05-11-2008 |

Avrupa'da Da Elleri Ranzaya Bağlı Çok Engelli Gördüm

Eski York Düşesi Sarah Ferguson`un Zeytinburnu ve Saray Rehabilitasyon Merkezi`nde çektiği görüntüler kamuoyunu şaşkınlığa uğratırken; uzmanlar bu görüntülerin varlığının şaşırtıcı olmaması gerektiğini belirtiyor.

Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanı Abdullah Güven, engelliler alanındaki hizmetlerde olmazsa olmazın sevgi olduğunu vurgulayarak, `Hatalarımız varsa görüp düzeltelim, ben Avrupa`da da elleri ranzaya bağlı çok engelli gördüm.` dedi. Çözümün profesyonel bir eğitim anlayışından geçtiğini vurgulayan Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi`nden Doç. Dr. Mustafa Özekes ise, `Ele şişe bağlanması, sanıldığı gibi büyütülecek olay değil. İnsanî görünmeyebilir; ama çocuğun kendisine zarar vermesini engellemek adına bu tür kısıtlamalar yapılabilir.` görüşünü savunuyor.

Engelli eğitimine yarım asır önce, ABD öncülüğünde başlayabilen Türkiye`de 2005`e kadar sosyal güvencesi olmayanlar eğitim alamıyordu. Üç yılda gösterilen çabalar meyvesini verse de yeterli olmadı. Çünkü en önemli sorun yetişmiş uzman eksikliği. Engellilerle ilgili çalışmalarıyla tanınan Doç. Dr. Özekes, Türkiye`de devlet kurumlarında özellikle ağır zihinsel engellilere yönelik eğitim programı uygulanmadığını belirtiyor. Özekes, Saray Rehabilitasyon Merkezi`nin örneğinden hareketle, bu tip kurumların uzman personel ve eğitim programları için üniversitelerden yardım alması gerektiğini söylüyor.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu İstanbul İl Müdürü Seyfi Bozçelik de, kendilerine ve başkalarına zarar veren çocukların bir şekilde engellenmelerinin gerektiğine dikkat çekiyor. Bunun çeşitli yöntemleri olduğunu belirten Bozçelik, `Dünyanın farklı yerlerinde mesela İngiltere`de kendisine zarar veren çocuklar nasıl sakinleştiriliyor ben de bunu merak ediyorum.` şeklinde konuşuyor. Gazi Üniversitesi Zihinsel Engelliler Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Zihni Özyürek ise `Saray gibi yerleri bir bakım yurdu olmaktan çıkarıp eğitim kurumu haline dönüştürmek gerekiyor. Bir kurum hem eğitim kurumu hem bakım yurdu olamaz. Eğitim yurdu olursa, bir şeyler yapılması mümkün olabilir.` diyor. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi`nden Prof. Dr. Bülbin Sucuoğlu da uzman eleman konusundaki sıkıntının önemine değiniyor. `Personelin dağılımı ve uzmanlığı öne çıkarılmalı. Orada hem hafif hem de ağır zihinsel engelliler için uygun bir ortam yaratılmalı. Bu tür kurumlar, yatılı olduğu için risklidir. Çok iyi bir sistemi olmadığında bu tür olaylar kaçınılmaz hale gelir.` diyen Sucuoğlu, görev alacak uzmanların, ağır engelli çocuklarla mutlaka aktif eğitime geçmelerini öneriyor.

Düşesin sözcüsü: Yapılanların tümü çocukların iyiliği içindi

İngiltere`de yayımlanan Daily Telegraph gazetesi, York Düşesi Sarah Ferguson`un Türkiye`deki yetimhane kavgasının ortasında kaldığını yazdı. Gazete, düşesin, devlete ait yetimhaneyle ilgili araştırmaya dayalı bir haber yaparak Türkiye`nin imajını karalamaya çalışmakla suçlandığını bildirdi. Düşesin Türkiye`deki çekimlere kızı Prenses Eugenie ve bir TV ekibiyle birlikte gittiğine dikkat çekilen haberde, amaçlarının terk edilmiş çocukların bulunduğu devlete ait yetimhanedeki şartları araştırmak olduğu savunuldu. Kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu`nun konuyla ilgili görüşlerine de yer verilen habere göre, düşesin sözcüsü Kate Waddington, `York Düşesi siyasi bir kişi değil. Bu nedenle de siyasî bir amacı yok. Bu yapılanların tümü sadece çocukların iyiliği içindir.` şeklinde savunma yaptı. Düşesin Saray`daki yetimhaneye girebilmek için siyah peruk ve başörtüsü takmak zorunda kaldığı belirtilen haberde, kurumda 700 engelli ve kimsesiz çocuğun bulunduğu hatırlatıldı.

