23-11-2012 |

NEUROFEEDBACK NEDİR?

NEUROFEEDBACK NEDİR?

NEUROFEEDBACK sistemlerini anlatmak ve özellikle de Türk psikiyatristler derneğinin NEUROFEEDBACK konusundaki karşı çıkışlarına bir yanıt olarak da önce BEYİN BİLGİSAYAR ARAYÜZLERİ(BRAIN COMPUTER INTERFACE)'den bahsetmemiz gerekir ;

(Hatırlanırsa Dernek bildirisinde hastaların tek bir EEG özelliğine sahip olduğu varsayılıp tümünde aynı protokolün uygulanması eleştiriliyordu ki tamamen aynı fikirdeyiz.Yine yöntemin cahil ellerde denetimsizce ticari sömürü aracılığı yapıldığı söyleniyordu ki Dernek bizce az bile söylemiştir.Neurofeedback'in QEEG cihazı ile yapıldığını deklare edenlerden,ellerindeki self-regulation;özdüzenleme cihazı ile QEEG çektiğini iddaa edenlerden, Yankı Yazgan hocamızın deyimi ile kadın programlarını,okulları gezerek müşteri toplayan,programlarda kendine hocam diye hitap ettirebilen inşaatçıların cirit attığı denetimsiz bir alandan herkes rahatsızdır.

(Ancak derneğin Neurofeedback yönteminin bilimsel güçlü kanıtlara sahip olmadığı savı kesinlikle talihsiz ve yanlı bir savdır.Aşağıda ve eklerde bu konudaki kanıtlar sıralanmıştır);

İnsanlar makinalarla iletişim kurmak için çeşitli araçlardan faydalanır: Klavyeler, fareler, "joystick"ler, kameralar, mikrofonlar. vs. Tüm bu komut verme araçları kullanıcın beyninin kas sistemini kontrol etmesi sayesinde işlev kazanırlar.Ancak bazı hallerde bu iletişim mümkün olmamaktadır. Örneğin motor nöron hastalıklarından biri olan amiyotrofik lateral sklerozis (ALS) , beyin kökü travması, beyin ya da omurilik yaralanması, serebral palsi, kas distrofileri ve çoklu skleroz gibi nöron hastalıkları insanların istemli hareketlerini engellemektedir .Sadece ALS’den ABD ‘de 30.000 dünyada 2.000.000'a yakın hasta etkilen- mektedir. Her yıl ise 5.000 civarı hasta kayda alınmaktadır.(STEPHAN HAWKING,KOÇ HOLDING YÖN.KR.BŞK.VEKİLİ SUNA KIRAÇ,FENERBEHÇELİ FUTBOLCU SEDAT BALKANLI ÜNLÜ HASTALARDANDIR)

Neurofeedback yönteminin bilimsel  kanıtları

ALS hastalığı sadece motor nöronları etkiler; hastanın bilişsel işlevlerine bir zarar vermez. Hafıza, zekâ ve kişilik korunur. Hastalar görebilir, duyabilir, koklayabilir ve dokunsal uyaranları yorumlayabilirler . Eğer hastanın beynindeki sinirsel etkinliği doğrudan yorumlayabilecek bir teknoloji geliştirilebilirse hastanın çevresindeki araçlarla ve insanlarla iletişim kurması mümkün olabilir. Yani burada asıl amaç doğrudan düşünceleri kullanarak başka bir ara katmana (kas sistemi gibi) gerek kalmaksızın bilgisayarları kontrol edebilmektir. Bu bakımdan, bu tür bir kontrol mekanizması temelde makine X insan etkileşiminde güçlendirici bir teknoloji olarak düşünülebilir.

 

 

BBA'yı mümkün kılan, beynin ürettiği sinyalleri kaydedip bunları örüntü çözümleme ve sınıflandırmasına tabi tutabilme yeteneğimizdir. Beyinde iki tür iletişim gerçekleşir, elektriksel ve kimyasal. Her iki tür iletişimin de "görülebilir" etkileri vardır ve bunları bazı cihazlarla tespit etmek mümkündür. BBA açısından önemli olan beyindeki elektriksel iletişimdir. Beyindeki eylem potansiyellerinin tetiklenmesi ve bunların aksonlar boyunca iletilmesi kafatası yüzeyinde tespit edilebilir fiziksel aktiviteye yol açar. EEG olmadan pratik, çalışan bir BBA sistemi kurmak zordur.

 

EEG çoğunlukla frekans bantlarıyla tanımlanır.GAMMA 30 Hz’den büyük, BETA (13-30 Hz) , ALPHA (8-12 Hz), THETA (4-8 Hz) VE DELTA (4 Hz’DEN küçük)

Bu dalgaların tamamı vücudumuzda farklı fonksiyonel işlevlere yol açar .Örneğin : Beynimiz “etkin” zeka için 13 Hz (yüksek alpha ve düşük beta )kullanır. Sıklıkla, öğrenme güçlüğü ve dikkat problemleri gösteren bireylerde beynin belli bölgelerinde, birbirini izleyen işleri ve matematik hesaplarını yapmaktaki beceriyi etkileyen 13 Hz aktivitede eksiklik görülür

 

Delta (0.1 –3 Hz) 

En düşük frekanslar deltadır. 4 Hz’den düşüktür ve derin uykuda görülür ve bazı anormal süreçlerde aynı zamanda “empati hali” hissedildiğinde delta dalgaları bilinçaltı düşünceyi yansıtır. 1 yaşa kadar olan bebeklerde dominant ritimdir ve uykunun 3. ve 4. evresinde bulunur.Amplitude’i en yüksek ve en yavaş dalgadır. Fiziksel dünyadaki farkındalığımızı azaltmak için delta dalgalarını arttırırız. Aynı zamanda bilinçaltı düşüncelerimize delta dalgaları vasıtasıyla ulaşırız.

Performans arttırmak isteyenler delta dalgalarını azaltır ve yüksek odaklanma ve peak performans (yüksek performans)elde edilir. 

Ancak, Dikkat Eksikliği teşhisi konmuş bireyler odaklanmaya çalıştıklarında delta dalgalarını düşüreceklerine arttırırlar. Uygun olmayan delta dalgaları odaklanmayı ve dikkati ciddi bir şekilde kısıtlar..

Delta (0.1-3 Hz) : Dağılım : Genellikle geniş ya da bilateral yayılmış olabilir, yaygın.

Subjektif duygu durumları : derin, rüyasız uyku, non-rem uyku, trans hali, bilinçsiz.

İlişkili iş ve davranışlar : uyuşukluk, hareketsizlik, dikkatsiz Fizyolojik ilişki : hareketsiz, hemen harekete geçememe. Arttırılırsa uykuya, trans haline, derin gevşeme durumuna neden olur.

Theta (4-8 Hz)

Theta 3.5 – 7.5 Hz arasında faaliyet gösterir ve “yavaş” aktivite olarak sınıflanır. Yaratıcılık, sezgi, hayal kurma, fantezi kurma ve hatıralar, duygular, heyecan uyandıran olaylar için bir çeşit mahzen gibidir.

Theta dalgaları içe dönük odaklanma, meditasyon, dua ve ruhani farkındalık sırasında kuvvetlidir. Uyanık olma ve uyku arasındaki durumu yansıtır. Bilinçaltıyla ilgilidir.

 

Uyanık haldeki yetişkinler için anormal ama uyku sırasında olması normaldir. Theta hippocampal ve limbik sistem bölgesindeki aktiviteyi yansıtır. Theta endişe, kuruntu, huzursuzluk ve çekingenlik sırasında gözlemlenir. 

Theta dalgası normal fonksiyon ediyor göründüğü zaman, öğrenme ve hafıza gibi kompleks davranışları ilerletir. Olağandışı duygusal durumlarda, stres veya hastalık gibi, üç büyük vericide (transmitter) dengesizlik olabilir ve bu da normal dışı davranışlara neden olur.

Dağılım : genellikle bölgesel, birçok lobu içerebilir, yanal ya da yayılmış olabilir.

 

Alpha (8-12 Hz)

Alpha dalgaları 7.5 ve 13 Hz arasındadır. Alpha dalgalarının can alıcı noktası 10 Hz civarındadır. Sağlıklı alpha üretimi, zihinsel beceriyi arttırır, zihinsel ahenge yardımcı olur, rahatlama duygusunu arttırır. Gevşemiş, rahatlamış normal insanlarda görülen başlıca ritimdir. Hayatımızın büyük bir kısmında, özellikle 13 yaştan sonra mevcuttur.

