08-10-2016 |

Çocuk ve Allah İnancı

Bazı ebeveynlerin inancı ya yoktur ya çok zayıftır ya da var olan inancını yaşama gereği duymuyordur. Onlar için inanmak veya inanmamak fazla bir şey ifade etmez. Kimi ebeveyn, din olgusunun çağa uymadığını ve geçmiş dönemlerde kaldığını düşünerek çocuğunu dinden, inançtan uzak tutmaya çalışır. Modernizmin hâkim olduğu bu çağda çocuğu, yaşamın zorlu koşullarına karşı yetiştirmenin ve çevrenin zararlı etkilerinden korumanın en sağlam yolu, ona doğru ve güçlü bir inanç vermektir.

İnsan yaratılışı gereği, bir şeylere inanma ve tapınma gereği duyar. İnsanlık tarihi boyunca insanlar, kendilerinden güçlü gördükleri ve düşündükleri canlı ve cansız varlıklara tapınma gereği duymuştur; bu kimi toplumlarda bir yıldız, kimi toplumlarda bir hayvan, kimi toplumlarda ise Allah olmuştur. Gerek tarihte gerekse günümüzde her toplumda din olgusuna rastlamak mümkündür. Alexis Carrel’e göre, Allah’a inanmak ve ona tapmak insan için sevmek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Eğer gerçek inanç insanın yüreğinde olmazsa ciddi bir içsel boşluk oluşur ve ruhsal huzurun yaşanması güç olur. Bunun ötesinde birey dur-durak bilmez bir arayışın içine sürüklenir. Vicdan olarak kabul edilen üst benin oluşmasında her ne kadar toplumsal değer ve yargılardan söz edilse de, üst benin şekillenmesinde dinsel emir, yasak ve sınırlandırmaların yeri daha çoktur. 

Günümüzde çok sayıda birey soyguncu, katil, sapık, terörist olmaktadır. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, insanlar gündüz evlerinde otururken, sokakta yürürken, işyerinde çalışırken güvende değil; çünkü toplum adeta bir şiddet ve güvensizlik ortamına sürüklenmektedir. Yasal güvenliğin yetersiz olduğu yerlerde kapkaç, çocuk kaçırma, tecavüz, cinayet, hırsızlık vb. olaylar daha çok yaşanmaktadır.

Performans Takip Formu (PKT) eğitmenleriniz internet üzerinden girsin, siz sadece çıktıları alın.

Bütün bunların temelinde eğitimsizlik var; ancak inancın ve din eğitiminin, söz konusu eğitimle doğrudan bağlantısı var. Dostoyevski’ye göre eğer din inancı ve cehennem korkusu olmasaydı, gençler yeryüzünü yaşanmaz hale getirirlerdi. Nitekim gerçek din inancının az olduğu bölgelerde toplumsal huzur daha az hissedilmektedir. Dünyanın en eğitimli toplumları olan Amerika ve diğer Batı ülkelerinde suç oranları inanılmaz boyutlardadır ve her geçen gün artmaktadır. Bütün bunların temelinde gerçek Hıristiyanlık inancının olmayışı yatar. Ülkemizdeki çocuk ve gençlerdeki suçluluk oranları artış eğilimindedir; yasal kontrollerin yetersiz olduğu kurumlarda rüşvet, kayırmacılık, adaletsizlik diz boyudur. Üstelik bunların birçoğu üst düzeyde eğitim almış insanlardır. Bu insanlarda sağlam bir din inancı olsaydı durum daha farklı olurdu.

Çocuğun “üst ben”i inançla şekillendirilirse, çocuk yaşama daha farklı bir açıdan bakar. İnsanlar kendilerine yapılan haksızlıkları kabul etmek istemezler, kendilerine yapılan haksızlığı düzetmek için çaba sarf ederler; verilen çaba her zaman olumlu sonuç vermez. Kişi bu haksızlığın verdiği ruhsal ve düşünsel sıkıntıyı içe atmak veya bastırmak yerine “Allah’a havale ettim” diyerek rahatlar; çünkü bilir ki, diğer dünyada haklı haksızdan olan hakkını fazlasıyla alacaktır. Eğer böyle bir düşünce olmazsa kişi, ya içe atarak psikolojisini bozacak ya da hakkını farklı yollarla almaya çalışırken başını belaya sokacaktır.

