20 Kasım 2007 Tarihli Genelgenin Yorumlanması Ve Uygulanması
İstanbul Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri
23-11-2007
Ücretsiz
İstanbul Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri Derneği nce 23.11.2007 tarihinde saat 16:00-18:00 saatleri arasında Üsküdar Altunizade Kültür Merkezi nde yeni genelgenin yorumlanması ve uygulanması konusunda kurumlar arası standardizasyonun sağlanması ve bilgilendirme toplantısı yapılacaktır.
İletişim : tel:0216 340 12 71 ahmetmevruk@mynet.com
[ Üyelere Özel ] 29-11-2007 12:11:54
genelge tarihini düzeltiyorum 01.01.2008
[ Üyelere Özel ] 29-11-2007 10:43:33
yeni genelge yayınlandı 01.01.2007 itibaren geçerli sayılacak ve bazı madddelr değiştirilmiş.http://ookgm.meb.gov.tr/genelgeler/291107-60490.pdf ulaşabilirsiniz
[ Üyelere Özel ] 28-11-2007 20:14:04
Bu gun bır velıyle yasadıklarımı sıze aktarayım bu velı hanımından memnun degılmıs nıye engellı cocugunun nedenını hanım olarak goruyormus.bu velıyı ben bır fizyoterapist olarak seanslara davet ettım egzersızlerını nasıl yapacagı konusunda amacım suydu cocuguna nasıl deger verdıgımızı ve belımız kopana belımızden ter akana kadar nasıl ugrastıgımızı gostermek cocugununda bu calısmalara degecek bır ınsan oldugunu gostermektı.2-3 ay sonra velıde soyle bır gelısme oldu fzt salonuna gırısı bıle degısmıstı daha dık yuruyor cocuguna bızden daha mfazla sahıp cıkmaya baslamıs ve enguzelı kendıne guven gelmıstı hanımıda yardımcı olmaya basladı.burda bır ekıp calısması yapılmıstı fzt pdr ozel egıtımcı cgs arkadaslarımın emeklerıne tskr ederım bu ekıp ısıdır ve bılımsel olan budur.ben otekı uzmanların gorusunu alıp aıleye bu yolla yaklastım.sımdı o aıle kendısını hangı resmı okulda bu kadar degerlı hıssedecek genelge ıyı olabılır belkıde daha oncekı genelge daha ıyıydı tr de hıc bır sey degısmıyor ram raporlarını yıne aynı ramlar verecek RAPOLARIDA AYNI KISILER genelge neyı degıstırecek yıne buyuk balık kucuk balıgı yıyecek yıne tutarsız ram raporları cıkacak yenı raporlar yenı genegeye uydurulacakCUNKU DENETIM YOK
YINE HER ILDE FARKLI UYGULAM ALAR YAPILACAK .NIYE DAHA ONCE DENETIM YAPMADINIZ?BELKI IYI DENETIM YAPSAYDINIZ SIMDI DAHA CAGDAS BIR DURUMDA OLABILIRDIK
[ Üyelere Özel ] 28-11-2007 14:31:15
bugün bir tv kanalında özel eğitim genel müdürü genelgenin yanlış anlaşıldığını söyledi. sadece devletin özel alt sınıf ve resmi özel eğitim okuluna giden öğrencilerin özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine gidmeyeğini söyledi. umarım söylediği gibi olur. Bilgilerinize
[ Üyelere Özel ] 28-11-2007 10:29:56
ANLAŞILAN ŞU Kİ HİÇ KİMSE AMA HİÇ KİMSE BU GENELGEYİ YAYYINLAYANLARDA DAHİL NE OLACAĞI KONUSUNDA BİR BİLGİSİ YOK
[ Üyelere Özel ] 28-11-2007 09:46:02
arkadaşlar milli eğitim bakanının konu hakkında yorum yaptığını ve genelge ile ilgili bir dava olduğunu duydum bunlarla ilgili bilgi sahibi arkadaşlar varsa bizleri de aydınlatmasını dilerim
[ Üyelere Özel ] 27-11-2007 15:27:38
FERİT TERAPİ ARKADAŞIM bizleri elinizden geldiğince bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim ancak bir konu var ki değinmemişsiniz zorunlu personel kısmını bir türlü anlayamadık örneğin zihin engelliler öğretmeni zorunlu personel olarak gösterilmiş arada birde özel eğitim öğretmeni denmiş sertifikalı sınıf öğretmeni bu zorunluluğu ortadan kaldırıyor mu yoksa ille de zorunlu olarak bir zihin engelliler öğretmeni bulundurmak zorundamıyız bunu çözebilmiş değiliz örneğin psikolog la ilgili olarak psikolog VEYA rehber öğretmeni demiş ancak zihin engelliler öğretmeni veya sertifikalı dememiş bu durumda brznş öğretmeni bulundurmak zorunlu hale mi geldi anlayabilmiş değiliz bilginiz varsa paylaşırsanız memnun oluruz
[ Üyelere Özel ] 27-11-2007 10:32:10
genelgede değerlendirme raporları süresi bitiminde yenilenecektir deniliyor.bu süre 01.12.2007 genelgenin yürürlük tarihi olarak mı anlaşılmalıdır?
yoksa raporun bitiş tarihimidir?bilgisi olan açıklarsa sevinirim.
[ Üyelere Özel ] 27-11-2007 09:50:52
bizim anlayabildiklerimizi yorumlamışsınız.anlayamadıklarımız yine kapalı kutu.hatta bazılarını anladığımızı düşünüyorduk,bu yorumdan sonra biraz daha karıştı...
