12-12-2006 |

Küçük Kelimeciklerle Büyük Paylaşımlar

Ergenlik, gençlerde kanın deli aktığı, alınganlıkların, yanlış anlama ve anlaşılmaların arttığı bir dönem.  Bu dönemde ergenleri açık iletişime davet için kullandığınız kelimecikler hayati öneme sahiptir. Küçük kelimecikler büyük paylaşımlara kapı da aralayabilir, büyük çatışmaların başlangıcı da olabilir. Özellikle ergenlerle olumlu iletişimde anahtar role sahip yaklaşımları bilmek ailelerin ergenlerle iletişimini kolaylaştırıcı bir etkendir.

GENÇLERLE İLETİŞİMDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN PÜF NOKTALAR !

* Gençler en çok anlaşılmadıklarından yakınırlar. “Beni kimse anlamıyor…” gibi cümleler pelesenk olmuştur ağızlarında. Ergenle iletişimde hayati öneme sahip olan konu ise  onları  “dinlemektir”. Çünkü anlamak için dinlemek şarttır. Lakin dinlemek söylenen kelimeleri duymaktan daha öte bir şeyi ifade eder.  Bunun için çocuğunuzun söylediklerine dikkat kesilmek, onunla göz teması kurmak  özetle  beden dilimizle de önyargısız ve önşartsız onu dinlemek,  ona cesaretlendirici yorumlarda bulunmak, sürenin çoğunda gencin konuşmasını sağlamak gençlerle sağlıklı bir iletişim için ilk adımdır. Çoğunlukla gençler kafasından geçenleri azar azar ve dolambaçlı yollarla ifade ederler. Bunun için bol sabır gereklidir.

* Açık uçlu sorular sormak çocuğunuzla  iletişiminizi kolaylaştıracak ve paylaşımlara kapı aralayacaktır. Örnek olarak; “çarşıya gittin mi, yazılı oldun mu…, şeklindeki kapalı uçlu  sorular yerine çarşıda neler yaptın…, günün nasıl geçti…, okulda neler yaptın…, şeklindeki açık uçlu sorular iletişim hattınızı genişletir. Ayrıca “niçin” le başlayan soru kalıplarında  ise ergen suçlandığını ve mercek altına alındığını düşünebilir. Mümkün mertebe “ne, nasıl” şeklindeki soru kalıpları tercih edilebilir. Örnek olarak; “bunu niçin yaptın?” yerine “bu nasıl oldu, bana yapman gereken bir açıklaman olduğunu sanıyorum” veya “bunu yapmana sebep olan şeyler nelerdi” ifadeleri bize iletişimde kolaylıklar sağlayacak ipuçlarıdır.

* Cümlelerinize “sen” diye başlamaktansa “ben” diye başlamanız  söz konusu olan durum karşısında yaşadığınız zorluğu ve hissettiğiniz duyguyu muhatabınıza fark ettirmiş olursunuz. Örneğin; “sen çok değiştin, sen çok edepsizleştin… yerine  “ben, tartışmamız sırasında  odadan çıkarken kullanmış olduğun cümlelere çok üzüldüm.” gibi süreçte yaşadığınız duyguları ifade ettikten sonra “bunu tekrarlamamanı tercih ederim” şeklinde beklentilerinizi ortaya koymanız hem duyulan öfkeyi azaltır, hem de kişiye  sorumluluklarını hatırlatır.

* Genellemelerden kaçının. Genelleme yaptığınızda ergen anlaşılmadığını ve suçlandığını düşünür. Örnek olarak; “sen niye derslerine hiç çalışmıyorsun, niçin hep böylesin,  bana hiç yardım etmiyorsun” şeklindeki ifadeler  çocuğunuzun tümden gayretlerini yok sayma demektir. Bunun yerine “bugün okula hazırlığını yapmadın sanıyorum…, bana yardım etmeyi unuttun galiba…” cümleleri daha doğru olacaktır. Ergenle güç savaşına girmeden yaşadığı duyguları fark ettiğimizi belirten  olumlu geribildirimler vermek çocuğunuza bir defa daha  düşünmesi için bir fırsat verir. Örnek olarak; okulda günü pek iyi geçmeyen gence …- aman boş ver geçer, üzülme gibi geribildirimlerde ergenler anlaşılmadığını düşünür. Bunu yerine anladığım kadarıyla bugün okulun istediğin gibi gitmemiş. Üzülmüş görünüyorsun…şeklindeki geribildirimler ergenin yaşadığı zor süreci fark ettiğimizi gösteren geribildirimlerdir.

* Ergenlik döneminde çevrenin algısı ve beğenisi genç için çok önemlidir. Boy, kilo, sivilce, ten rengi, saç dökülmesi gibi konu başlıklarıyla gençler fazlasıyla ilgilenirler. Özellikle dış görünüşleriyle ilgili olumsuz ve alaycı geribildirimler gençleri çok derinden yaralar. Örnek olarak;  beceriksiz, sümsük herif, tembel, yada sevginizin ifadesi olarak düşündüğünüz  ve sıkça kullandığınız tabirler; sözgelimi “karabiberim, küçüğüm” gibi ifadeler size sevimli gelebilir. Ancak esmer olmayı gençler zül kabul edebilmekte ve bunu içlerinde bir problem haline getirebilmektedirler.

* Çocuğunuzun ilgilerinden haberdar olmanız   iletişimde ortak paydalarınızı  arttırabilir. Sözgelimi çocuğunuzun futbol merakı varsa tuttuğu takıma ilişkin bilgilenmeniz iletişim hattınızı genişletecek çocuğunuzla duygusal beraberliğe zemin hazırlayacaktır.

Unutmayın;gelişen ve değişen dünyada ihtiyaçlarda farklılaşmaktadır. Çocuklarımızın değişen bu ihtiyaçlarına cevap verebilecek anlayış; Anne babalığın emek isteyen nadide bir sanat olduğu bilinciyle, çocuğunun   gelişim  dönemi özelliklerini bilen  bilinçli ebeveynlerle mümkün olacaktır. özelliklerini basın yayın, kitaplardan öğrenmek veya eğitim almak işinizi kolaylaştıracaktır. 

Kaynakça:  Mahmut AÇIL  "Eğitimcinin Beden Dili".2004 Armoni Yayınları 

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmadı
Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen