02-02-2010 |

N2. Evcilik Oyunu

        Hayat bir evcilik oyunu ile başlamaz mı? Her çocuk evcilik oyununu bilir ve oynar.Bir anne, bir baba, evin küçük hayvanları, kardeşler, dayılar, halalar vb. ya da özlem çekilen yokluğun, bu şekilde giderilmesi. Aslında hepsi bu oyunda saklıdır. Küçük bir çocuğun içindeki sıkıntıları, istekleri, yaptıkları- yapamadıkları, annenin çocuğuna nasıl davrandığı, eve gelen bir yabancının tepkisi, misafir karşılama, seyahatte yapılan davranışlar, aileden birinin nasıl araba kullandığına hatta bir babanın tamirci çağırmamakta direnip musluğu tamir edemeyip, zorunlu tamirci çağırdığına kadar öğrenmek mümkün. Nasıl olurda? Demeyin.

“Çocuklar evin aynasıdır” derler, hiç duymadınız mı? Ne kadar tembih ederseniz edin, çocuk Ailenin takipçisi ve taklitçisidir.

 O zaman çocuklar oyun oynamasın, herkes bizi öğrenmesin mi diyorsunuz?

        Oyun oynarken çocuk hayatın gerçeklerinden, anne-baba baskısından, kendine göre olan bir takım sorunlardan uzaklaşır ve orada farklı bir dünyaya geçer. İstediği kişi olur, istediği eşyaları kullanır ve en önemlisi oyuna kendisi yön verir. Yaşam enerjisi de yüklenir diyebiliriz. Neden çocuklar oyuna doymaz? Neden oyunlar hareketlidir? Neden, siz “haydi eve gideceğiz” dediğiniz halde arkadaşıyla oyunu bitiremez? Çünkü kendilerine özgü tek bir şeyleri vardır. Oyun.  Müdahale edip, oyunlarını yönlendirmeyelim. Makine yapımı kendimizden bir ufak model kukla isteyemeyeceğimizi düşünürsek, istesek bile emin olun onunla da anlaşamazdık. Kendimizin sevmediğimiz, zıtlaştığımız özelliklerimiz yok mu? Belli sınırlar olsun ancak özgür bırakın çocukları, kukla olmasınlar.

Sadece evcilik de değil, her oyunu oynamalı satrançta oynamalı, bloklarla da yap-bozlarla da, hayvan figürleriyle de, direksiyonla da vb. her oyun çocuğun farklı bir duyusuna hitap eder ve geliştirir. Tek bir oyunda kalmamalı. Tek duyunun geliştiğini varsayalım. Sadece duyduğumuz, sadece gördüğümüz vb. Engelli öğrencimle çalışırken -ne kadar çok duyuya hitap edersek o kadar başarılı oluruz- düşüncesinden yola çıkarak farklı duyulara yer verdik. Gördük ki başarımız bir o kadar arttı. Neden alış-veriş merkezlerinde gördüğümüz, belki işittiğimiz ya da kokusunu duyduğumuz bir nesneyi elimize alırız?

Oyunları da buna benzetebiliriz. Hareket yeteneğimizi geliştirirken bilişsel açıdan da geliştirsin ya da duygusal gelişimi desteklesin vb.

 Herkes bizi öğrenmesin, sorusunun yanıtına gelirsek;

            Çocuğunuza samimi olursanız, nerede nasıl davranması gerektiğini öğretirseniz, tutarlı davranırsanız endişeniz ortadan kalkacaktır. Bunlarda ancak model olmayla gerçekleşir.

Sen çocuğuna sofrada konuşulmaz, salonda yemek yenmez diyorsan, sonra da kendin bunları yapıyorsan senin söylediğin sözler, benimsetmek istediğin kurallar nereye gitti.

            Eğitimden örnek verelim; okula gitmek gereklidir kavramını çocuğuna öğretmeye çalışırken, altın günleri için ( gerçi pahalanmış, şu sıralar yapılıyor mu bilmiyorum)

—Haydi, bugün gitmeyi ver bir şey olmaz.

—Anne babama ne diyeceğiz?

—Hasta olmuş, ondan gitmedi deriz.

Dersen, çocuk burada seni model alacak.

Ne yaptığını görebiliyor musun?

Yalanı öğretiyoruz. Çocuk başlayacak, her sınav gününde, canı okula gitmek istemediğinde anne karnım ağrıyor, başım ağrıyor vb. Bahaneler. Yapmıyorlar mı? Yapıyorlar.

Ağrıda oluşabilir ve bu ağrılar histerik de olabilir.

Sonra sil baştan, dediğimiz gibi çocuklar makine değil ki sıfırlayalım bilgileri yeniden yükleyelim. Mümkün değil.

Neden “7 çok geç” sloganıyla yola çıkılıyor. Çünkü: çocuk 7 yaşına kadar doğru- yanlış her şeyi alıyor. 7’den sonra yanlışı düzeltmeye uğraşıyoruz.

Yanlışları düzeltmek mi, öğrenirken doğruyu öğrenmek mi daha kolaydır?

 Saygılarımla

 N:Ö.

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmadı
Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Okul Öncesi Öğretmeni