13-11-2008 |

Yuvada Misyoner Skandalı

Ankara`daki Saray Rehabilitasyon Merkezi`nde misyonerlerin çalıştığı ortaya çıktı. İşte skandal olayın detayı

 

İngiliz York Düşesi Sarah Ferguson`un Ankara`daki Saray Rehabilitasyon Merkezi`nde yaptığı gizli çekimler ortalığı karıştırdı. Ama gizli çekimlerle birlikte ilginç bir gerçek ortaya çıktı. Meğer Bakan Çubukçu`nun sorumluluğunda bulunan Saray Rehabilitasyon Merkezi`ndeki 6 personelin maaşını misyoner bir kadın ödüyormuş. Hem de devletin kendisi de kadını `sakıncalı` görmesine rağmen. İşte olayın perde arkası...

AMERİKALININ ROLÜ NE?

Norita Erikson isimli Amerikalı bir kadın uzun süredir Türkiye`de bulunuyor. İyi derecede Türkçe bilen Erikson, ülkemizde 10 proje yürütüyor. Bunlardan biri de Ankara Esenboğa Havalimanı yolundaki Saray Rehabilitasyon Merkezi`nde 4 yıldır devam ediyor. `Gönüllü anne` diye hitap edilen Erikson, ücretini ve sigortalarını kendi cebinden ödediği 6 kişiyi bu merkezde çalıştırıyor. 719 engellinin bulunduğu merkezdeki bir ünitenin bakımını bu 6 görevli yürütüyor. Diğer bakıcılardan daha özverili şekilde çalıştıkları, Amerikalı Erikson`un personelini iyi motive ettiği söyleniyor. Aslında, işin arkasında misyonerlik çalışmasının yattığı, bu sebeple engelli çocuklara sahip çıkıldığı ve iyi davranıldığı iddia ediliyor. Buna göre Erikson, yaptıklarını Batı`dan gelen misafirlerine gösteriyor, engelli çocuklara nasıl sahip çıktığını öne çıkarıyor. Yurtdışından gelenler bu tabloyu görünce maddi yardımlarını esirgemiyor.

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu`nun sorumluluğundaki bir merkezde, eleman ihtiyacı ve maddi sıkıntı olmamasına rağmen, bir Amerikalının masraflarını üstlendiği bakıcıların neden ve nasıl çalıştığı merak konusu. Kurum yetkilileri bu olayın ortaya çıkmasından sonra konuyu tartışmaya açtı. Hâlen süren soruşturmanın ardından Norita Erikson`un `gönüllülük` gibi gösterdiği işine son verilmesi bekleniyor. Zaten geçen hafta müfettişler Erikson ve ekibinin ifadesine başvurdu. Erikson önce `hastayım` bahanesini öne sürdü, ortalığın biraz sakinleşmesinden sonra da ifade verdi.

İÇİŞLERİ KARDELEN`İ KAPATMIŞ!

Maaşını ödediği Bahadır ve Başak isimli iki tercüman ise Türkiye`deki işlerinde ona yardımcı oluyor, bürokraside kanal açıyor, bir bakıma danışmanlık yapıyor. Amerikalı kadın, 5 yıl önce bu tür faaliyetlerini yürüttüğü bir dernek kurmuş. Ancak İçişleri Bakanlığı`Kardelen` adını taşıyan derneği uygunsuz bulup kapatmış. Uygunsuzluğun misyonerlik faaliyetlerinden kaynaklandığı iddia ediliyor. Norita Erikson, derneğinin kapatılmasından sonra yeni bir çatı örgüt kurmamış. Ancak 10 proje yürüten Norita`nın diğer projelerinin ne olduğu, Türkiye`de neden bu tür bir faaliyetin içinde bulunduğu konusu gizemini koruyor. (Erikson, mail yoluyla gönderdiğimiz soruları önce cevaplayacağını söyledi; fakat sonra vazgeçti.)