İslam dininde, toplumsal ve aile içi ilişkilerin önemi ve insanlar arası hoşgörü ön plandadır. “Temizlik imanın yarısıdır” denilerek temizliğe büyük önem verilmiş; “Komşusu aç yatan bizden değildir” denilerek yardımın gerekliliği vurgulanmış; “Anne babanıza öf bile demeyin”, “Cennet annelerin ayakları altındadır” gibi ifadelerle anne babaya verilmesi gereken sevgi ve saygı belirtilmiş. Çocukları tarafından sokağa atılan anne baba sayısı az değildir. Acaba huzur evlerine terk edilen anne babalar ne kadar huzurludurlar? Üç oğlu ve bir kızı olan bir anne şöyle yakınıyordu: Keşke çocuklarımı Amerikalarda okutmak yerine, anneye verilmesi gereken saygının önemini verebilseydim, belki böyle yapsaydım şimdi yaşlılar evinde olmazdım. Torunlarıma güzel masallar anlatırdım, onlarla oyunlar oynardım. Ama buralarda ölümü beklemekten başka yapacağımız bir şey olmuyor.

Öğrencilere verilen dersleri MEBBİS'e otomatik aktarın.

Çocuğa Allah inancını vermenin hiç bir yan etkisi veya zararı yoktur. Din eğitimi yanlış verilemedikçe afyon etkisi yapmaz, çocuğu saplantılı düşüncelere ve eylemlere sürüklemez. Yarım yamalak bilgiler ve hurafeler, çocuğu kuşkuya ve uygun olmayan eylemlere sürükler. Dinde yalan, haksız kazanç, kin, ihanet vb. olumsuz olgular kabul görmemektedir. Ayrıca toplumsal ve aile ilişkilerini bozan, alkol, kumar, uyuşturucu vb. zararlı bağımlılıklar yasaklanmıştır. Yüce dinimizde aklın kabul edemeyeceği ve insan zararına olabilecek emir ve yasaklar yer almaz. Dayatma ve zorlama yoktur, insanlar kendi iradeleriyle baş başa bırakılmışlar.

Çocuğa Allah’ın varlığı kavratılırken, dini bilgiler verilmeli, dinin yasak ve emirlerinden de haberdar olması sağlanmalı ki, üst beni olumlu bir biçimde şekillensin. Bazı insanlar din denilince, akıllarına terör, sömürü vb. olumsuz kavramlar gelir. Oysa dinimizde bu kavramların hiçbiri yer almamaktadır. Dini kavramları kullanarak, dinden habersiz olan insanları sömüren, kandıran ve kullanan insanlar vardır; fakat onları gerçek inançlı insanlardan ve doğru inançtan ayırmak gerekir.

Çocuklara gerçek dini bilgiler verilmezse ve inancı gerekli kılan duygular yaşatılmazsa, hem kendisi hem de toplum için zararlı ve gerçek dışı inançlara veya gerçeklerden uzaklaştıran grupsal etkinliklere katılabilirler. Satanizm bu gruplar içinden sadece bir örnek; fakat satanizme benzeyen çok sayıda örgüt, çocukları ve gençleri etkileyerek onların zihinlerini yıkamakta ve kendi çıkarları uğruna kullanmaktadır. Özellikle internet aracılığıyla çocuklara ve gençlere ulaşmaya çalışan zararlı ve dinsel örgütlere benzer akımların sayısı ve türleri her geçen gün artmaktadır. Ayrıca diğer birçok din misyonerleri de çocukları ve gençleri kendi taraflarına çekmek için büyük uğraşlar vermektedirler. Çocukları ve gençleri bu ideoloji ve dinlerden korumanın en etkili yolu, çocukluktan itibaren Allah inancını ve İslam dinini doğru bir biçimde onlara vermektir.

Öğrenci ve Veli bilgilerinin kolayca takip edin.

Dini bilgileri ve inancı dosdoğru bir biçimde çocuklara vermek için, öncelikle anne baba kendisi araştırma yapıp öğrenmeli; çünkü her anne babanın asli görevi, dini sorumluluklar ve inanç bakımından çocuğa iyi model olmasıdır. Bu anlamda çocuk, anne babasını model alamazsa, başkalarının yanlış, hatalı, eksik veya zararlı düşünce ve davranışlarını model alabilir; çünkü çocuk inanma ve Allah’a bağlılık konusunda yetişkinlerden daha fazla gereksinim duyar ve bu ihtiyacını gidermeye çalışır. Anne baba bu talebi doğru bir biçimde karşılamazsa, çocuk başka kaynaklardan beslenme yoluna gidebilir.