[ Üyelere Özel ] 26-11-2007 19:58:38
Yayımlanan bu genelgeyle yöneticilerin özel eğitime ne kadar dıştan baktıkları su yüzüne çıkmış oldu,özel eğitimde aksayan yanlar elbette var ama bunun çözümü gittiği okulda uygun destek alamayan,sınıfında dışlanmış,kaynaştırma konusunda bilgi sahibi olmayan sınıf öğretmeninin kişisel yeterliğine terkedilmiş,uygun olmayan ortamsal koşullar ve materyallerle sadece normal sınıfta fiziken bulunan hep ikincil olan öğrencilerimizi kaderine terk edip özel eğitimi nitelikli hale getirdiğine inanan yöneticilerimiz bu iş pire için yorgan yakmaya benzedi hiç araştırdılarmı kentlerde yaşayan engelli bireylerin yüzde kaçı devlet kurumlarından eğitim alıyor %80 dersek abartmayız galiba o halde bu özel eğitimi bitirme hareketidir diyebilirmiyiz,normal okullarda öğretmen yeterlilikleri,sınıf yeterlilikleri bunu yapmalarına izin verirmi bu uygulama meseleyi kuşbakışı görüp içinde olup biteni kavrayamamaktan ileri geliyor özel eğitim merkezlerinin yanlışları olduğunu kabuletmekle birlikte öğrencilerine çok değerler kattığına inanmaktayım bu uygulama umarım geri çekilir ve yanlıştan dönülür.özelaltsınıf,eğitimuygulama,kaynaştırma ve özel eğitim merkezinde çalışmış bir meslek elamanı olarak böyle düşünüyorum.iyi çalışmalar diliyorum.....
[ Üyelere Özel ] 26-11-2007 18:41:21
ferit terapi arkadaşa teşekkür ederim.insanların kafasındaki soru işaretleri bir bir yorumlamiş. fakat bunların cevabını kim verecek .kimse bu yorumları okumuyor mu?
[ Üyelere Özel ] 26-11-2007 18:07:56
AMA CEVAPLARI NERDE
[ Üyelere Özel ] 26-11-2007 18:05:50
14. maddeyi biraz açarmısınız herkes içinmi geçerli yoksa ram ların ayrıyeten vereceği rapora göremi düzenlenecek
[ Üyelere Özel ] 26-11-2007 04:21:51
Değerli forum üyeleri,
Söz konusu genelge ile ilgili olarak yapılan eleştiriler ve önerilerin, üzülerek söylemek gerekir ki, genellikle kurumların kapanması, iş kaybetme-işsiz kalma, yapılan yatırımların ekonomik kayıpları vb. kaygılarla ilişkilendirildiği açıktır. Tabi ki söz konusu genelge ile olabilecek değişikliklere bağlı kaygıların öncelikle bu tür olması doğaldır.
Ancak unutulmamalıdır ki, önceki düzenlemeleri de devlet kurumları yapmıştır ve bundan sonraki düzenlemeleri de devlet kurumları yapacaktır. Kurumların iş ve işleyişlerinden sorumlu düzenleyicilerin yapmış oldukları düzenlemelerine ilişkin dile getirilen kaygılar bu denli paniğe kapılmışlık düzeyinde olursa, yapılan eleştiri ve öneriler, düzenleyicilere veya devlet kurumlarına destek olmaktan veya uygulamada yapılabilecek hataların önüne geçilmesini önlemekten daha da uzaklaşacak ve sonuca ilişkin olumsuzluk ihtimali daha da artacaktır.
Bu nedenle, kişisel önerim, sağduyulu davranarak, yeniden yapılan düzenlemelerin daha iyiye gitmek ve verimliliği arttırmak niyetiyle hazırlanmış olduğu düşünülüp, yapılan düzenlemelerde görülen eksiklikleri veya uygulamada ortaya çıkabilecek olumsuzlukları dile getirmek olmalıdır. Bu düşünceden hareketle, yapılacak eleştirilerde veya önerilerde, düzenlemelerdeki gerek olası hukuksal açıkların gerekse bilimsel desteklerin dile getirilmesi daha yararlı olacaktır diye düşünüyorum.
Bu bağlamda, söz konusu genelgede görebildiğim, soru işaretleri olan ve açıklamalara ihtiyacı olan konular ve dayanakları olarak düşündüğüm mevzuat düzenlemeleri ile ilgili maddeler aşağıdaki gibidir. Yapılacak görüş ve önerilerin bu doğrultuda yapılmasının daha yararlı olacağını ve düzenleyicilere de katkı sağlayacağını düşünerek herkese kolay gelsin diyorum.
Yine, Web yöneticileri tarafından açılan forumda yer alan açıklamalardan ve yorumlardan, sanki bu genelge özel eğitim okullarını ön plana çıkarıyor ve rehabilitasyon merkezlerini olumsuzluğa itiyormuş gibi açıklamalar var. Örneğin, Özel özel eğitim okulları derneği adına yorum yazan sayın yetkilinin açıklamalarından bunu anladım. Ancak, kişisel olarak düşüncem şudur ki böyle bir ayrım yapmaya yönelik düzenleme değildir.
Bana göre, söz konusu düzenlemeyle ilgili olarak Dernek Yönetim Kurulu adına Dernek Başkanı Sayın Mustafa Metin TAŞ ve diğer dernek yöneticilerine görev düşmekte ve uygulamaların daha iyi olabilmesi için çaba gösterilmesi gerekmektedir diye düşünüyorum. Ama bütün bu taleplerimizin de, kimseyi kırmadan ve üzmeden, duygularımıza yenik düşmeden, sağduyuyu elden bırakmadan yapılması gerektiğine, ancak böyle düşünülerek hareket edilirse düzenleyicilerin de makul olan değişikliklere sıcak bakacağına, ortak ve en iyi çözüm yollarının bulunabileceğine inanıyorum.
Umudum ve temennim, söz konusu düzenlemeler herkesin daha iyi şekilde yararlanabileceği şekilde, daha da eksiksiz olarak yeniden yapılacaktır.
Genelge maddeleri ile ilgili olarak görüşlerimin site yöneticileri tarafından incelenebileceği ve kontrol edilebileceği düşünülerek, bölüm bölüm yapılmasının daha uygun olduğunu düşündüm ve maddeleri tek tek ele alarak yazıyorum.
Herkesin, daha iyi ve daha doğru uygulamaların yapılabilmesi adına düzenleyicilere, kurumlara, velilere ve en önemlisi de özel insanlar olan ve özel eğitime ihtiyacı bulunan yavrularımıza ve yetişkin bireylere destek olacağını, bunun sadece bir para kazanma ile ilgisinin olamayacağı inancıyla, duruma sahip çıkacağını umuyorum. Yorumları ve görüşleri için de herkese teşekkürler diyorum.
