Özel Eğitim Kurumları, Özürlüler Yasası Değişikliği İle İlgili Sıkıntılarını Anlattı

Özel Eğitim Kurumları Derneği Niğde İl Temsilcisi İkbal Özsoy ve Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi temsilcileri, AK Parti İl Başkanlığı'nı ziyaret ederek Özürlüler Yasası deşikliği ile ilgili sıkıntılarını anlattı.
Özel Eğitim Kurumları Derneği Niğde İl Temsilcisi İkbal Özsoy, AK Parti Niğde İl Başkanı Faruk Akdoğan'la yaptığı görüşme sırasında, TBMM Genel Kurulu'nda oylanacak yasa değişikli ile engellilerin ya yok sayılarak evlerinde kaderlerine terk edileceğini, ya da engelli de olsa çocuklarının önemli olduğu gerçeğinin benimsenerek özel eğitim kurumlarının hizmetlerini sürdürmesine karar vereceğini belirterek, destek istedi.
Ziyarette Özel Eğitim Kurumları Derneği Niğde İl Temsilcisi İkbal Özsoy'un yanı sıra Özel Yalın Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi, Özel Özşah Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi, Özel Hacettepe Gelişim Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi, Kışla Özel Eğitim Okulu, Büyük Doğuş Özel Eğitim Okulu, Özel Parpucular Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi temsilcileri de yer aldı.
Özel Eğitim Kurumları Derneği Niğde İl Temsilcisi Özsoy görüşme sırasında, sorunlarının aciliyeti ve toplumsal boyutu düşünüldüğünde çok önemli objektif destekteğe gereksinim duyduklarını söyledi.
İkbal Özsoy, TBMM'nin 2005 yılında Özürlüler Yasası'nı çıkararak sosyal devlet olmanın en güzel örneğini verdiğini, özel sektör tarafından engelli çocuklara sunulan eğitim hizmetinin olumlu sonuçlarıyla çok hızlı bir gelişme gösterdiğini belirterek, yasa çıktığında Özel Eğitim alan çocuk sayısının 65 bin civarındayken, şu anda hizmet alan çocuk sayısının 190 bine ulaştığını, sunulan rehberlik hizmetleriyle ailelerin bilinç ve bilgi düzeyinin geliştirildiğini, çocuklarının durumlarını kabul görerek eğitimlerini destekleme anlamında önemli adımlar atıldığını kaydetti.
Özsoy ancak, TBMM Genel Kurulu'nda oylanacak yasa değişikli ile engellilerin ya yok sayılarak evlerinde kaderlerine terk edileceğini, ya da engelli de olsa çocuklarının önemli olduğu gerçeğinin benimsenerek özel eğitim kurumlarının bu hizmeti sürdürmeye öncelikle karar vereceğine dikkat çekti.
Özel eğitim kurumları sayesinde, bir çocuğun eğitim maliyetinin devlete olan yükünün 5'te bir oranında azaldığını, devletten alınan gelirin önemli kısmının devlete vergi olarak geri döndüğünü anlatan Özsoy, ayrıca 35 kişiye istihdam sağlanarakülke ekonomisine katkı sağlandığını belirtti.
Özel Eğitim Kurumları'nda çok daha iyi koşullarda, kaliteli eğitim hizmeti verildiğinin altını çizen Özsoy, sivil toplum örgütlerinden farklı platformlarda verecekleri mücadelede yanlarında yer almaları çağrısında bulundu.
İkbal Özsoy, "Böyle önemli ve anlamlı bir konuda aktif olarak tam destek vererek sizleri de yanımızda görmek istemekteyiz. Millet iradesinin her zaman üstün olacağı inancıyla, birlikte vereceğimiz mücadele, engelliler adına önemli bir adım, tarihi bir sürecin başlangıcı olacaktır" diye konuştu.
AK Parti Niğde İl Başkanı Faruk Akdoğan da, iktidarları döneminde özürlülere gerek iş alanında, gerek istihdam alanında, gerekse özel eğitim kurumlarının oluşmasında ciddi adımlar atıldığını söyledi.
Faruk Akdoğan, "Genel Başkanımız ve Başbakanımızın da bu konuda hassasiyetinin olduğunu tüm kamuoyu biliyor. Tabii özürlülerimiz bizim evlatlarımızdır. Onları en iyi şekilde korumak, gözetmek, eğitmek bizim görevimizdir. Hangi hükümet olursa olsun, bu noktada özürlülerimizin eğitimi konusunda, istihdam edilmesi noktasında gerekli açılımı yapmaları görevleri diye düşünüyorum" dedi.