Occipital bölgede (kafanın arka tarafı) ve frontal kortekste yoğunluktadır. Alpha dışadönüklük (içe dönüklerde daha az), yaratıcılık ( yaratıcı kişilerde dinlerken ve yaratıcı bir problemin sonucuna ulaşırken alpha gözlemlenir) ve zihinsel aktivite sağlar. 

 

 

 

Beta (12 Hz üstünde)

Beta aktivitesi hızlı bir aktivitedir. 14 ve üstü frekanstadır. Eş zamanlı olmayan aktif beyin dokusunu yansıtır. Simetrik dağılımda genellikle her iki tarafta görülür, önde daha fazladır. (frontal) Kortikal hasarda kaybolabilir ya da azalabilir.

Gözlerimiz açıkken, dinlerken, düşünürken, analitik bir problem çözerken, karar verme veya yargıya varma durumunda, etrafımızda olan biten bilgiyi işleme sırasında aktiftir.

Düşük beta (12-15 Hz), “SMR”

Dağılım : yan tarafta ve lobda lokalizedir ( frontal, occipital vb)Subjektif duygu durumları : odaklanmış ama rahat, entegredüşük smr “Dikkat Eksikliği Hastalığına” yol açabilir, odaklanmış dikkatte eksiklik.

Eğitimin Etkileri : SMR’yi arttırmak rahat odaklanma sağlar, dikkat gerektiren yetenekler düzeltilebilir.

 

Normalde insanlar uyanıkken ve belli bir şey yapmıyorken de beyinleri α EEG sinyalleri yayar. Bu dalgalar 8-12 Hz frekans aralığındadır. μ ritmleri aynı aralıkta olup α dalgalarındaki ufak tefek değişiklikler şeklinde kendilerini gösterirler. Buradaki önemli nokta şudur: μ ritmleri, kişi hafifçe somatosensöryel veya motor korteksini hareketlendirecek şekilde bir şeye konsantre olduğunda ortaya çıkan "α dalgalarıdır".

 

β ritmleri ise 18-25 Hz aralığındadır ve bunlar da istemli hareket ve etkin odaklanma ile bağlantılıdır. Yapılan çalışmalarda insanların 8-12 Hz aralığındaki μ ritmlerini ve 18-25 Hz aralığındaki β ritmlerini kontrol edebildikleri ve böylece ekrandaki bir imleci istedikleri gibi hareket ettirebildikleri görülmüştür .Gerçek ve hayal edilen hareketleri kıyaslayarak ve temel bileşen çözümlemesi (PCA - Principle Component Analysis) kullanarak bu ritmler çözümlenmiş ve hem gerçek hareketlerin hem de hayal edilen hareketlerin μ ve β ritm desenkronizasyonları ile bağlantılı olduğu tespit edilmiştir .

BBA-NEUROFEEDBACK İLİŞKİSİ ,ALS araştırmacılarını yönlendiren düşüncelerden biri doğrudan düşünceleri kullanarak başka bir ara katmana (kas sistemi gibi) gerek kalmaksızın bilgisayarları kontrol edebilmekse bunu izleyen yeni bir düşünce de yine bu ara katmanları ortadan kaldırarak beyne bilgisayarlar üzerinden güçlendirilerek verilen FEEDBACK uyarı yolu ile beynin SİNİR AGI MODELLERİNİN GÜNCELLENMESİ yani beynin çalışmasının regüle edilmesidir. Buna NEURO-BİO FEEDBACK denir.

 

İnsan ve diğer canlılar çevreye uyum için biyolojik olarak bazı temel mekanizmalara sahiptir. Otomatik olarak nefes alıp verir. Kan şekeri düştüğünde otomatik olarak kana şeker salgılanır. Bu otomatik uyum sürecine homeostatik mekanizma adı verilir. Bu mekanizmanın işlevi insanda fizyolojik dengeyi sürdürmektedir. Ayrıca insanın doğuştan getirdiği refleksler yaşamı sürdürmeyi yani kalımı sağlamaktadır. Ancak hemostatik mekanizma ve refleksler tüm gereksinimleri karşılamada ve her koşulda çevreye uyum sağlamada yetersiz kalmaktadır.

