Eğitimde Özürlü Katliamı mı Yapılıyor?

Eğitimde Özürlü Katliamı

Özürlüleri Koruma ve Yaşatma Derneği bir basın açıklaması yaparak, Birleşmiş milletler Genel Kurulu’nun 3447 sayılı Sakat kitlelerinin hakları beyannamesinin 9. maddesini eleştirdi. Özürlüler Derneği Yönetim kurulu üyesi Yavuz Kaya’nın okuduğu basın açıklamasının da beyannamenin 9. ve 10. maddelerinde geçen ifadelerin, eğitimde özürlü katliamı demek olduğuna işaret edildi. Açıklamanın tam metni şöyle:

İnsan haysiyetine saygı gösterilmesi, sakat kişinin en doğal hakkıdır. Onların, düzgün yaşama şartlarına sahip olmak haklarıdır. Sakat kişiler de, diğer insanların sahip oldukları medeni ve siyasi haklara, ekonomik ve sosyal güvencelere sahip olmalıdırlar.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 9 Aralık 1975’deki toplantısında kabul edilen “3447 Sayılı Sakat Kişilerin Hakları Beyannamesi”nin 9. maddesi şöyledir.

Sakat kişiler aileleriyle veya yakınlarıyla birlikte yaşama ve her türlü sosyal, yaratıcı ve eğlendirici faaliyete katılma haklarına sahiptirler. Hiçbir sakat kişi ikamet ettiği çevre nedeniyle, durumu veya gelişmesi için gerekli isteklerinde ayrıcalığa tabi tutulamaz.

Eğer bir sakatın muhakkak özel bir müessesede veya çevrede kalması gerekiyorsa o zaman bu çevrenin, kendi normal yaşıtlarının kaldığı ve yaşadığı çevreye mümkün olduğu kadar yakın olması gereklidir.

10. maddesinde de Sakat kişiler her türlü istismara, ayrılma, kötüye kullanılabilir ve haysiyet kırıcı yasa ve muamelelere karşı korunmalıdır demektedir.

MEB. Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 20.11.2007 tarih ve 2007-85 sayılı bir genelge yayınlamıştır. Genelgenin tüm maddeleri incelenmiştir. Çıkarılan bu genelge ile Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinden destek eğitimi almaları gereken bireylerin bireysel eğitim ve öğretim alma hakları ellerinden 1 Aralık 2007 tarihinden itibaren alınacaktır. Özel durumlarından dolayı özellikli olan ve bire bir öğretmeninden eğitim alması gereken çocuklarımızın ilimizde bir hayli fazla olması bilinen bir gerçektir. Burdur Özürlüler Derneğinin halkın katkıları ile yaptırtıp MEM.’ne devrettiği okulda ise birebir tüm öğrencilere eğitim verilememektedir. Oysa genelgenin 5. maddesinde yerleşim yerinde özel eğitim okuluna giden öğrencilerin eğitim giderlerinin karşılanmayacağı belirtilmektedir. Bunun adı da Eğitim’de Özürlü Katliamıdır.

Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezimiz özellikli bireyimizi ve ailesini evlerinden alır, kurumda aile ve öğrencinin eğitimi, ilgili uzman ve öğretmenler tarafından verilir. Verilen eğitim kamera ile izlenerek her an kontrolu sağlanır, isterse aileler de ayrı bir televizyondan verilen eğitim ve öğretimi izler ve sonra da tekrar adreslerine teslim edilir.

Milli Eğitim Bakanı özellikli çocuklarımıza bu şekilde eğitim ve öğretimi 9. maddeye uygun olarak Türkiye genelinde vermeli ki daha sonra bu şekilde bir genelge yayınlasın. Bizler kuralları yerine getirerek Türk Milli Eğitimine yardımcı olmak için kamu yararına çalışan bir kurumuz. Ayrıca asıl problem ülke genelinde eksikliği çekilen zihinsel engelliler öğretmeni, rehber öğretmen ve fizyoterapistlerin sayısını en kısa sürede artırılmasını sağlamaktır. Bu bölümden mezun olan kişiler şu anda 5.000-6.000.YTL.lik ücretle aranan personellerdir. Milli Eğitime bağlı okullarda bile eksikliği malumlarınızdır. Bu aynı zamanda YÖK.ünde sorumluluğundadır. Her iki kurum ülkenin ihtiyaç duyduğu eleman açığını gidermekle sorumludurlar. Tartışma yerine ülkenin gereksinim duyduğu elemanları yetiştirmenin yollarını aramalıdırlar. Milli Eğitim Müdürlüğüne verilen eleman sözleşmelerimiz yıllık olup, sabah kalkıp bir genelge ile yapılan sözleşme karşısında kurumları zora sokmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. 3 Aralık Dünya Özürlüler gününe yaklaştığımız bir günde çıkan bu genelgenin iptali için Milletvekillerimiz, Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımızdan yardım bekliyoruz.