Bir haftadır tartışılan görüntüler çekilmeden önce olaylar şöyle gelişti: Norita Erikson, maddi yardım toplamak için İngiliz Kraliyet ailesinin eski mensuplarından Düşes Sarah Ferguson ile irtibata geçti. Müfettişlere verdiği ifadeye göre Erikson, para yardımı almak için Ferguson`u Türkiye`ye davet etti. Ferguson da bir grup arkadaşı ile Türkiye`ye geldi. Engelli ve kimsesizlerin kaldığı bu tip yerleri ziyaret etmek isteyen yabancı uyrukluların Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu`nun (SHÇEK) Dış İlişkiler Birimi`ne başvurması gerekiyor. Bu kurum da Dışişleri Bakanlığı ile temasa geçip yabancı uyruklu kişinin ziyaret için uygun olup olmadığına karar veriyor. Sarah Ferguson ve beraberindekiler ise uzun olacağı bahanesiyle bu başvuruyu yapmak yerine Amerikalı Erikson`un yönlendirmesiyle merkeze girip tartışmalı görüntüleri çekti.

MÜDÜR YARDIMCISI NEDEN SÜRGÜN EDİLDİ?

Anlatılanlara göre, Ferguson, Erikson`un yanında çalışan Bahadır ve Başak adlı danışmanlarla birlikte 22 Eylül 2008`de rehabilitasyon merkezine geldi. Öğle saatlerine gerçekleşen ziyarette, `Müdür yardımcısı Murat Bey ile görüşmek istiyoruz.` dendi. Erikson`un sık sık bu merkeze gönderdiği Bahadır ve Başak, güvenlik görevlilerince tanındığı için sorunsuz bir şekilde Murat Bey`in makamına çıkarıldı. Ardından müdür yardımcısı, misafirlere merkezi gezdirdi. Tabii, `Müdür yardımcısının bu olaydan haberi var mıydı, art niyetli şekilde mi yabancıları içeri aldı, çekimlere göz yumdu mu?` gibi soruların cevabı müfettiş raporları tamamlanınca verilecek. Ancak müdür yardımcısı, olay basına yansımadan önce Danıştay`da kaybettiği idari dava sebebiyle Edirne`ye tayin edildi.

Sarah Ferguson ile birlikte merkezi gezen grubun içinde bir İngiliz kanalının ekibi de bulunuyordu. Gizli çekimleri onlar yaptı. Merkezi `sanki çağlar öncesinden kalma bir devlet kurumu` gibi ekranlara yansıttılar. Görüntülerde engellilere iyi davranılmadığı imajı veriliyordu. Çocukların eline geçirilen pet şişeler, kafeslerdeki çocuklar, demir parmaklıklar arkasındaki engelliler, eli bağlı bir kız hafızalara kazındı. Merkezin dışkı koktuğu da satır arasında yer alıyordu. Ancak merkeze giden gazeteciler bu tür görüntülere rastlayamadı. Sarah Ferguson, `Bu görüntüler çocukların iyiliği içindi!` diye bir savunma geliştirdi; fakat Saray Rehabilitasyon Merkezi`ndeki eksiklikler, işkence sahnesi gibi yansıtıldığı için Türkiye zor durumda kaldı. Üstelik İngilizlerin`Bize en kötüsünü gösterin.` şeklindeki talepleri kamera görüntülerine yansıyordu. Yani, insani duyguları kullanan art niyetli `asil İngiliz`, çocukların kötü muameleye maruz kaldığını öne sürse de olayın aslı çok farklıydı.

Merkezde 719 engellinin koruma ve bakımı yapılıyor. Burada kalan çocukların kimisi belirli bir seviyeye kadar eğitilebilir, kimisi ise ağır derecede engelli. Bu yüzden sürekli bakıma muhtaçlar. Birkaç yıl önce merkezde 20-30 çocuğa bir bakıcı düşerken, şimdi 6 çocuğa bir bakıcı düşüyor. Bu oran dünya ortalaması ile aynı. 30 civarında sürekli bakıma muhtaç zihinsel ve ruhsal engelliyle de birebir ilgileniliyor. Bundan sonra ağır iki engelliyle bir bakıcı ilgilenecek.

Kaynak: http://www.bugun.com.tr

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmadı
Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.