Öğrenme insan yeteneklerinde büyüme sürecinin bir sonucu olmayan sürekli bir değişmedir. Öğrenme, bir ürün (öğrenilen şey) ortaya koyan süreçtir. İnsanlar hayatlarının başlangıcından itibaren sürekli olarak bir şeyler öğrenir. Bilişsel bilgi dünyası zamanla daha karmaşık hale gelir ve daha dinamik bir görünüm kazanır.

 

Organizma yaşamını devam ettirebilmek için çevreye uyum sağlamada etkin olmak ve değişken çevrelerde gereksinimlerini gidermek durumundadır. Çevresindeki hangi öğelerin kalımı için olumlu, hangilerinin yaşamını engelleyici, hangi öğelerin de nötr olduğunu öğrenmek zorundadır. Bu bilişsel öğrenmelerde fizyolojik dengenin korunmasına yardımcı olarak bütüncül bir gelişim için gerekli ortamı sağlar. Bu şekilde öğrenmenin hem fizyolojik hem de sosyal yönlerinin birlikte bütüncül olarak kullanılmasının, öğrenmenin insanın hayatta kalmasında oynadığı gerekli rolü ortaya koyması bakımından önemlidir. Benzer bir durum insanın bilişsel gelişimi içinde geçerlidir. “Bilgiyi İşleme Teorisi”ne göre bireyin belleğinde bir bilginin depolanabilmesi için dikkat, algı ve kodlama gibi bir takım süreçlerden geçmesi gerekmektedir.

 

Bu kurama göre insanda üç tür bellek bulunmaktadır. Bunlar (1) Duyusal Kayıt, (2) Kısa Süreli Bellek ve (3) Uzun Süreli Bellektir. Bir bilgisayarın işlem süreci incelendiğinde de RAM (Random Access Memory / Rasgele Erişilebilir Bellek), CPU (Central Processing Unit / Merkezi İşlem Birimi), ve Harddisk (Sabit Disk) gibi donanımların insan bilişsel sitemine benzer bir yapıda organize edildikleri görülmektedir.

Biyologlar zekayı çevreye uyum kabiliyeti olarak görürken, eğitimciler öğrenme, psikologlar ilişkileri anlama, bilgisayarcılar bilgiyi işleme kabiliyeti şeklinde değerlendirmişlerdir. Zekayla ilgili bu farklı tanımlar nedeni ile zeka tıpkı ruh, bilinçaltı, akıl, düşünme gibi soyut ve açık uçlu bir kavram olduğundan evrensel bir tanıma sığdırılamamaktadır.

 

Beyin, birbiriyle karmaşık ilişkiler içinde bulunan sinir hücreleri (nöron) kitlesinden oluşmaktadır. En genel manada bakıldığında beyin, aktivitelerin bir kontrol merkezi durumundadır. İnsan zekasını, duyular tarafından alınan uyarıcıların yorumlanarak tepkilerin oluşturulmasını ve bu tepkilerin kontrolünü sağlamaktadır. Beynin küçücük yapısı altında çok fazla bilinmeyenin olması, bir çok disiplini barındıran nörolojik bilimler alanında çalışmaların yoğunlaşmasına neden olmaktadır. En basit şekilde düşünüldüğünde beynin 1 cm3 lük bir bölgesinde bir trilyon bağlantıya sahip, 100 milyar sinir hücresi bulunmaktadır. Bu 100 milyar sinir hücresi arasında saniyede 10 milyon x milyar kere uyarı iletimi olmaktadır. Sadece bu kadar bilgiden bile anlaşılacağı gibi, insan beyni hiç bir bilgisayarla karşılaştırılamayacak kadar karmaşık ve üstün bir sisteme sahiptir.

 

Zeka araştırmalarının ana amacı insan bilgi işleme prensiplerinin anlaşılması ve biyolojik sinir sistemlerinin çalışma mekanizmalarının çözülmesidir. Bu mekanizmaların gerek araştırılması gerekse geliştirilmesinde bilgisayarlar önemli bir yer tutmaktadır.

Beyin iki şekilde düşünür ; 

1. Hızlı,otomatik, bilinç dışı 2.Yavaş,analitik,irdeleyici,sağduyulu...

Beynin bu iki kompartımanı arasındaki olmazsa olmaz ilintiyi ise ‘’tahmin nöronları’’ üstlenmiştir. Wolfram Schultz’un Dopamin Deneyleri sonucu bulduğu’’Tahmin Nöronları’’ ödüle göre beyindeki dopamin miktarında artışa yol açmaktadır.

