Otizm Üzerine On Uzman Görüşü ve On Parağraf

Bu yazı yüksek lisans tezimi hazırladığım dönemde, otizm üzerine kendi çalışmalarını yürüten on farklı uzmanın, kendi alan yazınlarındaki bazı bölümlerden alıntı yapılarak derlenmiştir. Genel bir konu üzerinde odaklanmaktan çok, otizm üzerine bir görüş bildirmesi ve açıklamaların yer alması açısından önemli durumdadır.
- Aydan AYDIN
Yetişkinler tarafından taklit edilen çocuk çevresi üzerinde etki bıraktığı hissini öğrenir. Çevresindeki bireylere iletişim başlatmak için ilk adımı böylelikle atmış olur. Kendisine model olunan çocuk da çevresini taklit etmek için adım atacaktır. Gelişim açısından bakıldığında çocuk taklit ile konuşmayı, yaşadığı toplumdaki yapması gereken davranışları kazanır. Otistik çocuklar taklit becerilerinde de yetersizlik gösterebilir. Bu nedenle otistik çocuklara taklit becerilerini de öğretmek gerekebilir. Taklit becerisi gelişen bir otistik çocuğun diğer becerilerin öğreniminde büyük bir avantajı olacaktır. (Aydın, Aydan, Otizmde İlk Adım, Epsilon Yayıncılık, İstanbul, 2003).
- Banu KODAL
Otistik çocukların normal gelişim gösteren çocuklara göre iletişim becerilerinde gecikme ve dil kullanımında farklılık olabilmektedir. Bu tip çocukların iletişimde sorun yaşamasının nedeni sosyal çevredeki nesne ya da kişilere dikkatini yöneltmede yetersiz olmalarından kaynaklanmaktadır. Otistik çocuklarda alıcı dil becerileri geç olduğu için soyut sözcükleri anlamada güçlük çektikleri ve çoğunlukla otur, kalk gibi kısa yönergelere tepki verebildikleri görülür. Basit komut olarak ifadelendirilen otur, kalk, gel, al, ver gibi uyaranlar, taklit edebilmeye dayalı becerileri içermektedir. Basit komutların kazanımı taklide dayalı başarının pekiştirilmesi ile otistik çocuklar tarafından kazanılabildikleri öğretmenler tarafından bilinen bir gerçektir. Bazı otistik çocuklarda ise sistematik öğrenmeyi gerektiren bu beceriler otistik çocukların temel eğitim becerileri olarak da ifadelendirilmektedir. Otistik bireylerin sosyal etkileşimdeki yetersizlikleri göz kontağı kurma, sözel olmayan iletişimdeki yetersizlikler, dikkat edememe, başkalarına karşı duyarsız olma olarak sıralanabilen durumları otistik bireylerin karakteristik özelliği olarak açıklanabilir. (Kodal, B., “Eskişehir İlinde Otistik Çocuklarla Çalışan Özel Eğitim Öğretmenlerinin Yaşadıkları Sorunlar ve Sorunların Çözümüne İlişkin Görüşleri”, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir, 2006.
- Barış KORKMAZ
Uzun yıllar psikolojik etkenlere bağlı olarak ortaya çıktı sanılmış ve bu nedenle anne baba tutumları eleştirilmiştir. Daha sonra ilk kez B. Rimland, otizmin nörobiyolojik doğasına dikkat çekmiştir.500’de bir kişide otistik davranışlar görülür. Otistik çocukların yaklaşık yarısında konuşma anlamlı bir iletişim aracı olacak şekilde gelişmez. Bazılarında ise mutizm olarak adlandırılan konuşmanın hiç gelişmemesi durumu görülür.Otizme ait erken belirtiler taklit anlamında ve jestlerin gelişiminde görülür. Örneğin normal yenidoğan kendisine dil çıkaran annesine yanıt olarak dil çıkarabileceğini belirten uzmanlar, otistik çocuklarda taklit yeteneğinin belirgin bir şekilde gelişmediğini, buna jestlerin kullanımındaki sorunların eklendiğini ifade etmektedirler. (Korkmaz, B, “Otizm”, “Farklı Gelişen Çocuklar”, Epsilon Yayıncılık, 1. Baskı, 81 – 115, İstanbul, 2003.)
- Çetin ÖZBEY
Otistik çocuklardaki en belirgin özellik dil gelişimindeki yetersizliktir. Belirli bir döneme kadar konuşan otistik çocukların belirli bir dönemden sonra konuşmadıkları görülür. Yaklaşık % 25 – 30’u kadarı ise hiç konuşamaz. Bazı otistik çocuklar konuşmayı yinelenen sözcük olarak adlandırılan ekolali tarzda sergilemektedir. Konuşma becerisindeki kazanamayan otistik çocukların birçoğu, belli bir döneme kadar isteklerini bağırarak ve tepinerek belirtir. Daha sonra bir şey istediklerinde yetişkin birinin elinden tutarak isteklerine yönlendirme yaparak anlatma yoluna gidebilirler. Örneğin kapının açılmasını istediğinde yetişkinin elini kapı koluna götürmeye çalışırlar. Uzun ve kurallı cümle kuramama dili paylaşım amaçlı kullanamama, belli bir konu üzerinde fazla duramama, sohbet amaçlı konuşmayı başlatamama ve sürdürememe, konuşmada tonlama ve duygunun olmayışı otistik çocukların konuşmalarının belirgin özellikleri olarak karşımıza çıkmaktadır. (Özbey, Ç, “Otizm ve Otistik Çocukların Eğitimi, “Yalnızlık Ülkesine Yolculuk”, İnkılap Yayınevi, İstanbul, 2005.)
