Otizm, Empati ve Biz
Otuz yedi yıl önce, Apollo 11'in ilk kez Ay'a varmasından birkaç ay sonra ve Şili'de Salvador Allende'nin başkan seçilmesinden birkaç ay evvel, Kruşçev ve Mao'nun nükleer bir savaşın eşiğine geldiği, Nixon'un Kuzey Vietnam'a binlerce ton bomba yağdırdığı sırada, dünya radyolarında 'Sympathy' şarkısı çalınıyordu*:
Dünyanın bir yarısı öbür yarısından nefret ediyor Bir yarısı yiyeceğin hepsine sahip ve kalan yarısı boynu bükük sessizce açlık çekiyor, yok çünkü herkes için yeterli sevgi...
Ve tüm aradığımız dostum sempati, Rare Bird adlı İngiliz rock grubunun şarkısı o yıllarda, halkların hep bir ağızdan 'tüm istediğimiz sevgidir' haykırışı olarak ruhları sarmıştı. Bu sevgi isteği, bu sempati yoksulluğu, belki artarak bugün de sürüyor. Peki neden? Bu sorunun yanıtı empati kavramında gizlidir.(1)
Empati, bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygu ve düşüncelerini anlamasıdır. Başkasını kendi içinde yaşantılamaktır. Bu yolla başkası yalnızca bir nesne olmaktan çıkar, onu içine alır, onunla özdeşleşir.
Bebekler üzerinde yapılan araştırmalara göre, doğuştan yüksek empati yeteneğiyle doğarız ama aynı zamanda da uygun şartlarda hızla kaybedilen bir yetenektir.
Otistikler empati kuramaz. Otistik çocuklar diğer insanların bakış açılarından bakmakta zorlandıkları için duyguları anlamakta zorluk çekerler. Bu yüzden birisi üzüldüğü zaman tam olarak ne olduğunu ve nasıl davranmaları gerektiğini bilemezler.
Peki otistikler neden empati kuramaz?...
1990 lı yıllarda Giacoomo Rizzolatti ve arkadaşları beyindeki 'ayna sinir hücrelerini' keşfettiler. İnsanlarda bu hücreler (düşünceleri sese çeviren beyin bölgesi) Broca alanında bulunur. Bu sinir hücreleri, gözlemcinin beyninde başka birinin yaptığı hareketleri doğrudan yansıtır. Özel hareketler için kalıpları kodlarlar. Başka birinin duygularını gözlenlemek, bilişsel ve duygusal girdi sağlar. Aynı nöronlar, gözleyen ve gözlenen kişide aynı sinir hücrelerinin devreye girmesini sağlayarak, karşısındakinin ne hissettiği hakkında doğrudan bilgi sağlar. Yani ayna sinir hücreleri empatiyi sağlar. Bu sistemin yokluğu empati eksikliği yada otizm gibi durumlardadır.
Otizmli çocuklarda ayna sinir hücrelerinde bozulma olduğu öne sürülmektedir. Mesela EEG deki mü dalgaları kişi istemli kas hareketi yaparken kayboluyor, işin ilginci bu kişi bu tarz bir hareketi yapan birini gözlemliyorsada mü dalgaları yine kayboluyor. Ama otizmde başkalarını gözlemleme aşamasında mü dalgaları kaybolmuyor. Bu yüzden otizmdeki empati eksikliğinin nedeninin bu ayna sinir hücrelerindeki yetersizlikten olduğu öne sürülür.
Bütün bunlar anlaşılabilir evet ama ya biz......
'Normal' insanlarda ki empati yoksunluğuna geri dönersek öncelikle bunu kavrama zorluğu çekmeyle karıştırmamamız gerek.Mesela 'hepimiz ermeniyiz' sloganındaki tartışmalar gibi. Burada söylenmek istenen sen benim ailem, arkadaşım, dindaşım değilsin ama hepimiz birbirimiziz ve senin derdine üzülebiliyorum. Otizmdeki temel zorluklardan biri metafor (eğretileme) ve metonim (düzdeğiştirmece) gibi söz oyunlarını anlayamamadır. Mesela, 'yumruğunu sık' dediğinizde çocuk bir elini yumruk yapıp öbür eliyle sıkıyor. Ama 'hepimiz ermeniyiz' sloganında da bazı politikacılarımız aynını yapıp bunu düz anlamına alabiliyor. Bu empati yoksunluğundan çok kavrama zorluğu çekenlerle empati kurmaktandır ve bu vesileyle politik mesaj iletme fırsatı yaratmaktır.
Toplum olarak biz, empati kuramıyoruz. İnsanları yorumlarken kendimizden yola çıkıyor ve bize benzeyenleri anlayıp, benzemeyenlere tavır koyuyor, kabalaşıyor, saldırganlaşıyoruz.Yarattığımız ortalama dünyanın kendimize göre çizdiğimiz güvenli sınırları içinde yaşarken, herkesin de bu sınırlar içinde kalmasını istiyor, bekliyor hatta zorluyoruz.
Otistiklerin tüm davranış, dokunuş ve sözlerinde samimi olmalarına karşın bizler samimi olamıyoruz dahası gerçek duygularımıza yabancıyız.