1.“Özel, özel eğitim ve rehabilitasyon hizmeti veren kurumun 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında açılmış ve kurumda (Ek-1)’de belirtilen öğretim programlarını uygulamak üzere Bakanlık/Valilikten izin almış olması gerekmektedir.” Maddesi ile ilgili olarak;
MEB 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu “ÜÇÜNCÜ BÖLÜM- Madde 6’da “… Kurumlarda uygulanacak öğretim programı … resmî kurumlarda uygulanan usûl ve esaslar çerçevesinde belirlenir. Bakanlıkça uygun bulunması durumunda farklı öğretim programları … da uygulanabilir.
Hüküm çok açık olup, kurumların uygulayabilecekleri ders programları ilgi genelgede belirtildiği gibi sadece ek çizelgede belirtilenlerden ibaret olmayıp, gerektiğinde, belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde hazırlanarak Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının incelemesine sunulan ve makamca onaylanan programların da uygulanabileceği Kanun maddesi ile açıklanmıştır. Aynı maddeden hareketle, bir kurumda bütün programların da uygulanması bir zorunluluk olmayıp, kurum tarafından uygulanması teklif edilen ve kabul edilen programlar uygulanabilecektir.
Yine aynı Kanun’un Kurum açma izni başlığı altındaki Madde 3/c’de “Kurumun yönetmelikleriyle öğretim programının Bakanlıkça incelenip onanmış olması” hükmü yer almaktadır ki, bu maddeye göre de bir kurum MEB’ndan izin almış ve ruhsatı düzenlenmişse, zaten kurum tarafından teklif edilen programlar kabul görmüş ve onaylanmış demektir.
5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu maddelerinde belirtildiği şekliyle, yeniden düzenleme yapılıncaya kadar, kanuna aykırı bir durum olmamak kaydıyla mevcut yönetmeliklerdeki düzenlemelerin geçerli olduğu açıklanmıştır. Buna göre değerlendirildiğinde de, halen yürürlükte olan MEB Özel Öğretim Kurumları Yönetmelim maddelerinde de programların nasıl düzenlenebileceği, nasıl ve ne şekilde inceleneceği, inceleme yetkisinin kimde olduğu açıkça belirtilmiştir.
Bütün bu nedenlerden dolayı da; ilgi genelgenin birinci maddesinde belirtildiği şekliyle “…kurumda (Ek-1)’de belirtilen öğretim programlarını uygulamak üzere izin almış olması gerekmektedir.” cümlesinden, “Ek-1’de belirtilen öğretim programlarının tamamının onay almış olduğu şeklinde bir değerlendirme yapılmışsa(ki cümle okunduğunda böyle anlaşılıyor), halen MEB tarafından açılış ve öğretime başlama izni verilmiş kurumlarda bu programların hepsinin onaylanmamış olabileceği, kurum yetkilileri tarafından teklif edilen programların onay almış ve bütün programların onaylanmamış olma ihtimali çok yüksektir. Zaten MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün ilgili sitesinde de, uygulanacak programlar listesi yayınlanmış ve bu listede ekte sunulan tüm programlar yer almamıştır.
Yine MEB’nın yayınlamış olduğu, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde uygulanabilecek programlar ve görevlendirilebilecek personel konusundaki açıklayıcı genelgelerinde de söz konusu programlar yer almamıştır.
Ayrıca, RAM merkezlerince yapılan değerlendirmelerde de bu programların hepsine göre değerlendirme yapılmadığı, düzenlenen raporlardaki ifadelerden ve açıklamalardan da anlaşılmaktadır.
Bütün bu açıklamalara bağlı olarak; genelgenin birinci maddesinde geçen; “…kurumda (Ek-1’de belirtilen öğretim programlarını uygulamak üzere…” ifadesinden anlaşılması gerekenin, ek çizelgede belirtilen tüm programların mı yoksa eğitsel tanıya göre uygulanması istenilen bir veya birkaç program mı olduğu açık değildir, açıklamanın kesin olmasına ihtiyaç vardır.
Yine, eğer genelgede kastedilen tüm programlar ise, genelgenin ilgili maddesi, konuyla ilgili olarak yukarıda açıklanan gerek 5580 Sayılı Kanun hükümlerine gerekse Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği hükümleri ile çelişkilidir.
Yok eğer bütün bu hükümlere rağmen tüm programların uygulanması istenmişse, gerek 5580 Sayılı Kanun gerekse halen yürürlükte olan Özel Öğretim Kurumları Yönetmelik hükümlerine göre, bütün bu programların Bakanlık/Valilikçe görevlendirilecek yetkililerce incelenmesi ve onaylanması gerekmektedir. Aksi takdirde yasada veya yönetmelikte belirtilen hükümlere aykırı bir durum söz konusu olacak ve hukuken boşluk oluşturacaktır.
Ayrıca, birinci madde ile ikinci maddedeki açıklama da birbirine aykırılık oluşturmaktadır. Çünkü, söz konusu maddede “uygulanan her öğretim programı için…” ifadesi yer almıştır.
2.“Uygulanan her öğretim programı için (Ek-2)’de belirtilen zorunlu personelden, öğrenim gören özürlü çocuk sayısı dikkate alınarak kurumda yeterli sayıda görevlendirilecektir.” Maddesi ile ilgili olarak;
Mevzuatında yer alan “MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞINA BAĞLI EĞİTİM KURUMLARINA ÖĞRETMEN OLARAK ATANACAKLARIN ATAMALARINA ESAS OLAN ALANLAR İLE MEZUN OLDUKLARI YÜKSEK ÖĞRETİM PROGRAMLARI VE AYLIK KARŞILIĞI OKUTACAKLARI DERSLERE İLİŞKİN ESASLAR” ekinde yer alan çizelge incelendiğinde, Zihin Engelliler Sınıf Öğretmeni olarak atanabilecek öğretmen adaylarının; “1.Zihin Engelliler Öğretmenliği, 2.Özel Eğitim Öğretmenliği, 3.Özel Eğitim Bölümü“ alanlarından mezun olması gerektiği anlaşılmaktadır. Ancak, söz konusu çizelgede yer aldığı şekliyle, Zihin Engelliler Sınıf Öğretmeni Zihinsel Engelliler ve Otistiklerin eğitimine girebilirken, Bedensel engellilerin eğitimine niçin sadece Özel Eğitim Sınıf Öğretmenliği bölümü mezununun girebildiği ve diğerinin geremediği ile ilgili bir fikir sahibi değilim. Ancak, inanıyorum ki düzenleyici bunun nedeninin ne olduğunu kesinlikle biliyordur. Bu kadar net olarak açıklanmış olması tesadüfi bir durum değildir. Eğer konuyla ilgili gerek hukuki gerekse bilimsel durumuyla ilgili açıklamaları olan varsa ben de yararlanır ve öğrenmiş olurum.
