktan yakınmaktadır. Aslında psikologdan istenilen, çocuğun sorumluluk alması değil, gizliden gizliye nasıl yardım edebileceğinin anlatılmasıdır. Bunun mümkün olmadığını anlayan aile, daha çok kaygı yaşamaktadır. Bu kaygılar sonucunda; çocuğa yüklenilmekte, şimdiye kadar kademeli olarak yapılması gereken davranışlar, hemen o an da istenmektedir. Bu yük çocuğa ağır gelmekte ve istenmeyen sonuçlar doğurmaktadır. Son zamanlarda psikologlara yönlendirilen çocukların çoğunluğunda, somatik semptomlar gözlenmektedir. Çocuğun üzerindeki yük ağır gelmekte, bu nedenle de sivilce, kaşıntı, karın ağrısı gibi belirtiler göstermektedir. Temeline inildiğinde bunun nedeni de sorumluluk kazandırmak için yüklenen ağır yük olarak gözlenmektedir. Keza çoğu zaman dikkat eksikliği ve benzeri odaklanamama problemleri de bu temellere dayanmaktadır.
Aşamalı olarak çocuğa kazandırılması gereken sorumluluk bilinci, çocuktan senelerce uzak tutulmaktadır. Çocuk hayatın önemli basamaklarına adım atmaya başladığında sorun yaşamaktadır. Psikolojik problemler de beraberinde gelmektedir. En önemlisi de aile ve çevre çocuğun gelişim gereklerinden biri olan sorumluluk alma ihtiyacını engellemektedir. Engellenenler, seneler sonra aniden beklenti olarak sunulmakta, gerçekleştirilmediğinde ise çocuğa baskı yapılmaktadır. Verilmeyen bir davranışın sonuçları, kusursuz olarak istenmektedir. Fakat aileler bunu isterken, çocuk yetiştirmenin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmeden onları sorgulamaktadır.
Halil İbrahim Yıldız ( PDR. )
Yorumlar (0)
Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.