Sizlerin Tohumu Çocuklarınız

 

Çocuklar bir bitki tohumu gibidir aslında. Sizlerin ektiği, sizlerin büyüttüğü ve sizlerin beslediği…Çocuğun yaşamının ilk yılları önem arz eden kritik bir dönemdir. Kişiliği, karakteri bu dönemde yerleşmeye başlar. İlk tohumlar bu zamanda serpilir, bitkinin tohumu toprağa, çocuğun ise hayatına. Tohumdan sorumlu bahçıvan, çocuktan sorumlu ise ebeveyndir. Çocuklarda tohum gibidir, sizlerin tohumu. Nasıl ki çiçeğin bir bahçıvanı var ise çocuğunun bahçıvanı da ebeveynleridir. Tohumunu ekeceği güzel bir toprak arayan bahçıvan gibi, çocuğuna özenle bir çevre seçmeli ebeveyn. Verimini almak için çoğunuzun ilk çevresi sizinle olan aile çevresini hazırlamalı, daha sonra dış çevreye özen göstermelisiniz.  Bahçıvan tohumunu güneşi gören bir yerde eker, bilir ki büyümesinde önemli etken güneş ışığıdır. Tohumun besini olan suyu da sağlamalıdır. Ebeveynlerinde kendi tohumlarının ilim ışığı altında, haramına helalliğine dikkat ederek yetiştirmeli. Bahçıvan tüm bunları özenle yapar ki hasat zamanı verimini alabilsin. Bahçıvanı siz anne-babalar hasat zamanı (yetişkinlik zamanı) verim alınması için tohumlarını çok iyi yetiştirebilmelisiniz. Çocuğunuzun toprağı, güneşi, suyu her şeyi hasat zamanına hazırlıktır

Çocuk anne babanın aynasıdır. Sizler nasıl yaşarsanız çocuklarınızda öyle yaşar. Hz. Ömer radiyallahu anhâ buyurur: “Çarşıda, çoluk çocuğum için helal kazanarak hazırlanırken, ölümün bana gelmesini istemekten daha çok ölümü istediğim yer yoktur.”

Güneş ışığı olan ilimden faydalanan çocuk ileriki hayatında daha başarılı olacaktır. Verilen besinin helalliği çocuğun kişiliğini, karakterini olumlu etkileyecektir. Hasat zamanı için tüm bu aşamalar, özenle ve sevgi ile yapılmalı ve geleceğe dair sağlam temeller atılmalı. Meyve veren bir ağaç nasıl ki sonradan yapılan hiçbir müdahaleye cevap vermez ise, çocuklar da öyledir.  Sonradan ne yaparsanız yapın nafile.  Çünkü artık hasat zamanı, ürün zamanıdır.

Bahçıvan tohumu iyi bir toprakta ekti, güneş ışınları ve suyla besledi. Hasat zamanı ise emeğinin karşılığını aldı. Şöyle ki bahçıvan iyi bir toprağı seçmemiş olsaydı ve böylelikle güneşi yeterli derecede görmedi, sulanmadı; bitkinin gelişimi yavaş ve bir o kadar da zahmetli olacaktı. Hasat zamanı ise ürünü az verecekti.

Sizler ilimden, helal dairesinden asla taviz vermeyin. Seyyid Nur Mehmet Efendi başından geçen bir olayı sizlere sunayım :

” Bediüzzaman Said Nursi henüz 10 yaşındadır Hizan Şeyhi Seyyit Nur Mehmet Efendi’nin medresesinde tahsil görmektedir. Hafızası, doğru sözlülüğü ve birçok özelliği hocası Şeyh Seyyid Nur Mehmet Efendi’nin ilgisini çeker. Böyle mükemmel yetişmiş bir çocuğun anne ve babasını merak ederek köyleri Nurs’a doğru yola koyulur. Ailenin evine vardığında evde olmayan baba Sofi Mirza Efendi’nin tarladan gelmesini bekler. Mirza Efendi iki öküz ve iki inekle çıka gelir. Hayvanların ağızlarının bağlanmış oluşuna hayret eden hoca, Mirza Efendi’ye nedenini sorar, Sofi

Mirza Efendi:

 “Bizim tarlalarımız bir hayli uzakta Hayvanların ağızlarını bağlamasam yolda başkalarının tarlalarındaki ekinleri yiyebilirler. Hem komşumu rahatsız etmiş, hem de haram yiyen öküzle tarlamı sürmüş, haram yiyen ineğin sütünü içmiş oluruz bunun için hayvanların ağzını bağlı tutuyorum” der.

 Babanın haram ve helal noktasında ki hassasiyetini gören hoca bu kez anne Nuriye Hanım’ın hassasiyetlerini öğrenmek ister “Said’i büyütürken siz nelere dikkat ettiniz?” der. 

Nuriye Hanım:

“Said’e anne olacağımı anladığımdan itibaren abdestsiz yere basmadım Dünyaya geldikten sonra da ona abdestsiz süt vermedim” diye anlatırken hayrette kalan Seyyid Nur Mehmet Efendi :

“Elbette böyle anne babadan böyle çocuk dünyaya gelir” diyerek tekrar medresenin yolunu tutar.”

Siz değerli anne-babalar, anne-baba adayları;

Tohumlarınızın gelişim dönemlerine özen gösterin ki, hasat zamanı sizler mutlu olasınız.

Unutmayın ki:

"Asıl Annelik,dünyaya çocuk getirmek değil;  Cennete Çiçek yetiştirmektir." 

Şeyma KARABULUT

Okulöncesi Öğretmeni