Mesela bir makaleye yorum yazan bir arkadaşımız 'Bari bu reklam için para alsaydınız. Bu güzel reklam sözleri bedava sarfedilmemeli' derken aynı arkadaşımız belkide sadece birkaç gün önce 'Hiç birşeye inancın yoksa demokrasiye inan ve farklı düşüncelerle yaşamaya tahammül etmeyi öğren' diye yazabiliyor. Yani bizim düşüncelerimize uygun olanlar için herkesten tahammül isteyebiliyoruz ama bize uygun gelmediği an ilk tahammülsüz biz olabiliyoruz.
Belkide el kitaplarında tanımlanan otistikler bizleriz, biz 'normal' insanlar.
- Onlar kendi dünyalarında yaşarlar.
- Fiziksel, duygusal, zihinsel düzlemlerde iletişimleri sınırlıdır.
- Hayal dünyaları kısıtlıdır.
- Espriden anlamazlar.
- Katı kurallar içinde, esnemeyen ve değişmeyen sınırlı bir yaşam sürmekten mutlu olurlar.
- Empati kuramazlar
(1)Rizzolatti, G., Fadiga, L., Gallese, V. and Fogassi, L. 1996. Premotor cortex and the recognition of motor actions. Cog. Brain Res., 3: 131-141. Atlas Kasım 2007, Sayı 177
*http://www.youtube.com/watch?v=zp8uS3eHVfs&mode=related&search
[ Üyelere Özel ] 28-04-2008 18:20:29
Öncelikle düzeyli yorumunuz için teşekkürler Adnan Bey. Ama sanırım 'hepimiz Ermeniyiz' sloganını örnek olarak vermem yanlış anlaşılmalara neden oldu.Sadece çarpıcı bir örnek olduğu için bu sloganı kullandım çünkü ardından insanlar 'hepimiz Ogün'üz' bile diyebilmişlerdi. Başka bir dinle uzaktan yakından ilgim yok, hal böyle oluncada başka bir dinin savunuculuğunu yapmam olanaksız. Nüfus cüzdanımda ise hala İslam yazıyor. Benim (kendimce) mücadelem şu; nasıl ki cennet öbür dünyada, bıraksınlar cehennemde orada yaşansın. Beni burada biçimlendirir, senin (sen kelimesini genel anlamda kullanıyorum)gibi giyinmeye zorlar, kapatır, sınırlandırırsan ve bunları yapmadığımda beni cezalandırırsan o zaman cehennemin ne anlamı var? Ben günahkarsam cehenneme, değilsem cennete giderim bu kabul ama başka insanların buna müdahale hakkının olması benim için en büyük soru işareti. İmtihan mantıklı değilse neden o zaman bazı insanlar acı çekmek için geliyorlar hayata, ebeyenleri kastetmiyorum o minnacık yüreklerin çektiklerinden ve ayrıca çektirilenlerden söz ediyorum.
Adnan Bey, inanın ki bende o binlerce soruyu sorarak ve okuyarak bu günlere geldim, Kur'anı Kerimi dört kez okuyan ben kimsenin tarlası olmayı kabul edemedim maalesef.
Saygılarımla....
[ Üyelere Özel ] 26-04-2008 20:40:57
Yazınızı çok beğendim,bende irade engelliler diye bir makale yazmıştım.Engelli denilen kişiler ,olmayan veya az işlevi olan organlarından dolayı engelli oluyorlar ve tanımlanıyorlar da biz neden tam olarak sahip olduğumuz irademizi kullanırken kendi zevki sefamız için kullanıp hem kendimize hemde başkalarına zarar verdiğimiz zaman engelli olmayalım ki aslında bizlerde irade engelli olabiliyoruz diye düşünüyorum.... Alev hanım yorumlarınızı özellikle (islam karşıtlığı hakkınızı kullanmak gibi)takip ediyorum ama islam inancına göre bu hakkınızı da(iradenizi istediğiniz gibi kullanma) Allah vermiştir.Bunu saygıyla karşılıyorum.Bende bir zamanlar sizin gibi düşünüyordum lütfen biraz daha emek vererek araştıralım, islama inanan insanların o kadar da akıldan yoksun olmadığını göreceksiniz...
Bende şöyle soruyorum :hadi müslümanlara engelli çocuk vererek imtihan ediyorda Allah yaa müslüman olmayana niye engelli çocuk veriyor.. Bu imtihan etme mantığı çok mantıklı gözükmüyor... Sizin sordunuz soruları 1000 le çarpın o kadar soru sorarak inandım...
Bir dinin karşıtlığını yaparak değil başka bir dinin savunuculuğunu yaparsanız her dinde güzellikler var bizlerde o dinin güzelliklerinden istifade etmiş oluruz..
sizin gibi aklını güzel kullanan birisine de bu daha çok yakışır..
selam ve saygı ile
kusurumu bağışlayın....
[ Üyelere Özel ] 21-04-2008 13:33:15
Hiçkimse karşısındakini anlamaya çalışmıyor.
İlk hedefimiz, hangi noktadan yakalarda saldırırız, karalarız maalesef.