BÜTÜNLEYİCİ TERAPİLER
Bu yazıda bütünleyici psikoterapiler ve bunlara dair kuramlardan bahsedilecektir.
Bütünleyici terapiler , entelektüel olarak heyecan verici, klinik anlamda popüler ve gösterilebilirlik açısından etkilidir. Bütünleşme, farklı problemlerin farklı çözümler gerektirdiği ve bu çözümlerin gittikçe sonuç araştırmasını temel alarak seçilebileceğini vurgulama konusunda bulguya dayalı akımla , ortak fikre sahiptir. Bütünleyici terapiler, birey olarak hastaların ve kendine özgü bağlamlarının ihtiyaçlarının karşılanması için bulgu, esneklik ve duyarlık sunar. Bu nedenlerden ötürü, bütünleşme mutlaka 21. Yüzyılın temel terapötik duruşu olacağı belirtilmektedir.
Psikanalizle başlayan daha sonra davranışçı ekolün katı yaklaşımı ile sınırlanan psikoloji ekolleri, hümanist kuramın ortaya çıkması ile çeşitlenmeye ve yeni ekoller ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlardan bazıları: Psikanalitik Psikoterapi, Davranışçı Psikoterapi, Bilişsel Psikoterapi, Varoluşçu Psikoterapi, Logoterapi, Şema Terapisi, Gestalt Terapi, Duygu Odaklı Terapi, Transaksiyonel Analiz Terapisi; İntegratif Psikoterapi ve diğerleri...
Tracy'e (2018) göre, günümüzde iki farklı rakip anlayış bulunmaktadır. İlk anlayışa sahip olanlar psikoterapi paradigmaları arasında köprüler kurma ve bütünleşmeye gitme arayışı içindedir. İkinci anlayış ise farklı yaklaşımlar arasındaki sınırları katılaştırma eğilimindedir ve bütünleşmeye direnmektedir. İkinci eğilimin, kendi psikoterapi kuramlarının iyi işlediğini gösteren klinik araştırma sonuçları, bir kuramın kavram ve tekniklerinin karışmasının psikoterapide yetersiz sonuçlar doğuracağı düşüncesi ve akademik kültürdeki rekabet unsuru gibi nedenlere dayandığı düşünülmektedir.
Bütünleşme çabalarının son yıllarda daha fazla artmış olması bazı nedenlere bağlanmaktadır. Norcross (2005), bu artışın başlıca sekiz nedeni olduğunu belirtmektedir: Bunlar;
- Terapilerin artışı;
- Bütün danışan ve sorunlara tek bir kuramla yaklaşmanın yetersiz kalması;
- Dış sosyo-ekonomik koşullar;
4.Kısa süreli, çözüm odaklı terapilerin yükselişi;
- Terapistlerin özellikle zor sorunlarda çeşitli tedavileri gözlemleme olanakları;
- Terapötik ortak etkenlerin terapi sonucuna önemli katkıları olduğunun fark edilmesi;
- Belirli terapilerin etkilerinin tanımlanması ve kanıta dayalı terapiler ve
- Bütünleşme odaklı profesyonel bir örgütün gelişimidir.
Bütünleştirici bakış açısı ile yeni sistemler oluşturmanın amaçları Prochaska ve DiClemente tarafından şu şekilde özetlenmiştir .(Norcross & Goldfried, 2005)
- Psikoterapide kullanılan ana sistemlerin kendine has görüşlerini korumak ve indirgenmiş bir hale dönüştürülerek, terapi sistemlerinin zenginliklerinin ortadan kalkmasını engellemek.
- Klinisyenlerin karşılaştıkları sorulara bazı pratik cevaplar sunmak.
- Psikoterapi alanındaki kaotik çeşitliliğin önüne geçmek.
- Üzerinde araştırmalar yapılabilecek sistemler oluşturmak; çünkü deneysel yollarla etkililiğine bakılamayan bir entegrasyon çok fazla eleştiriye açık olacaktır.
