29-08-2005 |

Gizli , Kara Konuşmalar

 

 

Eğitimin tüm alanlarında veli ile özel görüşmeler yapılır ama özel eğitimde veli  görüşmelerinin yeri daha bir başkadır.

Ülkemizde öğrenci pek odak noktasını oluşturmamakla birlikte hele engeli varsa yapılacak görüşmeler daha çok veli ile olur .Tabii, veli ile öğretmenin öğrenci hakkındaki konuşmaları gibi velinin yakınları ile öğretmen hakkındaki, öğretmenlerin de veli hakkındaki konuşmaları vardır.Hatta öğretmenler bilimsel çalışmaları olarak yayımlanan yazılarında dahi kendi aralarındaki konuşmaları pek de açıklamazlar .

Böylesi görüşmelerin dört duvar arasında kalması, aslında kimsenin işine pek yaramaz.Gizli konuşmalar, yüksek eğitim ve yüksek lisans alan öğrencilerimizin bile kimi zaman bilmediği, sahaya girdikleri zaman karşılaştıkları sorunlardandır.

Öğretmen veli görüşmelerinde gizliler

Öğretmen veli görüşmelerinde veli, genelde çocuğunun eğitim almasını hatta iyileşmesini istediği için öğrenci odaklı sorunlara girer.Ne ki, eğitimin özellikle bağımlılığın kırılması ev ortamının daha eğitimsel hale getirilmesi için öğretmenin de istekleri vardır.Dahası öğretmen velililere bazen öyle şeyler anlatmak zorunda kalır ki anlattıkları Amerikan yapımı korku filmlerine dahi taş çıkartabilir.

Eğitimde aile öğretmen ve zaman sorunu

Eğitimcilerin engelli eğitiminde yine en sık karşılaştıkları sorunlardan biri de eğitimin devamlılığını sağlamaktır.Eğitimin devamlılığı çok kez ailenin eğitimli olması ile mümkündür.Ancak çocuğu engelli olan her ailenin eğitimli olması gerekmediği için eğitim süresi az olur,üstelik aşırı titizlenme bazen sorunlara yol açar.Genel eğitim anlayışımızın dünyadan, özellikle batı dünyasından giderek farklı hale gelmesi de yine eğitimcilerin önündeki engellerden biridir.Çocukların durumlarının neredeyse abartılarak “hasta “ gerekçesiyle her istediklerinin yapılmasını getiren davranışlar sonucunda alınan eğitimin meyvesinin alınma süresi arttığı gibi kalitesi de azalır.

Kimi engellerde şiddet ve saldırganlığın geç eğitim yanı sıra yanlış tutumlarla birleşmesi sonucunda kimi çocukların genç yaşta akıl hastahanelerinin koğuşlarına girmesi de yine karanlık öykülerdendir.

Öğretmenler odasının gizli konuşmaları

Öğretmenler odasında da gizli konuşmalar geçer.Bu konuşmalar hiç bir raporda medyanın hiçbir alanında konuşulmayan türdendir.Bunlardan birincisi öğrencilerin ailelerinden gördüğü şiddettir.Birçok çocuk geleneksel eğitimimizin “izin verdiği” ölçüde zaten şiddete maruz kalırlar.Kimi ailelerde şiddet ve dayak sıradan olaylar olarak görülür ve çevredekiler de "Allah kolaylık versin" demekten başka bir şey diyemezler.Eğitimcilerin bu konuda yapabilecekleri aslında sosyal görevlinin yolunu göstermektir.Ne yazik ki, çok kez  şiddet sorunu sürer

Çocuklara yapılan  kötü davranışlardan birinin  büyü olduğunu söylesek de, çok öğretmen odasında büyüler ve büyücü adreslerine  gereken tepkiyi pek gösterilmez,büyüler vak'a-yı a-di'yeler arasında yerini alır..Otistiklerin cinli olduğu gerekçesiyle gittikleri  herkesin beyazlar giyerek "huu" dedikleri cin mahkemelerinin çocuklarda yartatacağı travma ailelerce pek dikkate alınmaz.Hangi özel eğitimci İzmit'teki Adıyaman'daki Balat'taki üfürükçüleri ve cincileri duymamıştır?.Dahası büyücülere gitmenin çocuğa duygusal bir taciz olduğu pek göze alınmaz .Çünkü büyü masraftan kaçınmanın bir yoludur,Nasreddin Hoca'nın göle maya çalarken  “ya tutarsa” demesinden farklı değildir.Kaldı ki ,inanır ya da inanmaz özel eğtimcinin çalıştığı ofise ya da kuruma muskalar, kırmızı atlaslar bırakılması bir yandan eğitimciyi de duygusal bir taciz altında bırakmak değil midir?Bu arada,  büyü seansları sırasında gerek cocukların gerekse aile bireylerinin cinsel tacize uğradıkları da temiz tanıklardan,ve mağdurlardan  duyulmuş kara söylentiler arasındadır.

Büyücü adreslerinin ardından gelen sorunların bir diğeri de sihirli ilaçlardır.Kimi kez öğretmenler odasında bizzat rehabilitasyon merkezi sahipleri tarafından bile pazarlandığı söylenen sihirli ilaçlar yine büyücüler gibi "denize düşüp yılana sarılma" gerekçesiyle rasyonalize edildiğini sandığımız kara anlatılar arasındadır ve çocuğa yapılan istismar boyutunun dışına çıkar.

Her engelli de değil tabii, ama yaygın gelişimsel bozukluk gibi Leo Kanner' ın ailede akıl hastalıkları oranını çok gördüğü kimi  durumlarda, tamamen denetimdışı, masallardaki devler gibi her aklına eseni yapabilen bir ailenin eline engelli bir çocuğu bırakmanın kimi zaman sakıncalı gibi göründüğü de öğretmenler odasının gizlilerindendir.


Devamlılık

 

Eğitimin devamlılığını sürdüren olgulardan biri de ekonomik devamlılıktır.Her ne kadar devlet yardımı alınıyorsa da sözkonusu yardım çok kez yetmemektedir.Çünkü ders saatleri sık olmalıdır.Hal böyle olunca da eğitimcinin geçimini sağlama zorunluğu vardır.Böyle durumlarda ”İyileşirse sana her şeyi yaparız “ anlayışı ortaya çıkar.Bu dönem, herkesle pazarlık yapılan bir evredir."Artık kimse veli "'yi  anlamıyordur, "yalnızca kendi gibiler" anlıyordur.Ailenin; şok, depresyon, redetme gibi evrelerinden sonra gelen bu tip kızgınlık aşaması oluşturan  bu evre çok kez çocuğun eğitimde ilerlemeğe başladığı bir evredir.Aile artık girdiği eğitim yarışında yorgunluktan amacını unutmak üzeredir bu evreden sonra çoğunlukla “nasıl olsa bir gelişim yok" denilir ve eğitim sonsuza dek bırakılır.

Yani ailenin beklentilerinde dengesizlik oluşmuştur.Beklentiler normal bir çocuğunkiyle aynı olmadığında bırakılır.Oysa çocuğun engeli kabul edildiğinde gerçekten eğitim ortamı oluşmuştur.İşte bu kızgınlık aşamasında ailelerin eğitimciye  iki yol sunduğu söylenir "çocuğumuzu seviyorsan parasız devam et, sevmiyorsan etme…Eğer parasız devam edersen biz de sana bir gün iyileşirse yardım ederiz".Bir çok kaynakta yeralan bu ikincil tepkide  de öğretmenler odasındaki fısıltı şudur;bu hastalığın kökeninde akıl hastalığı vardır ve ailede tedavi korunma gereksinimi iyice artmıştır.Tabii bu yaklaşımın da "müşteri velinimettir" anlayışı gereği hiçbir zaman söylenemeyeceği de bilinir..

 

Diğer yandan çok sevdiğimiz çocuklarımızdan bazı engel türündekiler, ısırabilirler yaralayabilirler,merdivenden itebilirler, sert , delici ya da kesici bir cisimle öğretmenlerine zarar verebilirler.Dişlerini yitirmiş, yüzünde izler almış çeşitli özel eğitimciler olduğu söylenir..Yani, bir yanıyla özel eğitim tehlikeli bir iştir ve hatta ileri yaş engelilleri ile çalışanlar için biraz güçlü kuvvetli olma gereği de vardır.Bazı engel gruplarının bulunduğu sınıflara gönüllü ya da stajyer alırken, onları uyarmak gerektiği  de ortak bir fısıltıdır.Bir çok ailenin eğitimciyi tehdit edebilecek davranışları fiyatı yükseltmemek için söylemeyeceği de konuşulmayan gerçeklerdendir.Ergenlik çağındaki genç engelliler, bir genç kıza ya da kıskandıkları genç eğitimci erkeğe ellerinde olmaksızın zarar verebilirler.Bu nedenle genç özel eğitim öğretmeninin ya da  eğitimcinin  emek ensesinde de bir göz bulundurma zorunluluğu vardır.Herkesin Unutmaması gereken önemli nokta emek veren gençlerin de tıpkı emek verilenler gibi bir "evlat" olduklarıdır.

Cinsel taciz ve zararlar hakkındaki kara söylemler

Diğer yandan az rastlansa da kimi engelli öğrenciler tamamen eğitim ortamından çekilerek yokolurlar.Kimi ağır zihin engellerinde ,bazı spastisetelerde, mortalitenin yüksek olduğu,kalp ya da diğer organların sorunlu  olması dolayısıyla üzücü haberlerin alındığı da olur.Bazı engellerde de böyle bir mortalite sorunu yokken

kırsal kesimde bazı bakımı zor, engelli çocukların, dağda tepede dolaşırken “kaza”yla  yaşamalarını yitirdikleri,  "yanlışlıkla" tarım  ilacı “içebildikleri   ve köyde bulunan insanların ve yerel yöneticilerin ailenin acı çektiği gerekçesiyle böylesi durumlarda fazla soruşturma yapmaksızın aileye yardımcı oldukları da gizli söylentiler arasında yerini alır.

Bir diğer gizli söylenti de bazı ailelerin  rahatlatmak ve sevgilerini göstermek  amacıyla baştan beri yalnız bırakamadıkları, hatta birlikte yattıkları çocuklarıyla  cinsel sayılabilecek oyunlara ve hatta ilişkilere girmeleridir ki eğitimci böyle bir şeyi anlasa bile hiç kimse olayı dellilendiremediği için hiçbir şey yapılamaz.Yine bazı uzmanların çocukların cinsel sorunlarını büyütmemek için erkek çocuklarını iğdiş etme, kız çocukların da menstruasyon sorunundan kurtulmak için yumurtalıklarını aldırma gibi operasyonlara girdikleri çok duyulan söylentilerdendir.

Çevreden gelen tehlikeler

Kara anlatılardan en önemlileri bağımlılığın kırılması sırasındaki çevre çalışmalarında ortaya çıkar. Bu noktada  bir önemli tehlike de organ tacirleridir.Geç çocukluk ve ilk gençlik yıllarında organ tacirlerinin yolunu kaybetmiş ya da sakin yerlerde dolaşan denetimden uzak engelli gençleri kayıplar listesine ekleyecek biçimde çalıştıkları anlatılır.

 Denetimsiz ortamlarda engelli çocuklarımızın gerek hareket gerekse iletişim konusundaki eksiklikleri,  dokunma duyusuna verdikleri  önem ya da yiyecek içeceklere ilgisi onları cinsel sapkınlar için de   bir kurban haline getirebilir .Ne yazık, bu tür söylentiler,  sık rastlanan, en az konuşulan ve en kara olanlardan,çok üzücü  söylentilerdir..

 

 Ve eğitimciler

. Herkes gizli söylentiler arasında yerini alır da eğitimciler almaz mı? .Tabii onlar da söylentilerden kendileri düşen payı alır.Başta seans odalarına öğrenciyle kapanıp örgü ördükleri, kiminin asla eğitim , engel ya da özel  sözcüklerinin yan yana gelemeyeceği sıradan mesleklerden olduğu,ya da küçük bir odada saatlerce küçük bir topu atıp tutarak seans saatini doldurdukları   gibi iddialar vardır.Zaten eğitimciler hakkındaki iddiaların daha çok özel merkezlerden  rekabeti artırmak isteyenler tarafından üretildiği söylentisine de kulak kabartan çoktur. Aileler de bu iddialara  çözümü,  kapıda durup yarı saydam bir camın ardından eğitimi izlemekle bulmuşlardır.Bir yanıyla, ailenin eğitimi izlemesi ,çocuğuna nasıl yardım edebileceğini öğrenmesi gerekir.Diğer yandan, kimi çalışmalarda ailenin bulunması eğitim için sakıncalı olabilmektedir.Hal böyle olunca akademik çalışmaların dışında bağımlılığı kıracak özbakım becerilerini kazandırabilecek çalışmalar çok kez yapılamaz.

Eğitimcilere güvenilmedikçe de bir çok çalışma akademik  alanda kalacaktır.

Özel eğitim,eğitimin tüm alanlarında olduğu gibi  gerçekten gelişimin çeşitli alanlarında planlı programlı  yapılması gereken bir eğitimdir Çünkü bu söylentiler daha önce yapılan eğitim planlamalarının ve eğitimsizliklerin sonucunda ortaya çıkabilen kara vak'alardır.Özel eğitim akla ilk gelen moda olan yaklaşımları tek başına kullanarak yapılabilecek bir eğitim değildir ve hem çocuk hem de aile tacize ve istismara açıktır.Diğer yandan emek veren çocuğunun arpa boyu gelişimi için kan ter döken eğitimci de aynı camianın içinde benzeri istismar ve tacizlerle karşıyadır.Çünkü ailelerin en çok iki engelli çocuğu olur , oysa eğitimcinin öğrencileri kendisi  yaşamı terk edene dek   artacak ve eğitimci hep engellerle yaşayarak gizli konuşmaları adab-ı münasiple anlatmak ve üzülse de anımsamak durumunda kalacaktır.

 

 

  

 

 

 

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmadı
Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen