25-08-2009 |

Çocuk Gelişiminde Hata Payı

İnsan denilen varlık sürekli bir değişim ve gelişim sürecinden geçer. Bu gelişim süreci birey anne rahmine düştüğü anda başlamaktadır. Bu gelişim genetik kod olarak adlandırılan DNA tarafından kodlanmış ve hazır olsa da çevresel faktörler de gelişime azımsanmayacak ölçüde etkilerde bulunmaktadır. Bu etki birey henüz cenin dönemindeyken başlamaktadır. Bunun nedeni anne karnında da olsa bireyin dış uyaranlara tepkisiz kalamamasındandır.

Birey ilk olarak anneden etkilenmektedir. Annenin günlük beslenme şekli,stres düzeyi, ve hatta gün içerisinde ufak duygulanımları bile anne karnındaki fetüs ü direkt olarak etkilemektedir. Anne gün içerisinde aldığı besinlerin vitamin değerlerine bağlı olan kısımlarını fetüse aktarmakta ve fetüs gelişimini bu beslenmeyle sağlamaktadır. Anne ne denli sağlıklı beslenirse fetüs de o denli sağlıklı gelişmektedir.burada annenin beslenme şekli dış faktör olarak kabul edilmektedir. Anne bu dönemde hormonlu ve yapay madde içeren yiyecekler tüketirse fetüs de özellikle beyin ve kemik gelişiminde anomaler gözlenmektedir. Bu anomaller yaşam boyu düzeltilemeyecek bozuklara neden olabilir. Bunlardan en sık görüleni fetal nikotin sendromudur. Anne hamileliğin özellikle ilk beş ayında sigara kullanması hallinde bireyin beyin yapısında hasarlara yol açmakta özellikle nikotin ve katran gibi maddelerin fetüse etki etmesiyle mentel retardasyon,celebral pulcy gibi kalıcı beyin kasarlarına neden olmaktadır. Bu gibi daha birçok etki bireyi henüz anne karnındayken etkisi atına almaktadır. Bu durum aile içinde sorun teşkil etmektedir. Aslına bakılırsa bu durum organik nedenli değil tamamen ailenin anne karnındaki fetüse uyguladığı çevresel bir hatadır. Bu tip hatalar çocuğun yaşamı boyunca yığılımlı bir çizgi izler fakat biz bu hataları yaparken aileler olarak hatayı hep dışarıda ararız. Bu nedenle de hatayı düzeltme ihtimalimiz kendiliğinden yok olmakta.

Aile tarafından oluşturulan olumsuz çevresel etkenler ilk çocukluk evresinde de devam etmektedir. İlk çocukluk evresindeki bireyin anne sütüyle beslenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde henüz tam olarak gelişmemiş olan mide zarı ve bağırsak sistemi deforme olmaktadır. Biz ise bu süreyi beklemeden çocuğa sıvı gıdalar vererek sindirim sistemini deforme etmekten hiç çekinmeyiz. Bunun üzerine henüz yaşını doldurmamış olan bireyin doyduğunu anlamayacağı kanaatine vararak her defasında bir kase çorba ya da mamayı zorla yedirerek hem sindirim sistemini hem de psikolojik sağlığını olumsuz olarak etkilemekteyiz. Çocuklukta oluşan uzun süreli ishal ve yahutda gaz sıkışması problemlerinden şikayet ederek çocuğumuzu doktor doktor gezdirmekten hiç çekinmeyiz. Bunun ardından çocuğun iyi beslenmediği için bu durumda olduğu kanaatine vararak aynı uygulamalara devam etmekte diretiriz. Bu gibi birçok durum çocuğun bünyesini etkilediği gibi psikolojik sağlığını o kadar deforme etmektedir ki çocuğun özgüven mekanizmasını zayıflatıcı etkide bulunmaktadır.

Bu durum yeterince açıklayıcı oldu mu bilmiyorum lakin etkisi olmayacakmış gibi görünen ufak tefek davranışlar çocuğun geleceğini ciddi manada etkilemektedir.

Bireyin zihinsel gelişimini en iyi şekilde geliştiren durum bireyin hayal kurması ve hayali oyunlar oynamasıdır. Hatta bireyin bazı zihinsel yetilerini geliştirebilmesin tek yolu bu hayali süreçlerin kalitesiyle ilintidir. Peki aileler özellikle de neler olarak ne yapıyoruz bilin bakalım ? Çocuklarımız hayali oyunlarla ve hayali arkadaşlarla normal olan zihinsel süreci gördüklerinde şaşırarak bulabildikleri ilk psikologa çocuklarını koşar adım götürmekteler. Sadece bu nedenden bana gelen o kadar çok çocuk var ki . ayrıca buna nispet olarak sırf çocuklarımızın sevmesini bahane ederek hayal içerikli diziler izletmekten çekinmekteyiz. Asıl psikologa ihtiyaç duyulan durum bu iken biz normal süreçleri anormal algılamaktayız.

Toplum olarak aile yapılarında bir tersine algı oluşmaktadır. Çocuklarımızın normal süreçleri bize anormal gelmekte fakat gözle görülür biçimde zihinsel ve fiziksel deformasyona uğraması kimseye dokunmamakta. Ailelerin savunması ise tamamen bana dokunmayan yılan bin yaşasın sözüne tamamen uygun şekilde davranışlardır. Çocukların şımarmadan uslu bir şekilde durması aileler için yeterli olmaktadır. Ne zamanki bireyin sosyalleşme ihtiyacı ve zorunluluğu ortaya çıkar işte o zaman bu durum aşırı ilgiye dönüşür ileler tarafından . Yine çalınan ilk kapı psikologunki olur. Bu dönem ilk okula başlama yaşıdır. İlk çocukluk evresinden itibaren uslu durması için bilgisayar ve televizyona bağımlı olarak sakin ve zararsız ayrıca kıpırdamadan yetişmesini sağlayan aile çocuklarının içine kapanık ve iletişim kuramamasından şikayet etmektedir. Yani aileye göre artık uslu durma süreci dolmuştur. Fakat bu sürece gelene kadar bağımlı yetişen çocuğun kişiliğinde değişimler meydana getirmek imkansıza yakın bir durumdur. Bu durum aileler tarafından halen daha kabul edilmemektedir. Bu durum da çocukların psikolojik durumlarını hepten çıkmaza sokmaktadır.

Çocuklarımızın gelişiminde aileler olarak bu denli etki ederken olumsuz yöntem ve davranışlarımızı halen haklı görmekteyiz bu durum hatalı yetişmiş bir toplum oluşturmaya zemin hazırlamaktadır. Biz ise bu durum da bile hatayı kendimizde değil çevrede aramaktayız.

Bir yanda öğrenmeye ve yetiştirilmeye hazır bir birey bir yanda ise ona hayatı tanıtmak ve onu hayata hazırlamak için bekleyen bir aile.

Bu durumda çocuğumuzun yetişmesindeki en büyük rol sizce kimin ? ..

Ali Rıza AKSU

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmadı
Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Muhasebe Meslek Elemanı