06-04-2007 |

Çocuk Beyinleri Besleyemiyoruz

Beynin beslenmesi ihmal edildiği için zihinsel engelli çocukların sayısında artış olduğunu açıklayan Prof. Dr. M. Emel Alphan "Beslenme yanlışlarlarıyla oluşan hasar çocukların davranışlarını, öğrenme kapasitelerini ve ruhsal durumlarını olumsuz etkiliyor" dedi

Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitimi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Emel Alphan, yanlış beslenme alışkanlarının arttığını belirterek, otizm, disleksi, down sendromu ve hiperaktivite gibi genetik hastalıkların son yıllarda dünyada ve ülkemizde hızlı bir artış gösterdiğini kaydetti.

Prof. Dr. Alphan, şunları kaydetti: ''Aslında bizim genetiğimizde son 20 yıldır herhangi bir değişiklik olmadı. Değişen, çevresel faktörlerden birisi olan beslenme. Son yüzyılda yapılan beslenme önerileri fiziksel büyüme ve proteinle ilişkili. Biz proteinli besinlerin alınmasına özen gösterdik, fakat esas olan beynin beslenmesi... Beynin beslenmesi ihmal edildiği için son yıllarda zihinsel engelli çocukların sayısında artış var. Modern ülkelerin çoğunda, insanlar daha fazla yiyor ama iyi beslenemiyorlar. Bu değişiklik, besinleri üretip, tüketirken besinlerde oluşturduğumuz bazı besin ögelerindeki kayıplar nedeniyle 'tip B' malnütrisyonu (beslenme yetersizliği) oluşmasına neden oldu.''

50 BESİN ÖĞESİNE İHTİYACIMIZ VAR

''Rafine edilmiş, tüketime hazır, sebze ve meyvelerden yoksun bir gıdayla beslediğimiz çocuklarımızı fiziksel risklere soktuğumuzu artık itiraf etmeliyiz'' diyen Prof. Dr. Emel Alphan, şöyle devam etti: ''Uygun beslenme; beynin, vücudun gelişimi ve beyin ile vücuttaki hücrelerin yapımı, yakıtı ve yenilenmesi için gereklidir. İhtiyacımız olan 50 besin ögesini besinlerimizle sağlamalıyız. Bu besin ögeleri; vitaminler, mineraller, elzem (omega-3 ve omega-6 ) yağ asitleridir '' Beynin yüzde 60'ının yağdan oluştuğunu, hücre yapısının temel ögesinin de omega-3 olduğuna işaret eden Prof. Dr. Alphan, şunları kaydetti:

OMEGA DENGESİ BOZULDU

''Endüstrileşmenin başladığı dönemlerden itibaren rafine edilmiş besinlerin üretilip tüketilmesiyle omega-3'de azalma oldu. Omega-3 ve omega 6 dengesi bozuldu. Margarinler ve tüketime hazır fırınlanmış veya kızartılmış besinler, yüksek düzeyde hidrojene yağ ve trans yağ içerirler. Bunlar yapay olarak doyurulmuş yağlardır ve besleyici özellikleri yoktur ve fazla sağlık riski taşırlar. Trans yağ asitleri; kek, bisküvi, kraker gibi atıştırmalıklar ile margarin, kızartılmış patates, patates cipsi, mısır cipsi, popkorn, hamur yapımında kullanılan katı yağlar, şekerlemeler ve kahvaltılık tahıl gibi besinlerde bulunur"

BESLENMEMİZE NELER EKLENDİ?

Prof. Dr. Emel Alphan, son yıllarda yanlış beslenme alışkanlıklarına yol açan beslenme diyetine tarımda kullanılan sentetik kimyasallar ve çevredeki endüstriyel kirlilik, antibiyotikler, besinlere eklenen büyüme hormonları ve benzerleri ile besleyici olmayan katkı maddeleri; koruyucular, renklendiriciler, tatlandırıcılar, tat değiştiren ajanlar eklendiğini kaydetti. Rafine edilmiş, paketlenmiş ve işlenmiş besinlerden dolayı elzem besin ögesi ve posaların çıktığını, besinlerdeki vitamin ve mineral içeriğinin azaldığını belirtti. Deniz ürünleri, yeşil sebzeler, fındık, fıstık, ceviz, badem, ve omega-3'ün çocukların favori besinleri listesinde yer almadığını kaydetti.

DEMiR HiPERAKTiViTEYi DUSURUYOR

Prof. Dr. Emel Alphan, depresyonun, beslenme ile kuvvetli ilişkisi bulunduğunu deniz ürünlerinde bulunan omega- 3 yağ asitlerinin bundan koruyucu etkisinin olduğunu kaydetti. Alphan, bir araştırmada, omega-3 verilen grubun, boş ilaç verilen diğer grupla karşılaştırıldığı zaman okuma ve heceleme düzeylerinin yükseldiğini ve hiperaktif davranışlarda anlamlı düşüşler olduğuna dikkat çekti. ABD'de yapılan ''Ulusal Diyet ve Beslenme'' araştırmasında, 2-18 yaş arasındaki çocuklarda vitamin A, çinko ve demirin gereksinimlerden anlamlı derecede düşük olduğunun tespit edildiğini hiperaktif çocuklarda yapılan araştırmalarda beslenme diyetlerine çinko ve demir eklenmesiyle davranışlarda olumlu değişiklikler sağladığını vurguladı. Prof. Dr. Alphan, hiperaktif çocuklara renklendirici ve koruyucu içermeyen bir beslenme diyeti uygulandığında davranışlarda önemli azalmalar olduğunu bildirdi.

Kaynak: http://www.tsd.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=1779&Itemid=1837

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmadı
Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.