24-01-2008 |

Kanayan Yara Sokak Çocukları

Ülkemizde meydana gelen toplumsal değişme, kentleşme, sanayileşme, iç göç hızının artması, gecekondulaşma ve aile kurumunun parçalanmasına paralel olarak sosyal sorunlarda önemli bir artış gözlemlenmektedir.  Bu sorunların en önemlilerinden biri “sokak çocukları” olgusudur.   “Sokak Çocukları” terimi bütünüyle sokağı mesken edinen, geceleri ya da en azından bütün geceleri evine dönmeyen, aile korumasından ve desteğinden bütünüyle ya da büyük ölçüde yoksun olan çocuklar için kullanılmaktadır.  Bu tanımla birlikte “Sokak Çocukları” kapsamında yer alan “Sokakta Çalışan Çocuklar” ya da bir bölümünde sokakta çalışan, geçenin erken ya da geç bir saatinde evine dönen çocuklar için kullanılmaktadır.    1826 tarihinde Yeniçeriliğin ilgasından sonra, yeni kurulan Asâ kir-i Mensura-i Muhammed iye’ye yazılmak için gelen gençler arasında 15 yaşından küçük çocuklar da vardı. Kanunen, askere yazılmaları mümkün olmayan bu gençlerin, tekrar memleketlerine gönderilmeleri de değişik sebeplerden dolayı mümkün olmadığı için, Şehzade başı Camii yanında bulunan, Eski Cami Oğlanları Kışlası’na gönderilip orada eğitilmeleri için hocalar tutulmuştu. Bunlardan bir kısmı da, yaşları küçük olmalarından dolayı ferman gereğince İhtisap Nazırı’na havale ediliyordu.  İhtisap Nazırı da oları münasip birer esnaf yanına yerleşmelerini sağlıyordu. Uzak bölgelerden gelmiş bu çocukların, İstanbul’da başka türlü barınmaları mümkün olmayacaktı.

Onun için bunları kendi çocukları gibi yetiştirmelerine özen gösteren bazı esnafın yanına çırak olarak bırakılması uygun bulunmuştu.  Böylece İstanbul’a gelen küçük yaştaki kimsesiz çocukların korunması, bakımı ve ileride bir meslek sahibi olarak hayata atılmaları, sorun ortaya çıkmadan devlet tarafından garanti altına alınmış oluyordu.   Ailenin yoksulluğu, işsizlik, kötü konutlarda yaşama, ana-babalarının iş bulmak için uzak yerlere ya da başka kentlere gitmeleri ailedeki gerilimi arttırmakta, parçalanmalara neden olmaktadır. Geleneksel beraberlik kültürümüzün, aile ve çocuk sevgimizin azalması, kırsal kesimlerden kopup gelen kitlelerin şehirdeki gereksinmeleri toplumsal kurumlarla karşılamamamız.  Hızlı ve çarpık kentleşme, aile yoksulluğunun kronik bir hale gelmesi, ailelerin ve çocukların eğitim, sağlık, ruh sağlığı, hizmetlerinden etkili bir biçimde yararlanamaması “sokak çocukları” olgusunun ortaya çıkmasına neden olmuşlardır.

Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği ve Carites Türkiye İşbirliği ile İstanbul’da tedavi ve koruma merkezinde 21 yaş altı ergenler üzerinde yaptığı araştırmada;  Sokakta yaşayan çocukların %78.4 fiziksel şiddete, % 35.6 işkenceye maruz kalıyor. Çocukların % 30.4 cinsel tacize, % 10.8’i de tecavüze uğradığı belirlenmiştir. Cinsel tacize uğrama riski kızlarda, erkeklere göre oldukça yüksek; %66.7 kızların tecavüze uğradığı, sokakta madde kullanan çocukların % 38.3’ünün taciz öyküsü bulunduğu tespit edilmiştir.  Aile ortamından kopmuş, sokaklarda yaşayan sorunlu, manevi yardıma muhtaç olup kötü koşullarda çalıştırılan, evinden kaçmış, uyuşturucu madde bağımlısı çocuk ve gençleri bu olumsuz davranış ve alışkanlıklardan arındırıp topluma ve ailelerine yeniden kazandırmak gerekmektedir.  Bu amaçlar için özellikle yerel belediyeler ve gönüllü kuruluşlar; sokağa terk edilen çocukların ve bunların meslek ve iş edinmeleri için imkanlar oluşturmak zorundadır.  Bu amaçla yatılı veya gündüzlü hizmet verilen merkezler oluşturulmalıdır.  Ailelerin yanında yaşayan fakat olumsuz koşullarda yetiştirilen çocuk ve gençlerin aileleriyle ilişkiye geçip sorunlarına destek olmaları gerekmektedir.

Bu yönde hizmet edecek kurum ve kuruluşları oluşturmak toplum görevi haline gelmiştir.

http://www.kliniksosyalhizmet.com/sbd/index.php?option=com_content&task=view&id=15&Itemid=31

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmadı
Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Sosyal Hizmet Uzmanı