- Sistematik bir yaklaşım üretmek, psikoterapinin önemli boyutlarını içerecek kadar kapsamlı ve aynı zamanda işbirliğini, yaratıcılığı ve gelişimi desteklemek için yeterince esnek olan bir yapı veya bir dizi ilke ve yapı oluşturmak gerekir.
Bu yaklaşım, her bireyin benzersiz olduğunu ve terapiye yönelik tek bir ekolün tüm insanların fiziksel, sosyal, duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılayamayacağını varsayar. BT tek bir tedaviden çok, ileri düzey klinik grup terapilerinden basit önleme stratejilerine kadar genişleyen ve kendi içinde bağlantılı olan tedavilerin spektrumudur (Berens ve ark., 2018).
Bütünleştirici Terapiler , pek çok açıdan avantajlı bir uygulamadır. Öncelikle BT üzerinde çalışılan sorunun çözümü, üyelerin ihtiyaçlarına göre uyarlanabilmekte ve esnek bir yapıda yürütülebilmektedir. BT, üyelerin zihin, beden, ilişkiler, maneviyat, düşünceler ve duygular dahil olmak üzere farklı yönlerini bütünleştirmeye yardımcı olabilir. Bir soruna tek bir perspektiften odaklanmak yerine, bu terapi yaklaşımı daha geniş ve bütünsel bir bakış açısını teşvik edebilir.
Bütünleştirme, İntegratif terimi, hem duygusal, davranışsal, bilişsel, hem de fizyolojik teori ve psikoterapi yöntemlerinin sentezine ve ayrıca psikoterapinin sonucuna - kişiliğin parçalanmış veya sabitlenmiş yönlerinin danışanın içindeki bütünleşmesi ya da özümlenmesi anlamına gelir.
Bütünleşme dendiğinde ilk akla gelen kavramlardan biri de eklektisizm olmaktadır. Bütünleşme ve eklektisizm kavramları sıklıkla birbirinin yerine kullanılmakla birlikte bu kavramların arasında temel farklılıklar vardır. Eklektisizm bir seçme sürecidir; bir anlamda
ayırma, koparıp alma işidir; oysa bütünleşme bir araya getirme sürecidir. Bütünleşme yeni bir bütün oluşturmaktır (Hollanders, 2009)
Psikoterapilerin bütünleşmesi ile ilgili pek çok yol bulunmaktadır. Bütünleşmede en popüler dört yol teknik eklektisizm, kuramsal bütünleşme, ortak faktörler ve özümseyici bütünleşmedir. Teknik eklektisizm, belli bir kurama bağlı kalmaksızın farklı yaklaşımların tekniklerini kullanmayı içerir. Kuramsal bütünleşme, iki veya daha fazla psikoterapi kuram ve tekniklerini yeni bir kavramsallaştırma veya terapi yaklaşımına dönüştürmek üzere bütünleştirmektir. Ortak faktörler yaklaşımı, farklı terapilerin paylaştığı temel bileşenleri belirlemeyi ve ortaklıklarına dayanarak daha etkili terapiler yaratmayı hedeflemektedir. Özümseyici bütünleşme ise, diğer yönelimlerin teknik ve ilkelerini bütünleştirirken temel bir kuramsal oryantasyona bağlı kalmayı tercih eder.
Bütünleşme pekçok farklı yollardan olabilir- kuramsal bütünleşme, teknik eklektizm ortak faktörler ve benzeşen bütünleşme- ama süreli tek ekollerin sınırının ötesine giden psikoterapiyi kavramsallaştırmanın ve yürütmenin yeni yollarını arar. Bütünleşme; özellikle zorlu vakalarla ve terapötik başarısızlıklarla karşılaşıldığında , diğer terapilerin ne önereceğini inceleme konusunda uygulayıcıları ve araştırıcıları teşvik eder. Öteki terapi sistemleri muhalif olarak değil, işbirlikçi partnerler olarak ; zıt olarak değil, tamamlayıcı olarak görürler. (Corsini & Wedding, 2012, s:760-807)
Bütünleşme, psikoterapi üstü bir durumdur. Ne bir psikopatoloji modeli ne kişilik kuramı sunar. Aksine bütünleşme psikoterapinin birçok sistemindeki terapötik değeri kucaklar ve klinisyenin desteklediği her türlü psikopatoloji modeliyle veya terapi sistemiyle birleştirebilir.Psikanalitik ve davranışçı kuramlar, bilişsel ve kişilerarası kuramlar veya sistemleri ve insancıl kuramları birleştirme önerileri verilebilecek örneklerdir. Farklı yaklaşımlar vardır.