Çocuklar, sorgu çağı denilen 3–4 yaşlarında yaratılış ve Allah ile ilgili sorular sormaya başlarlar. Kimi anne baba, baştan savma ve gerçek dışı cevaplarla olayı örtbas etmektedir. Oysa bu dönemde çocuğa verilen bilgiler çocuğun kişilik gelişimi açısından oldukça önemlidir. Çocuk, anne babasından edindiği bilgilerle yaşamına yön verir. İnançla ilgili yanlış bilgiler, çocukta yanlış bir inanç oluşmasına yol açar ve ileriki yaşamında gerçek bilgilerle karşı karşıya kaldığında çelişkiler yaşayabilir.

Sorgu döneminde çocuk, hem yaşının gereği olarak dinsel konulara ilgi duyar, hem de konu ile ilgili konuşmalara tanıklık eder. Merakını gidermek ve anlamadığı konulara açıklık getirmek amacıyla sorular sorar. Baba dünyayı kim yaptı? Güneşi kim yaptı? Her şey nasıl oldu? Bizleri kim yarattı? Allah kimdir? Allah çok büyük müdür? vb. soruları sorduğunda, her şeyi var edenin Allah olduğu anlatılmalıdır. Çünkü özellikle yaratma ve Allah’ın varlığıyla ilgili sorular yoğundur. Çocuğun anlayabileceği cümlelerle anlatılmalıdır. Allah’ın sıfatlarıyla ilgili sorular yanıtlanırken, Allah’ın insana benzemediği, çok büyük ve güçlü olduğu, arkadaşı ve eşi olmadığı söylenilmelidir. Allah’tan bahsederken “Allah baba” denilmemeli; çünkü böyle bir tabir çocuğun zihninde Allah’ın insana benzediğine dair bir imaj oluşturur. Allah nerededir? Niçin Allah’ı göremiyoruz? vb. sorulara şöyle cevaplar verilebilir: Allah çok büyük olduğu için ve dünyada olmadığı için onu göremiyoruz; ama o her şeyi gördüğü ve bildiği için bizleri de görür. Biz dua ederken, o dualarımızı duyar ve uygun bir zamanda yerine getirir.

Performans Takip Formu (PKT) eğitmenleriniz internet üzerinden girsin, siz sadece çıktıları alın.

Çocuklara dua etmenin önemi anlatılmalıdır. Ralph Waldo Emerson, hiçbir insan yoktur ki, dua ederken bir şeyler öğrenmesin, der. Alexis Carel ise, dua beklediğimiz şekilde olmasa bile daima insana tesir eder. Bunun içindir ki, çocukları daha küçük yaşta iken belirli bir anında, kısa bir müddet sessizlik içinde kalmaya, kendilerini dinlemeye ve özellikle dua etmeye alıştırmalıdır, demektedir. Çocuklar, hem aileleri hem de kendileriyle ilgili birçok sıkıntıyı gidermesi için dua aracılığıyla Allah’a iletmeye çalışırlar. Dua ederek sıkıntılarını hafifletir ve zorluklar karşısında umudunu yitirmemesini öğrenir.

Kimi anne babalar, çocuklarına felaketlerin Allah tarafından verildiği, bu yüzden felaketi olduğu gibi kabullenmeleri gerektiği düşüncesini verir. Bu tür yaklaşımlar teslimiyetçi kaderciliği öne çıkarttığı için onaylanamaz. Çocuk, ciddi olumsuzluklarla karşı karşıya gelince Allah’ı suçlu gösterip bir köşeye çekilmeyi tercih edebilir. Oysa felaketler karşısında Allah’a dua edilmesi ve felaketin üstesinden gelinmesi için insanın bütün gücüyle çalışması gerektiği anlatılmalıdır.