- Gamze YÜCEL
Zwaigenbaum’a (2001) göre, konuşmada gecikme otistik çocuğu olan ebeveynlerin yaygın ve erken kaygılarından biridir. Çocuklar 12 aylık gelişime ulaştıkları zaman diğer insanların ilgilerini ve dikkatini çekmek ve yönlendirmek için göz hareketleri ve basit vücut hareketlerini etkili kullanabilmektedir. Otistik bozukluğu olan küçük çocuklar bahsedilen iletişim yöntemini kullanmada yetersizdirler. Shuremann ve Webber (2002), otistik çocukların iletişimde genelde yetersiz olduğunu, tekrarlı konuşma, ses tonunda monotonluk, kendiliğinden bahsederken “ben” yerine “sen” dilini kullanma, basit gramer kullanma gibi özelliklerin bulunduğunu ifade etmektedirler. Otistik bireylerde de zaten genel karakteristik özelliği olarak konuşma “papağan konuşma” olarak adlandırılabilecek; başkalarının konuşmasını taklit, TV vb. duyulan sözleri tekrar durumudur. Otistik bireylerin ifade edici dil gelişiminin taklit etmeye dayalı gelişimi olarak gözüken bu karakteristik yapının yine otistik çocuklara ifade edici dil gelişiminin sağlanmasında taklit edebilmenin kullanılabileceği yönünde fikir vermektedir. (Yücel, G., “Bağımsız Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi Hakkında Uzaktan Eğitime Dayalı Aile Eğitim Programlarının Etkiliği”, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir, 2006.)
- Müjgan ALTUNEL
Thimann ve Goldstein’e (2005) göre sosyal iletişim davranışları karşılıklı iletişim davranışları, akranlarla veya yetişkinlerle çeşitli amaçları için etkileşim kurmada sözel ifadelere yer verme, sıra alarak konuşma, sözel olmayan dili kullanma, sosyal ipuçlarını, içeriği ve uygun davranışları anlama ve yorumlama davranışlarını içermektedir. Taklit edebilmenin temelinde yatan bir başkasını gözlemleyebilmeye dayalı olarak Fickel, Schuster ve Collins (1998) tarafından yürütülen bir çalışmada 13 – 15 yaşlarında 4 zihinsel engelli öğrenciye farklı uyaran ve farklı becerilerin öğretiminde eş zamanlı ipucu yöntemiyle öğretimin etkiliği incelenmiştir. Araştırmada eş zamanlı ipucuyla öğretimin kalıcılık ve genelleme üzerindeki etkisi de incelenmiş olup ayrıca öğrencilerin, arkadaşlarına öğretimi yapılan becerileri gözleyerek ne düzeyde edindikleri de incelenmiştir. Arkadaşlarının davranışlarını gözleyen öğrencilerin, ilgili davranışları % 66 ile % 100 arasında gözleyerek öğrendikleri tespit edilmiştir. (Altunel, M, “Otistik Özellik Gösteren Öğrencilere Soru Cevaplama Becerilerin Öğretiminde Küçük Grup Düzenlemesi İle Sunulan Eşzamanlı İpucuyla Öğretimin Etkiliği”, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir, 2007.)
- Nilüfer DARICA
Çevresindekileri taklit etme tüm çocukların konuşmayı öğrenmesindeki önemli faktörlerinden birisidir. Eğer otistik çocuk hiç konuşmuyorsa öncelikle ona taklit becerilerini öğrenmesi gerekmektedir (Darıca, 2002). Çocuğa taklit becerisinin öğretilmesi için taklit edilmesi kolay fiziksel hareketler seçilmelidir. Yapılacak çalışmalarla otistik çocuklar, zaman içerisinde hareketleri taklit emekten ses ve kelimeleri taklit etmeye doğru geçiş olması beklenmektedir. (Darıca, N., Abidoğlu, Ü., Gümüşçü, Ş., “Otizm ve Otistik Çocuklar”, Özgür Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 2000.)