 

Dopamin nöronları devamlı deneyime dayalı örüntüler üretirler.Beyin, tahminleri gerçeklikle karşılaştırır;beklenti ve tahmin karşılanırsa dopamin miktarı artar ve sonuçta insan mutlu olur.Hatalı tahminlerde ise Anterior Singulat’dan beyine güçlü bir uyarı yayılır. Anterior Singulat hem bilinci uyarır , tetikte tutar hem de bedensel işlevlerin hayati yönlerini düzenleyen Hipototalamus’ a uyarı gönderir. Anterior Singulat’da ki dopamin nöronları yeni gelişen olaylara ait verileri kullanarak eski tahminleri ve beklentileri düzenler,hayat derslerini içselleştirir ve BEYNİN SİNİR AĞI MODELLERİNİ günceller. Bu bölge bir nedenle işlevini yerine getiremez hale gelirse birey öğrenmede olumsuz pekiştirmeyi kullanamaz hatalarından ders almakta zorluk çektiği için aynı hataları sürekli tekrarlar .

 

BİO-NEUROFEEDBACK yeni tahmin nöronları üretimi yolu ile eski ve yeni beyin kompartımanları arasındaki organizasyonu güçlendirir.

Neurofeedback sistemleri μ ve β ritmleri üzerinden işler. 1961’de deneysel bir psikolog olan Neal Miller otonom sinir sistemi tepkilerinin (örneğin kalp atışı, tansiyon, gastrointestinal faaliyetler, bölgesel kan akışı) istemli olarak kontrol altında tutulabileceğini öne sürmüştür.Willer’ın çalışması diğer araştırmacılar tarafından genişletilmiştir. Bu dönemden sonra, 1970’lerde UCLA’dan bir araştırmacı Dr. Barry Sterman tarafından yapılan bir araştırma hem kedi hem de maymunların beyin dalgalarını kontrol etmek üzere eğitilebildiklerini ortaya koymuştu. Sterman sonraları araştırma tekniklerini epilepsi hastaları üzerinde uygulamış ve biofeedback tekniklerini kullanarak hastaların nöbetlerini yüzde 60 oranında azaltmıştı.

 

Sterman’dan hydrazinin (roketlerde,uzay mekiklerinde kullanılan yakıt) nasıl epilepsi nöbeti oluşturabileceğinin araştırılması NASA tarafından istendi, o da kediler üzerindeki denemelerinde SMR dalgaları artırılan kedilerde nöbetin kesildiğini saptadı...Epilepsi hastalığı olan insanlara bu dalgalarını arttırmaları öğretildi ve nöbetleri azaldı.1970’lerin başlarında yapılan deneylerde şöyle bir gözlem elde edildi: Epilepsiyle birlikte aynı zamanda hiperaktivite ve huzursuzluk gösteren vakalarda da , SMR dalgası arttırıldığı takdirde bu semptomların da azaldığı gözlemlendi.

 

Bu konuda ilk bilimsel makale 1972 yılında basıldı.Bu makale, 23 yaşında,7 senedir genel tonik-klonik nöbet geçiren ve nedeni bilinmeyen bir bayanın sunumuydu.Ailede epilepsi vakası yoktu ve iki büyük merkez ,lezyonun bölgesini tespit edememişlerdi.EEG ,hiperventilasyona bağlı olarak 5-7 hz yavaşlığında dalga aktivitesi saptadı .Şimdiye kadar hiçbir ilaca cevap vermemesine rağmen , günde 200 mg Dilantin ve 200 mg Mebarol kullanıyordu. Hastanın gündüz nöbetlerinde ,gözlerin sol lateral deviyasyonu ile birlikte alın kırışıyor,sağ kolunu sol dizine doğru indirip sol tarafa doğru bilincini kaybetmiş bir şekilde düşüyordu ve tonik klonik hareketler mevcuttu.Bu hadiseler çoğunlukla sabahın çok erken saatlerinde oluyordu.Yıllarca yapılan kayıtlar ayrıca bu hastanın her ay adet dönemine bağlı olmayan iki büyük nöbet geçirdiğini tespit etti.

