Özel Eğitim Kurumları Sorunları İçin Biraraya Geldi

Manisa'da özel eğitim ve öğretim kurumları yöneticileri, yaşadıkları sorunlara çözüm bulabilmek amacıyla Manisa Ticaret ve Sanayi Odası'nda (TSO) biraraya geldiler.

Manisa'da hizmet veren 60'a yakın özel eğitim ve öğretim kurumlarının yöneticilerinin davet edildiği toplantıda, yaşanan sıkıntılar ve sorunlar masaya yatırıldı. Manisa TSO Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Manisa TSO 25. Meslek Komitesi (Özel Eğitim ve Öğretim Hizmetleri) Üyesi Yaşar Coşkun başkanlığında toplanan meslek komitesi üyeleri, 2011 yılında hükümetten özel eğitim ve öğretim kurumlarına yönelik yasal bazı düzenlemeleri gündeme almaları gerektiğini ifade ettiler. Genişletilmiş Meslek Komitesi olarak her ayın son Çarşamba günü bir araya gelme kararı alan kurum yöneticileri, yaşanan sıkıntılara hükümetin bir an önce gündemine almasını ve çözüm bulunmasını istediler.

Özel Eğitim ve öğretim kurumlarının özellikle KOSGEB desteği başta olmak üzere bir çok kamu desteğinden faydalanamadıklarını söyleyen Manisa TSO Başkan Yardımcısı Yaşar Coşkun, "Bilindiği üzere adımız özel olsa da hepimiz kamusal bir hizmeti yerine getirmekteyiz. Eğitim öğretim hizmetleri açısından Milli Eğitim, mali açıdan Maliye, sosyal güvenlik açısından da Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın kontrol ve denetimi altındayız. Ayrıca işimizin muhteviyatı nedeniyle hiçbir zaman ticari kaygıları ön planda tutup maliyetleri aşağıya çekmek gibi bir anlayış içerisine girmemekteyiz. Fakat içinde bulunduğumuz ekonomik ortamda durum açıkça ortadır. 2009 yılında özel eğitim kurumları ülkemiz genelinde 6.5 milyar dolarlık yatırım yapmıştır. Devlet maliyetleri üzerinden bakarsak bu rakam 5 milyar dolar civarındadır. Yani sektörümüz devleti 5 milyar dolarlık yatırımdan kurtarmıştır. Biz böylesi önemli bir görevi hem kriz ortamına hem de bürokratik zorluklara rağmen yerine getirme mücadelesi verirken, devletimiz bize avantajlar sağlamak yerine dezavantajlar yaratmaktadır. Teşvik sisteminden hiçbir şekilde faydalanmamaktayız. Otobüs işletmecisinden inşaata, tekel bayisinden manava, kuaför salonundan oto tamircisine herkes faydalanabilirken, kamusal bir hizmet yerine getiren bizler KOSGEB desteklerinden yararlanamamaktayız. Öte yandan Genel eğitim sistemi içindeki yüzde 2 civarında olan payımızın 10 yıllık vadede yüzde 10, 20 yıllık sürede ise yüzde 30'a çıkarılması hedeflenmektedir. Peki bu nasıl gerçekleşecektir. Mevcut teşvik ve destek sistemleri ile bu pek de olası değildir. Rakamsal olarak merkez ilçede varlığımız, 135 birimde 60 bin 568 öğrenciye verilen eğitimde, kurumlar olarak yüzde 9, öğrenci sayısı olarak yüzde 4'tür. Oran olarak bakıldığında küçük bir grup gibi görünsek de, sektör için yarattığımız itici güç ve başarı oranlarımız açısından oldukça önemliyiz. Bu nedenle birlikte hareket etmemiz gerektiği bilincini taşıyoruz. Bildiğiniz gibi 2011 yılında ülkemiz bir seçim maratonu içerisine girecektir. Bu doğrultuda aşağıda sıraladığımız çözüm önerilerinin dikkate alınması, partilerimizin 2011 seçim bildirgelerinde yer bulundurulması gerektiğine inanıyoruz' diye konuştu.

