Sokaktaki çirkin ördek yavrusu
Çirkin ördek bence kurbağa prensin akrabası.Aralarında korkunç bir kader birliği var.İkisi için de aranıp bulunan kan, yalnızca küçük bir sevgi öpücüğü.Alman imparatoru 4.Friedrich Wilhelm'in iltifatıyla profösör olan Jacop ve Wilhelm Grimm kardeşler; Hansel ve Gratelden tutun, Fareli Köyün Kavalcısına dek bildiğimiz öyküleri yazmış iki alman kütüphanecisi ve dilbilimcisi.1815 te yazdıkları "masalları" ile tanındılar.Kurbağa prens, ortaçağda toplumun çocuklara ilgisini anlatan ve ders çıkaran diğer masallarından biri.
Grimm kardeşlerin konu edindiği ortaçağ avrupasında ailelerin yoksulluktan çocukları ile ne yapacağını bilmez bir duruma düştüğü ve mesallarının o zamanı konu aldığı bilinir
Ortaçağ kara avrupasında insanların yoksul olması çocuklarını ormana götürüp bırakmaya dek varmış. Grimm kerdeşlerin kütüphaneci olup araştırmaları ile eski halk öykülerini yeniden gündeme getirdiklerini söylerlerler.Böyle olması bence onların değerlerini azaltmaz.Şimdilerde unutulsa da Bizim Eflatun Cem Güney'imiz de böyledir.
Ortaçağ avrupasında çocukların ormanlara bırakılması toplu olarak nehirlere atılması gerçektir ancak Grimm kardeşler bu acılardan dersler çıkarmıştır.
Fareli köyün kavalcısı, çocuklu köyün kavalcısıdır.Yokedilen fareler değil, çocuklardır.Parmak Çocuk, Hansel ve Gratel, Oduncunun Çocukları aynı dönemin öyküleridir.Ve yıldız masal, elbet ,sevgiyle dirilen kurbağa prenstir.
Kurbağa prens den yaklaşık yüz yıl sonra Hans C Andersen masallarını yayınlamıştır O da 1815-1872 arasında yaşamıştır.Onun da bir çırkin ördek yavrusu vardır.Ve çirkin ördek yavrusu artık çağ atlamış;ortaçağdan atlayıp, aradaki çağları hoplayıp endüstri devriminde suya dalmaya başlamıştır.Bizim ördekler gibi...
Tabii bizim ördek yavrumuzu biliyorsunuz.Şimdilerde basınımızın günah keçisi ilan ettiği sokak çocuklarımız,nam-ı diğer tinercilerimiz.İnanılmayacak biçimde onlar yankesicilikten, gasptan, hırsızlıktan ve tüm asayiş sorunlarının altından çıktılar.Bu marifetli çocuklar, bizim sokak çocukları; yani bir lira "sinyal" için utanıp tiner çeken tembel "tino" larımız .İngilizce eğitim litedratüründe çıkmaz sokağın çocukları "off the road" çocuklar.
Karıştırılmaması gereken bir diğer grup da on the road grubudur.Sokakta kravat mendil su satan dilenci diyemeyeceğimiz çocuklar. aynı kefeye konmaları mümkün olmayan iki grup ve gerçekten korunma için ilk kırmızı alandır sokakta çalışanlar
Bu günlerde ülkemizde suç istatistiklerinin yükselmesi, uyuşturucunun yayılması, yankesicilik ve gasptan sorumlu olan bakanlarımız, pardon çocuklarımız, bizim sokak çocuklarımızdır.Kabak bizim "tino" larımızın başında patlamış ,abalıya vurulmuş, altta kalanın canı çıkmıştır.
Bizim tinercimiz gece tecavüzden korunmak için soğukta ateş yakmak için ve doğal olarak asosyalize olduğundan vucudunu kullarak tepki verir,kendine tinerle zarar verir.Bilmez ki kimsenin umurunda değildir.Ama o çocuktur, kendine zarar verirse yardım edileceğini sanar ,temiz kalplidir.Bilmez ki tüm suçlar Aziz Nesin' in fil hamdi öyküsündeki gibi i onun üstüne binmiştir ve yansa da, ölse de,hapırsada köpürse de suçlu kendisidir,çünkü kimsesizdir gariptir.onu koruyan bir yakını, mevkili bir dostu yoktur.
İnanılmaz ama bizim tenbel teneke "tino" larımız çok disiplinli ve eğitim gerektiren yankesicilikten bile sorumlu çıkmıştır
Türkiyenin ekonomik sorunlarından, asayişinden sorumlu en önemli iç mihrak bizim çirkin ördek yavrusu'dur .Oysa çirkin ördeklerden çoğu büyümüş,kıvançla gözlerimizi sevinç yaşları vermiştir .
Şimdi ördekleri bize anımsatmış
Andersen'e de örnek olmuş Grimm kardeşlere teşekkür etmeliyiz.Onlar önce kurbağaları öpüp prens yapmayı öğrettiler. Andersene de teşekkür ü unutmumuluyuz Çirkin ördekleri büyütmeyi de ondan öğrendik.
Sokak çocuklarımız hakkında neler yapabileceğimizi diğer yazılarda konuşacağız tabiiki sonuçta gerçek değişim toplumun eğitimiyle gelendir.Kurumlarımızın durumu, onların akıl hastahanelerinde aranan çözümleri bugün gündemdeki sorunlardır.
Ne ki elbet bir ucucu rehabilitasyon merkezimiz olmalıydı şu anda yanlış olan ; suçlunun toplum değil "o çocuklar" olduğu fikridir.Böylesi bir düşünce ile 85 li yıllarda Brezilya da sokak çocukları orman zararlısı gibi öldürülmüştür.Yani yine geldiğimiz nokta "fareli" köyün kavalcısı olmuş , çocuklar öldürülmüş "kavga bitmiştir"
Böyle bir masalı ülkemize yakıştıramıyorum ve torunlarımın bir zamanlar çocuklarımıza yapılanları masallaştırmasını da istemiyorum
Kurbağalarımızı lanet büyüsünden kurtaralım diyorum
Tüm çocuklarımızın prens olduğunu
biliyorum
Yorumlar (0)
Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.