01-09-2020 |

Özel Eğitimde Zihin Kuramı Eğitimi


DİLGEM

04-10-2020

İSTANBUL (Anadolu)

Ücretli

Zihin Kuramı ile ilgili genel giriş, tanımlar

 

Son otuz yıldır, zihin kuramı ile ilgili yapılan çalışmalar çocuk gelişiminde önemli bir rehber olmuştur. Zihin kuramı, çocuğun kendi düşüncesi ile başkasının düşüncesini ayrı olduğunu anlama yeteneği ile daha kapsamlı bileşenleri olan sosyal anlamayı içermektedir (Premack & Woodruff, 1978). Başkalarının düşüncelerini, inançlarını, istek ve duygularını, mecazları, imaları anlama ve hatırlama çocukların sosyal gelişiminde çok önemlidir (Frith, Happe & Siddons, 1994). Zihin Kuramı alanında araştırma yapan araştırmacılar çocuklarla olan diyalogların, aile içi iletişimin ve sosyal yaşamın çocukların zihin kuramı yeteneği üzerinde etkisi olduğunu belirtmektedirler.

 

Zihin kuramı kişinin kendisinin dışındaki kişilerin kendininkinden farklı bir zihne sahip olduğunu fark edebilme, kendisinin veya ötekilerin niyet, inanç, istek ve bilgisi gibi durumlarını anlayabilme ve zihinsel olarak bunları temsil edebilme yetisi için geliştirilmiş bir kuramdır. Yüz ifadelerini gözlemleme, vücut dili ve bilinçli hareketler (kendi hareketlerinin başkalarının davranışları üzerindeki etkisi), bireylerin başka insanların aldatmacı davranışlarını tahmin etmelerini sağlayan stratejileri içermektedir (Smith, 2009;2008; Wellman, Cross & Watson, 2001).

 

Gelişim ve Zihin Kuramı/ Duyu –Motor Dönem Önemi –Oyun

 

Normal gelişim gösteren birey doğduğu andan itibaren dünyaya temel bir bilgi ile gelir. Yeni doğan bebek basit bir zaman, uzay ve nedensellik gibi kavramların farkındadır. Hatta yeni doğan bebek nesneler ve kişilerden farklı yanıtlar geldiğini de bilir. Ayrıca bebekler özel kelimeler de öğrenebilirler çünkü olaylar ve şeyler hakkında insanların yaptıkları temsilleri anlayabilirler. Simgeleme, bilgilerin zihinde kelime olarak algılanmasını sağlar. Bununla beraber, birinci yaşın ortalarına doğru bebekler büyük bir adım atarlar, gerçek dünya ile ilgili simgelemelere başlarlar. Bilgi hakkındaki bilgiyi öğrenme, simgeleştirme ve üst biliş gelişmektedir. Bunun için yüksek bir zihinsel fonksiyon gelişimi çok önemlidir (Frith, 1995).

 

Zihin Kuramı gelişmemiş çocuklar; düşünce, inanışlar ve görünüşlerin gerçek ile örtüştüğüne dair yanlış bir anlayış içerisindedirler. Bu süreç görünen ile gerçek arasındaki farkı ayırtedip, edememekle ilgilidir. Kavram olarak zihin kuramının çatısını bilişsel ve sosyal gelişimle ilişkilendirerek açıklayabiliriz.

 

Sembolik oyun bireyin, zihninde oyunu tasarlaması ve bu tasarlama içinde nesnelere farklı anlamlar yükleyerek oynamasını gerektiren karmaşık bir süreçtir. Çocuk, sembolik oyunu oynarken düşünsel bir süreç geçirir. Bu sürecin içinde anlam yükleme, günlük yaşamdaki olayları anlamlandırma, planlama ve tasarlama gibi karmaşık süreçler gerekir. Çocuklar kendi başlarına sembolik oyun oynarken, kendi zihinsel süreçlerinin ve iç dünyasının farkında olmaya başlarlar. Bu anlamda sembolik oyun kendilik bilinci içinde, içsel dünyasını anlama adına önemli bir gelişimdir. Eğer çocuk zihninde bir oyunu tasarlar ve bu tasarladığı oyunu bir başkası ile paylaşırsa, bu anlamda zihinler arasında bağlantı kurmaya başladığı söylenebilir. Bu da başka bireylerin içsel dünyalarını anlamada öncül bir gelişim aşamasıdır. Çocuk, başka zihin ile sembolik oyun oynamaya devam eder ve bunu uzun süreli devam ettirebilirse, yaratıcı düşünce ve hayal dünyası genişliği konusunda ciddi bir deneyim edinmesi mümkün olur. Bu süreç aynı zamanda bireyde esnek düşünme becerileri içinde bir ön-koşul niteliği taşımaktadır.