Yine genelge ekindeki çizelge incelendiğinde, Özel Eğitim Bölümü mezununun da durumu net değildir. Bu konunun da daha açık ve net bir şekilde yer almasının yararlı olacağı kesindir.
Aynı madde ile ilgili olarak, bu güne kadar personel olarak görevlendirilen özel eğitim kurslarından geçmiş ve gerek kurumların açılışlarında gereskse daha sonrasında çalışan personel olarak onay alınmış olan sertifikalı sınıf öğretmenlerinin durumunun ne olacağı açık değildir. Konunun net olarak açıklanmasına ihtiyaç olduğu açıktır.
Çünkü, eğer çizelgede yer aldığı şekliyle kurs sertifikalı sınıf öğretmenleri bu kurumlarda görev alamayacaklarsa, söz konusu öğretmenlerin 5580 Sayılı Kanun ve Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği hükümlerine bağlı olarak kazanılmış haklarının nasıl korunacağı gündeme gelecektir. Şöyle ki, bu öğretmenlerle kurumlar arasında yapılan bir yıllık sözleşmeler bulunmaktadır. Kanun gereği düzenlenen bu sözleşmelerin taraflara doğrucağı hakları ve uymak zorunda olduğu sorumluluklarının bulunduğu kesindir. Böylesi bir durumda bu öğretmenlerin yasal hakları ile kazandıkları tazminat vb. kim tarafından ve ne şekilde karşılanacaktır. Dolayısıyla, kendileri dışında ortaya çıkan bu durumdan dolayı zarar görenler haklarını arayacaklar ve hukuki yollara başvuracaklardır.
Bütün bu nedenlerden dolayı da maddenin daha net bir şekilde açıklanmasına ihtiyaç olduğu açıktır.
Yine çizelge ekinde yer alan 3 maddelik açıklamalara göre, 2.maddede belirtilen “…bireysel ve seanslı eğitimin uygun olan öğretim programına ait zorunlu personel tarafından verilmiş olmasına dikkat edilmelidir.” açıklamasından, bireysel ve seanslı eğitimin, zorunlu olmayan personel tarafından da verilebileceği anlaşılmaktadır. Çünkü, “dikkat edilmelidir” cümlesi bir kesinlik ifade etmemektedir. Eğer bu madde, açıklandığı üzere, bu şekliyle anlaşılır ve uygulamalar yapılırsa, her ilde ve hatta her il içerisindeki farklı ilçelerde veya diğer yerleşim birimlerinde farklı uygulamaları getireceği açıktır. Bu nedenle de maddenin kesinlik belirten ifadelerle açıklanması herkes için yararlı olacaktır. Aksi takdirde, farklı uygulamalardan dolayı da yasal sıkıntıları beraberinde getireceği açıktır. Bütün bu nedenlerden dolayı, karışıklığa meydan vermemek adına düzenleyiciler tarafından net açıklamaların yapılmasının yararlı olacağı açıktır.
3.“Görevlendirilen zorunlu personelin haftalık gireceği seans sayısı, (Ek-3)’te kurum türüne ve personele göre ayrı ayrı belirtilen seans sayılarına uygun olacaktır.” Maddesi ile ilgili olarak;
Genelge ekinde yer alan Ek-3 incelendiğinde,
“asıl görevli öğretmen haftada aylık karşılığı 20 seans, ders saat ücreti karşılığı 20 seans olmak üzere toplam 40 seans,
Dil ve konuşma terapisti, çocuk gelişim uzmanı, fizyoterapist, psikolog, odyolog, sosyal hizmet uzmanı ve benzeri eğitim personeli olarak görevlendirilenler ise aylık karşılığı haftada toplam 40 seans,
Son paragrafta ise,
Aday zorunlu personel; adaylık eğitiminin temel ve hazırlayıcı eğitim programlarını tamamlayıp sınavlarda başarılı olması halinde, Özel Öğretim Kurumlarında Görevlendirilen Personelin Adaylık İşlemleri ile Sicil ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönerge’de belirtilen sayıda derse/seansa girebilirler.
Açıklamaları yer almaktadır.
Söz konusu madde hükümlerinde, net olarak açıklanması gereken hususların aşağıda belirtildiği gibi olduğu, bu nedenle de iller arasında ve hatta aynı ildeki ilçeler arasında bile farklı uygulamalara yol açtığı açıktır.
Örneğin; zorunlu personel olup aday olan öğretmenin kurum açılış ve öğretime başlama izni müracaatı yapıldığında, bazı illerde kabul edilmediği ve adaylığının kalkmış olması zorunluluğunun istendiği bilinmektedir. Söz konusu uygulamalar kurumlar arasındaki uygulama farklılıklarını ortaya çıkarmakta, bu durumda da mağduriyet yaratmaktadır.
Oysa, gerek 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nda gerekse MEB Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde belirtilen hükümler kesindir.
5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun “Kurumlarda çalıştırılacak personel” başlığı altında yer alan Madde 8’de “…Kurumların eğitim-öğretim ve yönetim hizmetlerinin, asıl görevi bu kurumlarda olan yönetici ve eğitim-öğretim elemanları ile yürütülmesi esastır.
Bir kurumun öğretime başladığı tarihten itibaren mevcut ders saati sayısının, kuruluş sırasında üçte birinin, kuruluşundan üç yıl sonra da en az üçte ikisinin asıl görevi bu kurumlarda olan öğretmen, uzman öğretici veya usta öğreticiler tarafından okutulması zorunludur.” hükmü yer almaktadır.
Bu durumda da, gerek Özel Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği gerekse ilgi genelge açıklamalarının, Kanun maddeleri ile aykırılığı olduğu açıktır. Buna rağmen, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinin özel durumu ve Özel Özel Eğitim Kursu Yönetmeliği esas alınsa bile asli görevli öğretmen/uzman/usta öğretici görevlendirileceği düşünülse bile, zorunlu personelin tamamının adaylığının kalkmış olmasının istenmesi, gerek mevzuatı bakımından gerekse ilgi genelge açıklamalarına göre de aykırı bir durum teşkil etmektedir.
Bütün bu nedenlerden dolayı da Milli Eğitim Bakanlığınca yayımlanan ilgi genelgede (eğer değişik illerde farklı uygulamaların yapıldığı duyumları doğruysa veya böyle bir ihtimal olduğu düşünülürse) taşra uygulayıcıları bakımından net ve açık olarak açıklanmasına ihtiyaç duyulduğu, yapılacak açıklamalarla da taşra teşkilatlarındaki uygulayıcıları arasında da birliktelik sağlanacağı, bu durumda da sıkıntıların azalacağı şeklinde düşünülmelidir.
Yine, aynı madde hükümleri ile ilgili olarak ele alınması ve açık-net olarak ifade edilmesi gereken bir hususun da, zorunlu personel durumunda olan uzman/usta öğretici kadrosuyla ilgilidir.
Şöyle ki; psikolog, fizyoterapist, okul öncesi eğitim uzmanı vb. kadrolarda görev yapan uzman statüsünde çalışan personelin adaylıklarının söz konusu olup olmadığı konusunda tereddütler yaşanmakta ve bu konuda da açıklamalara ihtiyaç duyulmaktadır.
4.“Kaynaştırma eğitimine devam eden özürlü çocuklara, okul yönetimince grup eğitimi konusunda gerekli destek sağlanacak, ayrıca özel özel eğitim kurumundan bireysel destek eğitimi almaları yönünde Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporu düzenlenmesi halinde ayda en az 6 seanslık bireysel eğitim, okulun günlük öğretim süresi dışında özel özel eğitim kurumu tarafından verilecektir.” Maddesi ile ilgili olarak;
Söz konusu madde ile ilgili olarak forumda yer alan öneri ve eleştirilere bakıldığında, üzülmemek elde değil. Genellikle, devlet kurumlarında bu işin iyi yapılamadığı, personelin nitelik ve nicelik yönünden yetersizliği, fiziki imkanların yetersizliği vb. eleştiriler yer almaktadır. Bu eleştirilerin kısmi olarak haklılığı olsa bile, genel olarak yapılan eleştirilerin doğru olmadığını düşünmekteyim. Çünkü, kurumların fiziki imkanlarının yetersizliğinden söz edilmekte ama mevcut özel özel eğitim kurumlarının(gerek okullar gerekse rehabilitasyon merkezleri bakımından) karşılaştırılması objektif değerlendirmelerle yapılmış olsa hiç de söylediğimiz gibi olmadığı sağduyuyla düşünen herkesçi daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum.
Personelin nitelik veya nicelik yönünden yetersizliği eleştirisine gelince, unutulmamalıdır ki, söz konusu kurumlarda da, özel özel eğitim kurumlarında görev yapan herkesin mezun olduğu okullardan mezun olan arkadaşlar görev almaktadır. Hatta, belki de özel özel eğitim kurumlarını tercih etmeden önce bir çok çalışan da resmi kurumların çalışanı durumundaydı. Hatta yine aynı resmi kurumlarda kesinlikle çalışmayacağı düşünülemez. Bu durumda da, aynı üniversitelerin aynı bölümlerinden mezun olan öğretmenlere haksızlık yapıldığı ve doğru olmayan eleştirilerin yapıldığı şeklinde düşünmekteyim.
Milli Eğitim Bakanlığının kaynaştırma ile ilgili mevzuat düzenlemesi incelendiğinde, hiç de öyle rastgeleliğin olmadığı/olamayacağı bir takım kurallara bağlandığı daha açık anlaşılacaktır. Örneğin; Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde yer alan hükümler düşünüldüğünde, kaynaştırma eğitiminin iyi bir planlamaya bağlandığı daha iyi anlaşılacaktır. Şöyle ki; söz konusu Yönetmeliğin BİRİNCİ BÖLÜM-Kaynaştırma Yoluyla Eğitim ve Başarısının Değerlendirilmesi-Kaynaştırma yoluyla eğitim başlığı altında yer alan Madde 23’ün değişik hükümlerinde değerlendirmenin kimler tarafından ve ne şekilde yapılacağı açık bir şekilde tanımlanmıştır.(Ki bu birimler ve yetkililer halen Özel Özel Eğitim Okulları/Kurslarına da yönlendirmeleri yapanlarla aynı kişi veya kurullardır.)
İlgi genelgede belirtilen hükümle direkt ilgisi olan maddeler ise, 23-2/g,ğ hükümlerinde;
g) Okul ve kurumlarda, kaynaştırma yoluyla eğitim alacak bireylerin bir sınıfa en fazla iki birey olacak şekilde eşit olarak dağılımı sağlanır.
ğ) Kaynaştırma yoluyla eğitimlerine devam eden bireylerin bulunduğu sınıflarda sınıf mevcutları; okul öncesi eğitim kurumlarında özel eğitime ihtiyacı olan iki bireyin bulunduğu sınıflarda 10, bir bireyin bulunduğu sınıflarda 20 öğrenciyi geçmeyecek şekilde düzenlenir. Diğer kademelerdeki eğitim kurumlarında ise sınıf mevcutları; özel eğitime ihtiyacı olan iki bireyin bulunduğu sınıflarda 25, bir bireyin bulunduğu sınıflarda 35 öğrenciyi geçmeyecek şekilde düzenlenir.
k) Yetersizliği olmayan öğrenciler, istekleri doğrultusunda, çevrelerindeki özel eğitim okullarında açılacak sınıflara kayıt yaptırabilirler. Bu sınıfların mevcutları 5’i özel eğitime ihtiyacı olan birey olmak üzere okul öncesi eğitimde en fazla 14, ilköğretim ve ortaöğretimde 20, yaygın eğitimde 10 öğrenciden oluşur.
Şeklinde yer almaktadır. Dolayısıyla, resmi kurumlarda da kaynaştırma eğitimi alacak öğrencilerin, bu şartlar yerine getirilmek üzere eğitimini yapabilecekleri anlaşılacaktır. Özel özel eğitim kurumları olarak, ilgi genelge düzenlemesindeki maddeye bakış açısının bu şekilde olması, bu düzenlemelerin yapılamaması durumunda, kaynaştırma eğitimine tabi öğrencilerin ancak bu şartlarda grup eğitiminden yararlanabileceği ileriye sürülmelidir.
