İlkevinde At İle Terapi, Kurum Bünyesinde Başlamıştır

AT İLE TERAPİ (HIPPOTHERAPY )
Atların gücünden yararlanma arayışları hala devam etmektedir. Fiziksel ve Zihinsel engellilere yönelik at yardımı ile terapi’de bunun örneklerindendir. “HIPPOTHERAPY” olarak gelişimini devam ettirmekte olan bu terapi şekli başta Amerika olmak üzere birçok ülkede yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu çalışmaların sonuçları memnuniyet vericidir.
HIPPOTHERAPY ( HORSE THERAPY) NEDİR ?
Eski yunanca da at anlamına gelen “ Hippos” kelimesinden gelmektedir. Hippotherapy, atın çok boyutlu hareketini kullanan bir tedavi şeklidir. Özel eğitilmiş uzman fizik ve konuşma terapistleri bu tedavi yöntemini hareket kabiliyeti kısıtlı hastalar için kullanırlar. Tarihsel olarak , atın tedavideki yararları MÖ. 460 yıllarında fark edilmiştir. Tedavide atın kullanımı Avrupa, Amerika ve Kanada da gelişme göstermiştir. Hippotherapy de atın hastaya yarar sağlayacak hareket aktiviteleri kullanılır. Bu tedavi şeklinde binicilik becerileri öğretilmemekte, buna karşı sinirsel fonksiyonları ve duyumsal girdileri (sensory input) geliştirici eğitim programı uygulanmaktadır. Bu program daha sonra geniş kapsamlı olarak günlük aktiviteleri etkileyecek şekilde uygulanmaktadır.
Hippotherapy’ nin en belirgin amaçları ;
Kas perdesini normalize etmek,
Denge reaksiyonlarını geliştirmek,
Baş ve gövde kontrolü,
Koordinasyon,
Sosyal yaşam – arkadaşlık – paylaşım.
Hippotherapy aşağıdaki hastalıklarda uygulanmakta ve atın hekimlerce bir tedavi aracı olarak kullanılması sebebi ile de hippotherapy tıp da yardımcı tedavi şekli olarak kabul edilmiştir. Amerikan eyalet kanunlarına da hippotherapy bu şekilde yer alarak yasal bir düzenleme ile bir standart oluşturulmuştur.
Cerebral Palsy - Öğrenme Güçlüğü
Otizm - Spina Bifida
Zihinsel Engelliler - İşitme engelliler
Down Sendromu - Görme engelliler
Muscular Dystropy - Ruhsal bozukluklar
Multiple Sclerosis Paraplegics
Cardiovascular Accident / Stroke
Bu hastalıklar 30 000 hastada yapılan istatistiksel değerlendirme sonucu belirlenmiştir.
HIPPOTHERAPY’NİN TARİHÇESİ
Engellilerin atla tedavisi alanında uzmanlaşmanın ne zaman başladığı net değildir, ama tarihi kayıtlar ata binmenin fiziksel ve duygusal yararlarının antik yunan zamanına dayandığını göstermektedir. MÖ 460 – 377 yılları arasında Hipokrat “Doğal Egzersiz” adlı yazısında ata binmekten bahsetmiştir. 1569’da, İtalyan Merkurialis “Jimnastik Sanatı” adlı eserinde ve 1780’de Fransız Tissot “Medikal ve Cerrahi Jimnastik” adlı eserlerinde ata binmenin en faydalı yürüyüş şekli olduğunu yazmışlardır. Bu yüzyılın başlarında, İngiltere engellilerin ve ikinci dünya savaşında yaralanan askerlerin terapileri için atları kullanmanın faydalarını keşfetti. 1950’li yıllarda İngiliz fizyoterapistleri her türlü engelin ata binerek tedavi edilebileceğini keşfetmeye başladılar. 1952’de Liz Hartel ’in çocuk felci olmasına rağmen, Helsinki at terbiye olimpiyatlarında gümüş madalya kazanması medikal ve at uzmanlarının dikkatini çekti. Avrupa’da atla terapi yapan merkezler kurulmaya başladı. Atla terapi merkezleri 1960’lı yıllarda Avrupa, Kanada ve Amerika’da yayılmaya başladı. Aynı dönemde Almanya, Avusturya ve İsviçre Hippotherapy ‘yi (Atı terapist olarak kullanarak fiziksel terapi) medikal model olarak kullanmada ve geliştirmede başı çektiler. 1969’da İngiltere’de engelliler için at binme derneği, kraliyet ailesinin desteği ile kuruldu. Aynı yıl Kuzey Amerika özürlüler için at binme birliği (NARHA) çeşitli atla terapi gruplarının merkezi oldu. 1970’lere gelindiğinde Birleşik Devletler at hareketleriyle tedaviyi geliştirmeye başladı. 1987’de Amerikalı ve Kanadalı terapistlerden oluşan 18 kişilik bir grup Hippotherapy eğitimi ve bu alanda bir standart oluşturabilmek için Almanya’ya gitti. Sonraki 5 yıl içinde Ulusal Hippotherapy Müfredat Geliştirme Komitesi, Hippotherapy’ye standartlar getirmek için çalıştı.1992 ‘de Amerikan Hippotherapy Birliği Kuruldu (AHA). AHB terapi ve uygulamaya 1994 yılında belli standartlar getirdi. Aynı yıl, Amerikan Hippothery Sertifikasyon Birliği ve ilk Hippotherapy Klinik Uzmanı (HPCS) sınavı uygulamaya konuldu.