Ortak faktörler yaklaşımı,bu terapilerin paylaştığı temel içeriklerin ne olduğunu belirler, ortaklıkların kendi içinde farklılık gösteren faktörlerden daha önemli olduğu inancını temel alır; terapötik işbirliğinin geliştirilmesi, katarsis olanağı, yeni davranışların edinilmesi ve uygulanması ve danışanların olumlu beklentileri gibi.
Asimilasyon şeklindeki bütünleşme ise diğer sistemlerden elde edilen uygulama ve görüşleri seçici bir şekilde kapsama biçimindedir. Benzeten bütünleşme tek, uyumlu bir kuramsal sistemin avantajlarını çoklu sistemlerin daha geniş müdahalelerinin esnekliği ile birleştirir. Örneğin bir davranış terapisti, tedaviyi davranışçı bir yolda sürdürürken, Gestalt terapinin iki-sandalye diyaloğunu kullanabilir. (Corsini & Wedding, 2012, s:760-807)
Bütüncül psikoterapilere baktığımızda bütüncül psikoterapilerin öncelikle dört ana kümede toparlandığını görürüz. Bunları; eklektik bütüncül psikoterapiler, entegratif bütüncül psikoterapiler, ortak faktörlere dayalı bütüncül psikoterapiler, asimilatif bütüncül psikoterapiler olarak değerlendirmek mümkündür.
1.Eklektik Bütüncül Psikoterapi Kuramının Gelişmesi
Psikoterapide eklektizm dört entegratif yöntem içinde en az teorik yönelimli olandır. Eklektizmi en iyi anlatan ifade "Hangi sorun için, ne yaparsam işe yarar?" yaklaşımıdır. Psikoterapist anlık pragmatik müdahale seçeneklerine odaklanır. Belirli bir hasta ve belirli bir problem için hangi tekniğin işe yaradığına dair geçmişte yapılan araştırmaların sonucu olan ampirik bilgiye dayanır. Kullanılan tekniklerin alındıkları teoriler (kişilik veya psikopatoloji teorisi) ontolojik veya epistemolojik yönden uzlaştırılamaz olabilirler. Bu entegrasyon modelinin savunucuları, teorik sentezin boşuna bir çaba olacağına inanırlar, bunun yerine literatürde bulunan sayısız psikoterapi tekniğinden yeri geldiğince yararlanabilmenin zengin bir klinik repertuvar oluşturabilmek için gerekli olduğuna inanırlar (Lazarus, 1989; Norcross, 2005).
Eklektik terapide terapist, birey ve problem için en uygun terapi yöntemlerini uygulamaya çalışır. Kuramsal bütünleşmede, iki ya da daha fazla terapi teknikleri, bu terapilerin tek başına ortaya koyacağı sonuçtan daha iyi bir sonuç vereceği umuduyla birleştirilir. Eklektik terapiler psikanalitik, bilişsel-davranışçı terapi, gestalt terapi, varoluşçu psikoterapi gibi geleneksel, "tek ekollü" terapi sistemlerinin katkılarını kabul eder.
Bütüncül psikoterapinin "bütünleştirici" teriminin bir takım anlamları vardır. Kişiliği bütünleştirme sürecini ifade eder. Bu süreçte benliğin reddedilen, habersiz veya çözülmemiş yönlerini keşfetmek ve onları uyumlu bir kişiliğin parçası haline getirmek, kendiliği engelleyen ve sınırlayan savunma mekanizmalarının kullanımını azaltmak ve ortadan kaldırmak ana hedeflerdendir. Özetle kişiliği bütün yapma sürecidir. Entegrasyon sayesinde, insanların önceden oluşturulmuş olduğu görüş, tutum, norm etkileri olmadan her anla açık bir şekilde yüzleşmeleri mümkün hale gelir.