Daha sonra yapılan değerlendirmede çözüm önerileri şöyle sıralandı: "

Acilen sektör temsilcileri ile bağlı oldukları bürokrasinin temsilcileri, aynı masada sorunları ortaya koymalı ve bunu bir bildirge halinde kamuoyu ile paylaşmalıdır.

KDV nasıl %18 den % 8'e inmiş ise, %8 den de %1'e inmelidir. Keçi Boynuzun da bile KDV muafiyeti sağlanabiliyorsa ülkemizin geleceği açısından bu kadar önemli olan bir konuda da muafiyetin sağlanabileceğine inanıyoruz. Gelir vergisi oranları makul bir seviyeye düşürülmelidir. Özel eğitim ve öğretim kurumlarımızdan KDV alınmamalı, gelir vergisi ise ödeme gücü olmayıp başarılı öğrencilerin ücretsiz okutulması suretiyle tahsil edilmelidir.

Tüm özel öğretim kurumlarının Milli Eğitim tarafından yapılanlar haricindeki teftiş ve denetimleri öğrenci ve velilerinin olmadığı zamanlarda yapılmalıdır.

Dershaneler, kurslar, etüt eğitim merkezleri okulların; sürücü kursları, rehabilitasyon merkezleri çıraklık eğitim ve halk eğitim merkezlerinin üstünde birer kurum değil, bütünler birer parçası olduğu kabul edilmelidir.

Aynı okullardan mezun olan öğretmenlerin çalıştıkları yerlere göre iyi yada kötü olarak sınıflandırılması ön yargısı ortadan kaldırılmalıdır.

Devlet okullarımız sahip oldukları alanları düğün salonu, kafeterya, otopark gibi işletmelere kiralamayı düşünürken, mevcut öğrencilerinin özel öğretim ihtiyacını karşılamak için döner sermaye yada başka yollardan hizmet satın almayı düşünebilmelidir.

Tüm özel öğretim kurumları mevcut okullar bünyesinde bina veya malzeme kiralaması yoluyla eğitim öğretim faaliyeti yürütebilmelidir.

Okullarımız halk oyunları, spor çalışmaları, tiyatro, bale, müzik gibi faaliyetleri ve boş geçen derslerin tamamlanması için gerekli olan öğretim kadrosunu dışarıdan satın alma yoluna giderken, ek çalışma ve özel öğretim ihtiyacı duyulan öğrencileri için de hizmet satın alabilmelidir.

Her türlü eğitim öğretim harcamaları ticaret yapan şahıs yada şirketler tarafından gider olarak gösterilebilmelidir.

Okulların fiziki yapısı ve öğretim kadrosu 7/24 esasına göre düzenlenmeli bunun için de mevcut kadroların maaşlarının artışları o okuldaki eğitim faaliyetine duyulan ihtiyaç ve programa kayıt olanların ödedikleri ücretler üzerinden arttırılmalıdır. Gerekli görülmesi durumunda özel öğretim kadrolarında çalışan, iş bekleyen, emekli maaşı ile geçinemeyen öğretmenler göreve getirilmelidir. Tüm ülkede top yekun bir eğitim seferberliği başlatılırken toplumda ihtiyaç duyulan meslekler tespit edilerek ana omurga meslek edindirme üzerine oturtulmalı, öncelikle nitelikli iş gücü yetiştirme temel amaç olmalıdır.

Belediye ve benzeri kurumlardan satın alınan hizmetlerin (elektrik, su vb) devlet okullarındaki bedeller üzerinden ödemesi gerçekleştirilmelidir.

Her yıl başında ödenen ruhsat harcı kaldırılmalıdır.

Kaynak: http://www.dikkathaber.com