 

Zihin Kuramı ve Farklı Gelişim

 

Zihinsel Engelli çocuklarda zihin kuramı ile ilgili yapılan çalışmalar çoğunlukla otizmli çocuklarla karşılaştırma şeklinde desenlenmiştir. Bu alanda Zihinsel Engellilerde zihin kuramı gelişimi ile ilgili çalışmalar ilk kez Baron-Cohen (1985) tarafından desenlenmişitir. Araştırmasında, aynı zekâ yaşındaki Down sendromlu, otizmli ve normal çocuklara test düzeneklerini uyguladıklarında normal ve Down Sendromlu çocukların doğru düşünce stratejisine sahip olabildikleri halde otizmli çocukların başkasının düşüncesini fark edemedikleri dolayısıyla doğru sonuca varamadıklarını iddia etmektedirler.

 

Zihin kuramı gelişimi bebeklikle başlar ve ergenliğe kadar devam eder. Otizmli çocukların zihin kuramı yetilerindeki gecikme asla normal gelişimdeki gelişmeye ulaşamayabilir (Hale & Tager-Flusberg, 2005).

 

Buitelaar ve arkadaşları (1999)’da DEHB’li çocuklar ikinci derece zihin kuramı testlerinde (inançlar hakkındaki inançlar) kontrollerden daha düşük performansları olduğunu belirtmişlerdir. Charman ve arkadaşları (2001)’de DEHB’si olan erkek çocukların davranış yönetimini kontrollerden zayıf oldukları, ancak ileri düzey zihin kuramı testlerinde DEHB’i olanlar ve olmayanlar arasında bir fark olmadığı bildirilmiştir(Akt, Altıntaş,2012)

 

Özen (2015) ise çalışmasında özel öğrenme güçlüğü grubundaki katılımcıların kendilerinin dışındaki kişilerin kendilerinden farklı bir zihne sahip olduğunu fark edebilme, kendisinin veya başkalarının niyet, inanç, istek ve bilgi gibi durumlarını anlayabilme, imayı anlama ve gaf yapmayı fark etme yeteneklerinin daha az geliştiği belirtmiştir(akt, Doğmaz). Alanyazında otizm, asperger sendromu, down sendromu, işitme engellilerle yapılan ve normal çocuklarla karşılaştırılan birçok çalışma yer almaktadır çalışmalardaki ortak sonuc, farklı gelişim gösteren çocukların normal gelişim gösteren çocuklara göre zihin kuram yeteneklerinin oldukça düşük olduğudur (Doğmaz ve  Girli, 2017).

 

İşitme engelli çocuklar dil ve işitmeyle ilgili sorunlarından ötürü iletişim ortamlarından tam olarak yararlanamamakta ve bunun sonucunda da zihin kuramına uygun gelişimde, normal işiten ve kendilerinden daha küçük yaştaki çocukların gerisinde kalmaktadır (Peterson ve Siegel, 1995, 1998; Wellman, Cross ve Watson, 2001; akt, Kirazlı, 2014). Normal işitmeye sahip olan ve işaret dilini doğuştan itibaren öğrenen çocuklar 5-6 yaşlarında yanlış inanç testlerinde başarılı olurken, işaret dilini geç öğrenen veya yüksek işlevli otizmi olan çocuklar 8-10 yaşlarında bile yanlış inanç görevlerinde başarısız olmakta ve zihin kuramı becerisini geliştirmekte zorlanmaktadırlar (Peterson, Wellman ve Liu, 2005; Kirazlı, 2014 ).