Allah’ı disiplin aracı olarak kullanan anne babaların en çok kullandıkları sözler şunlardır: “Allah, ana babasını üzen çocukları cehenneme atar.” “Böyle yaparsan, Allah seni cezalandırır.” “Cehennem içinde ateş olan bir yerdir, kötüler oraya gider.” “Kötü sözleri kullanırsan zebaniler seni alıp götürür.” “Yalan söyleyen çocukları Allah cezasız bırakmaz.” Böyle bir eğitimle hem sağlıklı bir vicdan gelişimi olmaz, hem de doğru bir din eğitimi verilemez. Böyle bir eğitim sonucunda çocuk, davranışlarını sorumluluk duygusuyla değil, korkunun etkisiyle denetler. “Allah, yalan söyleyen ve annesinin sözünü dinlemeyen çocukları ateşe atar,” demek yerine “Allah, yalan söylemeyen ve annesinin sözünü dinleyen çocukları sever,” denilebilir. İnsanlar, yaptıkları hatalardan ve işledikleri günahlardan dolayı tövbe ederlerse Allah tarafından affedilecekleri söylenebilir. Çocuğa Allah korkusunu sunmak yerine, Allak sevgisine ulaşmasını sağlamak daha sağlıklıdır.

Öğrenci ve Veli bilgilerinin kolayca takip edin.

Anneler genelde beddua ederken, beddualarında Allah’ın cezalandırıcı sıfatlarını öne çıkarmaya çalışırlar: “Allah belanı versin, Allah canını alsın” vb. Bu tür beddualar çocuğun zihninde yanlış inanç ve tutumların oluşmasına yol açar.

Allah’ın cezalandırıcı ve korkutucu özellikleri belirtilmekten çok, Allah’ın sevgisi anlatılmalıdır. Allah’ın cezalandırıcı yönü devamlı öne çıkartılırsa, çocukta Allah’a karşı öfke yerleşebilir ve uygun olmayan bir inanç oluşabilir. Çocuk, bütün ölümlerden, kazalardan ve kötülüklerden Allah’ı sorumlu tutabilir, dolayısıyla çocukta sağlıklı ve ruhsal gelişimine uygun olmayan bir korkusu gelişir.

 Çocuk, Allah’ın cezalandırıcı ve intikam alıcı özelliklerini değil, seven, koruyan, bağışlayan özelliklerini bilmelidir. Allah’a sevgiyle ulaşılabileceğini, bunun için de insanları sevmesi gerektiğini kavramalıdır.

Çetin ÖZBEY, Çocuk Sorunlarına Yapıcı Çözümler, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2006.

Yorumlar (11)

[ Üyelere Özel ] 21-08-2008 04:35:18

Kısa ve net" senin dinin (inancın) sana, benim dinim(inancım) bana" demeyi öğretelim demiş değerli dostumuz. Mevlanaca, Yunusça yaklaşmış, Nemrutça değil yani...İnananların özgürlüğü kadar inanmayanlarında özgürlüğü var bu anlayışta. O zaman ateistlerde nasıl? ve neden inaçsız yetiştirmek istediklerini ünlü ve çok bilimsel! görüşleriyle yazsınlar bakalım. Biz eminiz kendimizden genel kültür olur o zaman....Bekliyoruz engin zenginliğinizi..

[ Üyelere Özel ] 26-03-2008 11:44:00

Lütfen ordan burdan duyma laflarla dini yardılamayın. Allah kimseye suçu olduğu için engelli çocuk vermez. Bakın çetin Bey, Din psikolojisi ile ilgili çok güzel bir link vermiş, Amerika psikologlar derneğinden. İngilizce biliyorsanız girin ve okuyun.
Hadi siz şuna cevap verin: Annesi ölmüş 7 yaşındaki bir çocuğa durumu açıklayın. Yavrum artık anne sonsuza dek yok mu oldu? diyeceksiniz. Ya da, bir yere gitti de sonra tekrar gelecek mi diyeceksiniz. Böyle bir durumda nasıl davranacağınızı öğrenmek istiyorsanız. Çetin Beyin çocuk gelişimi ile ilgili son kitabına bakın.
Einstein'in din ile ilgili sözlerini bulup okumanızı öneririm.