Lazarus'un Multimodal Teorisi ve Larry K. Beutler'in Sistematik Tedavi Seçimi ortak faktörler yaklaşımının iki önemli örneğidir. Arnold A. Lazarus teknik eklektizmini BASIC I.D. formülü ile sunmaktadır. Bu formül 7 parametreden oluşmaktadır. Bunlar İngilizce yedi kelimenin baş harfleridir. Multimodal Terapi bu 7 parametredeki açılımlarla ilgili sorulara cevap arar. Bunlar; Behavior (Davranış), Affect (Duygulanım), Sensation (Duyum), Imagery (Tasarım), Cognition (Biliş), Interpersonel (Kişilerarası ilişki) ve Drugs/biology (İlaçlar ve biyoloji) dir. (Özzakkaş, 2018: 1-24)
BASIC I.D. modalitelerindeki problemler için uygulanan tedavi tekniklerine bazı örnekler verilirse:
- B : Söndürme (örneğin, tepki engelleme, sele boğma gibi)
Karşı koşullama (örneğin, duyarsızlaştırma gibi)
Olumlu ve olumsuz pekiştirme ve ceza (örneğin, olumlu pekiştireç ortamındannçıkarılma (time-out), aversiv terapi gibi)
A : Duyguları kabul etme
Abreaction (örneğin, acı veren duyguları terapist varlığında tekrar yaşama gibi)
- S : Gerginliğin geçirilmesi (örneğin, gevşeme, bio-feedback, fiziksel egzersiz, ritmik
nefes alma gibi)
- I : Başetme görüntülemeleri (örneğin, panik olmadan sunum yaptığını hayal etme
gibi)
- C : Bilişsel yeniden yapılanma (örneğin, genelleme ve kuralcı düşüncelerin
değiştirilmesi gibi)
Farkındalık (örneğin, hangi faktörlerin problemi tetikleyip, hangilerinin problemi
devam ettirdiğini bilme gibi)
- I : Model alma
- D : Sağlıklı diyet
MMT'nin genel akışı; 1) problem ve amaçların saptanması, 2) tedavi yöntemlerinin saptanması ve 3) bu yöntemlerin bağıntılı başarılarının ölçümünden ibarettir. Değerlendirme, terapi süreci boyunca tekrarlanır. Modalite profilleri, terapi sürecinde sürekli olarak yeniden yapılır; problemlerdeki gelişmeler ve daha geliştirilmesi gereken alanlar tespit edilir.
2.Entegratif Bütüncül Psikoterapi Kuramının Gelişmesi
Entegratif psikoterapileri daha çok teorik alandaki insan zihninin izah edilmesine yönelik olarak kuramları bütünleştirme ve teorik olarak onlar arasında yeni bir formül üreterek insan zihninde olup biteni yeni bir paradigma, diğer şekliyle oluşturmaya yönelik olan gayretlerdir. Transteorik çalışma buna ilginç bir örnek olarak ortaya konulmuştur veyahut da Paul Wachtel'in geliştirmiş olduğu dinamik döngüsel model bu entegratif çalışmalara ilginç bir örnektir. Keza aynı şekilde bütüncül psikoterapiler bağlamında bir birleştirilmiş psikoterapi yöntemi olarak rölatif bütüncül psikoterapi de entegratif bütüncül psikoterapi çalışmasındaki yapılmış olan ülkemizdeki öncü çalışmalardan bir tanesidir (Özakkaş, 2008; Wachtel, 2008; Norcross, 2005; Ellis, 1973).
