klavuzluğun doğası
Bu sene yaz geç geldi,neredeyse baharı yaşayamayan İstanbulda Mayısın ilk haftasına kadar kombiyi yakarak birdenbire 35 dereceye dayandık.İnsanın canı yazmak istemiyor.
Bir yandan otizm ve zehirler konusu var yazılacak.Araştırmacı gazetecilerden sonra "araştırmacı eğitimci"ler de çıktı Allaha şükür .Onlara da yazmak lazım.İyi de hangi zehir?.Şu otizmli çocuk ailelerinde bulunan değiştirme isteği ,şimdi zehire mi geldi dayandı.Geçenlerde Burdur'a gittim bir iş için. Burdur Gölü'nün arsenikli toprağından arsenik fışkırıyor maaşallah onu mu yazsam .Yok canım Burdur da kimsenin aslında zehirle ilgilendiği yok ,arseniğin yararlarından bile sözettiler, zihin engellerinin coğrafi dağılımında önemli bir yoğunluk gözlenebiliyor oysa.Üstelik durumlarını Unicefe bildirseler önemli bir yardım dahi alabirler gibi.
Diğer yandan eğitimi zehir detoksifikasyonuna çevirmek eğitimden yan çizmek ayrı bir veli patolojisi. Zaten emeksiz sonuç almak modifiye etmek içgüdüsü yazılmaz ki,kırılan çok olur.Velinin düşünceleri önemlidir ama, bir başka rehabilitasyon merkezinin araştırma formunda görmüştüm veli ,velinimettir durumu artık eğitimcinin önemini tamamen dışlamış.Eğitim ne oranda veliye teslim edilebilir.?
Ne yazalım,zaten ben artık pedagoji mezunu değilim,Rehber ve psikolojik danışma mezunuyum(!).Ama amatör denizci bir rehberim yıllardır.Hayat da bir yolculuktur zaten, diyerek "klavuzluğun doğası dosyası paylaşılmalı" demek yanlış değil.
Gerçi ,Wittgenstein'ın çağın pedagoji klasiği dediği Robert Pirsig'in Zen budizm ve motorsiklet bakım sanatı özetini yazdığımda çok eleştiri alınmıştı."Ne alaka" diyen meslekdaşlar oldu ,olsun ,onların anoloji yapamamaları onların sorunu .Kömür ile kağıt bağlantısı sormaktan ve yanlış yanıt almaktan yılması gereken bizler değiliz.Neyse lafı uzatmadan Klavuz kaptan Oğuz Cebeci nin ilginç yazısına gelelim
Aklın yolu bir olduğu gibi rehberliğin de yolu birmiş demek ki .Bağlantı kuramayan da genel kültür sahibi olur.Zaten konularımızın mobbingten tutun yanık tedavisine kadar yolu var.Bu sıcakta klavuz kaptanımızın boğaz serinliğini çağrıştıran sözlerini dinleyelim; bakın ne diyor Oğuz kaptan;
KILAVUZLUĞUN DOĞASI
Kılavuz kaptanlık, teori ve pratiğin ideal bileşimini hedefleyen uygulamalı bir sanat dalıdır. Kılavuz kaptanlar kişiyi hem fiziksel hem psikolojik olarak etkileyen ağır stres yükü altında üzerinde bulundukları geminin kaptanına, bağlı oldukları kılavuzluk kuruluşuna, meslek onurlarını gözeterek, yaşadığımız yüz yılın çevre bilinci ile , topluma ve kamuya karşı olan sorumluluklarını kusursuz bir şekilde yerine getirmeye çalışan sanatkarlardır.
Kılavuz kaptanların bedence çok sağlam ve dayanıklı, uyarıcıları algılayıp hemen tepki verebilen soğukkanlı, dikkatli, sabırlı, sorumluluk sahibi, dürüst, güvenilir, kurallara uyan kişiler olmaları beklenir.
Kılavuz kaptanlar vardiyalı düzenleri içinde birbirleriyle yakın ilişkiler içerisinde olan özel bir meslek grubunun mensubudurlar. Bu bünyede anti-sosyal, sorun çıkaran, işbirliği duygusu zayıf kişilerin uyumlu olarak çalışabilmesi imkansızdır.
Bir kılavuz kaptanın iyi iletişim kurabilme ve empati yeteneğine sahip olması olmazsa olmaz bir koşuldur diyebiliriz. İnsanlarla rahat ve sağlıklı ilişki kurmakta güçlük çeken bir kişinin bu mesleği seçmesi, hem onu zorlayarak işindeki başarısını tehdit eder, hem de hizmet etmesi beklenen kılavuzluk sistemi bundan zarar görür.
Kılavuz kaptanın gemiye çıktığı anda bıraktığı ilk izlenim çok önemlidir. Kılavuz kaptan, gemi kaptanının üzüntüsünü, neşe ve gururunu ilk paylaşan kişidir. Genel olarak bakıldığında kılavuz kaptan, gemi kaptanının problem ve üzüntülerinden geminin güvenliğini ilgilendirmediği sürece etkilenmemelidir. Öte yandan, neşeli bir kılavuz kaptan güveni besler ancak, kılavuz kaptan kimliği ile gemi kaptanının ne gerisinde kalmaya ne de ilerisine geçmemeye özen göstermeli ve bunu bir elmas sarrafı titizliği ve nezaketi içerisinde yapmaya çalışmalıdır. Kılavuz kaptan, daha önce kaptanlığı sırasında denizde edindiği tecrübeleri yardımıyla kaptanı en iyi anlayabilecek kişidir ve bu nedenle kılavuz kaptan ile kaptan arasında oluşan özel bir güven duygusu vardır.
