20-06-2007 |

Dikkat Eksikliği Bozukluğu Olan Çocuğa Anne Babanın Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır?

1. Çocuğunuzda dikkat eksikliği olduğunu kabul ediniz

 Çocuğunuzun diğer çocuklara oranla bazı zorlukları olduğunu bilmelisiniz. Gerçeği gizlemeye çalışmak ve sorunları konuşmaktan kaçmak, çocuğunuzda sadece ‘ondan rahatsız olduğunuz' ve ‘memnun olmadığınız' fikrini doğurur. Bu sorunun dikkat eksikliği, okul başarısızlığı ile seyreden gerçek bir tıbbi sorun olduğu bilinmelidir. Sorunun en erken dönemde bilinmesi ve kabul edilmesi onunla etkili ve faydalı mücadele edilmesini sağlayacaktır.

2. Evde bazı alışkanlıklar ile kural ve takvime bağlanan işler oluşturun

 Çocuğun yaş ve gelişim düzeyine göre bazı günlük aktivite ve işlerin alışkanlık haline gelmesini sağlayın. Bu işlerin kurallarına ve yapılacağı saatleri belirleyin. Kuralda ve zamanda taviz vermemeye çalışan. Evde uyulması gereken bu kurallara sizin gibi çocuğa bakan bakıcının ve diğer aile bireylerinin de uyması gerekir. Bu yaklaşım yaşamın bütün alanlarında kuralların hakim olduğu hoşgörüsüz ve tavizsiz bir ortam oluşturmak ve her faaliyeti takvime bağlamak olarak anlaşılmamalıdır. Böyle bir ortam yaşamı çekilmez hale sokar ve zaten kurallara uyma ve alışkanlık kazanma konusunda zorluk yaşayan çocuğu tamamen karşı gelmeye ve uyumsuzluğa itebilir. Ev içindeki kurallarınız zaman içinde çocuğun yaşı büyüdükçe ve ihtiyaçları değiştikçe değiştirilmelidir.

Diğer taraftan ilkokul dönemi ve sonrasında evde oluşturmaya çalıştığınız kural ve alışkanlıklar konusunda çocuğunuz ile konuşun ve tartışın. Karar alma aşamasında onun da katkılarını isteyin. Birlikte aldığınız bir karara çocuğunuzun uyması daha kolay olacaktır. Dikkat sorunu olan bir çocuğa koyacağınız kurallar temel ve olmazsa olmaz nitelikte olmalıdır. Bu nedenle fazla sayıda ve detaylara inen kurallar koymayınız.

3. Çocuğunuza yaşam boyu onu seveceğiniz ve ona bağlı olduğunuz düşüncesini verin

 Anne baba olmanın en hassas ve can alıcı noktalarından biri de çocuğa onu daima seveceğinizi ve bağlı olduğunuzu hissettirmenizdir. Çocuğunuz hoşlanmadığınız bir şeyler yapsa da onu kayıtsız şartsız sevdiğinizi düşünmelidir. Çocuğa sadece uyumlu davrandığında sevgisini belli eden ve onu ödüllendiren anne babalar mutlak mutlak sevgi anlayışından uzaktırlar. Sevgilerini şarta balamaları ve çocuğa bu mesajı vermeleri ilişkiyi zedeler ve telafisi mümkün olmayan yaralar açar.

4. Çocuğunuza zaman ayırın ve onunla birlikte olmaya çalışın

 Çocuğa vereceğiniz en değerli ve en önemli hediye onunla birlikte olduğunuz ve istediği eylemleri beraberce yaptığınız zaman dilimleridir. Çocuğunuzla her gün bir müddet tüm işinizi bırakıp, tamamen onu hedef alarak ilgilenmelisiniz. Her çocuk için aranan ve istenen bu tablo özellikle dikkat sorunu olan çocuklar için daha çok önem kazanır. Öz güvenleri az, çevresi tarafından sevilmediği ve istenmediği duygusu yaşayan çocuklar daha fazlaca ilgi beklerler. Önemli olan çocukla geçirdiğiniz sürenin uzunluğu değil, ilişkinin kalitesidir. İlişki kısa süreli olsa dahi vakit dolu dolu geçiyor ve çocuk bundan zevk ve haz alıyorsa hedefe ulaşmış demektir. Yoksa akşama kadar anne baba ile beraber olan ancak kendisine bir dakika dahi olsa özel vakit ayrılmayan çocuklar bu ilişkiden gerekli ve yeterli doyumu alamazlar.

Çocukla geçireceğiniz bu zaman dilimi içinde onun seçtiği faaliyetleri tercih ediniz. Çocukların anne babaları ile oynamayı ne kadar sevdiklerini bilirsiniz. Birlikte oyun oynarken onun seçtiği oyuncak ve aletleri kullanmanız ve sabırla bu oyunu devam ettirmeniz gerekir. Onun oyun dünyasına dışardan girip bozgunculuk çıkaran kişi olmayın. Çocuğunuzla birlikte geçireceğiniz zamanlarda yapabileceğiniz ortak faaliyetler şöyle sıralanabilir.