 

Üç ay boyunca haftada iki kere neurofeedback eğitimiyle ,SMR dalgasını arttırarak nöbetlerinin kesildiği görüldü.Yavaş dalgasında azalma (5-7)ve SMR dalgasında (11-15) artma tespit edildi.Bu hasta ,tedavisinin sonunda artık ilaç kullanmıyordu ve nöbetleri kesilmişti.Daha sonra sürekli yapılan çalışmalar gösterdi ki ilaca bağlı olan epilepsi hastaları SMR arttırarak bu beyin eğitiminin çok büyük faydasını görmüşlerdir

 

Sonrasında ise çok kişinin bilmediği bir bilgi olarak aktaralım; Computer Analized EEG ;QEEG cihazının New York’ta çalışmalar yapan tanınmış Türk doktorlarından Prof. Dr. T. İtil ve arkadaşları tarafından geliştirilmesi yolu ile çalışmalar hız kazandı.

.Neurofeedback dünyada beyinde yaşanan birçok problemde modern tıp ve sagaltım metodları ile çelişmeden kullanılınabilinir.. Bunlar :

Stres

Her yaştaki Dikkat ve Hafıza sorunları

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Genel Öğrenme Bozukluğu ,Okul Başarısızlığı

Otizm

Tik Hastalığı

Çocuklarda Diş Gıcırdatması

Epilepsi(Sar’a) Tıbbi tedavi ile kontrol edilemeyen epilepside

Migren/ Stres Baş Ağrıları

Beyin Felci

Travma sonrası beyin hasarı

Kronik yorgunluk hastalığı

Depresyon/Manik Depresyon

Anksiyete (Sıkıntı Hastalığı) ,Panik Atak

Obsesyon (Takıntı) – Kompulsif (Tekrarlayıcı hareketler) Hastalığı

 

Alzheimer Hastalığı, Vaskuler Demans

Şizofreni

Yeme Bozukluğu Hastalıkları ( Bulumia, Anorexia Nervosa )

Uyuşturucu ve Alkol Bağımlılığı

Uyku Bozuklukları

Otoimmun Bozukluklar

Multipil Skleroz (MS)

Adet öncesi ve sonrası sendromu/ Menapoz ve sonrası sendromu

Peak performance : Sporcuların /Artistlerin/Yöneticilerin performansını en üst düzeye çıkarmada...

IQ – Zeka arttırmada

Down Sendromu, Hafif zihinsel özürlülerde

Spastik çocuklarda (Cerebral Palsy)

Okul ve sınav başarısızlığı

Üniversite sınav başarısını arttırmada

ASIL İLGİNÇ OLAN İSE BU KONUDA BİLİMSEL ARAŞTIRMA VE YAYINA YÖNELİK İSTEKSİZLİKTİR.BEYİN BİLGİSAYAR ARAYÜZÜ ARAŞTIRMALARI BU DİRENCİ ENİNDE SONUNDA KIRACAKTIR.HİÇBİR GÜÇ BİLİMSEL GELİŞMENİN ÖNÜNDE SONSUZA DEK DİRENEMEZ!

 

KURUMUMUZ NEUROFEEDBACK VE BBA ALANINDA DÜNYADA MEVCUT TÜM TEKNOLOJİ VE CİHAZLARIN TÜRKİYE TEMSİLCİSİ/WORK-SHOP MERKEZİ/PROVIDER'IDIR ;

NEUROHARMONY Brainsee

NEUROSKY Mindset

EMOTIV Epoc

Mattel Mindflex

Mindmedia Nexus 4

MindAlive AVE(Audio visual enterainment)

Ve NASA teknolojisi know-how’ ı ile

Cyberlearning Smartbrain(NASA Patent #'s 5,377,100 & 6,450,820) kuruluşumuz aynı zamanda NASA PATENTİNİ resmi olarak kullanıma yetkili her ülkede tek kişi ve kuruluşa verilen PROVIDER KURULUŞ olup NASA logosu resmi olarak sitemizde yer almaktadır.

Neuronspectrum 5 cihazı ile QEEG,EMG,PSG çekimleri ve BIOTRACE,BRAINLOC,NEUROSOFT VE Sloreta PROGRAMI İLE BEYİN HARİTASI VE YORUMU YAPILMAKTADIR.

BEYİN CHECK UP’I İÇİNSE SCHUHFRIED,VİYANA TEST VE TERAPİ SİSTEMİ KULLANILMAKTADIR.HER İKİ CİHAZ VE YAZILIMLAR ÜRÜN LINE'MIZ İÇİNDEDİR.

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmadı
Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.