[ Üyelere Özel ] 25-03-2008 13:20:15

Hazır burada bu konuda bilgili birini bulmuşken sormak istediğim şeyler var hiç değilse konuylada ilişki kurlmuş olur.
Allah bize özürlü bir çocuk verdi çünkü şöyle bir durum var bizim bir suçumuz var ve bizi gözden çıkarmayıp böyle bir durumla sınav yapıyor değil mi? Peki bizi sınav yapıyor ya o ufacık hiçbir suçu olmayan yavruyu??? Ben günahımı öbür dünyada çekeyim tamam yavrum iyi olsun. Niye benim günahımın acısını o çeksin ki.
Afrikada açlıktan ölen binlerce bebe kimi sınav etmek için gönderiliyor?
Ufacık çocuğa Allah inancını aşılamak, onu önyargılarla, varılmış sonuçlarla dolu bir şekilde yetiştirmekten başka birşey değil. Eğer bir cehennem varsa o da cennet gibi öbür dünyada olmalı bu dünyada değil... İslamda bir suçun cezası vardır, taşlamadır, kırbaçtır, el kesmedir her ne ise... Madem din insanları vicdanlı yapıyor buna ne gerek var sorabilirmiyim? Ayrıca, nasıl ki ödül olan cennet öbür dünyada, o zaman cehennem niye çift???

[ Üyelere Özel ] 24-03-2008 23:44:53

Ne mutlu, karşılaştığı bütün zorluklara, hastalıklara sabredip, mutlu sona erişenlere...Yüreğinize sağlık ÇETİN HOCAM

[ Üyelere Özel ] 02-03-2008 01:24:56

Sayın Özbey'i kitaplarından ve aynı zamanda sitesinden taNıyor ve takip ediyorum ancak bu yazısı ile değinme gereği ve ihtiyacını duymasının nedenini merak etmekten çok son süreçte Özellikle gündemde tutulmaya çalışılan ; din,inanç, yaratan,kul v.b. konuların popilaritesini anlamış değilim.İşimizin gereğinin özel gereksinimi olan bireylere eğitim vermek olduğunu düşünürsek , psikoloji, sosyoloji v.b. bilimlerden uzak durmanında yanlış olacağını hatırlatmakta yarar görüyorum ancak, bilimin insana ve onun paralelinde topluma hizmet -ki bu hizmetin, birey ve toplumu aklın yolundan daha ileriye götürmek, engellerin aşılmasını sağlamak çerçevesinde olduğunu düşünür ve her insanın ve oluşturduğu toplumların yaşayış ve inanç farklılıklarını,renklerinide hesaba katarsak,ORTAK PAYDANIN İNSAN olması gereklidir, verilen hizmetin ve paylaşımların, ayrıcalıklı,ayrıştırılmış olmasını düşünmek ve bu doğrultuda ilerlemek düşünce özürlülüğünden öte geçmez.Başta bilim olmak üzere, içerisinde tüm renkleri barındıran olguların iİNSAN merkezinde hareket etmeleri gerekmektedir(devletler de dahil) bu sebepten ötürü, bilimin; inancı,ırkı,sınıfı,cinsiyeti,dili olamaz (devletinde).
İkinci konu,ülkemizdeki eğitimin bilimsellikle uzaktan yakından alakası olmadığını söyleme dürüstlüğünü göstermek zorundayız çünkü bizdeki eğitim insan ve insani vasıflar yanında olmayan yukardan inme gayri insani ve gayri bilimsel,tek tip,düşünmekten,düşündürmekten ve mevcut renkleri kabullenmekten uzak kalıpçı bir eğitimdir o yüzden mezun olunan okul,alınan diploma,katılınan kurslar ve tüm belgeler,pratik yaşamla,mevcut gerçeklerle karşılaştırıldığında kağıt parçası yada çerçeveden dışarı çıkmayan bir tablo görünümü çizmektedir.Gerçekler sokakta,dağın başındaki barakanın içinde,geçim sıkıntısında,borçlarda,ekonomide,arabeskte ve dizilere endeksli akşamlarda,sanayilerde,doğuda,kar altında,pazarda,yasal tefeci olan bankalarada,ekmek kuyruklarında,alış veriş çılgınlığında,tüketi(n)mde,çöpten yiyecek toplayanlarda,sağlam bireylere rapor veren MRK lerde,45 dk. lık Özel Özel kurumlarda,sahte raporlarda,geri ödemelerde,
akraba evlilikleri,nde,iki ayrı dil konuşan iki ayrı hayat yaşayan yerlerde,Ankara'dan sonrasını yoksayan zihniyetlerde,salt eğitimi(Özel,genel) İstanbulla ve cüzdanla sınırlayıp,kitaplarda yazanı anlatan 250 ytl giriş ücretiyle girilen paneller,kurslar v.b. yerlerde gizli .arkadaşlar,şahsi vesikalık resmini koyup,alıntılarla makale ve kitap yazmakla,iki öğrenci alıp'bana bak , kolları bağla' demekle ,sıkıştımı Atatürkçülüğe,İslama sığınmakla olmuyor,sırf doğu hizmeti(zorunlu hizmet ) çıktı diye istifa etmekle,dünya bankasından gelen parayı peşkeş ve birilerine kolay yoldan para kazandırmaylada olmuyor.
GERÇEKLERİ GÖRÜN VE KENDİNİZİ KANDIRMAYIN TİRİBÜNE OYNAMAYIN,EZBER BOZUN EZBER
M.BÜLENT İSPİR ÖZEL EĞİTİM ÖRT.

[ Üyelere Özel ] 28-02-2008 11:19:47

Her şeyden önce ben bir eğitimciyim, eğitimi psikolojiden ayırmak imkansızdır. Özel eğitim ile ilgili program ve kuramları geliştirenlere bakıldığı zaman, hemen hemen hepsinin psikoloji kökenli olduğu görülür. Bu nedenle ben de psikolojide yüksek lisans yaptım. Hizmetiçi eğitim kurslarından özel eğitime ilişkin 500 saatlik eğitim aldım. Uludağ Üniversitesinde 5 yıl devam eden Art Terapi eğitimi aldım ve 8 yıl süren psikodrama eğitimim ise hala devam etmektedir. Art terapiyi iki amaca hizmet etmesi düşüncesiyle aldım ;birincisi özel eğitime gereksinimi olan bireylerin eğitimine uyarlamak; ikincisi de özel gereksinimli çocukların ailelerinin terapilerinde kullanmak. Yakında “Özel Eğitimde Art Terapi” ve“Özel Eğitimde Psikodrama” konulu kurslar düzenleyeceğim, Sayın Yiğit, sizi de bu kurslarıma beklerim.
Ben her konuda yazı yazmıyorum, sadece eğitim ve psikoloji ile ilgili yazılar yazıyorum. Bu anlamda üretken olmak neden sizi bu kadar rahatsız etti anlayamadım. İnternette Özel eğitimin Tarihçesini ilk defa yazan benim. O kadar özel eğitimci olmasına rağmen hiçbiri “Özel Eğitimde Etik İlkeler ” konusunu ele almadı ve ben yazmak zorunda kaldım. Kurduğum www.cetinozbey.com ve www.psikolojievi.com adlı sitelerde ger gün onlarca insana hem bilgi veriyorum, hem de danışmanlık yapıyorum. Türkiye’nin birçok yerinde çocuğunu eğitsel değerlendirme için yanıma getirenler var ve bu değerlendirmelerde herhangi bir ücret talebinde de bulunmuyorum.
Öğrencilerimle birlikte Özel eğitime hizmet etmesi amacıyla yeni bir dernek kurduk. Yakında özel eğitim alanında hizmet verenlere “Özel Eğitim Ödülleri” vererek bunu gelenekselleştireceğiz.
Özel eğitim alanında Türkiye’de herkesin ulaşabileceği kaç kitap vardır acaba? Uygulama alanında okul öncesi eğitimi için geliştirilen kitap ve materyallere hala bağımlı değil miyiz? İşte, bizim bir amacımız da doğrudan özel eğitime yönelik olarak yazılmış kitapları yayınlamaktır.
Son olarak şunu da belirteyim; bu satırların yazarının yayınlanmış 8 kitabı bulunmakta ve her ay düzenli olarak 4 dergide köşe yazarlığı yapmaktadır.
Sayın Alp’a cevap:
Ne yazık ki ülkemizde “Din psikolojisi” ile ilgili bilimsel çalışmalar bu alanın çok fazla bilinmemesinden ve psikoloji bölümlerinde bir kürsü bulunmamasından dolayı çok sınırlı düzeyde yapılabilmektedir. Konuyla ilgili olarak Psikoloji alanında dünyanın en ciddi ve en saygın kuruluşu Amerikan Psikologlar Derneğinin bir alt alanı olan (www.apa.org) din psikolojisi ile ilgili bölümlerinden gerekli bilgileri bulabilirsiniz..
bknz.
http://www.apa.org/about/division/div36.html
http://www.apa.org/divisions/div36/homepage2.html
Söz konusu yazımda, çocuklar üzerinde olumsuz etkiler bırakan yanlış din eğitimine değindim, ayrıca dinin birey gelişimindeki önemini açıkladım. Ayrıca Nobel ödüllü Alexis Carrel’den ve Dostoyevski’den alıntılar yaptım. Dilerseniz Tolstoy'un "İtiraflarım" adlı kitabını ve psikolojinin önemli isimlerinden Victor E. Frankl ve Carl Jung'u referans olarak okuyabilirsiniz.
Not: Bu yazı, zihinsel engelli çocukların eğitim sürecine yönelik değildir.

[ Üyelere Özel ] 27-02-2008 23:48:23

Sayın Özbey, ben sizi kitaplarınızdan ve internetteki çalışmalarınızdan takip ediyorum. Bende bir özel eğitim öğretmeniyim. Ancak şunu anlamış değilim sayın Özbey, her konuda yazılarınız var ancak siz özel eğitimci mi psikolog mu sosyolog mu ya da hangi alandansınız.Her konuda kendinizi ön plana çıkarma düşüncenizi anlayamadım. Saygılarımla

[ Üyelere Özel ] 26-02-2008 23:55:20

rehabilitasyon, tanıı ve içeriği itibariyle hem sosyal hem de tıbbi bilimleri içeren bir alan olup, yukarıdaki yazının ve, allah inancının ve dahası hiçbir dinin bilimde yeri yoktur..sayın site yöneticileri, islami propaganda içeren yazıları bu sitede yayınlamanızı ya da buna izin vermenizi anlamsız buluyor çalışmalarınızda bilimsellik ve modernizm diliyorum.

[ Üyelere Özel ] 26-02-2008 11:53:01

bu soruyu soranın amacından daha samimi ve yaşamın amacını anlamlandırmaya katkı sağlayıcı bir yazı olmuş
ha unutmadan engellilerin allahı tanımasının onların hayatına ne katacağına ilişkin kitabım yakında....
amacım ne acaba...

[ Üyelere Özel ] 26-02-2008 08:36:35

Sanırım yazıyı ya okumadın, ya da okuyup anlamadın... Yazının seni niye rahatsız ettiğini anlayamadım. Hiçbir şeye inancın yoksa demokrasiye inan ve farklı düşüncelerle yaşamaya tahammül etmeyi öğren. İnancın değil, inançsızlığın topluma zararı var.
Bence çok güzel bir yazı ve her çocuğa gerçek inancı vermek gerekir.

[ Üyelere Özel ] 24-02-2008 22:18:26

bu yazıyı koyanın amacı ne aceba

Üyelik Gerekli

Yorum yapanları görebilmek ve yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Özel Eğitim Öğretmeni

Eleman mı Arıyorsunuz?

Kurumunuzda çalışacak personele mi ihtiyacınız var?

Artık bunları dert etmeyin! Hemen bir iş ilanı ver, gelen başvuruları incele, birkaç görüşme yap ve uzmanla çalışmaya başla. Hepsi bu...

Yenilenen EÇOP'u Denediniz mi?
Engelli Çocuklar Otomasyon Programı (EÇOP) yenilendi, Demo indirip anında, MEBBİS'den bilgilerinizi yükleyerek hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.
ÜCRETSİZ demoyu hemen indirin ve yükleyin.
  • SINIRSIZ Kullanıcı ve Öğrenci
  • Veritabanı sunucu hizmeti
  • Uzak sunucuya otomatik yedekleme
  • E-fatura entegrasyonu
  • Web tabanlı (mobil uyumlu) veya Masaüstü kullanımı
  • MEBBİS otomatik veri alma ve aktarımı
  • Tüm formların otomatik hazırlanması
  • Yılsonu değerlerlendirme işlemlerinin tek tuşla yapılması
  • Faturaların otomatik üretilmesi ve hatasız MEBBİS'e aktarılması
  • Online teknik destek imkanı
  • Pratik ders yazılabilmesi
Ücretsiz İş İlanı
Özel eğitim ve sağlığın ortak paydası olan Rehabilitasyon.com adresinin sektöre özel iş veren ile iş arayan arasında ne kadar iyi bir köprü olduğunu görebilmeniz için çok kısa süreliğini ÜCRETSİZ bir İş İlanı verebilirsiniz.