Hak Ve Sorumluluklar
KURALLAR MI? YOKSA “HAK VE SORUMLULUKLAR” MI?
Geleneksel olarak, okullarda disiplini sağlamak için “Kurallar”dan söz edilir. Özellikle sınıf ve öğretmenin tanışma gününde, Öğretmen, ders sırasında ve okulda uyulması gereken kuralları sorar ya da sınıfın hiç fikrini almadan söyler (!). Bunlar bazen tahtaya yazılır, öğrenciler defterlerine yazarlar... Ancak genellikle bu kurallar o ilk derste kalır, belki bir süre uygulanır ama zamanla karşılıklı taviz verilir, unutulur gider...
Bunu yaparken farkında olarak ya da olmayarak aslında öğrencilere sorumluluklarının neler olduğunu anlatmaya çalışıyoruz, denilebilir. Ancak, sorumluluklar sözcüğünün yerine “Kurallar” kullanılır. Çünkü yerleşen karşılığı budur. Bu nedenledir ki; öğrenciler bunları sorumlulukları gibi değil de başkaları tarafından konulmuş, kendilerine dikte edilmiş yaptırımlar olarak algılarlar. Hele, ergenlik çağındaki gençler için “Kurallar” sözcüğünün soğuk, kulağı tırmalayan, isyan edilmesi gereken bir tınısı vardır. Belki de bu yüzden ilköğretim 2. kademe ve orta öğretim kurumlarında disiplin sorunlarıyla çok karşılaşılır. Üstelik burada öğrencilerin haklarından da hiç bahsedilmemektedir. Oysa “haklar” bir ihtiyaçtır.
“Öğrencilerin, haklarından haberdar edilmeleri ve bunların işlerlik kazanması için yetkilendirilmeleri gerekir.” Ancak, “Hakların ifade edilmesi kendi başına hiçbir şeyi garantilemez. Haklar ancak ilişkiler içinde kavrandıkları zaman anlam taşırlar. İlişkiler insanların bütün toplumsal gereksinimlerini karşıladıkları birincil araçtır. Gereksinimler karşılandığında pek az disiplin sorunu ortaya çıkar. Buna uygun olarak, anne baba ve çocuklar arasında karşılıklı saygının ve birbirlerinin gereksinimlerine yanıt verme kararlılığının var olduğu yerde hakların anlamı vardır. Bu toplumun her katmanındaki her ilişki için geçerlidir. Buradan çıkarılan, karşılıklı sorumluluğun hakların korunmasının temeli olduğudur.” (Tony Humphyres)
Haklar ve sorumluluklar elele gider.
Tony Humphreys
Kuralları öyle ya da böyle dikte etmek yerine, öğrencilere hak ve sorumluluk sözcüklerinin anlamları kavratılarak kendi listelerini kendilerinin oluşturulmaları sağlansa?
Böylece öğrenciler de kurallara ortak edilmiş olunur. Hakların ve sorumlulukların kavranması ve uygulanması zaten kendiliğinden “kuralları” da oluşturur.
Aşağıda bir çeviri örneği bulunan liste gibi!
HAKLARIM
Sözlüğü (kullanmak )
Anlamadığımda öğretmene veya arkadaşa sormak
Arkadaşlarımdan yardım görmek
Bilgisayarı kullanmak
Gerekli dosyalardan yararlanmak
Ödevimi bitirince şiir resimlerini boyamak
Temiz, hoş ve düzenli bir sınıfa sahip olmak
SORUMLULUKLARIM
Kütüphanenin kitabına sahip çıkmak
Kendi eşyalarını ve arkadaşlarınınkini korumak ve güzel kullanmak
Parmakla söz hakkı istemek
Öğretmeni dinlemek
Öğretmene ve arkadaşlara saygılı olmak
Anlaşılır bir şekilde konuşmak
Gerektiğinde oturmak
Ödevlerle ilgilenmek
Derse başlamadan su ve tuvalet gereksinimlerini karşılamak
Oynanabilecek yerlerde sadece oynamak
Dinlenme sırasında bahçede kalmak
İyi bir arkadaş olmak
Eşyalarına sahip olmak
Hakların ve sorumlulukların algılanma biçimi ve belirlenmesi, kültürel koşullara göre değişiklik gösterir. Yukarıdaki listenin, o sınıfın iklimine ve gereksinimlerine göre oluşmuş bir liste olduğunu da göz önüne almak gerekir.
Üç büyük metropolde (İzmir, Ankara, İstanbul), çeşitli branşlarda çalışan öğretmenlerle yapılan görüşmeler gösteriyor ki, yalnızca bir okulda (İzmir-Ödemiş), eğitim-öğretim yılı başında Sınıf Rehber Öğretmeni derse girerek öğrencilerle sorumluluklar ve uyulması gereken kurallar konusunda konuşmuş, öğrencilerden gelen öneri ve düşüncelerden Sınıf Anayasası oluşturulmuş ve bu anayasa sınıfta rehberlik panosunda sergilenmiş. Ayrıca bir tür “sözleşme” şeklinde düzenlenerek, öğrenci, veli ve sınıf öğretmeni tarafından da imzalanmış.
Aslında, eğitim sistemimizde, kanun ve yönetmeliklerimizde bu konu üzerinde önemle duruluyor. Önceki ilköğretim programında Vatandaşlık Dersinde işlenirken, şimdi Yeni İlköğretim Programında özellikle vurgulanan, Sosyal Bilgiler dersinin ünitelerine “Hak ve Ödevlerimiz” başlığıyla girmiş bir konu. Bir de Toplam Kalite Yönetimi çalışmalarında çok ön plana çıkan bir yaklaşım. Ayrıca Sosyal Kulüp Çalışmalarında da “Demokrasi ve İnsan Hakları Kulübü” adında bir kulüp de oluşturulabiliyor. Ayrıca özel eğitim alanında da okuma yazma bilmeyen öğrencilerimize bile sembollerle verilmeye çalışılıyor “hak ve sorumluluklar”.
Ayrıca bu yazıda dikkat çekilen kesitin ve verilmeye çalışılan mesajın bağlı olduğu ana başlıklar ve dinamikler, İlköğretmen Eğitimci Dergisinin 3. sayısında Sınıf Ortamında Güven başlığı altında Arş. Görevlisi Tuba YOKUŞ tarafından anlatılmış, Etkili Sınıf Düzenlemesi Yapmak başlıklı bir çeviri makaleyle de desteklenmiş.
Ancak, bu yazının çıkış noktası, “bu konuda hiçbir şey yapılmıyor demek” değil, bir ayrıntıyı somutlaştırmak, örneklemek ve öğrencilerin hak ve sorumluluklarını bilmesinde bu yöntemin rutinleşmesinin yararının altını çizmektir.
Bu uygulamanın, sınıfa bir tahta asmak, bir okula tuvalet yapmak kadar GEREKLİ ve RUTİNLEŞMİŞ bir uygulama olması disiplini sağlama çalışmalarımıza ne kaybettirir?
Konu elbette asmakla bitmemeli, bitirilmemeli. Hakkı vermek yetmez. Verilen /alınan haklar uygulanıyor, yaşatılıyor olmalıdır. Öğrenciler sorumluluklarını bilmezlerse kendilerine uygun bir pekiştireçten yoksun kalacaklarını bilmeliler. Öğrenciler tarafından hazırlanan bu liste asla kanıksanmamalı, hep işlevsel olmalı... Hani elimizdeki çöpü yere değil de çöp kovasına atmak gibi... Ayrıca, Hakları koruyucu yapıların da yaratılması ve bu konuda öğrencilerin bilgilendirilmesi gerekir. Yani öğrenciler haklarının korunduğu mesajını almalılar.
Öğrenciler okul tarafından haklarının önemsendiği ve korunduğu mesajını alırlarsa, sorumluluklarına daha çok sahip çıkarlar.
Daha anaokulu yaşındayken hak ve sorumluluklarının farkına vardırılan öğrenciler bu konuda bilinçli, başkalarının hak ve sorumluluklarına saygılı, kendi hak ve sorumluluklarını bilen yurttaşlar olarak yetişirler.
Yeni yıllarda, güzel, demokratik sınıf /okul iklimleri yaratmak ve yaşamak dileğiyle...
Kaynakça:
“Stage d’Observation En Ecoles Primaires Et Secondaires Françaises (Socrates/Comenius) ”(İlk ve Orta Dereceli Fransız Okullarında Gözlem Stajı), 2006, Ekim, Bordeaux, France
Disiplin Nedir? Ne Değildir?,A Different Kind Of Discipline, Tony Humphryes, Epsilon Yayınları;1999,1.Baskı, İstanbul, Çeviren: Berat ÇELİK
Yorumlar (0)
Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.