18-01-2005 |

Rehabilitasyonun burcu terazi mi?

Rehabilitasyonun burcu nedir dersiniz; terazi mi ?Neden olmasın ?Ama nasıl bir terazi?Şeytan terazi olabilir mi bu terazi?Yoksa;  digital, çağa uygun, aldatmayan, Japon ya da  taklid Çin malı bir terazi mi ?

Şeytan terazisini şimdi yaşı kırklarda olanlar bilebilir ancak.Ortadaki horoza bağlı iki kefe.Bir zamanlar karikatüristlerin karelerinde sıkça görülen vazgeçilmez pazar gereci.Yanlış ölçümlere neden olduğu gerekçesiyle  belediyeler yasakladı.

Terazi ilginç bir ölçüm aracıdır,terazi burçlarına  daha da ilginç geldiği söylenir.Dahası, terazi hanım ve beylerin mantık ve duygularını dengeleyen ya da dengeleyemeyen insanlar oldukları için bu ismi aldıkları anlatılır.Oysa bu dengenin yani duygu ve mantığın ölçülmediği, daralara konmadığı bir yaşantı var mıdır?Yine de ilginç bir bakış açısıdır astrolojik bakış açısı .Peki eğitim dünyasının burcu nedir?Terazi mi ?Neden olmasın!Mantık ve duygunun görünen ve hissedilemeyen ağırlıklarla bunca inip kalktığı başka bir alan var mı?Çünkü eğitim yaşamdır ve "vice verca".Yani türkçe okunuşuyla "vaysa vörsa"; anlamı "tersi de doğrudur", yaşam eğitimdir .

Ama bu terazinin bir de yükselen burcu denilen bir değişkeni daha var ;bulunduğumuz konum.Yani doğum anındaki konumu simgeleyen " yükselen burç ".Sağlık ve eğitim arasındaki denge diyebiliriz bu konuma; yani yükselen burca.Sağlık ve eğitim dengelerini kurmak da denge ve terazi işi olduğuna göre eğitimin yükselen burcu da terazi olabilir.

Ne ki eğitimin bir uzantısı olan rehabilitasyon da terazi gibi ikili  denge temelinde bir teşbihle ikizler burcuysa  da o da yükselen burcu terazi olmaktan kurtulamaz.O zaman şu kefelere bir bakalım ve dengeyi kuralım.Sağlıklı ölçümü kim sevmez ,dengesizliği kim sever?Bunca yanlış ölçüm varsa önce kefelere bir bakalım  

Birinci kefe sağlık

Kefelerden biri sağlıktır.Kim eğitimde çocuğunun sağlığı ile ilgilenmez?Sevgi olmasa zaten eğitim olmaz ama sağlıksız bir bedende hangi uzun süreli eğitim yatırımını yapabilirsiniz.Zaten "eğitim"  sistemli yapılan bir değişim çabasıdır .Eğitimin sonuçlarını çok sonra alabilmek gibi bir özelliği vardır ve kısa ömürlü insanoğlunun uzak atımlı bir gayretidir.Zaman anlamında bakınca eğitimin zamana yayılan süreci insanı ve eğitimciyi çağlar boyunca tanrısal kılmıştır.  .Ama sağlığa çok önem verirseniz, bu kefeye çok ağırlık eklerseniz,denge bozulur.Sağlığı bozmamak için her şey yapılabilir ;çok da koşulabilir ve koşudan kalp hastası olunabilir .Sağlıklı olmak adına  hiç de koşulmayabilir hatta  virüs ve bakterilerin saldırılarına karşı yatak yorgan sıcak bir siper  oluşturulabilir.Yine de iki biçimde de hareketten ya da hareketsizlikten kalp hastası olma riski artabilir.

Hastalık abartılırsa ayrı bir kişilik daha doğabilir hastanın hastalğı bazen hastadan cok sevilebilirbAma en korkunç en endişe veren hastalık görünmeyendir ve hastalığın görünmez bilinmez olanı en tehlikelisidir.Şimdilik diyebiliriz ki, kanser öldürür verem iyileşir ama psikolojik farklılıklar hastalık adını alırsa hem görünmez bir düşmandır; endişeyi artırır, hem de tanı konulduktan sonra sakinleşen görünür bir düşmandır; endişeyi azaltır.Görünmeyen düşman elbette en kötüsüdür.Belki dudak uçuklatan hortlaklar da  korkunçluklarını görünmezliklerine borçludur ,kimbilir?


