İnternet Aşkları
Bugüne kadar psikoloji teorilerinin üzerine bina olduğu insan ilişkileri anlayışı, yüz yüze iletişimi esas almıştır. Yüz yüze iletişimde, yalnızca anlamı taşıyan kelimeler değildir; iletişimin sözel olmayan boyutları ve duygular da iş başındadır ve hatta denilebilir ki, iletişimin niteliğini kelimelerden daha çok sözel olmayan boyutlar ve duygular belirlemektedir. Yüz yüze iletişimde ilişki kişileri, karşısındaki insanı nasıl etkilediğini hemen oracıkta görme ve tanıma fırsatına sahiptir; kendi tavır ve tutumlarının etkisini karşısındakinin tavır ve tutumlarına bakarak çıkartabilir. "Etkileme" ve "etkilenme", iletişim sırasında alınan geri-bildirimlerle nispeten gerçek bir zeminde yol alır, ilişki kişileri de sınırlarını fark ederek daha sağlıklı bir iletişim için imkan bulurlar.
Bu fırsat ve imkanlara rağmen yüz yüze iletişimde bile, karşısındaki kolayca yanlış anlamaya yol açacak ya da tam tersine kendi amaç ve niyetini tam olarak aktarabilmeyi engelleyecek birçok "iletişim kazası" olabilir. İnsan ilişkisi ve anlaşabilmek çok zor bir olaydır; bir anda yüzlerce aracın geçtiği bir kavşak trafiği kadar karmaşıktır iletişim. Bu yüzden "konuşma"yı buzlarla kaplı bir gölden atla geçmeye benzetir öykücü Peter Handke. Konuşurken inanılmaz ölçüde risk alırız; yanlış anlama ve anlaşılmama riski...
Yazılı iletişimde yanlış anlama ve anlaşılmama riski kat be kat artar. Çünkü yazı ortaya çıktığı andan itibaren yazan insandan bağımsızlaşır; yazılan kelimelere nasıl bir anlam yükleneceği doğrudan doğruya o metni okuyan insanın insafına bırakılmıştır. Bu nedenle bir mektubun yazanın mı okuyanın mı olduğuna bir türlü karar verilemez. Okuyanın metni anlama şeklini değiştirme konusunda yazarın hiçbir şansı yoktur. Ancak yazının tarihine baktığımızda, enformasyon teknolojilerindeki dev gelişmelerin olduğu son zamanlara kadar, tek başına iletişim aracı olarak kullanılmasının son derece ender rastlanılan bir durum olduğunu görürüz. Mektup yazdığımız insan, çoğu zaman zaten önceden yüz yüze iletişim yoluyla bir biçimde tanıdığımız birisidir. Mektup, yüz yüze iletişim olanağını ayrılık nedeniyle yitirdiğimizde başvurduğumuz bir iletişim aracıdır.
Enformasyon teknolojileriyle ve özellikle internetle birlikte insanlık, hiç bilmediği yepyeni bir iletişim biçimiyle karşı karşıya. Çünkü yazı, zaman zaman görsel malzemeyle desteklenmekle birlikte ilk kez temel iletişim biçimi halini almış durumda, "chat" sayesinde yazı konuşmaya yaklaştığından içinde yaşadığımız zamana "ikinci sözlü kültür çağı" bile deniyor. Ama eğri oturup doğru konuşursak aslında "chat"leşme sırasında yapılanın "konuşma" değil "yazışma" olduğunu hemen anlarız; eski zamanlardan tek fark, yazışmanın niteliğinde değil hızındadır. Yani bir "chat" metni, yazılı metnin iletişimdeki tüm zaaflarını aynen taşımaktadır. Yazdığımızda artık yazı bizim değildir; okuyan insanın onu nasıl anlayacağını denetleme şansımız yoktur; onun insafına kalmış durumdayızdır. Bu anlamda biz yazıyı karşımızdaki insana değil, onun hayal dünyasına gönderiyoruzdur. "Chat"teki iletişim, iki insan arasındaki değil, çoğu zaman birbirini hiç tanımayan iki hayal dünyası arasındaki ilişkidir.
Elbette her türden değişik psikolojiye sahip olan insan, yeni enformasyon tekniklerinin sağladığı fırsatlardan yararlanıyor; dilediği zaman "chat"leşiyor; teknoloji sayesinde hayatı oyuna çevirerek ağır hayat yükünden kurtulmaya çalışıyor. Kimsenin buna bir itirazı olamaz ve bu iletişim tarzına "hastalıklı" diyemez. Hatta gündelik yaşamda, yüz yüze iletişimde güçlük çeken içine kapanık, çekingen, korkak insanlar için "chat"leşmenin yepyeni bir iletişim imkanı sağladığı ve bir anlamda iyileştirici bir potansiyel taşıdığı bile söylenebilir.
Ama bu her zaman böyle olmuyor. Kendi kişilik gelişimlerinde ciddi sorunları olan, duygu, davranış ve kimliklerinde belli bir durağanlık sağlamayı başaramamış, yaşamlarının idamesi için "bennesnesi" dediğimiz yakın kişilere ihtiyaç duyan "sınırda" (borderline) kişiler, yazılı iletişimin bu zaten flu niteliği karşısında şaşırıp kalabilirler. Benim iddiam odur ki, "patolojik chat aşkları" da daha çok böyle kimselere nasip olur(!) Çünkü onların çok yoğun biçimde "bennesnesi" ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyaçlarını gerçek hayattaki gerçek kişilerden karşılamaları çok zordur. Gerçek hayattaki gerçek kişilerle böyle bir ilişki kurmayı başardıklarında, bu kişiler kendilerini her zaman onlara adayamayacaklarından çok sık ilişki sorunları ve bu sorunlara bağlı sınırda kişilerde intihar ve saldırganlık davranışları görülür. Oysa "chat"leşme sayesinde sınırda kişiler nihayet tam da istedikleri gibi hayali ilişki geliştirme şansına kavuşmuşlardır.
Kaynak: www.erolgoka.com
[ Üyelere Özel ] 07-10-2006 13:10:26
tam da günümüz gençlerinin hızla içine girdiği bir girdap bu internet aşkları. konuya çok güzel parmak basılmış.internetin insan ilişkilerinde olumlu etkisi tabiki göz ardı edilemez ama sizin de dediğiniz gibi amaç insanlar arası ilişkiyi güçlendirmekten çok insan ilişkileri yaratma olmuş. bu noktada çok anlamlı ve bilgi dolu bir yazıydı. çok teşekkür ediyorum.