 

Zihin Kuramı Testleri

 

Bazı araştırmacılar zihin kuramı kavramını farklı alt tiplere ayırmaya çalışmışlardır. Tager-Flusberg, Sullivan (1994) ve Sabagh ve diğ, (2006) zihin kuramının iki farklı alt tipini tanımlamışlardır. Bunlardan birincisi, sosyal bilişsel zihin kuramıdır ve başkalarının davranışlarına bakarak altta yatan zihinsel durumunu çıkarsamak olarak tanımlanabilir. Yanlış inanış testleri bu yetinin klasik örneği olarak gösterilebilir. Wimmer ve Perner (1983) çocukların yanlış inanç anlayışlarıyla ilgili yeteneklerini tespit etmek için ‘beklenmedik yer değiştirme’ (unexpected transfer) adlı testi geliştirmişlerdir. Bu grupların tanımladığı ikinci tip zihinselleştirme yetisi, doğrudan gözlemlenebilen bilgiye dayanarak başkalarının zihinsel durumunu algılama yetisidir. Gözler testi bu yetiyi ölçmekte en sık kıllanılan araçtır (Bora, 2009). Bu testlerin yanında daha ileri düzey yorumlama için de testler bulunmaktadır.

 

 

Çeşitli Değişkenler Açısından Zihin Kuramı Konuları

 

Altı aylık normal gelişim gösteren çocukta ortak dikkat becerileri gelişmeye başlar. Ortak dikkat, bireyin bir olay ya da nesne ile ilgili olarak sosyal partneriyle dikkatini koordineli bir şekilde kullanabilme yetisidir. Erken çocuklukta genellikle çocuğun bir oyuncakla anne babası arasında kurduğu ilişki ile kendini göstermektedir (Mundy ve Thorpe, 2006). Dokuz ve on ikinci aylar arası, parmakla ya da gözle takip başlamaktadır (Happe, 1999). Ortak dikkat iletişim becerilerinin ilk aşamalarından biri olarak görülür ve iki kişinin koordineli bir şekilde çevredeki uyaranlara dikkat etmesini ifade eder (Taylor, 2009).

 

Arzu, kasıtlı aktivitelerin açıklanmasında ve uygulanabilir bir sonuca bağlanmasında önemli bir rol oynar. Arzular, yemek yemek, uyumak gibi temel biyolojik ihtiyaçlarla ilgili olabileceği gibi, tercihlerde ya da yakın ve uzak gelecekle ilgili de olabilir (Schuler, 1995). İstekler ve bununla bağlatılı olarak da niyetler bireyden bireye farklılık gösterir. Okul öncesi dönemde çocuk herkesin aynı şeyden hoşlanmayabileceğini ya da aynı şeyi istemeyebileceğini anlar (Flavell, Flavell, Green & Moses,1990).

 

Bireylerin arzuyu algılamaları 18. ayda görülmeye başlar. Özel bir nesneye arzu duyma, o nesneyi takip etme ve ardından başka bir şeye arzu duyma iki yaş dolaylarında görülür.  Üç yaş dolaylarında ise başka insanların kendi tercihinden başka yiyecekleri tercih edebileceğini anlamaya başlar (Flavell, ve diğ, 1990; Ziv, 1999). İnanç gerçek duruma bağlı olarak doğru ya da yanlış olabilir, arzuda ise bu ayırım yoktur. Sonuç olarak bireylerin değişik arzuları olabilir. Değişik kişiler aynı şeyi arzu edebilir. Kişisel bakış açısına göre arzular değişir. Arzuda doğru ya da yanlış yoktur, kişinin içsel beklentileri söz konusudur (Ziv; 1999).

 

Zihin kuramı yetileri bir öğretim sisteminde ziyade, yaşamın içinde süreç olarak yaşatılması gereken ve tüm gelişim alanlarıyla bağlantısı olan bir süreçtir. Zihin Kuramın açıklamaya çalışan yaklaşımlarda da bu açıkça belirtilmektedir.

Fotoğraflar

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmadı
Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.