- Nurgül AKMANOĞLU
Otistik çocuklarda, normal dil gelişimini izlerken meydana gelen yetersizlik bu problemin ilk belirtisi olmaktadır. Yaşamın birinci yılında belirgin olarak gözlenen sözel olmayan iletişimde; gülümseme, el sallama, kucağa alma, alınmak istendiğinde kolunu kaldırma gibi temel bazı hareket ve jestlerin kullanılması, konuşmanın başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Normal gelişim gösteren bebekler bu becerileri gerçekleştirirken, otistik bebeklerin; ancak gıdıklandıkları, sallandıkları ya da havaya hoplatıldıkları zaman güldükleri gözlenmiştir
Normal gelişim gösteren bireyler kendilerine sağlanan öğrenme fırsatlarını kullanarak bilişsel ve psiko-motor alanlarla ilgili temel beceri ve kavramları gelişimlerinin doğal bir sonucu olarak kazanabilmektedirler
Her bireyin içinde bulunduğu topluma uyum sağlamak ve yaşadığı toplumun bir parçası olabilmek için eğitime gereksinimi vardır. Normal çocuklar gibi gelişimsel yetersizliği olan bireylerinde topluma katılma ve kabulleri, günlük yaşamda yer alan pek çok beceriyi yerine getirebilmelerine bağlıdır. Bu becerileri yerine getirebilmeleri bireylerin ileriki yaşlarda yaşamını bağımsız sürdürebilme ve meslek edinebilme açısından çok önemlidir. (Akmanoğlu, N, “Otistik Bireylere Adı Söylenen Rakamın Gösterilmesi Becerisinin Öğretiminde Eşzamanlı İpucuyla Öğretimin Etkililiği”, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir, 2002)
- Onur KURT
Genellikle zihinsel özür ve otizm spektrum bozukluğu, gelişimsel yetersizlik kapsamında yer alan en belirgin özel gereksinim grupları olarak ifade edilmektedir (Kurt, 2006, s, 1). Normal bireylerin kendiliğinden edindikleri birçok beceriyi gelişimsel yetersizliği olan çocukların eğitimlerinde farklı düzenlemelere gidilmesi gerektiği ve sistematik öğretim almaya gereksinim duydukları bilinmektedir. Bundan dolayı da gelişimsel yetersizliği olan çocuklara sistematik öğretim uygulamaları yapılmaktadır. Özellikle serbest zaman becerilerini çoğunlukla doğal yaşamın akışında gözlem yaparak ya da akranlarını taklit ederek kendi başlarına öğrendikleri görülürken; gelişimsel yetersizlik gösteren çocuklarda bu sürecin her zaman gerçekleşmediği; dolayısıyla gelişimsel yetersizlik gösteren çocukların bu becerileri kendi başlarına öğrenemedikleri bilinmektedir. Bu nedenle özel gereksinimli bireylerin bu becerileri öğrenebilmeleri için sistematik öğretime gereksinim duydukları görülmektedir. (Kurt, O, “Otistik Özellikler Gösteren Çocuklara Zincirleme Serbest Zaman Becerilerin Öğretiminde Sabit Bekleme Süreli Öğretimin Ve Eşzamanlı İpucuyla Öğretimin Gömülü Öğretimle Sunulmasının Etkililik ve Verimliliklerinin Karşılaştırılması”, Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir, 2006.)
- Tolga CANAY
Otistik çocuklar bilişsel ve psiko-motor beceri alanlarıyla ilgili aktiviteleri doğrudan beceri eğitimi olmadan edinememektedirler. Bu alanda becerilerin geliştirilmesi için eğitim oldukça sistemli ve kurallara uygun olmalıdır. Temel iletişim problemleri yaşayan otistik çocukların temel komutları kullanma veya edinme becerisi için de gerekli olan sistematik öğretim ile komutları yerine getirebilme ve taklit edebilme gelişecektir
Canay (2003) tarafından yapılan “otistik çocuklara söylenen komutun yerine getirilmesi becerisinin öğretiminde ipucunun giderek azaltılmasıyla öğretimin etkililiği” çalışmada, otistik üç çocuğa (al, ver, koy, göster, otur, gel, tak, çıkart, aç) komutları ipucunun giderek azaltılmasıyla öğretimin etkililiği araştırılmış ve çalışmada taklit etme deneklerde aranan önkoşul beceriler arasında belirlenmiştir. Bu çalışmada motor becerileri taklit etmenin önkoşul beceriler arasında sayılması ile taklit etmenin öğrenmeye hazırlık becerileri arasında gösterilmesi ve taklit etmenin diğer bazı becerilerin öğreniminde önkoşul beceri olabileceğini göstermesi ve ifade edici dil gelişimi açısından da gösterilebileceğine yönelik araştırmalara ipucu vermesi açısından önemlidir. (Canay, T, “Otistik Çocuklara Söylenen Komutun Yerine Getirilmesi Becerisinin Öğretiminde İpucunun Giderek Azaltılmasıyla Öğretimin Etkililiği”, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir, 2003.)
http://www.abdullahdemir.biz/index.php/makaleler/176-otzm-uezerne-on-uzman-goerueue-ve-on-paragraf
[ Üyelere Özel ] 30-03-2011 13:55:59
emeği geçen herkese teşekkürler