Gazetenin haberine göre, ITV`nin Tonight programında yayımlanacağı belirtilen görüntülerde, `yataklarına bağlanmış ya da bütün bir gün beslenmeden yataklarında bırakılan çocuklar` yer alıyor. Prenses Eugenie`nin, 60 çocuğun kaldığı bir yetimhaneden gözyaşları içinde ayrıldığı ve `Böylesine kozmopolitan bir kentin bütün görkemi içinde böyle yerlerin de bulunduğuna inanmak çok güç. Gözlerim açıldı.` dediği belirtildi.

Haberde ITV sözcüsünün görüşlerine de yer verildi. Sözcü, İngiliz hükümetinin Türkiye`nin AB üyeliğine destek verdiği bir noktada yapılanın kamu çıkarına olduğunu savunurken, Türkiye`nin üyeliğine verilen desteğin de Türkiye`nin insan ve çocuk hakları karnesini düzeltmesi şartına bağlı bulunduğunu öne sürdü. Haberde Düşes Sarah Ferguson ve ITV ekibinin Romanya`daki benzeri kurumlara da gittikleri ve burada 3 yıl önce tespit edilen görüntülerden bu yana ilerleme sağlanıp sağlanmadığını anlamaya çalıştıkları bildirildi. Londra, aa

Türkiye, Düşes Sarah Ferguson`a istediğini kolay verdi!

Düşes Sarah Ferguson, Türkiye`de zihinsel özürlü çocukların bakımı konusunda `şok etkisi` oluşturmak istedi. Sonuç tam da planladığı gibi oldu. Türkiye kurumlarıyla, kamuoyu ve basınıyla sansasyon patlatılmasına müsait bir yapıya sahip. Düşes istediğini kolay elde etti. Düşes`in yaptıklarını sadece iki şeyle izah etmekten yanayım. Birincisi insan hakları, özellikle de özürlüler alanında çalışan örgütlerin sansasyonel çalışma tarzı. İkincisi ise Düşes`in kişisel özellikleri. Çocuklar konusunda duyarlı bir hanım portresi çiziyor. Bize gelmeden Romanya`ya da uğramış. İmajı Hollywood aktristi Angelina Jolie`nin kraliyet versiyonu gibi.

Türkiye`de ruhsal ve zihinsel özürlüler alanında denetlemeler yapıp rapor yayınlayan ikisi yabancı, diğeri yerli üç kuruluş var. Yabancılar, Uluslararası Zihinsel Özürlüler Hakları Kuruluşu(MDRI), Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komisyonu(CPT). Yerli olan ise RUSİHAK(Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi). Düşes Ferguson, MDRI bağlantılı çalışıyor. Türkiye ziyaretinde MDRI`nın Amerikalı ekibi ile beraberlerdi. Düşes gelmedi ama diğerleri Bakırköy`e de geldiler. CPT ise Avrupa Birliği`nin resmî bir organı. Bunların birbirlerinden en büyük farkları çalışma tarzları. MDRI sansasyonu patlatıp, duyarlılık geliştirmeye çalışıyor. CPT ise daha resmî yoldan çalışıyor. Sağlam izinlerle gelip, 3-5 gün süren uzun denetimler yapıyor. Doğrusu Bakırköy`de son dönemdeki olumlu gelişmelerde CPT`nin büyük katkısı oldu.

Türkiye ruh sağlığı sistemi ve özürlü bakımı alanında sıkıntılara sahip bir ülke. Sistemimiz Avrupa`dan 40 yıl geride. 1.500 yataklı Bakırköy veya 700 yataklı Saray Rehabilitasyon Merkezi çağdaş konsepte aykırı. Hem Sağlık Bakanlığı`nda hem de SHÇEK`te değişim için samimi çabalar olduğunu biliyorum. Örneğin bakanlık 20 ayrı ilde 200 yataklı ruh sağlığı hastaneleri açma, büyük hastaneleri küçültme çabasında.

Bu türden konuları tartışırken iki şeye dikkat etmek gerekiyor. Birincisi içe kapanmak yerine açıklık politikası uygulamak. İkincisi de `biz adam olmayız` düzeyine takılıp kalmamak. Bu düşünüş sorun çözmeyip, güvensizliği besleyen bir ruh hali oluşturuyor. Yabancı kuruluşlar tarafından denetlenmek zor iş. Denetleyen-denetlenen psikolojisi oluşuyor. Tüm zerrelerinizle sıkıntı duyuyorsunuz. Rencide olmuş hissi yaşıyorsunuz. Bu psikoloji ile baş edebilmek önemli. Değişim en iyi cevap. Önemli olan değişimin yerli ve kalıcı dinamiklerini oluşturabilmek. Düşünsenize Ayşe Hanım`ın kurduğu bir insan hakları örgütü İngiltere`deki kurumları denetliyor. Ne güzel olur.