Geçtiğimiz 6 yıl içerisinde bu konuda ciddi adımlar atıldığını kaydeden Akdoğan, "Bundan geri dönüş olur mu? Bana göre olmaz. Böyle bir şey var ise olmaması için bununla ilgili Ankara'da gerek milletvekillerimiz, gerekse İl Başkanı olarak gerekli girişimleri yaparız. 81 ilimizin teşkilatlarını ziyaret ediyorsunuz. AK Parti'nin de Meclis grubunda Tunceli dışında bütün iller temsil ediliyor. Dolayısıyla geniş bir tabana yayılıyor. Teşkilatlarımız bu noktada girişim yaptığı zaman böyle bir geri dönüş yasasının çıkacağını zannetmiyorum. Bu noktada üzerimize düşeni yapacağımızdan hiç şüpheniz olmasın" diyerek destek verdi.
(Cihan Haber Ajansı)
[ Üyelere Özel ] 11-07-2008 16:29:37
Özel eğitime ihtiyaç duyan bireylere verilecek eğitimin süresi sınırsız değildir, hiçbir zaman da sınırsız olmamıştır. Eğitim alacak birey MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI NA BAĞLI REHBERLİK ARAŞTIRMA MERKEZLERİ bünyesinde oluşturulan Özel Eğitim Değerlendirme kurulları tarafından incelendikten sonra bir yıl süreli eğitim almasını sağlayacak olan ÖZEL EĞİTİM DEĞERLENDİRME KURULU RAPORU ile 1 yıl süreli özel eğitim almaya hak kazanmış olur. Özel Eğitim Kurulu Raporlarında çocuğun ne tür eğitim alacağı hangi tür özel eğitim kurumlarına gidebileceği belirtilir. Bu rapor aileden başkasının müracatında verilmez raporda ailenin imzası bulunur. Bir yıllık eğitim süresi sonunda öğrenci tekrar aynı kurul tarafından değerlendirilerek özel eğitime devam etmesi gerekip gerekmediğine karar verilir gerekirse rapor yenilenir yoksa rapor iptal edilir. Sonuç olarak rapaorlar biryıl sürelidir ve bu süre sonunda ihtiyaç duyulup duyulmadığına karar verilmektedir.
Yapılmak istenen değişiklikle bu durum ortadan kalkmakta bir kez rapor alıp eğitim gören kişi kurs programını tamamlamış kabul edilip ikinci yıl için değerlendirilmeye dahi alınmayacaktır. Buradaki mantık sürücü kusları gibi işlemektedir. Sürücü kursuna kayıt yaptıran kişi örneğin 30 saat ilkyardım, 30 saat motor, 30 saat trafik ve 30 saat direksiyon eğitimi almak zorundadır. Programı tamamlıyan kiş tekrar kurs alamaz, sınavı veremese dahi sınav tekrar girer. Calıştığımız çocuklarda gelişim hızları doğal olarak farklılıklar göstermektedir. Bir otistik çocuğun belirli seans saati ile sınırlı bir çalışmaya alınması ve diğer çocuklarla aynı performansı göstermesini beklemek haksızlık olur. Bir çocuğun kuruma adaptasyonu bir hafta süreceği gibi bir diğerininki 3 ay sürebilir. Özel eğitim işi mekanik belirli sürelere sıkıştırıla bilecek bir süreç değildir. Sucuk makinesi gibi bir tafatan harmanlanmış et koyup diğer taraftan sucuk çıkmasını beklemek büyük hayalcilk olur.
Normal gelişme gösteren bir bireyin okuma yazma öğrenme sürecine bir bakalım. Çocuğun 6 yaşına gelmesi beklenir, daha öncesinde de okul öncesi eğitim kurumlarında eğitim alarak okula, okuma yazma çalışmalarına hazırlanır. Okul günlük ortalama 6 saat haftalık 30 saatlik bir program uygular birinci yıl için beklenen gelişme okuma yazma öğrenme, basit matematik 20 içerisinde toplama çıkarma vb beceriler kazanmasıdır. Haftalık 30 saatlik eğitim evde haftalık ortalama 10 saatlik bir anne baba çalışması ile desteklenir ve toplamda haftalık 40 saatlik çalışma gerçekleşmiş olur. Bu çalışmanın 30 saati grup 10 saati bireysel eğitim şeklinde gerçekleşir. 44 hafta devam eden eğitim sonunda çocuk toplam 1760 saatlik bir eğitim programından geçmiş olur.
Bu eğitim sreci sonunda öğrencimiz 2. sınıfa geçer. Bu 1760 saatlik eğitim süreci sonunda çocuğumuz; okuma yazmayı öğrenmiş, (normal olmalarına rağmen bazı çocuklarımız öğrenememiş ) 20 içersinde toplama çıkarma işlemi yapabilen, basit sosyal kuralları bilen, istenen bazı temel bilgileri ezberlemiş (Türkiyenin başkenti Ankara, Atatütkün annesinin adı Zübeyde vb) olarak programı tamamlar.
Peki engelli çocuğumuza bakalım hatta engeli olduğunu da unutalım okuma yazma becerisini kazanabilmesi için 1760 saatlik bir eğitimden geçmesi için ne kadar süre eğitim alması gerktiğinie bakalım. Bu öğrenci Özel Eğitim Merkezinden 6 seans bireysel 4 seans grup olmak üzere ayda toplam 10 seans eğitim alır. Aileler ne yazık ki farklı gelişene pek yatırım yapmak istemezler ve evde de verilen çalışmaları pek yaptırmazlar. 1.sınıf öğrencisi ile 2 saat çalışan aile farklı gelişenle 10 dakika çalışmaz ama günlük 1 saatlik çalışıldığını kabul edelim öğrencimizin toplam eğitim süresi aylık 30 seansı bulur. bunun 26 seansı bireysel 4 seansı grup eğitimidir.44 haftalık yani 11 aylık eğitim süresinde toplam 330 seans bir çalışmayı tamamlamış olur. Bu eğitim çalışması sonucunda öğrenciden okuma yazmayı öğrenmesi, 20 içerisinde basit toplama çıkarma yapabilmesi vb gelişmeleri göstermesi beklenir.
Normal öğrenciye 1760 saat
Farklı gelişene 330 saat ve aynı sonuca ulaşmaya çalışmak.
Burada bir yanlışlık yokmudur?
Bireylere, eşit olmamalarına rağmen eşit imkan mı sunulmuştur?
Bu haksızlık değilmidir?
Özel eğitimde çalışan meslek elemanlarının üzerinde bu durum baskı oluşturmaz mı?
Ailelere "özel eğitimden yarar görmedim, çocuğu artık göndermeyeceğim" dedirtmez mi?
Bu kimin suçudur?
Peki şimdi yapılmak isteyen nedir?
Özel eğitime ihtiyaç duyan bireyi, artık 660 saatlik bir programla normalleştir, yoksa zaten özel eğitim hakkı kalmayacak demek değil midir?
Oturup tekrar düşünmek gerekmektedir.
Bu adil midir?
Çağdaş bir yaklaşım mıdır?
Eğitimin, özel eğitimin temel ilkeleriyle uyumlumudur?
Lütfen herkes sorumluluğunu bilip, yaptığı işe saygılı olsun, bu değişiklik önergesine karşı tepkili olsun.
Sevgiyle kalın.
[ Üyelere Özel ] 11-07-2008 12:47:20
tuncay hocam biz de istanbulda ak parti il merkezine gittik belki haberlerde izlemişsinizdir (gerçi konsolosluğa yapılan saldırı ile bizim gündem arada kaynadı). normalde elbette ki milli eğitime gitmek gerekirdi fakat bu yasanın çıkmasını isteyen kişi kemal unakıtan yani milli eğitim değil. dolayısıyla ortada bir yanlış varsa bu milli eğitimin değil, maliyenin yanlışı. açıkça yapılmak istenen bu kurumların önünün tamamen kapatılması ve işlevsiz hale getirilmesidir çünkü devlet sizin de bahsettiğiniz bir takım sebeplerden dolayı artık özel eğitime bütçe ayırmak istemiyor. bu noktada yapılması gereken kanaatimce şudur: devlet denetimlerini arttırmalı ve yapılan suistimallerin önüne geçmeli. zaten son birkaç yılda rehabilitasyon merkezlerinin açılma sıklığının azalması da bu yüzdendir. dediğiniz gibi dersi zaman geçirmeye yönelik kullanan kurumlara yaptırımlar getirilsin, kısıtlama olsun fakat eğitime muhtaç milyonlarca çocuğun ve ailelerin hayatı karartılmasın.
saygılarımla..
[ Üyelere Özel ] 11-07-2008 11:54:04
yorumunuza katılıyorum.malesef bir çok bireysel zaman doldurma içeriğine sahip.boşu boşuna kendimizi,aileyi,devleti kandırıyoruz.farketmeden eğitim vermeyi kabul ettiğimiz her ağır öğrenci ile devleti dolaylı olarak zarara uğratıyoruz.bunada zemin hazırlayan yeni yeni uyanmış devletimiz.sadece herkese günaydın diyorum
[ Üyelere Özel ] 11-07-2008 10:12:55
Benim anlamadığım neden hükümetteki bir parti il başkanı ziyaret ediliyor. Bence kurum sahipleri mili eğitim bakanlığını ve bu konuda otoriter olan üniversiteleri ve hocalarımızı ziyaret etmeleri gerekmezmiydi eğer edebilirse onları iknaya çalışmaları gerekmezmiydi. Bizler hükümetten ihale almaya mı çalışıyoruz. Bir parti il başkanı sizce özel eğitime nederece uzman gözüyle bakabilir. Bence ülkemizde özel eğitim alanında otoriter hocalarımız birçok, acaba onları ikna edebilirmiyiz!!!!
Atladığımız bir konu var eğitimin (tam olarakda acık değil )bir kaç yılla sınırlamak amaca hizmet etmez ama bir ömür boyu sürmesininde biz uzmanların bakış acısına göre o yavrumuza hiçbir şekilde faydası yoktor veya 20li 25 li yaşlara gelmiş bir bireye özel eğitim vermeye çalışmak bugünkü pozitif bilimle pekde bağdaşmıyor. bence özel eğitim belirli bir yılla sınırlandırılmalı çünkü yapılan bilimsel çalışmalar bu çocuklarımızın belirli bir düzeyden sonraya gecemeyecegini bize bildiriyor peki sonra ne mi olacak, bu yavrularımızın belirli bir yaştan sonra sosyalleşmesi daha önemli düşüne biliyormusunuz benim önüme nice vakalar geliyor bir yavrumuz 5 yıl özel eğitime gitmiş ne öğrenmiş diye test ettiğimde sadece veya arasıra kırmızıyı sarıyı ayırt edebiliyor ve zaten bir süre sonrada eğitim senansları vakit doldurma seansları yerine geciyor. peki devletimizin ödediği mebla 20-25 milyar bir sarı ve kırmızı için değermi. şöyle olsa acaba nasıl olur sayın velilere ve bakanlık ve biz uzmanlar sosyallesmenin nasıl yapılacağı annelerimize anlatsak ve eğitimini versek (devlet bünyesinde ücretsiz) ve bu kurumlara verilen bunca boşa giden paralar toki gibi kurumlarlar bu yavrularımıza birer ev verilse nasıl olur çünkü ısrarlı bir şekilde ağır düzey bir embesiliteye eğitim verilmeye çalışılıyor 10 yıl ne yapar bu on yılınmaliyeti 40-50bin ytl evet yanlışın enbüyüğü ve yolsuzlugun asluında en büyüğü bu siz IQ:50 den aşagıda olan bir bireye vermeye çalıştığınız eğitimi pekala evde annnesi yapabilir veya anneye verilecek parayla hem o bizim şefkatli annemiz o parayla o yavrumuzun beslenme ihtiyacını daha iyi giyinme ihtiyacını daha iyi karşılayacak ve elinden tutup bir parka götürmesi özel eğitimden daha faydalıdır neden bu paraları özel eğitime veriyoruz. bırakın embesiliteyi idyosi düzeyindeki yavrularımıza bizim o cok iyi özel eğitimlerimiz ders vermeye çalışıyor. acaba burdaki hangi alandan olursa olsun ağır düzey bir cocuga eğitim verileceğini kim bana söyleyebilir ne yazıkki hiçkimse .Bu ailelerimiz desteklenmeli hemde sonuna kadar bu illada eğitimle olmaya bilir çünkü o yavrularımız belirli bir düzeyin üzerine ulaşamıyor. bunun yerine kurumlara ödenen o ödenekler aileye direk verile bilir ve bu yavrularımıza yönelik sosyal faliyet alanları acılabilir. İşte en büyük yolsuzluk eğitim alamayacak çocuklarımızı kurumlara taşımaktır.