Aksi takdirde, kaynaştırma eğitimine ihtiyacı bulunan öğrencilerin gerekli eğitimi alamayacakları ileriye sürülerek, gerek yasalardaki hükümlerin yerine getirilmesi isteği gerekse öğrencilerin eğitimlerinden mağdur edilmemesi gerektiği şeklinde görüş ve önerilerde bulunularak, düzenleyicilere destek olunması gerektiği şeklinde değerlendirilmelidir.
Eğer sadece, ilgili kurullar tarafından verilen raporlarda “…kaynaştırma eğitimi uygundur…” vb. tanılarının olacağı ancak bu öğrencilerin tanısı yapılan, grup eğitimini tamamlayamayan öğrenciler durumunda kalacağı, bu durumun da, verilen bireysel destek eğitimine de olumsuz ket vuracağı görüş ve önerisi ileriye sürülmelidir. Söz konusu genelgenin ilgili maddesine bu görüş ve öneriler vb. temelleri olan öneriler geliştirildiği takdirde, düzenleyicilerin de daha uygun çözüm yollarını bulabileceğini düşünmekteyim.
5.“Yerleşim biriminde resmi veya özel eğitim okuluna devam eden özürlü öğrencilerin bireysel veya grup eğitimi için her türlü tedbir okul bünyesinde alınacaktır. Özel veya resmi özel eğitim okullarından herhangi birine veya özel eğitim sınıfına devam eden özürlü çocukların ayrıca, özel özel eğitim kurumundan destek eğitimi almaları halinde eğitim giderleri Bakanlığımızca karşılanmayacaktır.” Maddesi ile ilgili olarak;
Bu maddeden anladığım kadarıyla, öğrencinin resmi özel eğitim kurumuna devam etmesi durumunda, destek eğitimi alamayacağı hususu çok açıktır ve haklıdır. Yani öğrenci eğer resmi bir özel eğitim kurumuna devam ediyorsa, devletin aynı öğrenci için tekrar ücret ödememesi gerektiği haklılığıdır, ödememesi gerektiğine inanıyorum. Devlet yatırım yaparak gerekli tedbiri almışsa ve öğrenciye eğitim veriyorsa, destek eğitimi için niçin yeniden bütçe ayırsın.
Ancak, anlaşılamayan ise Özel Özel Eğitim Okulu’na devam eden öğrenci için de destek eğitimine izin verilmemesidir. Örneğin, halen faaliyette bulunan özel özel eğitim okuluna devam eden öğrenci için parasını ödeyen öğrenci velisi, devletin Anayasa’nın eşitlik ilkesine uygun olarak bütün bireylerine hak olarak vermeyi planladığı destek eğitimi ücretini örnekteki bu veliye vermemesi veya bütçe ayırmamasının nedeni açık değildir. Çünkü, bildiğimiz kadarıyla halen faaliyette olan özel özel eğitim okullarına devlet kurumlarından ayrılan herhangi bir bütçe yoktur. Bu nedenle de ilgi genelgenin söz konusu maddesine velinin itirazda bulunacağı ve hatta hukuki yollara başvuracağını düşünmekteyim.
10.“Özürlü çocuklar, devam ettikleri özel özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden o ayın eğitimini tamamlamadan ayrılmaları halinde ödeme yapılmaz. Özel eğitim kurumundan ayrılıp başka bir merkeze kayıt olmak isteyen özürlünün velisine kurumca, Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu raporunun aslı verilir. Raporun örneği ayrıldığı kurumda saklanır.” Maddesi ile ilgili olarak;
Özel Öğretim Kurumları Kanunu ve Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği ilgili hükümlerinde, ücretlerin nasıl belirleneceği ve ücretsiz okuyacak öğrencilerin hangi oranda olacağı açıkça belirlenmiştir. Ancak, özel öğretim kurumunun tüm öğrencilerinin ücretsiz okutulabileceğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Yine, ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI ÖĞRENCİ ÜCRETLERİ TESPİT VE TAHSİL YÖNETMELİĞİ’nin ilgili hükümlerinde de, ücretlerin nasıl tespit edileceği, ne şekilde ödenebileceği vb. hususlar açıkça ortaya konmuştur.
Söz konusu mevzuat hükümleri incelendiğinde, ücretlerin iadesinin veya alınmamasının da nasıl yapılacağı açıkça ortaya konmuştur. Ücretlerin İadesi başlığı altındaki Madde 10’da; Aşağıda belirtilen sebeplerden biri veya birkaçı dolayısıyla kurumdan ayrılan öğrencilerin ayrılış tarihinden sonraki aylara, günlere ve saatlere isabet eden ödenmiş ücretleri iade edilir.
a)Öğrencinin il içinde veya il dışında başka bir kuruma naklolması,
b)Öğrencinin sağlık sebebiyle kurumdan ayrılması,
c)Kanun’un 15 inci ve 16 ıncı maddelerine göre kurumun kapatılması,
d)Kurumların öğretime başlamasından önceki bir tarihte öğrencinin herhangi bir sebeple kurumdan ayrılması ve ayrılmak için müracaat etmesi,
e)Öğrenci velisinin öğrenciyi kurumda okutamayacak duruma düştüğünü gösterir resmi makamlardan alacağı belgelerle tevsik etmesi,
gerekir hükümlerinden de anlaşıldığı üzere, verilen eğitim ücretinin iadesinin söz konusu olmadığı ancak “ayrılan öğrencilerin ayrılış tarihinden sonraki aylara, günlere ve saatlere isabet eden ödenmiş ücretleri iade edilir” hükmüne göre verilmeyen eğitim-öğretimin parasının iade edilebileceği açıkça belirtilmiştir. Bu durumda da Yönetmelik hükümlerine uygun olmayan genelge hükmünün yasal sıkıntılarının da olacağı açıktır.
Bu nedenlerden dolayı da düzenleyicilerin, ilgili madde konusunda daha ayrıntılı açıklamalarının yapılacağına ve söz konusu durumun gerek pratikteki zorluklarından ve kurumlara yaşatacağı olumsuzluklardan dolayı gerekse mevzuat hükümlerine uygunluğunu sağlamak bakımından tekrardan değerlendirilebileceğini umuyorum. Önerilerin ve görüşlerin de bu doğrultuda yapılması gerektiğini düşünüyorum.
maddeler hakkındaki yorumların devamı gelecektir.