Günümüzde at yardımıyla terapi dünyanın bir çok ülkesinde uygulanmaktadır. Engelli biniciler dikkate değer başarılarını ulusal ve uluslar arası binicilik yarışlarında göstermektedir. Hippotherapy büyük ülkelerde medikal alanda tanınmaya başlamıştır. ABD’de doktorlar, psikiyatriler, fizik terapistleri, konuşma terapistleri ve öğretmenler hep birlikte hastalarına binicilik terapilerini önermektedirler. Narha onaylı öğretmen yetiştirme kurları, NARHA merkezlerinde mevcuttur. Bu kurslar 170 saatten fazla teorik ve pratik ders vermektedir. Eğitim konuları şunlardır: insan davranışı, psikoloji, anatomi, engelli eğitimi, yapılar ve donanımlar, özel ekipmanlar, terapi atları, ders planları, binme, inme, gönüllü personelin idaresi, eğitim teknikleri ve yönetim. Sadece ABD ve Kanada’da 600’den fazla NARHA merkezi vardır. Terapi biniciliğinde kariyerler izlenmektedir. Batı Michigan Üniversitesi gibi üniversiteler ve St. Andrew koleji gibi okullar programlarına at terapisini eklemişlerdir. Bu program sınıf içi dersleri, pratik atlı terapisi ile birleştirmektedir.Engelliler için binicilik, engellerinin kendilerini sınırladığını kabul etmeyip, kendini geliştirmek isteyenler için tanınmış ve takdir edilen bir metot olmuştur.
NEDEN ATLAR İLE TEDAVİ?
At önemlidir, çünkü At eleştirmez , At yargılayıcı değildir. Atlar sadece dinler ve hisseder. Onlar herkes için gerçek bir dosttur. Atlar son derece hassas hayvanlar olup çevresindeki her şeye dikkat gösterir ve hareketlerini ona göre ayarlarlar. “At binicisine göre kişner “ atasözü de buradan gelmektedir. Kendisinden büyük ve güçlü bir hayvanı yönlendiriyor olmak binicinin özgüvenini arttırır.
Atın yürüyüşü ; değişken , ritmik ve tekrar eden hareketler aracılığıyla binicisine etkili ve duyumsal girdiler sağlamaktadır. Hastanın bileşke hareket tepkileri insanın yürüme esnasında oluşan pelvis hareket şekillerine benzemektedir. Atın yürüyüşünün değişkenliği terapistin hastanın duyumsal girdisini (sensory input) ölçmesine ve bu değerleri de klinik tedavilerle birleştirerek istenen sonuçlara ulaşmasını sağlar. At terapisi iyileşme sürecini hızlandıran denge ve kas kontrolünü geliştirir.
Atın gövdesinin yavaş ve ritmik hareketi tedaviye yöneliktir ve omurga çevresindeki kasların gelişimini sağlar. Bir atın yürüyüşünün çok boyutlu salınma ritmi,hastanın leğen kuşağı kemiklerine normal insan yürüyüşünün iki katı kadar etki etmektedir. Hastalar bu eğlenceli tedavi şekline büyük bir uyumla ve istekle cevap vermektedirler. Terapide olduklarının bile farkına varmamaktadırlar. Fiziksel olarak hippotherpy denge, hareketlilik, fonksiyonalite ve duruşu geliştirir. At yardımlı tedavi tüm yaşlardaki hastaların psikolojik, davranış ve iletişim fonksiyonlarını da etkiler.
At terapisinde, binicinin atı kontrolünden ziyade, at biniciyi etkilemektedir.
Hippotherapy her türlü hasta için uygun değildir. Her potansiyel hasta, özel eğitim almış sağlık uzmanları tarafından bireysel olarak değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.
BİNİCİLİĞİN TEDAVİDEKİ YARARLARI
At üzerine çıktıklarında bu insanlar özürlerinin sınırlarını terk etmekte ve özgür olmaktadırlar. Onlar kontrolde oldukları fikrinden hoşlanmamaktadırlar. Bu özgürlük , engelli hayatlarındaki mucizeler için bir katalizör görevi görmektedir. Programlara katılan fiziksel engelli (özellikle tekerlekli sandalyeye bağımlı) çocukların hepsinin aynı cümleyi kullandıkları gözlemlenmiştir ;
“ At üzerindeyken sanki yürüyen bir çift bacağım olduğunu hissediyorum ”
1) Doğal hareket kabiliyetinden yoksun tekerlekli sandalyeye bağımlı çocuklarda biniciliğin faydası kaçınılmazdır. Atın hareketi kullanılmayan kasları harekete geçirerek kas perdelerini yapılandırır, vücuttaki koordinasyon ve dengeyi geliştirir.
2) Öğrenme güçlüğü olan bireylerde kendine güven duygusunun kazanımını sağlar. Bu hastalar hayatlarında belki de ilk kez kendi başlarına bir şey başarmanın sonucu ile kendine güvenlerini kazanırlar.
3) Zihinsel engelliler ve ruhsal bozukluğu olan bireylerde binicilik eğitimi (atın yürüyüş şekilleri, at bakımı , at malzemelerini kullanma , tımar etme , dokunma vs.) ilgi çekici olmakta ve hastaların hoşlandığı ve ilgisini çeken bir şeye yönelmesini dolayısı ile öğrenme arzusunu arttırarak onları yaşama kazandırmaktadır.
Yorumlar (0)
Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.