Bu bir psikoterapi meta-modeli veya terapilerin terapisini oluşturma sürecine verilen addır. Teorik entegrasyonda, birden fazla teorinin en başarılı yönleri tek bir kavramsal çerçevede sentez edilmeye çalışılır. Yeni teori zuhur eden (emergent) bir niteliğe sahip olmalıdır; yani onu oluşturan (bileşen) teorilerin basit bir toplamından daha fazla anlam içermelidir. Bu tarz bir meta-teorik entegrasyon modeli üretme çabası kimileri tarafından imkânsız, kimileri tarafından ise fazla gösterişli bir çaba olarak görülmüştür. Çünkü meta-teorik bir seviyede herhangi bir yakınlaşma çabasının fazlaca zorlu ve ürkütücü olduğu düşünülmektedir. Oysa bu tip pek çok meta-teorik model geliştirilebilmiş ve klinisyenlere entegratif (bütüncül) pratiklerini dayandırabilecekleri genel bir harita veya anlatı sunularak, uygulama için destek sağlanmıştır. Bir teorik entegrasyon iddiası, iyi kurgulanmış bir insan teorisine dayandırılmalıdır.
Bu türden meta-teorik entegrasyon modeli geliştirmeye çalışan kişiler arasında, insanların yaşamları boyunca geçirdikleri psikospiritüel gelişim sürecini izleyen modeliyle Wilber, terapötik ilişkiye yaptığı vurgu üzerinden üç ana terapi geleneği arasında köprü kurmaya çalışan beş-ilişki modeliyle Clarkson ile birlikte insan işleyişini anlamak ve klinik seçenekleri sunmak için geliştirdiği yedi-aşamalı modeliyle Lapworth ve insanın içinde var olduğu sosyal ve ekolojik sistemlere de bakan supraparadigmatik modeliyle Opazo sayılabilir. (Özzakkaş, 2018: 1-24)
3.Ortak Faktörlere Dayalı Bütüncül Psikoterapi Kuramının Gelişmesi
Entegrasyonu hedef alan bazı araştırmacılar, psikoterapi yaklaşımlarında ortak olarak bulunan faktörlerin (zemin), bu yaklaşımlardaki biricik, özgül faktörlerden (figür) daha önemli olduğunu düşünmektedirler. Ortak faktörler yaklaşımına yöneltilen en önemli eleştiri ise, entegrasyonu sadece ortak faktörlere dayandırdığımız zaman, aslında gayet gelişmiş teori ve teknikleri içeren büyük bir zenginliği kaybedebileceğimiz şeklindedir. Ne var ki sağaltım sürecinde bir yandan ortak faktörlerden yararlanırken, diğer yandan da terapiste ve hastaya uygun teknik ve stratejik zenginlikten faydalanmamak için hiçbir sebep bulunmamaktadır. Ortak ve özgül faktörlerin birlikte kullanımı en etkin çözüm olacaktır.
Goldfried yapılan araştırmalarda farklı psikoterapi yaklaşımları arasındaki ortak noktaları şu şekilde sıralamaktadır.
- Kültürel olarak, terapinin yardımcı olacağı görüşünün hasta tarafından kabul görmesi.
- Psikoterapötik ilişkiye katılım.
- Hastaya, kendisine ve dünyaya dışarıdan bir bakış kazanma imkanının verilmesi.
- Düzeltici duygusal deneyimlerin teşvik edilmesi.
- Gerçekliği tekrar tekrar sınama fırsatı.
Goldfried farklı yaklaşımları kapsayacak ortak bir terapi dili bulmak için çalışmıştır. Goldfried böyle bir dilin farklı yönelimli terapiler arasında, ortaklaşmış kavramlar üzerinden bir klinik diyalog kurulmasını mümkün kılacağına inanmaktadır. Örnek olarak yazarın kullandığı "kısır döngü" teriminin psikanalizdeki karşılığı "nörotik tekrarlama zorlantısı", transaksiyonel analizdeki karşılığı "oyun", geştalt psikoterapisindeki karşılığı "değişmez geştalt" ve bilişsel terapideki karşılığı "temel şemalar"dır (Goldfried, 1995b ; Tuzgöl, 2020)
Literatürde 15'ten fazla yapılandırılmış vaka formülasyonu metodu mevcuttur. Bu metotların birçoğu psikodinamik çerçeve içerisinde geliştirildiyse de davranışsal, bilişsel-davranışsal, bilişsel-analitik ve eklektik/bütünleyici okullardan metotlar da önerilmiştir. Birçoğunun güvenilirliği ve geçerliliği test edilmiştir. Ortak faktör yaklaşımı yoluyla birçok psikoterapi yaklaşımının vaka formülasyonunu ortak bir kavramsal çatıda buluşturmak mümkündür. Bu konuyla ilgili olarak da Luborsky ve Barrett'in geliştirdiği "çekirdek çatışmasal ilişki teması (ÇÇİT)" önemlidir. Luborsky 1973'ten başlayarak günümüze kadar yaptığı çalışmalarda, psikoterapi süreçlerindeki hastaların ortak taleplerini bulmaya ve bunları kanıta dayalı bir şekilde incelemeye çalışmıştır. Bu çalışmaların sonucunda ÇÇİT modelini ortaya koymuştur. Bu modelin özünde hastaların temel ilişki örüntülerini incelemek yatmaktadır (Luborsky ve Barrett, 2009).
4.Asimilatif Bütüncül Psikoterapi Kuramının Gelişmesi
1992'de öne sürülen asimilatif entegrasyon yaklaşımında, merkezde bir ana teori bulunurken, diğer yaklaşımların teknik ve kavramları bu orijinal yönelime asimile edilir. Bu asimilasyon sürecinde hem ithal edilen teori hem de merkezde hazır bulunan teori karşılıklı olarak değişime uğrar. Asimilatif entegrasyonun amacı bir yandan orijinal teoriyi korurken, diğer taraftan terapistin yaklaşımındaki zayıflıkları düzeltebilecek ampirik müdahaleleri bu teorinin bünyesine katmaktır. (Özzakkaş, 2018: 1-24)
Özümseyici bütünleşmenin tipik bir örneği Stricker ve Gold'un (2012) özümseyici psikodinamik bütüncül terapisidir. Bu yaklaşımda, terapist psikodinamik kuram rehberliğinde ilerler ama gerektiğinde diğer terapi yöntemlerinden yararlanır. Özümseyici bütüncül psikoterapi danışanı anlamak için psikodinamik formülasyonu kullanır; teknik seçimi de psikodinamik müdahalelerden oluşur ancak bilişsel, davranışçı ve hümanist yaklaşımlardan da teknikler kullanılır.
Özümseyici psikodinamik bütüncül terapide kuramın merkezine psikodinamik görüş alınmaktadır. Bu görüşe göre acı veren anılarımız ve deneyimlerimiz ile kim olduğumuz, anne babamız ve sevenlerimiz için kim olduğumuz ve anne-babalarımızın ve diğer sevdiklerimizin kim olduklarına ilişkin çatışmalı düşünceler bilinçdışına atılmaktadır. (Stricker ve Gold 2005; & Tuzgöl, 2020)
Bütüncül felsefenin etkisiyle ve kişilik bozukluklarına odaklanan bir yaklaşımla Jeffrey Young tarafından geliştirilen şema terapi de yine bu bütünleşme tarzı kapsamında düşünülebilir. Şema terapi geleneksel bilişsel-davranışçı terapiler ve kavramlar üzerine kurulu bir terapi olmakla birlikte bilişsel, davranışçı, bağlanma, gestalt, nesne ilişkileri, yapılandırmacı ve psikanalitik ögeleri harmanlamaktadır .(Costunguay vd., 2015& Tuzgöl, 2020)
Sonuç olarak, terapistlerin akademik birikimlerini, kendi kişilik yapılarını, güçlü ve zayıf yanlarını, değerlerini ve deneyimlerini düşünerek kendi bütüncül tarzlarını yaratmaları mümkündür. Tek bir kuramın insanı her yönüyle açıkladığını savunmak dogmatik bir anlayış olmaktadır. Terapistler belli bir kuramı merkeze alabilirler ancak diğer kuramsal anlayışlara da açık olabilmelidirler.Psikolojik danışmanlar ve psikoterapistler bu kapsamda, Psikoterapide Bütünleşme Araştırmaları Derneği'nin (Society for the Exploration of Psychotherapy Integration, SEPI) çalışmalarını ve derneğin yayını olan Psikoterapide Bütünleşme Dergisi'ni (Journal of Psychotherapy Integration) takip edebilirler.