[ Üyelere Özel ] 25-11-2007 23:09:21
yazdıklarınıza katılıyorum .Ama her zaman olduğu gibi olan yine dürüst çalışanlara ,kafasına yatağa koyduğunda vicdanı rahat olarak uyuyanlara oluyor.Bizleri sadace kazanç sağlayan,sömürülecek bir yer olarak görüyorlar.Devlete yaptığımız katkılar gözardı ediliyor.İstihdama katkılarımız,verdiğimiz vergiler....
Devletten alıyoruz ama sanki aynen kara sayıyormuşuz gibi adlandırılıyoruz.Halbuki sağ ile alıp sol ile veriyoruz.Bizler gerçekten de büyük suçlularız.Hemen kapatılmalıyız.ÇÜNKÜ BİZLER EĞİTİM VERİYORUZ!!!
[ Üyelere Özel ] 25-11-2007 20:16:03
cemal ismindeki arkadaş sen yazılarına devam et;senin bu konuda bir yaran var galiba.Sen o genelgeyi çıkaranların bu konuda uzman kişiler olduğunumu düşünüyorsun.Uzman kişiler olsalar bir konuda 10 kere değişiklik yapılmazdı.Siz kurum sahiplerinin ticari kaygılarından bahsediyorsunuz,size sormak istiyorum siz ne iş yapıyorsunuz ve bunun maddi bir karşılığı yokmu? bir kıskançlık seziyorum sizde kusura bakmayın.
[ Üyelere Özel ] 25-11-2007 16:30:08
arda bey yorumlarınız belli bir yere kadar çok doğru ama fizyoterapistleri etkileyecek ciddi bir madde vardı taslakta neden çıkmadı demişsiniz.merak ediyorum acaba tasarının çıkmasının çocukların şu an ki gördükleri tedavileri ne kadar çok olumsuz etkileyeceğinin nasıl farkında olmazsınız.sektörde yeni olmadığınızı düşünüyorum ama bu konuda enine boyuna düşünüp bu yorumu yaptığınızı düşünmüyorum
[ Üyelere Özel ] 25-11-2007 00:13:54
Genelge çıktı çıkalı içim sıkılarak,dolarak yazıları, yorumları okuyorum. Gerçekten Büyük bir haksızlık yapıldı bu camiaya. Agzına Yüregine Diline sağlık... Ancak bu kadar duygularımızı ifade edebilirdin. Ettin de...
Tekrar Yüreğine sağlık...
Doğru ya, Bu devletin savcıları ne güne duruyor... Neden iş başına gelmiyordular... Neden MEB sorunları çözme yerine Yeni bir Genelgeyle ''sorunun en büyüğünü doğurdu'' ? neden?
Umarım çözülür...
Ama bence hükümetin en iyi yaptığı politika bu...
Bir sağlıkçı olarak biliyorum, önce vatandaşa özel poliklinik açtırdı. Sonra bir kaç İflah olmazın yaptığı dalaveraları gördü ve -- arkadaş ben bunu kökten kaldırıyorum dedi. Ve milyarlarını yatırım yapıp, dürüst çalışan vatandaşını da mağdur etti...
Ve malesef hiç bir geri adım atmadı ...
Şimdi acaba merkezler kendini okul a dönüştürmeye mi çalışacaklar ?
sayğılarımla...
[ Üyelere Özel ] 24-11-2007 14:53:08
Dağ fare dogurdu,diye bir deyim var .Bizim işlerde hep böyle ...Yapılan işlerden ve alınan kararlardan canı yanmayanlar her türlü kararı çok kolay alırlar.Taaaaki onlarda damdan düşene kadar ...damdan düşmelerini bekleyeceğiz... Bu alanda çalışanları aileleleri ,çocukları daha iyi anlamaları için...kime ?neyi? ne kadar? çok görüyorlar.Kimi kimden koruyorlar ...Yılların ihmalini hesabını kim verecek.Devlet yıllardır ilkkez engellilere devletin imkanlarını sunmaya başlmıştı..da..o da çok görüldü.Aynı devlet birçok konuda savurganlığa gözümüzün önünde devam ediyor ve bizler seyirciyiz. Nerde ?Sosyal hukuk devleti ,adalet,fırsat eşitliği,eğitim hakkı....hayalde.hayalde..hayal etmek güzeldir
özel eğitim işini seven ve hakkıyla yapan herkese sevgi ve saygılarımla.Sizi hiç bir genelge veya başka bir şey ...yıkamaz...kolay gelsin...Çürük elmalar sizi için aynı şeyi söyleyemiyeceğim hoşçakalın.....
[ Üyelere Özel ] 24-11-2007 10:45:46
yazınız çok doğru. aynı kanaatteyim. ALLAH HERKESE NİYETİNE GÖRE VERSİN demekten başka bir şey kalmıyor. İnşallah bu sancılardan sonra sağlıklı bir bebek dünyaya gelir. Sağlık ve esenlikler dilerim
[ Üyelere Özel ] 24-11-2007 10:06:23
Üzgünüm....bu işi gereği gibi yapanlarla yapamayanları ayıramadıkları için kökten yok ederek halletmeye çalışanlara sözüm.Dalı kesmek ya da tedavi etmek yerine ağacı kesip yeniden ağaç dikerek yetiştirmeye çalışarak yılları büyüyecek fidana bakarak geçirmek.....inanamıyorum. Bu işin mutfağından gelen kişilerin de görüşleri,önerileri alınarak yazılıp çizilenler yeniden gözden geçirilmeli daha anlaşılır bir ifade kullanılmalıdır.