· Sizin aktif katılımınızla birlikte oyun oynama,

· Birlikte dışarı çıkmak, tiyatro, sinema, oyun bahçesi vb. yerlere gitmek,

· Hikaye ve masal kitabı okumak,

· Sohbet etmek, konuşarak paylaşmak,

Çocuğunuzla ilgilendiğiniz bu kısacık süre içinde başka şeylerle ilgilenmeyiniz. Örneğin, televizyon seyreder ya da gazete okurken çocuğunuzla oynayamazsınız. Bunu yapmaya çalışmanız hem sizi hem de çocuğunuzu rahatsız eder. Çocuk yalnız onunla ilgilendiğinizi ve yalnız ona zaman ayırdığınızı düşünmelidir.

5. Diğer zamanlar da önemlidir

Çocuğunuz ile aktif olarak ilgilendiğiniz sürenin yanında diğer zamanlarda nasıl tavır takındığınız da önemlidir. Çocuklar anne babalrından kendilerine vakit ayrılmasını talep ettiklerinde genellikle “Şu an değil, çok meşgulüm, belki daha sonra” gibi cevaplar alırlar Bu “daha sonra”ise bir türlü gelmez. Siz gerçekten o an meşgul olabilir ya da tüm yorgunluktan sonra gazetenizi okumak üzere henüz oturmuş olabilirsiniz. Ancak çocuk için sizin yaptığınız iş önemli değildir. O sizin verdiğiniz cevaptan “anne babam benim isteklerim gelince çok meşgul olduğunu söylüyor, acaba benden daha önemli olan şey nedir?” sorusunu çıkarır. Bu nedenle sadece çocukla yoğun ilgilendiğimiz dönemler değil, diğer zamanlarda önem kazanır. Çocuğun isteklerine cevap vermek demek, onun her isteğini yerine getirmek anlamına gelmez. İsteği dinlemeniz ve makul nedenlerini anlatarak geri çevirmeniz, baştan savma ve dinlemeden reddetmeye göre oldukça yararlı ve ilişkiyi zedelemeyen bir tutumdur.

6. Çocuğunuzla konuşurken ve onu dinlerken göz göze gelmeye çalışın

 Gerekirse göz göze gelebilmek için onunla konuşurken çömelin. Özellikle dikkat sorunu olan çocuklar konuşurken göz göze gelmekten kaçabilirler. Çocuğunuz konuşurken size doğru dönmesini ve gözünüze bakmasını hatırlatabilirsiniz. Anacak ısrarcı olmayın. Siz onunla, göz göze bakarak konuşursanız bir müddet sonra o da size bakarak konuşacaktır. Böyle konuşmanız verdiğiniz mesajın daha iyi algılanmasını sağlar.

7. Çocuğunuza yumuşak bir şekilde ve saygılı davranın

Bağırıp çağırma, alay etme, devamlı söylenip başının etini yeme ve iğnelemeler çocuğun kendini değersiz hissetmesini sağlayarak davranış sorunlarını arttırmaktan başka işe yaramaz. Kendisi ile alay edilen, sürekli nasihatte bulunulan ve tartışılan her çocukta bazı sorunların oluşması beklenir. Eğer çocuğunuz tartışmayı uzatıyor ve tartışmakta ısrar ediyorsa, ondan uzaklaşmanız en yararlı davranış olabilir anacak bu tutumunuzla çocuğun söylediklerini kabullendiğiniz mesajını vermemeye dikkat ediniz. Siz çocukla tartışmaya ve sürtüşmeye girmeyiniz. Eğer haklı olduğunuzu düşünüyorsanız onun sözlerini kabul etmediğinizi ifade ediniz. Kazanılması gereken bir savaş içinde değilsiniz. Sürtüşmeyi azaltacak geri adımı atabilmeyi ve havanın yumuşamasını sağlamayı becermelisiniz.

8. Sabırlı olun

Dikkat eksikliği olan bir çocuğunuz var ise çocuğunuzun kendini kontrol edebilme yetisinin az olduğunu kabul etmelisiniz. Çocuğunuzun kasten ve sadece sizi sinirlendirmek için bazı davranışlar sergilemediğine inanınız. Sabırlı davranmanın çocuğunuza vereceğiniz en güzel hediye olduğunu biliniz. Aslında anne babanın sabırlı davranmak dışında başka bir şansı da yoktur.

9. Çocuğunuza onu sevdiğinizi gösterin

Başını sıvazlamanız, omzuna elinizi atmanız, ellerini tutmanız, kucaklamanız ya da bir öpücük kondurmanız, çocuğa onu sevdiğiniz mesajını vermenizi sağlayan önemli tavırlardır. Gün içinde çocuğunuza en az bir iki defa onu sevdiğinizi söyleyiniz. Bazı anne babalar çeşitli bahaneler ileri sürerek çocuklarına karşı sevgilerini göstermekten kaçınırlar. Sevgi ihtiyacı yeterince doyurulmamış her çocuk kendini boşlukta hisseder, özgüveni gelişmez. Çocuğa onu sevdiğinizi göstermenin tek yolu onu öpmeniz ve kucağınıza almanız değildir. Güzel bir söz, yerine göre hafif bir gülümseme yeterli olabilir. Sevginin açığa vuruluş biçimi aşırılıktan ve abartıdan uzak olmalıdır. Anne babanın çocuğuna vereceği sevginin koşulsuz olması gerekir. Sevgiyi şarta bağlamak yani şunu yaparsan seni seveceğim ya da sevmeyeceğim gibi sözlerle sevgiye sınırlar koymak doğru değildir.

10. Çocuğunuzun olumlu bir davranış ve başarısını gördüğünüzde onun hoşuna gidecek övücü sözler söyleyin

Dikkat eksikliği olan çocuklar aileleri tarafından sürekli eleştirilir ve yargılanırlar. Oysa onların beğenilmeye ve övgüye daha fazla ihtiyaçları vardır. Oysa özgüvenleri az bu çocukların desteğe ihtiyaçları vardır. Güzelliklerin desteklenmesi, ancak onların beğenildiğinin övgüyle ifade edilmesiyle olur.

11. Duygularınızı çocuğunuzla paylaşın

Çocuğunuzla konuşurken yaşadığı zorlukları anladığınızı ve zaman zaman benzer zorlukları sizin de yaşayabildiğinizi, örneğin; bazen dikkatinizi toplamakta güçlük çektiğinizi anlatmalısınız. Böylece onunla aynı duyguları bazen sizin de yaşadığınızı düşünmesini sağlayabilirsiniz.

12. Çocuğunuzun mükemmel olmasını beklemeyin ve ondan mükemmel olmasını istemeyin

Çocuğunuzun, erişkinler dahil herkesin hata yapabileceğini bilmesini sağlayınız. Ondan kusursuz olmasını beklemeyin. Yaptığı ufak hataları büyütmeyin. Bazı zamanlar hataları görmemezlikten gelmeyi başarın.

13. Çocuğunuza güvenin ve ona güvendiğinizi belli edin  

Çocuğunuza inanıp güvenmelisiniz ki o da kendine inansın ve güvensin. Ona sürekli yanlışlar yapan biri gibi muamele etmeyin. Onun hata ve yanlış yapmasını bekleyen bir tutum içine girmeyin. Böyle yaklaşımlar çocuğunuzda var olan öz güven azlığını daha da pekiştirecek ve olumlu davranışların ortaya çıkışını engelleyecektir. Çocuğun her an suç işleyecek potansiyel bir suçlu gibi görülmesi, onu suça teşvik edici büyük faktörlerden biridir.

14. Çocuğunuzda var olan olumlu özellik ve kabiliyetlerin ortaya çıkışını teşvik edin

Her çocuğun kendine özgü kabiliyet ve becerileri olduğunu unutmayınız. Dışarıdan baktığınızda çok ağır davranış sorunları olan çocukların dahi isterseniz güzel özelliklerini bulup ortaya çıkarabilirsiniz. Ancak anne ve babalar çocukla yaşadıkları sorunlar ve çocuğun olumsuz davranışlarının sürekli gündemde olması nedeniyle çocuktaki güzellikleri keşfedemeyebilirler. Davranışları nedeniyle sürekli eleştirilen, aşağılanan çocukların kendilerinden var olan güzel davranışları ortaya çıkarmalarını bekleyemezsiniz.

15. Çocuğunuza hoş olmayan isimlerle hitap etmeyin

 Kendisine sürekli aptal, tembel, yaramaz, inatçı, beceriksiz gibi isimler takılan çocuğun zamanla böyle birisi olduğunu kabullendiğini görürsünüz. Bu aşamadan sonra çocuktan davranışlarını değiştirmek için çaba sarf etmesini bekleyemezsiniz. Çocuğun onurunu zedeleyici bu tür isimlendirmelerin çocuğun duygu dünyasında derin yaralar açması kaçınılmazdır.

16. Çocuğunuzla savaşmayın

Anne baba olarak sizlerin amacı çocuğunuzdaki davranış sorunlarını en aza indirmeye çalışmak olmalıdır. Bunu yaparken kendinizi bir savaş alanında gibi hissetmemelisiniz. Çocuğunuzla mücadele halinde olmak ve ortada kazanılması gereken bir savaş varmış gibi davranmak çocuğa yaklaşımınızdaki en büyük hata olacaktır. Kendi doğrularınızda tavizsiz bir biçimde ısrarcı olmanız ve bunu adeta bir onur meselesi haline getirmeniz, sorunun çözümsüz hale gelmesine neden olur.

Doç. Dr. Mücahit ÖZTÜRK
Kaynak: Popüler Psikiyatri / Ocak-Şubat 2006

Yorumlar (2)

[ Üyelere Özel ] 17-03-2008 09:39:30

Konuya ışık tutan bir makale.Emeğinize sağlık.Çalışmalarınızda başarılar dilerim.

[ Üyelere Özel ] 08-01-2008 10:46:11

YAZINIZ ÇOK GÜZEL OLMUŞ ELLERİNİZE VE EMEĞİNİZE SAĞLI.İYİ ÇALIŞMALAR.

Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Diğer