Duygusal zekâ ve Tanrı Apollon

Duygusal zekâ ve Delphi tapinaği
Delphi de Apolon tapınağını ziyaret eden,ziyaretçilerin içerisinde ayrıntıya önem verenlerin gözlerine ilisen ilk şey tapınak algınlığındaki yazıdır.Latince ; "Nasce Te ipsum , Yunancasi; Gnothi Seauton , Türkçesi;Kendini bil yada kendini tanı!
Yunanlılar tarafından günümüzden milyonlarca yıl öncesinden Delphi de Tanrı Apollona adanan bu tapınağın öncelikli ozeligi şiir ve aşkı simgeleyen bir tanrıya adanmış olmasının yanısira o dönem için dünyanın merkezi olarak kabul edilen bir coğrafyada yeralmasidir.Ve diğer bir özeliği ise burada dünyevi nimetlerin Tanrı Apollon tarafından kullarına bahşedildigine olan inanıştır . Ancak asıl bizim i?in mühim olan özeliği Tanrı Apolon'un kendisine hediyelerle gelen ziyaretçilerine gelecekle ilgili öngörü sunmasıdır.O dönem içerisinde toplumların kaderini değiştirecek tarihsel döngüye yön veren savaşlara komutanlık eden askeri dehalar ve binbir hile, entrikalarla başetmenin püf noktalarına hükmeden deyim yerindeyse rakiplerine diz çokturen aristogratlar ve günümüze değin gelen bilimsel mirasın temelini atan bilgelerin yeteri IQ ye sahip olduğu realitesini gözönünde bulundurursak gelecekle ilgili kararlar almada ihtiyaç duydukları duygusal zekayı (E Q) tanrıdan tamamlamaya calistiklari gerçeğini görebiliriz.
Buraya kadar okuyanlariniz bu arkeolojik kompleks ve Mitsel olayı neyle iliskilendirecegimi merak ettiğini hissediyor gibiyim.Evrenin yaratıcısının mukemeligini baz alırsak bu mükemel yaraticinin yaratıklarının da mükemmel olabileceği tezini ortaya koymaktadır.O halde insanoğlunun bu mukemeligini ortaya koyması ve bu mükemeliğin pekiştirilmesi noktasında desteklenmesi gerektiğini düşünebiliriz.
Her ne kadar hayatın anlamını,gayesini ve mantalitesini araştırma içerisinde olsakta yaşam paradigmasinin birbirine geçirilmiş sonsuz sistemler topluluğundan oluşturulduğu , yine zıtlık ve zorluk faktörlerinin etkin olduğu bir temel üzerine inşa edildiği fikrinde buluşmaktayız. Günlük ritüel haline gelen çarşı pazar gezilerimiz,iş yaşamımiz, sosyal iliskilerimizin çoğu süresinde bu zıtlıklar ve zorluklar üzerine kısa sohbetler , yakınmalar, çözüm arayislari yaşamımızın büyük çoğunluğunu oluşturur. İş yaşamımız, aşk hayatimiz, sosyal çevremiz(aile,arkadaş,okul)iliskilerimizdeki tikaniklilik uykularimizin en güzel yerinde yakamizdan düşmeyecek problemler zinciri oluşturmaktadır.Bu tikaniklilik ve çözümsüzlüğün tamamının bizden kaynaklı olmadığıyla birlikte birçoğunun da bizden bağımsız olmadığı kanısındayım.Bu problemler zincirine analitik,rasyonel çözümler uretmekse başlı başına ikinci bir sorundur.Çunku bir problemin çözümü noktasında sadece IQ nün yeterli olmadığı kanisindayim.Zira öyle olsaydi lQ su yüksek insanların IQ su dusuk bireylere nazaran daha mutlu olması gerektiği tezi ortaya çıkardı.Ancak yapılan araştırmalar bunun pekte mümkün olmadığını ortaya koymaktadır.Ayrica yazarında ifade ettiği gibi "Madem bu kadar zekisin neden mutlu değilsin ? Sorusu akla gelmektedir.
Apollon tapınağının alınlığındaki yazıtın ilahi bir karşılığı varmı bilemem.Ancak tapınağa gelerek kendisinden öngörü dinleyenlere gizli bir mesajının olduğu fikrini taşıyorum.Bu gizli mesajda insanın yaşamsal kararlar (aşk ,kariyer,tecrübe,gelecek...) alırken ihtiyaç duydugu kaynağın kendisinde mevcut olduğunu, bu mevcutlugun beyinle kalbin işbirliği noktasında (IQ+EQ) ortaya çıkabileceğine işaret edilmiştir.Tapinak yazıtın da geçen "kendini bil veya kendini tanı fikri duygusal zekanın tanımını ve temelini oluşturan duygu ve düşüncelerini bilme , tanima ve bunları yonetebilme bilgi becerisinin yanısıra başkalarının duygu ve dusuncelerini izleme , anlama , yönetme ve empati yetenegini geliştirilmesi yatmaktadır.
Bireyin yaşamsal kararlar almasında ,problemlere çözümler üretmesi , yeni bir enformasyon geliştirmesi noktasında IQ un %15-20 lerde kulanildigini varsayarsak geriye kalan %80 de duygusal zekanın kullanıldığı ortaya konulmaktadır.Mevcut kaynakların büyük çoğunluğunda IQ üzerinde duruldugu EQ gelişiminin ise bireysel çabayla sinirlandirildiği hata denilebilir ki mevcut politika ve müfredatla duygusal zekânin gelişiminin dizginlenildiğini söylemek yanlış olmayacaktır.Duygusal zekanın bireyin çabasıyla sınırlandırılması toplumun gelişimi , olumlu yönde değişimi ve devamlılığı açısından son derece zararlıdır.Bunun içindir ki gerek yerelde gerekse merkezi yönetimlerde başta toplumun mihenk taşı olan aileden başlanılarak bireyin desteklenmesi özelikle genc bireylerin EQ şunu geliştirmesi ve ortaya koyabilecek alanların inşa edilmesi ve bu imkanların mufedatlaştirilacak şekillerde sosyal eşitlik ve sosyal adalet perspektifinden yola cikilarak temel hak niteliğinde devletin politikası haline getirilmesi toplumun büyük yararına olacaktır.
[ Üyelere Özel ] 14-08-2018 14:39:04
çok başarılı kalemine sağlık