Tıp bilimi hastalıkları görünür kılarak neyle mücadele ettiğimizi göstererek endişemizi azaltır ,endişe hortlaklarını kovalamada bize gümüş mermiler ve sarmısaklardan bir tepsi uzatır.Ama tıp  tepsisi ile endişeyi görünür kılıp yok etmek o denli kolay değildir.Sağlık önemlidir,yaşayamazsak eğitim de olmaz ama eğitime titizlenmek için sağlığa yüklenmek de dengeyi kurmaz..Sözgelimi ;çocuğumuzun otistik olması ya da engelli olması yalnızca bedensel bir durumdur.Yaşamı daha az yetiyle yakalamaya çalışanları da daha yüksek yetilerle donananları da   yaşayacağı topluma yönlendirmemiz onların mutluluğunu sağlamamız gerekmez mi.

Sağlığa çok önem vermek bir yanıyla hastalığı önemsemektir.Hastalığa çok önem verirsek de  virüsten kaçarken kansere yakalanabiliriz.Eğitimde sağlığı öne çıkarırsak okullar hastahaneye döner.Oysa tıp öğrencilerinin dışında hiçbir eğitim kurumu "hastahane" değildir ve hastahane aynı zamanda bir  eğitim kurumudur .  Ne ki öğretmen yetersiz öğrenmeleri ve yanlış davranışları gerekçesiyle öğrenciyi hasta gördüğü zaman sorun eğitimciden çıkıp öğrencinin malı olur.Böylece taraflardan biri kazanır diğeri kaybeder.Öğretmenin tekniklerini eğitimsel ilkelerini kendi başına eleştirmeden başarıslıklardan öğrencisini suçlaması görülen olaylardandır.

Tıp, yargıda ve eğitimde organik  ölçüler vererek neredeyse  mühendisliğin bir  alanı olarak yaşamı ayrımlaştırır.Mitolojik yılanlı tanrı Hermes ve kız kardeşi Hijyen sonucları bizlere  pozitif olarak sunuşlarıyla yaşamın  kabuledilirliğini kolaylaştırırlar.Ne ki tıp adamlarının bunca mitolojik geçmişlerine karşın görünmezi görünür yapmada her zaman adil oldukları söylenemez.Hele uygulamaları yaşamı yaşamsal değerleri ölçmeye dayanırsa,sosyal bilmlerden yeterli kanı edinemezlerse Hermesin şifalı yılanları her an bağırsak kurduna dönüşebilir.Belki bu nedenle tarihte de fikirlerinden dolayı bir çok insanı akıl hastahanelerine kapatmak yolu bulunmuştur."Yanlış fikirler""yanlış davranışlar" gibi soğuk konular bile tıbbın teşhis ve tedavisinden payını alır ve tedavi ettirenleri aklar.Yine de öğrenme ve eğitim dengesindeki oynamalarda seçeceği tarafın önemi tıbbın da sırat köprüsündeki koordinasyon eksikliğini ve denge organının zaafını göstermektedir.

Ve tabii eğitimde sorunların ne kadarı öğrencinin ne kadarı eğitim koordinasyonunu yapan ebeveynin işidir.Ailemizdeki dengede eğitim kurumlarının içsel yöneticisi tıp kökenli mi  eğitimci mi  olmalıdır.Hangisi daha emin, daha doğru, daha adaletli ,hatta sokak ağzıyla daha delikanlıdır ?


Eğitim bir sosyalbilimdir, öğretibilim  ya da şimdiki adıyla eğitim bilim, eğitbilim yani pedagoji böylesine bir bilim dalıdır.Ne ki rehabilitasyon hakkında çocuğunun engeli sırasında gördüklerine dayanarak eğitim veren  aile, eğitimi, yaşamı, mutluluğu ve insan değerlerini dışlayıp tüm suçu öğrenciye yükleyince  sağlık desteği ile eğitim vermeye çalıştıklarında iç muhasebelerindeki doktoru iş başına getirir ve herşeye karışan pedagogları istemezler.Bu yanıyla fikirlerini sevmedikleri filozofları ve yazarları akıl hastahanesine gönderen devlet adamlarından farkları kalmaz.

Oysa sağlık eğitim için önemlidir ,elbette eğitimli olmak da sağlıklı olmayı getirir.Sağlıklı ve sağlıksız herkes için eğitim önemlidir.Eğitimi unutup bireyi önemsediğini söyleyerek sağlık adına aşırı koruma yapanlar digital ve bilimsel bir terazi kullandığını söylese de kullandıkları terazi digital değil, alanı ve satanı yanıltan şeytan terazidir. 

ikinci kefe

Diğer bir kefe ise eğitimdir ki işte, burası  teraziden çok kurulmuş ölçü köprülerinin en eskisi  sırat köprüsüdür ve köprü burcu henüz duyulmuş değilse de  ölçüm inceliği bakımından sırat köprüsünün de yükselen burcunun terazi olduğu söylenebilir,Monstar köprüsü gibi ya da boğaz köprüsü gibi hiç iletişimi olmayan yerleri birleştirme özelliğinden çok denge ve tartı özelliği olması onu diğer köprülerden ayırır. Gerçi sırat köprüsü de yaşamdaki değerleri ölçme üstüne inşa edildiği söylenen bir yapı olmakla birlikte, burcu hakkında çeşitli söylentiler vardır.Köprüler bir yana ,eğitimbilim ve yaşam görüşü yaşama dikkatle ve özenle bakarak ayrımlaşma yapmayı gerektirir bakmayı getirir.Eğitimsel ve derinliği getiren bakış açısını iyi kullanmak önemlidir. Yazıktır göz doktorları yaşama bakış açısındaki kırılma bozukluklarının düzeltilmesinde bize yardımcı olamazlar.Tüm din felsefelerinin sonuncu bilimsel durak noktası olan eğitim bilimde insanın iyidoğduğu Rousseau dan bu yana kabul edilir.Bu nedenle kültürler arası farkları kaldıran bir bakış açısıdır.Çinli de olsanız arap da olsanız eskimo da olsanız yaşama bakış açısında insan merkez noktadadır ve evrensel kurallarla değerlendirilir.Eğitimsel bakış açısı tüm tarihe bakarak insanın geçiciliği bir yana yarattığı değerleri önemseyerek bireyi ve onun yaşamını pırlanta kılar.

Eğitimde sağlık sorunlarına da tek tek bakılır hekimlerin giderebilecekleri bozukluklar onlara paslanarak eğitimsel olanlar ayıklanır ve yola devam edilir.Ancak yolculuk için her zaman güçlü ve istekli olmak gerekir,bakış açısını iyi ayarlamak ve gözlük gibi protezler kullanılıyorsa araç gereci tedarik etmek gerekir.Herşeyden önemlisi umutlu olmak için mutlu olmayı bilmek gerekir .Tüm imkanlarına karşı mutlu olamayan biri israrla mutsuzluğunu sürdürüyorsa eğitim yanı sıra sağlık sektörünün de olanaklarını kullanmak gerekebilir. 

Gerekçesi ne olursa olsun zengin olup elindeki  olanakları  kullanmayı sevmeyen üretemeyen mutsuz biri yaşamı kendine ve çevresine zehir edebilir, bu onun bileceği iştir ama eğitim bakış açısı yaşamı zenginleştirmeyi içerir.Mutsuzluğun ve endişenin bu içler acıtan hali de onun eğitim kurumları ve hastahane arasında sıkışıp kalmasında elbette önemlidir.Endişe ve mutsuzluk tıbbın mı yoksa felsefe ve pisikolojinin uğraş alanı mıdır ?.Mutsuzluk ve endişenin de burcu terazi midir? 


Yine de mutlu olmak önemlidir.İnsanın cebinde yolculuk parasının olması, olanaklarının iyi olması, gideceği yeri bilmesi ,yolculuğunun iyi geçeceği ve iyi bir tatil yapacağı anlamına gelmez;mutsuzluk vazgeçilmezliğinin çekiciliğini hep sürdürebilir.Diğer bir yanıyla mutlu olmak çok kolaydır ve mutsuzluk özel bir çabayı gerektirir ,ne ki; mutluluğun daha pahalı olduğunu söyleyenler çok daha yüksek değerleri mutsuzluk için harcarlar.Yine de her türlü tatsız olasılıklar için özellikle turizm sektöründe tur operatörleri yolculuktaki görünmeyen endişeleri azaltmak için vardır.Rehberler yol göstermekten ekmek yer.Ama  ormanda yaşamak ormanı bilmek anlamına gelmez.Ormanda yaşayanlar bu nedenle daha dikkatli olmak zorundadır çünkü tehlikeye daha yakındırlar.

Ve ölçüm

İşte kısaca rehabilitasyonun kefelerini tarttık.Biri sağlık, çünkü darası görünen somut bir dara .Diğeri ise eğitim; uygulama ve anlayışı ile ülkemizde yeni.cumhuriyet dönemi ağırlıklı batılı bir kavram,  tıp gibi ani ve kısa sürede değil uzun vadede sonuç  veren bir sosyal bilim, üstelik herkes tarafından yapılabilir görünüyor ve öyle de.Şimdi bu terazi nasıl terazi, digital mi şeytan mı .Digital terazi tek bir kefe ama ölçümünün çok matematiksel olması aldatıcılığını azaltıyor mu.Şeytan terazi ise kullanana çok pay veren bir aygıt.Terazi nasıl olursa olsun önemli olan kullananların iyi niyeti.Sonuçta burcu ne olursa olsun her tür teraziyi kullanan, üstüne ölçeceği materyalleri koyan  insan değil mi?     

Burçlarla ilgilenmek kimi sabahlar iyi gelir, demli bir çay ve sıcak poğaça ile günlük fal okumak zevkli de olabilir .Yine de terazi burcunu seviyorum kendi burcum diye  değil, insanın insana gösterdiği titizliği ölçüye vurarak sunmasından .

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmadı
Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen