Bu Kitap 60 Dakikada Klasik Müziği Sevdiriyor

Klasik müziği ‘kapı gıcırtısı’ olarak nitelendiriyor ve ilgilenmiyorsanız Doç. Dr. Ozan Tunca’nın, 60 Dakikada Klasik Müzik adlı kitabına bir göz atın. Daha iyi anlamak ve müzikten zevk almak için çeşitli önerilerde bulunan Tunca ‘Klasik müziğe adım atmak isteyenlerin yüreğinde bir pencere açılacak’ diyor

Kapı gıcırtısı gibi!..’ Biraz sevgisizlik, ilgisizlik ama çokça alay ve hakaret içeren bu ifade, klasik müzik için yapılan benzetmelerden sadece bir tanesi. Klasik müziğe bu acımasız bakışın sebebinin derinlerinde kuşkusuz ‘Bizden olmayanı asla kabullenmeyiz’ önyargısının da payı var. Ama aslan payı bilmemenin. Aslında hiç bilmediğimiz, şöyle plağın bir yüzü kadar dinlemeye tenezzül buyurmadığımız şeyi çok rahat niteliyebiliyoruz. Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ozan Tunca, işte tam da bu önyargının kırılması için 60 Dakikada Klasik Müzik adlı kitaba imza atmış.

Hayatta değerli ve nitelikli olan hiçbir şeyin bir bakışta anlaşılıp sevilemeyeceğini ifade eden Ozan Tunca, ‘Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de klasik müziğin sadece seçkinlere hitap ettiği düşünülüyor. Bu seçkinlik tam olarak nedir tartışılır aslında. Ben kitabımla hem bu önyargıyı kırmak, hem de klasik müziğe bir adım atmak isteyenlerin yüreğinde bir pencere açmayı sağlamak istedim’ diyor.

HEM BİLGİ HEM BAĞIŞ

60 Dakikada Klasik Müzik bir CD kitap olarak tasarlanmış. Kitabı okumaya vakti olmayanlar, ünlü bestelerden kolajlar ve parçalar da içeren ses kaydıyla otomobilinde, işyerinde ve seyahatte de bu çalışmayı dinleyerek klasik müziğe dair her şeyi öğrenebilir. Tunca’nın çalışması klasik müziği daha iyi anlama, ona daha iyi erişme adına ciddi bir vaatte bulunuyor. Kitapta belli başlı konser salonları, festival tarihleri ve klasik müzikle ilgili Türkçe kaynakların listesine bile yer verilmiş. Kitap CD’yi yayınlayan Boyut Yayıncılık ise, her okura bir görme engelli vatandaşa aynı setten hediye etme imkanı sunuyor. Yayınevi, kitaptaki formda bulunan şifreyi ileten her okur adına Altı Nokta Körler Vakfı’na bir adet set bağışlıyor.

SALONLARDAN ÜRKMEYİN

‘İnsan çok lüks biçimde dekore edilmiş alışveriş merkezlerinde ya da havaalanlarında da ‘Ben buraya ait miyim?’ duygusuna kapılabiliyor. Klasik müzik dinlemek için gidilen salonlarda da benzer bir his yaşanıyor olabilir ’ diyen sanatçı, salonlarda katı bir biçimde uygulanan kuralların müzikseverleri ürküttüğünü belirtiyor. Tunca, bu çekinceler için kitabında yer verdiği önerilerini şöyle sıralıyor: ‘Kıyafet kimseyi korkutmasın. Çok yakın olmadığınız insanların evine ziyarete giderken ne ciddiyette giyiniyorsanız öyle giyinebilirsiniz.’ Tunca bu tür etkinlik ve konserlerin çok pahalı olduğunu düşünenler için de şunları söylüyor: ‘Klasik müzik lüks ve zor ulaşılabilir bir şey değil. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası konserleri geçen sezon 1 TL idi. Hiçbir şehirdekinin de bir sinema biletinden pahalı olduğunu sanmıyorum. Üniversitelerde yıl içinde sayısız ücretsiz konser veriliyor ve giriş serbest.’

Eseri canlı dinlemek önemli

İşte klasik müziği sevmenin yolları:

Dinlenilen eserin dönemini ve türünü bilmek, parça içindeki melodileri fark etmek anlamayı kolaylaştırıyor.

 İdeal olan, klasik müziği konserde, resitalde, sahne ve sanatçıyla bütünleşerek izlemek. Bu, müziğe ve müzisyene en yakın olduğumuz andır.

 Biraz armoni bilgisi (birden fazla notanın aynı anda uyum içinde çalınması, bazen bilerek uyumsuzca icra edilmesi) klasik müzikten alınan keyfi çoğaltır.

 Klasik müzikte duygular temel ‘nüans’larla da ifade edilir. Bir parçanın piano (hafif), pianissimo (çok hafif), forte (güçlü) gibi nüansları hissetmek o durumlara denk düşen duyguları da anlamımızı sağlar.

Farklı tınılara sahip çalgı ve çalgı grupları, klasik müzik eserinde bir uyum sağlamanın ötesinde farklı duyguları anlatmak için kullanılır.

Bir klasik müzik eserindeki değişiklikler ve tekrarlamaların farkına varmak çok önemli.

Kaynak: Star gazetesi