Berens, S., Stroe-Kunold, E., Kraus, F., Tesarz, J., Gauss, A., Niesler, B., & Schaefert, R. (2018). Pilot-RCT of an integrative group therapy for patients with refractory irritable bowel syndrome. Journal of Psychosomatic Research, 105, 72-79.
Castonguay, L. G., Newman, M. G., Borkovec, T. D., Holtforth, M. G. ve Maramba, G. G. (2005). Cognitive-behavioral assimilative integration. J. C. Norcross ve M. R. Goldfried (Der.), Handbook of psychotherapy integration içinde (2. bsm. 241--260). New York, NY: Oxford University Press. http://dx.doi.org/10.1093/med:psych/9780195165791.003.0011
Corsini, R., ve Wedding, D., 2012, Modern Psikoterapiler, Kaknüs Yay, İstanbul.
Corsini, R. J. & Wedding. D. (2012). Modern psikoterapiler.( E. Güzelyazıcı, S. Darcan Çiftçi ve M. Türkoğlu, Çev.), İstanbul: Kaknüs Yayınları
Hollanders, H. (2009). Eclecticism:Integration some key issues and research. Palmer, S. ve Woolfe, R. (Der.) Integrative and Eclectic Counseling and Psychotherapy içinde (ss. 31-56). London: SAGE Publications Inc.
Lazarus, AA. (1989) The practice of multimodal therapy Baltimore John Hopkins University
Norcross, J. C., & Goldfried, M. R. (Eds.). (2005). Handbook of psychotherapy integration. Oxford University Press.
Özakkaş, T. (2008). Bütüncül psikoterapi. İstanbul: Litera Yayınevi.
Özzakkaş, T., 2018, Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi.1(1): 1-24.
.Prochaska, J. O., & Diclemente, C. C. (1982). Transtheoretical therapy: Toward a more integrative model of change. Psychotherapy: theory, research & practice, 19(3), 276. Sharf, R. S. (2014). Psikoterapi ve psikolojik danışma kuramları
Stricker, G. ve Gold, J. (2012). Giriş: Psikoterapide bütünleşmeye genel bakış. Stricker, G. ve Gold, J. (Eds.) Psikoterapide bütünleşme vaka kitabı içinde (ss. 1-20). İzmit: Psikoterapi Enstitüsü Yayınları.
Stricker, G. ve Gold, J. (2005). Assimilative Psychodynamic Psychotherapy. Norcross, J. C. ve Goldfried, M. R. (Eds). Handbook of psychotherapy integration içinde (2. bsm, ss. 221-240). New York: Oxford University Press.
Tracy, A. P. (2018). Introduction to the special issue on psychotherapy integration.
Journal of Infant, Child, and Adolescent Psychotherapy, 4, 229-231.
https://doi.org/10.1080/15289168.2018.1527570
Tuzgöl Dost, M. (2020). Psikolojik danışma ve psikoterapide bütünleşmeye doğru. OPUS--Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 15(10. Yıl Özel Sayısı), 5252-5276. DOI: 10.26466/opus.688166
Kurumunuz büyüyor, ekstra yeni personele mi ihtiyacınız oldu?
Artık bunları dert etmeyin! Hemen bir iş ilanı ver, gelen başvuruları incele, birkaç görüşme yap ve uzmanla çalışmaya başla. Hepsi bu...
65 kurum iş ilanı var. Hemen başvuru yaparak özel eğitim ve sağlık sektöründe yerini al.
Yorumlar (0)
Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.