DOÇ. DR. MEDAİM YANIK Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi

Yorumlar (3)

[ Üyelere Özel ] 07-11-2008 13:17:45

Sayın düşesin ülkesinda yasak bir davranışı başka ülkede yapmak etikliği doğrumu. Burada dürüstlük kavramı yok. Tabii bizim bakanda veryasın bir yerde haklı ANCAK ki ANCAK sen bağırıp yanlış diyeceğine bu rezilliği yaratma düşesin cektikleri maalesef doğru inkar etmiyelim bizlerin acizliği. Bu yüzden sayın bakan bu kurumlarda kalan yavruların daha iyi bir ortam ve sıcak bir şefkatle bakılması doğru olmazmı asgari üçretle calışan boğaz tokluğuna nerdeyse calışan eğitimsiz kişilerden nasıl medet umulurki. O yavrulara yazık değilmi bu ortamı yaratmıyalım.

[ Üyelere Özel ] 05-11-2008 20:23:17

BIZ KENDIMIZI KANDIRIYORUZ BEN FRANSADA YASADIM VE ORADA BU MERKEZLERI GORDUM.BIR REHBILITASYON MERKEZINDE ZIHINSEL ENGELI OLMAYAN ARAP BIR GENC ODASINIYAKMISTI.BUNUN UZERINE FRANSIZLAR ODAYI TEKRAR AYNI HALINE GETIRDI VE GENCI BU DAVRANISIN ALTINDA NE YATIYOR DIYE ARASTIRDI.SONUCTA MADDE BAGIMLISI OLDUGU BUNADA YENI BASLADIGI OGRENILDI ONA GORE TEDBIR ALIP GEREKLI TIBBI DESTEGIDE VEREREK YINE AYNI ODADA REHABILITASYONUNA DEVAM EDILDI.
BU GENCIN BU EYLEMININ SONUCUNDA EGER KASIT GORSELERDE HEMEN SINIRDISI GIBI CIDDI TEDBIRLERIDE ALABILIRLERDI.BU ISIN EHLI INSANLAR COZDU DEVSIRME UZMANLAR DEGIL TORPILLI INSANLAR DEGIL ISIN EHLI INSANLAR COZDU.
BIZIM UNIVERSITELERIMIZDE DE COK KIYMETLI INSANLAR YETISIYOR.AMA UNIVERSITEDEN SONRA BU INSANLARIN YERINE TORPILLILER YADA DEVSIRME UZMANLAR GOREV ALIYOR.
BIZ KENDIMIZI ELESTIRMEDIGIMIZ TAKDIR DE YANLISLARIMIZI ORTMEYI BIR USTALIK SAYDIGIMIZ SURECE BIZ HIC BIR ZAMAN CAGDAS ULKELER DUZEYINE CIKAMYIZ.ACABA BU HABERI OKUYAN DUYAN VATANDASLARIMIZDAN KAC KISI HAYIR BOYLE OLMAMISTIR DIYEBILIR.ACI AMA DURMUMUZ BOYLE.
BIR SOZUMDE SAYIN ZAMAN GAZETESINDE OZEL EGITIM VE REH.MERKEZLERIYLE ILGILI BU KURUMLARA CAMUR ATAN MUHABIRLERE.BAKIYORUMDA BU HABERIN UZERINDE DURMAMISLAR.ALLAHTAN KORKUN.
MERAK ETMEYIN AVRUPALILAR BIZI BIZDEN DAHA IYI TANIYORLAR.ONLARA SOKMEZ

[ Üyelere Özel ] 05-11-2008 10:46:00

Rahmetli Hrant Dink bir sohbette, yanılmıyorsam 2003 yerel seçimlerinin hemen arkasından, AK Parti nin başarısının anahtarının iktidarda muhalefet söylemini sürdürmek olduğunu söylemiş idi çok doğru bir tespit idi ama maalesef Hrant bugün bu iktidardaki muhalefet söyleminin yerini devlet söyleminin aldığını göremedi.

Sarah Ferguson çok önemli ve başarılı bir iş yapmıştır olayın kendisi ortada dururken Ferguson ın diplomatik teamüllere uymamasının eleştirilmesini anlamak mümkün değildir.
Eser KARAKAŞ' tan alıntıdır bende katılıyorum. (Star g.)

Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.