Eğitim Üzerine

Yaşam bir sınav mıdır yoksa ebedi bir yaşamın ön hazırlık çalışması mıdır bilemiyorum. Ancak bir insan hayatının birtakım renkli parçalardan oluştuğunu ve bu parçalardan en önemlisinin eğitim-öğretimin olduğu gerçeğini kabul ediyorum. En önemlisi diyorum çünkü bir bütünü oluşturan her aşamasının bir üst aşamanın tamamlayıcısı olması ve en önemlisinin bir üst aşamadan geriye doğru gelme telafisinin olmayışı buna en önemlisi olma şansını veriyor ve anne rahmine düşmemizden itibaren başlayıp musalla taşına değin süren bir bütünlüğü oluşturması, önemini tartışılmayacak mutlak doğru kılıyor.

 Geleneğin mirasımıdır yoksa ‘’böyle gelmiş böyle gidecek’’ düşüncesinin bir meyvesi midir olayın trajedisi, kan pıhtısından oluştuğumuz andan itibaren bizim adımıza karar verme mercisinin oluşu ve bu mercilerin hiçbir şekilde kendimiz için bir şeyler yapma ve kendimiz için yaşama şansı vermediğini ne yazık ki görüyorum. Bununla birlikte işin başka bir draması ise hayata her birimizin tek tur atma şansının olduğudur. Yani yaşam hiçbirimize herhangi bir konudaki hatalarını telafi edecek ikinci bir yaşama hakkı vermeyecektir. O halde bizlere düşen bu tek turluk şansımızı iyi değerlendirmemiz ve bizim bu uğurdaki bedelini bir şekilde ödediğimiz ve adına deneyim dediğimiz kazanımlarımızı diğer insanlarla paylaşarak onların bedel ödemeden ya da bizim ödediğimiz bedellerden daha hafif bedeller ödeyerek kazanımlar elde etmelerini sağlamaktır.

Eğitim-öğretim sadece okul hayatıyla sınırlandırılmayacak genişlikte bir konu olması açısından önemini arz etmeye çalışıyorum ancak burada özelikle okul hayatıyla ilişkili olan kısmı üzerinde durmaya çabalıyorum. Her bireyin okula ilişkili eğitim-öğretim serüveni çeşitli nedenlerle farklı zamanlarda ve farklı özelikteki okullarda başlasa da aslında bu farklılığın çeşitliliğin temelinde kapital vardır. Bu kapital sistemin gerek bireysel gerek bölgesel farklılıkları görmeksizin artık dilimizde klasikleşmiş ‘’yarış atı’’yetiştiriciliği yenilir yutulur cinsten olmamasına rağmen hayatımıza hatırı sayılır miktarda girmiş durumda.

Öğrenci ve Veli bilgilerinin kolayca takip edin.

Bu sistem tabi ki sadece bizleri değil bizi’’ bir şey olma’’çabasıyla öğretmenlere teslim eden eti senin kemiği benim veli anlayışından ziyade anlamayan ya da aykırı soru soran öğrenciyi fırçalama dövme anlayışına varan kuralcı asık suratlı kendisine öğretileni öğrenciye zorla ezberleten en vahimi de pratikte öğrencinin hiçbir işine yaramayacak müfredata hadi buda olsun anlayışıyla koyulan bin bir safsatayı dayatan bir öğretmen profilini de bize kılıf biçmiş durumda. Bu kılıfı aşmaya çalışma çırpınışları aslında aynı düşüncede ancak farklı bir yöntemle internet üzerinden kes kopyala yapıştır sözde araştırma özde bakarsan tembel hazıra konan ve aynı zamanda bir başkasının düşüncesini çalma uyanıklığında bir öğrenci öğretmen profilini ortaya koyuyor. Bununla birlikte bütün bunlar öğretmenin memur mu yoksa entelektüel aydın mı tartışmalarını beraberinde getiriyor. Bu düzenin daha başından beri bizleri esir aldığı, ruhumuzu gasp edeceğini eve gelen misafirin ‘’büyüyünce ne olacaksın?’’ sorusu ve bize söz hakkı tanımayan ebeveynimizin bize biçtiği rol (öğretmen,hemşire,doktor..)bunun ilk sinyalleridir.

Bizleri ekmek korkusuyla terbiye edip toplumun bizden beklentilerini ailenin biçtiği rol bizleri Nietzsche’nin çok önceden ifade etiği gibi zaman açısından hayvandan farksız kılmaktadır. Oysaki insanların karın doyurma yarışından çok daha önemli bir görevi sorgulayarak, üreterek dünyadan tat alma, güzel, mutlu bir yaşam hakkıyla beraber yaşanılır bir dünya yaratmaktır. Asla ve asla insanların kendi koyduğu kuralar topluluğunda daha sade bir dile ‘’sırtını devlete dayama’’ çabası değildir ve olmamalıdır.

Kurumunuza ait program, modül sınırlamalarını siz değil, otomasyonunuz takip etsin.

Her yıl girdiğimiz onlarca sınav YGS, LYS, TEOK, ÖYP, ALES, YDS, KPSS… Ve daha sayamayacağım birçok sınav sadece ve sadece geleceği kurtarma çabasıdır Bu sadece sınav değildir aslında ertelenmiş hayaller, umutlar ve bir şey olma çabasıyla yıların saatlere sıkıştırılmışı ve emeğin gaspıdır. Bizleri suni bir gülücükle kandırabilirler oysaki yarının ve bugünün tanıkları olarak olanı değil olması gerekeni istemek, insan haysiyetini onurunu korumak ve yaşamı damıtarak geçirmek adına sorgulayarak aynı zamanda üreterek yaşanılır bir dünya yaratma bilinci insanın asıl olan görevidir ve her zaman için özgürlükler korkuların arka duvarında bizleri bekleyecektir.