Bir kılavuz kaptanın aşırı düzeyde yaratıcı ve hayal gücü yüksek olması belki olumlu özellikler olarak görülmeyebilir; ancak bu özelliklere az da olsa sahip olmayan bir kılavuz kaptan problem olmaya daha çok yatkındır. Önemli olan geminin kılavuzlama programını tartışırken ne çok kibirli nede çok heyecanlı olmaktır.
Bir kılavuz kaptanın aynı zamanda kendini geliştiren iç başarıya önem veren bir yapıda olması beklenir. Kalıplaşmış insanlar dış başarıya önem verirler. Dış başarı başkaları tarafından gözlenebilen, ölçülebilen nesnel davranışları içerir. Parasal yönden zengin olma, şöhrete kavuşma, hemen akla gelen örneklerdir. Çoğu insan istediği para, mal, şöhret gibi dış başarıyı kazanmak için iç dünyasının gelişimini ihmal eder. İç dünyasının gelişimini ihmal pahasına dış başarıya ulaşan kişi, çoğu kere, gittikçe artarak iç uyum, kişisel ahenk aramaya başlar. Ne var ki iç dünyasının gelişimini ihmal pahasına dış başarıyı sağlayanların iç başarıya ulaşmaları kolay olmamaktadır.Bu durumda, özellikle bir kılavuz kaptanın kişisel ahengi bakımından kuşkusuz ki çok önemlidir.
Bir benzetme yapmak gerekirse iyi bir kılavuz kendinden ne bekleyebileceğini bilen bir jokeye, güçlü ve açıları iyi değerlendiren bir bilardo oyuncusuna, buzlu yolda nasıl gitmesi gerektiğini bilen bir ağır vasıta sürücüsüne benzer.
Bir kılavuz kaptanın üstün bir çevre bilincine sahip olması gerekir. Çevre kavramı, doğal ve kültürel çevreyi aynı zamanda içinde barındırmaktadır. Yaşadığı çevreyi oluşturan insan, aynı zamanda onu bilinçsizce ya da istemeyerek yok etmektedir. Çevre bilincine sahip olmak, temel insan haklarının eşitlik ve adalet ilkelerini içine alan çağdaş insan davranışlarının çerçevesini oluşturmaktadır. Günümüzde insan ve çevre sağlığına verilen önemin bir göstergesi olarak da kılavuz kaptana ekonomik kalkınmayı da dikkate alarak toplumun çıkarlarını gözetmek adına çok büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir.
Uzun bir seferden gelen yabancı bir gemiye ilk çıkan kişi olan kılavuz kaptanın aynı zamanda ülkesinin tanıtımındaki rolü hiç kuşku yoktur ki çok önemlidir. Bu rolün olumlu ya da olumsuz gerçekleşmesini kılavuz kaptanın nitelikleri belirler. Bir kılavuz kaptanın ülkesinin aydınlık ve temiz yüzünü temsil etmesi beklenir.
[ Üyelere Özel ] 05-06-2006 12:19:53
Öncelikle bu hoş ve sıkıcı olmayan esere çok teşekkür ediyorum. Ben eser dedim çünkü bir eğitimci olarak şunu söylemeliyim ki, burada bir çok detay yakaladım. Ve eminimki okuyanlar da bu özel detayları kaçırmamışlardır. Sayın Nejla Aslankurt'a teşekkür ediyorum.
Sayın Nejla Aslankurt, yazınıza koymuş olduğunuz ek beni biraz düşündürdü. Ama şu şekilde bir son versek, rehabilitasyon merkezlerinde tabiki sınıf öğretmenlerine ihtiyaç vardır. Özel eğitim öğretmenleri kadar olmasa da. Çünkü özel eğitim öğretmeni burada zaten ana malzeme. Bu bir gerçek. Ama bu öğretmenlerin yanında sınıf öğretmeni arkadaşlarımızın da, gerekli eğitimle (sertifika)donatıldıktan sonra, rehabilitasyon merkezlerinde de görev alabilmeleri sağlanabilir. Öyle değil mi?
Ben, zihinsel engellilerin eğitiminde görev alabilmek için bir sertifika programını tamamladım. Sertifika programındaki uygulama sırasında burada bulunan bir çok çocuğun sınıf öğretmenine ihtiyacını gördüm. Bu alanda çalışan öğretmenlerle bizleri (bu arada ben sınıf öğretmeniyim ve meb'te çalışıyorum) karşılaştırdığımda arada uçurum yok. Yani bu çocuklar öğretmensiz kalıp da eğitimden uzak kalacaklarına bir sınıf öğretmeninden eğitim alabilmeleri daha iyi olur.
Şunu da ekleyeyim: eğer yaptığımız işi sevmiyorsak tereyağından kılı çekmek bile bizi yorar; yaptığımız işi seviyorsak ya da sevdiğimiz işi yapmak istiyorsak, önümüzdeki dağlar bize yol olur. Saygılarımla.
[ Üyelere Özel ] 01-06-2006 22:05:05
Ben de demiştim şu kargaları rahat bırakın diye ama........