[ Üyelere Özel ] 23-11-2007 20:28:22
cemal bey gibi düşünenler; büyük hata yapıyorsunuz. devlet önce kanunlarına sahip çıksın. ticari amaçlı işlerde tabiki olumsuzluklar olur. devletin görevi bunları da denetlemektir, gerekirse cezalanlandırır. birileri hata yaptı diye bir sektörün tamamı cezalandırılı mı? devlet yasal anlamda bu sektörü tam oturtabildimi? shçek bağlı iken kurumları eğitsel anlamda kim denetleniyordu. daha dün tıp doktorlarının kurumları teftiş edip tuttukları tutanaklarla kurumların kapanmasına neden olduklarını, bahçesi yetersiz diye ssk nın kurumlara ödeme yapmadığını biliyormusunuz? bir yorumcu psikologla sosyologları ayırt edemeyenler kurum açıyor demiş, peki bu kurumlardan sorumlu makamlardakilerden BEP in BÖP ün ne olduğunu bilmeyenler var. bu kurumlarda ne iş yapıldığınından bi haber insanlar. neden sadece kurumlar sorumlu? kurum sahibi sahte rapor almış peki raporu kim vermiş? hastaneler ram lar bunlar nerede? bu kurumlara dolaylı ortak doktorlar varmı acaba? işe birde farklı bakalım. bir kurum öğrencisine servis sağlıyor, psikolog sağlıyor, fizyoterapist sağlıyor, okuluda gelişimini takip ediyor, aile ve okulun kabullenme sürecini hızlandıyor, tecrit olmadan kaynaştırmaya yardımcı oluyor, hatta okul adınada BEP hazırlıyor ve tüm bunları ortalama15-20 ytl ders ücreti alarak yapıyor. daha da yaranamıyor. kurumların %20 si (ki bence çok daha fazla) böyle çalışşsa bile binlerce bireye özel eğitim ulaşmış demektir. ama bizim ilkel gerçeğimiz, övmeyi sevmeyiz yermeye bayılırız. helede eğitim camiası. bu ülkede özel hastaneler, dializ merkezleri var. bunlarda hiç sorun yokmu? olsabile duymazsınız. bu genelgede fizyoterapistleri etkileyecek ciddi bir madde vardı taslakta, acaba neden çıkmadı? olan şimdi sadece öğretmenlere olacak. herkese laik olduğu muamele. ayrıca bildiğiniz görevi kötüye kullanlar varsa bu ülkenin savcıları var, sizde vatandaşsınız buyrun şikayet edin. ayrıca bu genelge dürüst çalışanı değil dürüst olmayanın işine yarayacak. özel eğitim kurumu değil tecrit haneler oluşacak. yıllardır zar zor alınan yolda yok olacak. ramlar rahat, tecrit haneler dolu, kaynaştırma sahipsiz. çünkü ramların kapısına yığılan binlerce bireyi özel özel eğitim kurumları doğurdu, ne güzel kimsenin haberi yoktu onlardan. devlette masraf falan eee ne yapalım... yüklenin şu özellere..
[ Üyelere Özel ] 23-11-2007 10:09:07
SAYIN KURUM SAHİPLERİ GENELGENİZ HAYIRLI VE UĞURLU OLSUN. BU GENELGEYİ BİZLER ÇIKARDIK HİÇ AH VAH DEMEYİN BUNUN MÜSEBBİBİ BİZLERİZ , ARKADAŞLAR BAKIN KARŞINIZ DA DEVLET VAR ONUN İÇİN HERKES NE YAPTIĞINI NE YAPACAĞINI İYİ HESAP ETMELİ VEDE İNANDIĞINIZ DEĞERLER ADINA OTURUP ŞÖYLE BİR VİJDAN MUHASEBESİ YAPINIZ BEN VE KURUMUM BU ENGELLİ ÇOCUKLARA NEKADAR REHABİLİTE KONUSUNDA YARDIMCI OLDUM . EĞER BU SORUYA CEVABINIZ YUZDE ELLİ İSE BANA GÖRE BAŞARILISINIZ, ÇÜNKÜ BU GENELGE BİZİM SORUMSUZCA DAVRANMAMIZIN SONUCU ÇIKTI.ÇOKDA İYİ OLDU FAKAT KÖTÜ OLAN TARAFI DESTEK EĞİTİMİ ALAN COCUKLARIMIZA OLDU. MEB YETKİLİLERİNE SORUYORUM ÖZEL EĞİTİM MEB OKULLARINDA BU EĞİTİM SAĞLIKLI VERİLİYORSA BU ALANDA REHABİLİTASYONALARIN NE İŞİ VAR , REHABİLİTASYONLARI KAPATALIM.DEVLETİN PARASINI BU ALANDA NİYE ÇARÇUR EDELİM .BU DEVLET HEPİMİZİN BU DEVLET BATARSA HEPİMİZ BATARIZ .BU ALANDA EĞİTİM DEĞİL TİCARET YANİ PARA DÜŞÜNÜLÜRSE OLACAĞI BUDUR . BEYLER BU COCUKLARIN HAKKI YENMEZ BOĞAZINIZDA KALIR, BİRÇOK OYUNLARLA BU COCUKLARIMIZIN EĞİTİM HAKKINI ENGELLEMEYİN. BU GENELGE BUNUNLADA KALMAYACAK DAHADA KISITLAMALAR GELECEK. .YETKİLİLERE TAVSİYEM ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNİN KISITLANMASININ YERİNE SEANS SAYILARININ ARTIRILMASINA GİDİLMESİ ÇÜNKÜ O ZAMAN BIR MERKEZDE HİÇ KİMSE YÜZENGELLİ YERİNE İKİYÜZ ENGELLİ ÇOCUK BARINDIRAMIYACAK BIRİNCİ DERECEDE PARA DEĞİL EĞİTİM GELECEK MERKEZLERİN ADINA YOKSA EĞİTİM VERMEYEN MERKEZLER KENDİLİĞİNDEN YOK OLACAKLAR. Yazılarım devam edecek
[ Üyelere Özel ] 23-11-2007 09:43:38
Tam olarak açıkcası özel eğitim merkezlerinin kapısına kilit vurma ve bu işin maddi kaygılarla yapıldığı düşünülerek hazırlanmış olan bu genelge hemen hiç vakit kaybedilmeden iptali istemiyle mahkemeye taşınmalıdır. özürlü bireyin eğitim alma hakkı, çalışan personelin çalışma hakkı, ailenin çocuğuna daha iyİ şart ve koşullarda eğitİm aldırmak isateme hakkıalınmıştı.knunlarda,yönetmeliklerde hiç bir dayanağı yoktur. Özel eğitim genel müdürlüğünün bir oldu bittiye getirmek istemesinden kaynaklanmaktadır. bunun nedeni ise özel eğitim genel mdürlüğünün bir takım çerelerin yanlış yönlendirilmesinden kaynaklanmaktadır. ben şahsen bunun müdürlüğün işi olduğuna inanmıyorum.şimdi birlikte hareket etme zamanıdır.bu bizim için adeta bir sınav niteliği taşımaktadır.umarım bu sefer de yanlış hesap bağdattan döner.